Sosyal Medya

Muhammed Ali Rasvan: Binlerce İnsanın Müslüman Olmasına Vesile Olan Judocu

1948 olimpiyatlarında, judoda finale kadar yükselen müslüman bir sporcu olan Muhammed Ali Rasvan'ın bir hayli ilginç hikayesi; peygamber efendimizin, 'Müslüman elinden, dilinden ve belinden diğerlerinin emin olduğu, yani temiz ahlak sahibi kimse olduğu' hadisine güzel bir örnek teşkil ediyor.



1984 olimpiyatları ve Judo final müsabakası. Minderde Mısırlı Judocu Muhammed Ali Rasvan ve rakibi Japon Yaşuhiro Yamashita. 
 
Müsabakalar sırasında Yamashita'nın sağ kasları yırtılmıştır ve final karşılaşmasına sakat olarak çıkar. Olayı hatırlamayanlar, bilmeyenler bulup videosunu izlerse görecekler Yamashita sol ayağıyla yürüyor, sağ ayağını resmen sürüklüyor peşinden. Maç sırasında Muhammed Ali'nin antrenörü kenardan sürekli halde bağırır "sağ bacağına oyna!", "sağ bacağına vur !" Hakikaten maçı izleyen herkes de görüyor Muhammed`in rakibinin sağ ayağına bir defa vurması yetecekti.
 
Fakat yapmadı.
Yenildi ve gümüş madalya ile yetinmek zorunda kaldı. Maçtan sonra etrafını saran bütün gazetecilerin sorusu aynıydı : "niçin ?" , "niçin yapmadın ?"
Muhammed Ali Rasvan'ın bütün bu meraklı sorulara cevabı ise gayet sade ve basittir:
 
“Benim dinim insana, yaralıya, hele de yaralı yerinden vurmayı yasaklıyor. Eğer o durumdayken bir de ben oradan yüklenip oraya vursaydım, sakat da kalabilirdi. madalya için bunu o`na yapamazdım” der.
 
Muhammed`in bu tavrı ayakta alkışlandı ve Uluslararası Fairplay Komitesi 1984 Fairplay Ödülüne layık görüldü. Daha sonra gittiği Japonya`da da onu, bütün ülkenin onur konuğu olarak, bir kral gibi karşıladılar.
 
İşte Muhammed'in bu davranışı, inancı için, tüm dünyanın gözü üzerinde olan bir final müsabakasını dahi kaybetmeyi göze aldıran bu inanç insanların ilgisini çekti. Bunun sebebiyle insanlar Muhammed'in inancı İslam'ı merak edip araştırmaya başladı. O sene binlerce kişinin o`nun bu tavrından etkilenip, İslami inceleyip Müslüman olduğu kayıtlara geçti.
 
Muhammed kimseye "Müslüman ol`un" dememis, Müslüman olmalari icin artı çaba da sarfetmemis sadece MÜSLÜMAN gibi davranmis ve bu yetmisti.
 
"Müslüman kime denir?" sorusuna Hz.Peygamber'in cevabı gayet kısa ve özdür:
-güzel âhlâkli olana denir.
 
Hemen ardindan gelen "peki güzel âhlâkli olmak ne demektir?" sorusuna ise cevabı ise derstir : 
-işlediği her amelinden kimseye bir zarar olmayan, olsa olsa yarar sağlayan insandır.
 
Yani diyebiliriz ki Müslüman "hayırlı" kimsedir.
 
Ve son soru da okuyucuya olsun: Aynaya bakma zamanı...
Müslüman’ın müslüman olduğunu yaşadığı hayatla ispat etmesi gerekmemekte midir?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.