Sosyal Medya

Yaşadıkları her huzursuzluk ölmüş Osmanlı’nın hortlayışının ayak sesleri gibi geliyor

Bir hayalet dolaşıyor Arap dünyasında, genel olarak Ortadoğu’da. Varlıklarını ve bugünkü konumlarını Osmanlı’ya ihanet etmeye borçlu hissedenler, bir yandan da vicdan azabı hissetmekten geri durmuyorlar. Osmanlı aleyhine zaman zaman tekrar konuşturan, Osmanlı’yı sömürgecilik gibi akla ziyan bir suçlamayla tekrar gündeme getiren bu vicdan azabından başkası değil aslında. Geçmiş ihanetin hafızası yakalarını bırakmıyor.



Yasin Aktay - Yeni Åžafak
 
Bugün Osmanlı yok, ama onu öldürdükten sonra bölgede bitmeyen istikrarsızlıklar, bir türlü oturmayan düzen, Osmanlı’dan bağımsızlık uÄŸruna Batılılara teslim etmiÅŸ oldukları boyundurukları, hep Osmanlı’yı unutturmuyor.
 
YaÅŸadıkları her huzursuzluk ölmüÅŸ Osmanlı’nın hortlayışının ayak sesleri gibi geliyor. Arap Baharı’nı bu hayaletin intikam almaya geliÅŸi olarak gördüler, o yüzden büyük bir telaÅŸla, panikle bastırmaya çalıştılar, bastırdıkça daha çok cürüm iÅŸlediler. Ä°ÅŸledikleri cürümler kendilerine yatacak yer bırakmıyor aslında.
 
Türkiye’nin böyle bir iddiası olmasa da onların Osmanlı’yı hatırlamalarının önü alınamıyor. Mevzu büyük ölçüde psikolojik. Ä°hanetin psikolojisi. Türkiye diyor ki: çocuklar babalarının günahından sorumlu deÄŸil. Geçen geçmiÅŸtir. Bugün yeni bir dünya var ve Türkiye böyle bir intikam peÅŸinde deÄŸil, hele yeniden Osmanlı falan, bunlar mevzubahis bile deÄŸil. Yalan deÄŸil, Türkiye elbette güçlenmek, büyümek, ekonomik olarak daha zengin olmak istiyor ve bunun gereÄŸini barışçıl anlamda mevcut bütün ülkelerin hakkına, hukukuna riayet ederek yapıyor, kimsenin toprağında veya egemenliÄŸinde asla gözü yok.
 
Ama Türkiye ne kadar bunu dese de onların Osmanlı korkusu bitmiyor. Ä°hanet ettiklerinin günün birinde gelip intikam alacağı korkusu geçmiyor. Ortada üç dört kuÅŸak öncekilerin intikamını güden yok, ama birileri kendi dedelerinin yaptıklarının vicdan azabından kurtulamıyor. Fahrettin PaÅŸa’yı hatırlayıp sataÅŸmaları da, Arap Baharı’nda Türkiye’nin yeni Osmanlı olarak tezahürünü görmeleri de bundan.
 
GeçtiÄŸimiz günlerde Lübnan CumhurbaÅŸkanı Michel Avn’ın durduk yerde Osmanlı’ya çatan, tarih bilgisinden de, siyasi nezaketten de, temsil ettiÄŸi halkın deÄŸerlerini de yansıtmaktan çok uzak, skandal bir beyanı oldu. Avn attığı twettte “Osmanlı boyunduruÄŸundan kurtulmaya yönelik bütün giriÅŸimlerde ÅŸiddet, cinayet ve mezhep çatışmaları yaÅŸandı. Osmanlıların Lübnanlılara, özellikle 1. Dünya Savaşı sırasında uyguladıkları devlet terörü, kıtlık, iÅŸe alım ve zorla çalıştırma dahil olmak üzere yüzbinlerce kurbanla sonuçlandı” dedi.
 
Tipik suçluluk duygularıyla çarpıtılan bir tarih söylemi bu. Buna gereken cevap DışiÅŸleri Bakanlığı’nca verildi, ancak daha anlamlı cevaplar bizzat Lübnan halkı ve baÅŸka Arap halkları tarafından binlerce sosyal medya mesajıyla verildi. Bu cevaplardan ikisini Arapça’dan çevirerek aktarmak istiyorum.
 
Birinci tepki Lübnan merkezli Ä°slami Cemaatin Siyasi Büro BaÅŸkanı Imad el-Hout’tan:
 
“Vatanı inÅŸa etmek tarihini çarpıtmak ve Osmanlı’yı terörle suçlamaktan deÄŸil, yenilenme ve refahı temin etmek için çok çalışmaktan geçer.”
 
CumhurbaÅŸkanı’nın kendisinden beklenen asıl görevini yerine getirmekte sergilediÄŸi aczi örtbas etmek, dikkatleri de dağıtmak için bir çok ucuz siyasetçinin yaptığı gibi bugün artık hiçbir etkisi kalmamış olan derin tarihten mazeretlere sığındığını anlatmaya çalışan Hout ÅŸöyle devam ediyor:
 
Lübnan devletinin bir asrı bulan kuruluÅŸ döneminde, bazıları Lübnanlıları gerçek tarihlerinden uzaklaÅŸtırmaya çalışmak ve Lübnan’ın uluslar arasındaki konumu hakkında kafalarını karıştırmak istiyor. Bu baÄŸlamda, aÅŸağıdaki gerçekler vurgulanmalıdır:
 
1 - Hepimizin yaÅŸamak istediÄŸimiz bir anavatan olarak kabul ettiÄŸimiz, yüceltmek istediÄŸimiz, egemenliÄŸini korumak ve yükseltmeye deÄŸer verdiÄŸimiz Lübnan, doÄŸal çevresinden ve Arap ve Ä°slam dünyasından tecrit edilmiÅŸ bir ada olamaz.
 
2. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu, güçlü ve gururlu tarihimizin bir parçası. Bir zamanlar bu devletin bir parçasıydık ve Lübnan henüz oluÅŸmamıştı. Osmanlı, o günlerde uzak ve yakın herkesin çok saygı duyduÄŸu bir medeniyet kurdu. Bize bugün bile yoksunluÄŸunu duyduÄŸumuz elektrik, tren, okul, hastane inÅŸaatlarıyla geldi.
 
3 - Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu hiçbir zaman terörist bir devlet veya iÅŸgalci bir devlet olmadı, nasıl iÅŸgalci olabilirdi ki, o zamanlar daha Lübnan diye bir devlet bile yoktu. Üstelik bize hiçbir zaman dilimizi, örf ve geleneklerimizi deÄŸiÅŸtirmeyi dayatmadığı gibi Lübnan’ı oluÅŸturan unsurlardan hiç kimseye de zulmetmedi. Bunun en önemli delili tarihi cami ve kiliselerin ülkemizdeki yaygınlığı ve bunları Osmanlı devleti tarih boyunca korumuÅŸtur. Bunun gibi bu gerçeÄŸe ÅŸahitlik edecek çok örnek vardır.
 
4. O zamanki gerçek terörizm, Fransız iÅŸgalinin ta kendisiydi ki, tüm Lübnanlı kavimler kendisine karşı isyan etmiÅŸ ve bu isyanla elde edilen bağımsızlık devrimini her yıl kutluyoruz. Bayrağımızı süsleyen kırmızı renk de bu devrimde kanlarını döken ÅŸehitlerimizin fedakarlıklarını hatırlatmak içindir.
 
5 - Millet inÅŸa etmek, baÅŸkalarına karşı nefretle olmadığı gibi, vatanda beraber yaÅŸayan baÅŸkalarının duygularını incitmeyi, baÅŸkalarını küçümsemeyi daha iyi görünmek için onların imajını çarpıtmayı gerektirmez. Vatan inÅŸa etmek liyakat sahibi insanlara saygı göstermekve onların ehliyetlerinden istifade etmekle olur, gerçekdışı iddialarla deÄŸil. Birbiriyle bütünleÅŸmiÅŸ ve dayanışma içinde üretken bir toplum inÅŸa etmekle olur, mezhep ve etnik gruplara tahsis edilmiÅŸ kotalarla yolsuzluÄŸu çeÅŸitli biçimlerde kolaylaÅŸtıracak bir rant ekonomisi oluÅŸturmakla deÄŸil. Ve son olarak gerçek anlamda bir adalet uygulayarak olur, gerçekliÄŸe ve pratiklere aykırı sloganlar uydurarak deÄŸil.”
 
DiÄŸer bir anlamlı cevap daUluslararası Hukukçular Federasyonunun Lübnanlı üyesi Dr. Tarık el-Åžendeb’den. O da yayınladığı bildiride Aoun’un Osmanlılara saldırarak Lübnan anayasasını ihlal ettiÄŸini söyleyerek kendisini tarihsel gerçekleri çarpıtan ırkçı ve mezhepsel söylemlere sapmakla suçladı.
 
Åžendeb Lübnan CumhurbaÅŸkanı’nı tarihsel gerçekleri çarpıtmak ve Müslümanların gerçek tarihini gözardı ederek 500 yıldan fazla bir süredir medeniyetin ve Ä°slam’ın yayılmasına ve insanlığın kalkınmasına katkıda bulunmuÅŸ ve Arap ve Ä°slam toprakları üzerinde Batılı emperyalistlerin ihtiraslarına karşı durmuÅŸ olan Osmanlı’nın imajını bozmaya çalışmakla suçlarken bir yandan da tarihi iyi okumamış olmakla eleÅŸtirdi.
 
“Muhtemelen BaÅŸkan, Arap bölgesinin tarihini iyi okumamış, Lübnan’ın varlığının ve nasıl kurulduÄŸunun tarihini ve Osmanlıların adı henüz Lübnan olmayan ama bölgeyi yöneten ve medeniyeti Avrupa’ya ve dünyaya getiren Osmanlı HalifeliÄŸinin bir parçası olan ülkemizingerçek tarihini.”
 
Åžendeb bildirisinde Avn’ın Osmanlı’ya karşı sarfettiÄŸi bu ifadeleriyle Osmanlı’ya gönülden baÄŸlı bütün Müslümanların duygularını incittiÄŸini de sözlerine ekledi.
 
Lübnan CumhurbaÅŸkanı’nın sözlerine bunun gibi binlerce tepki yine Arap siyasetçi ve entelektüellerinden geliyor.
 
Kimbilir belki de birilerini korkutan Osmanlı hayaleti tam da bu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.