Yasin Aktay: Bir hilal uğruna batan güneşlerden biri: Libyalı Şeyh Abdülazim
Follow @dusuncemektebi2
Başka bir hikaye anlatmak istiyordum bugün. Türkiye’de yaşamakta olan bazı Yemenli ve Suriyelilerin Türkiye’nin ürünlerinin özellikle Arap dünyasına tanıtılması ve pazarlanıp satılması hususunda yapmakta olduğu çok önemli bir katkıyı anlatacaktım. Malum Türk ürünlerine yönelik Arap dünyasında müthiş bir rağbet var. Yöneticilerin tutumu ne olursa olsun, halklar nezdindeki büyük sempati üzerine çok şeyler söyleniyor da bunun Türkiye’ye nasıl bir faydası oluyor, buna dair çok güzel, somut örneklerden bahsedecektim. Başka bir gelişme oldu, bunu yazmayı sonraya bırakacak bir etki yaptı bende.
Dün Libyalı dostlarımızdan Mostafa Sagozly’nin attığı bir mesajın uzun süre etkisi altında kaldım. Attığı mesaj bir vefat haberiydi. Hepimiz Allah’ten geldik, ona aitiz ve hepimiz O’na döneceÄŸiz. Kaçış yok, baÅŸka bir son yok ve gidecek baÅŸka bir yer de yok. Ama O’na vasıl olma biçimimiz aramızdaki farkları da ortaya koyuyor. Nasıl yaşıyorsak öyle ölüyoruz ve O’na nasıl vasıl oluyorsak da öyle muamele göreceÄŸimiz çok açık.
Bu sefer Allah’a vasıl olan zat Libya devriminin çok sevilen isimlerinden, Bingazi mücahitlerinden Abdülazim Milat Elfaravi. Evvelki akÅŸam saatlerinde Arnavutköy Karaburun Sahili’nde çocuklarıyla birlikte piknikteyken denizde boÄŸulma tehlikesi geçirmekte olduÄŸu 2 vatandaşımızı kurtarmak üzere, hiç düÅŸünmeden ve üstündeki kıyafetleri bile çıkarmadan atılarak kurtaran Abdülazim, vatandaÅŸlarımızı kurtarmış kurtarmasına ama bu esnada bitkin duruma düÅŸtüÄŸü için dalgalara kapılmış, uzun süre boÄŸuÅŸtuktan sonra dalgalara yenik düÅŸmüÅŸ, kurtarmaya gelen ekipler tarafından kıyıya çıkarıldığında onun için çok geç olmuÅŸ.
Kurtardığı kiÅŸilerin saÄŸlık durumu iyi ancak kendisi geçirdiÄŸi iç kanama neticesinde yapılan bütün müdahalelere raÄŸmen ruhunu teslim etmiÅŸ.
Libyalı Abdülazim hakikaten tam da yaÅŸadığı gibi ölmüÅŸ. Ölümünden geriye doÄŸru hayatını izlediÄŸinizde bu muhteÅŸem uyumu son derece çarpıcı bir biçimde görüyorsunuz. Son yaptığı, insanlar için hayatını ilk defa ortaya koyuÅŸu deÄŸil. Daha önce de Libya’yı esir almaya çalışan eski General Hafter’i karşı verdiÄŸi mücadeleyle çok iyi bilinen bir isimdi. Bu esnada bir çok insanın hayatını kurtarmış olduÄŸu dilden dile dolaşıyordu.
Yakın zamanlarda karaciÄŸer nakli ihtiyacı olan birine karaciÄŸerinden bir parça bağışlamış. Bu bağıştan dolayı kendisi fenalaÅŸmış ve bir süre tedavi görmüÅŸ. Nasıl bir ciÄŸer ve yürek taşıyorsa bu ameliyatı ve hastalığı yaÅŸamış haliyle böyle bir iÅŸe en son giriÅŸmesi gereken biri olmalıydı. 49 yaşındaydı ve bu ameliyatı geçirmiÅŸ olduÄŸu için kendini sakınması gerekirken gösterdiÄŸi gayretin kahramanlık boyutunu ifade edecek kelimeler zor bulunur.
8 çocuklu Abdülazim’in hikayesi medyamıza niyeyse fazla yansımadı, oysa olayın azameti yere göÄŸe sığmayacak boyutlarda. Hani bir hilal uÄŸruna batmayı göze almış güneÅŸlerden biri gibi.
Neden kötü örnekler medyamızda, gündemimizde daha fazla yer kaplama fırsatı bulabiliyor? Neden kötülükler daha fazla seyyal dünyamızda? GeçtiÄŸimiz günlerde “baÅŸkaları için aÄŸlayan” bir örnekten bahsetmiÅŸtim. Ne kadar da yüreklerimize su serpmiÅŸ, insanlık ölmemiÅŸ dedirtmiÅŸ de insanlığa dair kuruyan umutlarımızı sulamıştı o olay. Bu olayda kuÅŸkusuz çok daha fazlası var. Hiç tanımadığı baÅŸkası için kendi hayatını ortaya koyanlar, insanlığın yeri geldiÄŸinde nasıl bir güneÅŸ gibi parlama potansiyeli taşıdığını da söylemiyor mu size?
Abdülazim Bingazi’de doÄŸmuÅŸ 8 çocuk babası, Libya Vakıflar Bakanlığına baÄŸlı olarak çalışan bir Ä°mam-Hatip idi. Ama bu asıl mesleÄŸi deÄŸildi. Deniz fakültesinden mezun olduktan sonra Gemi kaptanı olarak uzun süre çalışmış. 2011 Libya devriminde çok büyük rol üstlenmiÅŸ bir isimdi. VerdiÄŸi vaazları dinlemek için Libya’nın her tarafından binlerce insan vaaz verdiÄŸi mescide koÅŸuyordu. Bir ara Hafter tarafından tutuklanarak Pirsis hapishanesine konulan Abdülazim, 7 ay süren ağır iÅŸkencelerden sonra saÄŸlık koÅŸulları gittikçe kötüleÅŸtiÄŸi için Mayıs 2015 yılında kendi doÄŸduÄŸu topraklardan uzaklaÅŸmak ÅŸartıyla serbest bırakıldı. Bunun üzerine hem de tedavi görmek için Libya’dan çıkıp Türkiye’ye gelen Abdülazim, Türkiye’ye yerleÅŸip Libyalılar okulunda imam-hatip hizmetlerinde bulunuyor ve bazı Türk vakıflarına hafızlık konularında destekte bulunuyordu.
Ülkesinde yaÅŸamakta olduÄŸu sıkıntılardan dolayı Türkiye’de son zamanlarda melce bulan milyonlarca Arap’tan biriydi. Ülkesindeki savaÅŸtan kaçmamış, orada da yapacağını yapmış ve sonuçta Türkiye’ye gelmiÅŸ. Sahilde sekiz çocuÄŸu ve eÅŸiyle birlikte piknik yapmaktayken onunla birlikte boÄŸulan iki gence ÅŸahit olan belki onlarca veya yüzlerce kiÅŸiden de biriydi. Ama onların hiç birinin yapmadığını yapıp, elbiselerini bile çıkarmaya zaman ayırmadan can kurtarmaya koÅŸan tek kiÅŸi o olmuÅŸ. Üstelik hasta haliyle.
Tanıyanlar için o, Åžeyh Abdülazim’di, çünkü ilim ehliydi, muallimdi, ilmiyle de amel eden faziletli insanlardandı.
Sadece bu olay üzerinden gitsek, biz kimiz, neyimiz var, bize ait olan ne, bizden olan kim, bize uzak olan ne? Uzansak o meÅŸum sorulara ve bu dünyada neyin mücadelesini ne için verdiÄŸimize dönüp tekrar tekrar baksak çok ÅŸeye ÅŸahit olmaz mıyız?
Åžeyh Abdülazim’in kendisi çok ÅŸeye ÅŸahit olmuÅŸ belli ki, Allah bu ÅŸahitliÄŸine ÅŸehadet versin.
Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.