Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Åžefkat dilinden ÅŸiddet diline, rahmet toplumundan cinnet toplumuna savruluÅŸumuz

Sabitelerinden ve kendi yerinden her kopuş beraberinde bir savruluşu getiriyor. Sığınacak bir limanı olmayanlar dalgaların arasında yalpalıyor. Tutunacak bir dalı olmayanlar fırtınaların önünde kuru bir yaprak gibi savruluyor. Yanlış yerlerden beslenenler zehirleniyor ve zehirliyor. Kalbini rahmet yerine nefretle dolduranlar kin kusuyor, şiddet kusuyor. Şiddet şiddeti tetikliyor. Şiddet medyayı besliyor. Medya şiddeti besliyor.



Åžiddetin ÅŸahidi olanlar haberin de bir parçası olmaya çalışıyorlar. Görünmek, göstermek, gösterilmek istiyorlar. Çekmek, paylaÅŸmak, like’lanmak, tıklanmak için didiniyorlar. Kendi hayatlarında anlatacak güzel bir hikâyesi olmayanlar baÅŸkalarının acı hikayelerine fütursuzca dâhil olma peÅŸindeler. Gece boyunca ekranlardan izlediklerini bir de gündüz gözüyle canlı canlı izlemek derdindeler. Kalbi ölenler “The Walking Dead” gibi sokaklarda kan kokluyor, parçalanmış insan cesetleri arıyorlar.
 
Gösteri ve hız çağı duyguları da saniyeleÅŸtirdi. Åžapkasından on tavÅŸan çıkaran sihirbazlara benzetti insanları. Ekranı on dakika izle, her on saniyede bütün insani duyguları yaÅŸa ve bitir! Acı, hüzün, aÅŸk, nefret, merhamet, sıla, gurbet… Hepsi on dakika. On dakikalık hayatlar.
Dijital çaÄŸ insanı da hayatı da sanallaÅŸtırdı. Gerçek ile sanal arasındaki farkı yok etti. Ä°nsanlar artık ÅŸahit oldukları gerçekleri sanal, ekranda izlediklerini gerçek sanıyorlar. Alıştılar. Bu yüzden bir annenin ölümünü sanal bir oyunu izler gibi izliyorlar. Hem oradakiler hem de ekran karşısındakiler.
 
“Oradaydım” diyebilmek adına cinayete ortak olmaya çalışanlar oluyor. BaÅŸkalarının acısını izliyorlar, kaydediyorlar. Kendi hayatlarındaki boÅŸ ve lüzumsuz ÅŸeyleri marifetmiÅŸ gibi “An itibariyle…” diyerek anbean gözümüze gözümüze sokmaya çalışıyorlar.
 
Bütün yayın akışını ahlaksızlık, yalan, kan ve gözyaşı üzerine kuran kanalların ve onların gönüllü kölesi haline gelenlerin timsah gözyaÅŸlarına inanmıyoruz. AkÅŸam sizden ne öÄŸrendilerse gündüz sokaklarda onu uyguluyorlar o caniler. Hayatı oyun, insanı oyuncak gibi görüyor ve kendi senaryolarınızı dayatıyorsunuz. Katil sizsiniz, suçlu biziz.
 
Biz bu toplumda yüksek sesle konuÅŸtuÄŸu için komÅŸusunu öldüren, yol vermedi diye levye ile adam döven, bir liralık para üstü için akrabasına silah çeken, uyuÅŸturucu için para vermeyen annesi boÄŸan, kediyi köpeÄŸe parçalattıran sonra da kameralara dönüp “Çek, âlem yakışıklı görsün. Ben seni vursam bile üzülmem, kediye mi üzüleceÄŸim. Yaşımızın yetmediÄŸi yerde yaÅŸantımız yeter. AÄŸabeylere selam, çatışmaya devam.” deyip sırıtan 13 yaşında insan kılıklı gençler görüyoruz. Onlarla aynı ÅŸehirde, aynı mahallede, aynı sokakta yaşıyoruz.
 
Nasıl bu hale geldik?
 
Nasıl bu kadar savrulduk?
Çünkü bizi biz yapan rahmet dilinden ve deÄŸerlerimizden koptuk. Oysa insanları hatta evrendekileri birbirine baÄŸlayan, onları da Allah'a baÄŸlayan ana unsur merhametti. Allah âlemlere rahmet olarak bir elçi gönderdi. (Enbiya, 107) O Elçi “Ben rahmet peygamberiyim” diyerek geldi. Allah kullarına gönderdiÄŸi kitabın başına ilk ayet olarak besmeleyi koydu. (Besmele Fatiha Suresinin 1. Ayetidir.) Allah daha ilk ayette kullarına kendini Rahman ve Rahim olarak tanıttı.
 
O Allah ki “Ehli kitapla en güzel ÅŸekilde mücadele et.” (Ankebut, 46)
 
“Firavun’a yumuÅŸak söz söyle.” (Taha, 44).
 
“Ana-babanı azarlama, onlara güzel söz söyle.” (Ä°sra, 23)
 
“GidiÅŸatında/hayatında dengeli ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini eÅŸeklerin sesidir.” (Lokman, 19)
 
“Sen onlara Allah’ın lütfu sayesinde yumuÅŸak davrandın. EÄŸer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç ÅŸüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iÅŸ hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doÄŸrusu Allah kendisine güvenenleri sever.” (Âl-i Ä°mran, 159) buyurdu.
 
Allah bize bu kopuÅŸ ve savrulmadan kurtulmanın ve yeniden ÅŸefkat diline, merhamet milletine kavuÅŸmanın yolunu gösteriyor:
 
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düÅŸman idiniz de Allah gönüllerinizi birleÅŸtirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeÅŸ oldunuz. Siz bir ateÅŸ çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. Ä°ÅŸte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doÄŸru yolu bulasınız.” (Âli Ä°mran, 103)
 
Ä°smail DemirbaÅŸ (dunyabizim.com)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.