Yusuf Ziya Cömert: Aynı Ömerler'den mi bahsediyor herkes?
Follow @dusuncemektebi2
Seçimden sonra bir özeleştiri rüzgarı esti AK Parti’de.
Yusuf Ziy Cömert - Karar
Herkes bir ucundan tuttu özeleÅŸtirinin. Seçmen, teÅŸkilat çalışanları, köylüler, ÅŸehirliler, milletvekilleri, grup baÅŸkan vekilleri, yazarlar, çizerler...
Dinliyorsun, doÄŸru söylüyor adamlar.
Bir çoÄŸu yazıldı çizildi.
TeÅŸkilatlar gereksiz yere deÄŸiÅŸtirildi, tecrübeli emektarların yerini ehil olmayan, iÅŸ yapmaktan çok racon kesmeye yatkın sosyete çocukları aldı. Emektarlar küstürüldü.
Ä°stanbul’da Binali Yıldırım gönülsüzdü ama onu gönülsüz yapan bir ‘zümre’ vardı. Seçilse bile Binali Bey’e baÅŸkanlık yaptırmayacak, davulu Binali Yıldırım’ın boynuna asıp tokmağı kendi elinde tutacak bir zümre...
TeÅŸkilatları yöneten de seçim kampanyasını yönlendiren veya yönlendirmeyen de o zümre.
Hayli nobran, hayli mütekebbir.
Bunu biliyordu AK Partililer, biliyor ama susuyorlardı.
Sadece kendi içlerinde fiskosla konuÅŸuyorlardı, dışarıdan duyulmayacak ÅŸekilde.
Seçimden sonra biraz aÅŸikare konuÅŸtular.
En klasikleÅŸmiÅŸ özeleÅŸtiri: Mücahitler müteahhit oldu.
Yönetenlerimizde kibir, gösteriÅŸ, israf had safhada.
AK Parti’nin fabrika ayarlarına dönmesi lazım.
Eskiden göÄŸsümüzü gere gere savunuyorduk, ÅŸimdi de savunduÄŸumuz tarafları var. Ama insanlar yolsuzluk deyince, torpil deyince, damat deyince, yeÄŸen deyince sesimiz kesiliyor.
Seçim öncesinde Öcalan’ın mektubunu açıklatmak, kimin fikriyse yanlıştı, bak nasıl ters tepti.
Ayrıca, 31 Temmuz’a kadar dilimiz çok sertti. 23 Haziran öncesinde yumuÅŸattık ama inandırıcı olamadık.
Bazen öyle haksızlıklar yapıyoruz ki, yaptığımız haksızlıkla kendimiz baÅŸ edemiyoruz.
Yolsuzluk?
Sadece kısık sesle konuşabiliyoruz.
Nepotizm?
Yapıyoruz. Ama o konunun dokunulmazlığı var. Açılacak gibi olduÄŸunda, hemen kapatılıyor.
AÅŸikare bir müddet konuÅŸuldu, konuÅŸuldu.
Derken, konuÅŸmalar tükendi.
Tükendi diyorsam, resmi olarak tükendi.
Yoksa, AK Partililerin sohbet ettiÄŸi bütün masalarda, eÄŸer tefsir veya hadis dersi yapmıyorsalar, bu konular hem de bütün çıplaklığıyla konuÅŸuluyor.
Neden tükendi?
Söylenmesi gerekenler kafi miktarda söylendiÄŸi için mi?
Mesaj yerine ulaÅŸtığı için mi?
Yoksa söyleyenler söylemekte fayda olduÄŸuna artık inanmadığı için mi?
Åžimdi, 31 Mart ve 23 Haziran’da sandığın mesajı alınınca, düzeltilecek mi buna benzer yanlışlar?
DüzeltileceÄŸini söyleyenler var.
Ama acaba aynı yanlışları mı kastediyoruz?
Aynı mesajdan mı bahsediyoruz?
Yani, insanların ‘doÄŸru’ dediÄŸi ÅŸeyler mi tasfiye edilecek, ‘yanlış’ dediÄŸi ÅŸeyler mi?
Aynı şeye bir kısmımız yanlış, bir kısmımız doğru diyor olabilir miyiz?
Bir baÅŸka deyiÅŸle, tasfiye edilecek olanlar, ‘AK Parti’nin fabrika ayarları’ mı yoksa özeleÅŸtirilere konu olan sapmalar mı?
Mesela, Külliye’de oluÅŸturulan istiÅŸare heyeti bu meseleler hakkında bir fikre sahip midir?
Bir fikre sahipse, bu fikri beyan etmeye niyetleri varmı?
AK Parti, malum, kongre sürecini öne aldı.
Bu soruların cevabı kongre sürecinde yapılacak tasarruflarla ortaya çıkacak.
Mesajın alınıp alınmadığı o zaman daha iyi anlaşılacak.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın ‘Ömerler’e vurgu yapması olumlu çaÄŸrışımlar yapıyor.
Fakat, ‘Ömerler’in vasıfları konusunda bütün taraflar mutabık mı?
Aynı ‘Ömer’den mi bahsediyor herkes?
Bu da kongre sürecinde netleÅŸecek.
Bu konularla ilgili elbette herkesin bir yorumu var.
Benim de var.
Ä°yi iÅŸler yapan, doÄŸru iÅŸler yapan karşılığını görür.
Yanlış iÅŸler yapan da karşılığını görür.
Bir ÅŸey daha...
Bütün bu hikayenin içinde, özeleÅŸtirilerine ısrarla devam etmekte olan eski baÅŸbakan ve genel baÅŸkan Ahmet DavutoÄŸlu ile bazı eski milletvekili ve parti yöneticilerinin ihraç talebiyle disipline sevk edilmeleri nasıl bir anlam taşıyor?
Henüz yorum yapılmamış.