Sosyal Medya

İsrail'de seçim yaklaştıkça Türkiye karşıtlığı artıyor

İsrail Dışişleri Bakanı Katz'ın Türkiye karşıtı mesajları, İsrail sağının desteklediği politikalara ilaveten aynı zamanda söylem bazında Türkiye'ye yaptığı saldırıların kronik bir rahatsızlığa evrildiğini kanıtlar nitelikte.



7 Nisan 2019’da yapılan seçimler neticesinde Binyamin Netanyahu’nun hükümeti bir türlü kuramaması ve Ä°srail Evimiz Partisi lideri Avigdor Liberman’ın askerlik yasasında hiçbir Yahudiye iltimas geçilmemesinde diretmesi sebebiyle 17 Eylül’de tekrar edilecek olan Ä°srail genel seçimleri, pek çok tartışmaya konu olmakta.

Ä°srail’in son yıllarda geri adım atmaksızın sürdürdüÄŸü saldırgan tavrın özellikle seçim süreçlerinde daha baskın bir hal alması alışıldık bir durum. Bu tavra karşı bölgesel ya da küresel düzeyde gelecek en ufak bir eleÅŸtiri ise bilhassa Ä°srail sağı tarafından derhal seçim malzemesi haline getiriliyor. 

10 aydır istikrarlı bir hükümetten yoksun olan Ä°srail siyaseti, 26 AÄŸustos’ta Netanyahu’nun iki ay önce dışiÅŸleri bakanı olarak atamış olduÄŸu eski dostu ve sâbık UlaÅŸtırma ve Ä°stihbarat bakanı Yisrael Katz’ın tweeti ile daha da karmaşık bir hal aldı. Katz’ın Twitter hesabı üzerinden Ä°branice ve Arapça olarak yapmış olduÄŸu paylaşımı neredeyse her kritik dönemeçte Ä°srail sağının bölge huzurunu hiçe sayarak desteklediÄŸi politikalara ilaveten aynı zamanda da söylem bazında Türkiye’ye yaptığı saldırıların kronik bir rahatsızlığa evrildiÄŸini kanıtlar nitelikteydi. Dahası, “Türkiye'nin DoÄŸu Kudüs'te yürüttüÄŸü kışkırtıcı fitne faaliyetlerinin durdurulması için bir dizi önlem paketi hazırlanması konusunda dışiÅŸleri bakanlığına talimat verdim” ifadelerinin yer aldığı bu tweet, Türkiye’nin tepkisini çekmekle kalmayıp yaklaÅŸan seçimler öncesi pek çok Ä°sraillinin de bakana cevap vermesine yol açtı. Gönderinin altında yapılan seçmen yorumları ise “saçmalık”, “seçim öncesi baÅŸarısız bir deneme” ve “yeni bir sorun doÄŸuruyorsunuz” gibi pek çok olumsuz ifadeyi içermekteydi.

Binyamin Netanyahu ve oÄŸlu Yair Netanyahu, Liberman, Benny Gantz, Ayalet Shaked ve Yair Lapid gibi geniÅŸ yelpazeden siyasetçilerin her seçim öncesi Türkiye kartını kullandığı biliniyor. DoÄŸu Kudüs’teki Türkiye faaliyetleri uluslararası hukuk ve iÅŸgal yönetiminin idari kriterleri doÄŸrultusunda nizami bir ÅŸekilde ilerlemekte. Dahası, iki ülke arasında cereyan eden her türlü krize raÄŸmen ekonomik, kültürel ve tarihsel etkileÅŸimi hiçe sayarcasına takınılan bu tutumun kaynağında hem mevcut idari kadroların siyasi ikbal beklentisiyle sergiledikleri popülizmin hem de bir ÅŸeyleri perdeleme ihtiyacının olduÄŸu açık. Türkiye DoÄŸu Kudüs’ü bağımsız Filistin’in baÅŸkenti olarak tanırken burada yapmış olduÄŸu faaliyetleri gerçekleÅŸtirebilmek için zaten halihazırda Ä°srailli yetkililer ile temas halinde bulunmakta.

DoÄŸu Kudüs TürkleÅŸiyor mu?
Türkiye, 2005 yılından itibaren TÄ°KA ile bölgede çok yönlü projelerle yardım ve kültür faaliyetleri yürütmeye baÅŸladı.
 
BaÅŸlarda Batı Åžeria ve Gazze’de baÅŸlayan bu çalışmalar zamanla Kudüs'ü de içerek ÅŸekilde yaygınlaÅŸtırıldı ve sosyal dokusu kırılgan olan bu kentte Arap nüfus nezdinde popülerlik kazandı. Buna ek olarak, Türk dizi-film sektörünün Orta DoÄŸu’ya açılmasından etkilenen coÄŸrafyada görsel araçlar sayesinde Türk dili bir cazibe unsuru oldu; bu konuda da Türkiye’nin Yunus Emre Enstitüsü eÄŸitim-kültür faaliyetlerini yoÄŸunlaÅŸtırmak suretiyle bu avantajı korumayı baÅŸararak Türk dilini bir Avrupa dili kadar öÄŸrenilmesi gerektiÄŸi düÅŸünülen bir seviyeye taşıdı. Filistin coÄŸrafyasında bu ve buna benzer faaliyetleri yürüten kurumlar sadece Türkiye’ye ait olmadığı gibi Ä°srailli siyasetçilerin sadece Türk kurumlarına deÄŸil UNWRA ve UNESCO gibi BirleÅŸmiÅŸ Milletlere baÄŸlı uluslararası kamuoyu desteÄŸine sahip kurumlara dahi kolayca savaÅŸ açabildiklerini de hatırlatmakta fayda var. Dahası, British Council, DAAD, Austrian Hospice, YMCA, Institut Français de Jérusalem, The American Cultural Center ve daha pek çok kurum DoÄŸu Kudüs merkezli faaliyetler yürütüyor. Türkiye’ye ait olsun olmasın, benzeri kurumların hedef alınması, seçim kampanyasına malzeme temin etmekle beraber Ä°srail’in uluslararası kamuoyunda daha da zor bir pozisyona düÅŸmesine yol açacak.
 
DışiÅŸleri bakanının seçim yatırımı mı, kurtulma planı mı?
YaklaÅŸan 17 Eylül seçimleri Netanyahu ve Likud için hiç de kolay geçmeyecek. Bir yandan Gazze, Batı Åžeria, Lübnan, Suriye ve Irak’ta yaÅŸanan krizlerin güvenlik siyaseti odaklı bir kampanya için tırmandırıldığı ortadayken baÅŸta Netanyahu olmak üzere Likudlu bakanlar pek çok suçlama ile karşı karşıya. Sosyal Dayanışma ve Refah Bakanı Haim Katz’ın güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından yargılanacağının açıklanmasından sonra 16 AÄŸustos tarihinde istifa etmesi, Netanyahu’nun rüÅŸvet iddianamesinin hâlâ açıklığa kavuÅŸamaması ve Türkiye hakkındaki tweetiyle gündeme gelen eski ulaÅŸtırma ve istihbarat bakanı Yisrael Katz’ın pek çok sebeple eleÅŸtirilerin odağına oturması Likud için tehlike çanlarının çaldığı anlamına geliyor. Katz’ın göreve getirilme hamlesini ve seçim öncesindeki Türkiye açıklamasını sorgulamak için kısıtlı da olsa bir profil analizi gerekiyor.
Yisrael Katz ve Netenyahu
 
Yisrael Katz, 1955 doÄŸumlu ve Likud Partili bir siyasetçi olmasının ötesinde bir figür. Açıkçası en hafif tabirle “ÅŸahin” olarak sınıflandırılabilecek bir siyasetçiyi dışiÅŸleri bakanlığı gibi hassas bir göreve getirmek, olsa olsa uzlaÅŸma ve diplomasinin yürütülmesinden ziyade savaÅŸ ve politik çatışma kararlılığının en üst seviyede tutulması için verilmiÅŸ bir karar olabilir. Katz’ın Ä°srail sağının ve hatta aşırı uçların her zaman sempatisini kazanan bir figür olmaktan öte, uslanmaz bir Filistin düÅŸmanı olduÄŸunu söylememiz yanlış olmayacak. Kudüs Ä°brani Üniversitesi’nde okuduÄŸu 80’li yıllarda Arap öÄŸrencilere karşı kullandığı ÅŸiddet sebebiyle almış olduÄŸu cezalardan tutalım, Ariel Åžaron hükümetinin Gazze’den çekilme kararını Netanyahu ile protesto edip istifasına kadar, Batı Åžeria ve Gazze’deki yasa dışı yerleÅŸimcilere vermiÅŸ olduÄŸu desteklerden ulaÅŸtırma bakanlığı dönemindeki eleÅŸtirilen ihale yönetim ÅŸekline kadar pek çok konuda üzerinde soru iÅŸaretleri bulunan bir isim. BaÅŸbakan Binyamin Netanyahu’nun siyasi yol arkadaşı olmanın ötesinde adeta kendi üzerine almadan yürüteceÄŸi iÅŸlere aracılık yapan Katz, nisan seçimleri öncesinde hem Ä°srail kamuoyunun hem de ABD’li diplomat ve siyasetçilerin eleÅŸtiri bombardımanına da tutulmuÅŸ bir isim.
 
Amaç Bakanın Etrafında OluÅŸan Olumsuz Eleitirileri SaavuÅŸturmak
Nisan seçimleri öncesinde Ynet, Times of Israel, Jerusalem Post gibi haber mecraları, özellikle Katz’ın başında olduÄŸu UlaÅŸtırma Bakanlığı’ndaki ismi verilmeyen kaynaklarından elde ettikleri bilgilerin ışığında, demiryollarından limanlara kadar pek çok ihalenin Çinli firmalara verilmesini sert ifadelerle gündeme taşımışlardı. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Ä°srail Ä°ç Ä°stihbaratı olan Åžin-Bet'in (Åžabak) BaÅŸkanı Nadav Argaman’ın dahi üstü kapalı bir ÅŸekilde eleÅŸtirdiÄŸi isim olan Katz, Ä°srail’deki ABD lobisinin ve ABD’deki Yahudi lobisinin Çin yatırımlarını ülkeye çekmekten sorumlu tuttukları bir numaralı kiÅŸi. Katz’ın seçim sürecinde ismi etrafında oluÅŸan olumsuz atmosferi yıkmak için uç söylemlere baÅŸvurması sadece Ä°srail sağının kronik bir sorunu olmanın ötesinde Ä°srail üzerindeki doÄŸu-batı satrancı esnasında dikkat dağıtma çabaları olarak da yorumlanabilir.
 
Kaynak: AA

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.