Davutoğlu defterlerden söz ettikten sonra susarsa kendisini de yaralar konuşursa Erdoğan'ı karşısına alır
Follow @dusuncemektebi2
Pandora’nın kutusunu aralayıp içinden ortalığa saçılması muhtemel kötülükleri haber veren kişi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Gül’ün önünü kesmek üzere Başbakanlık ve AK Parti Genel başkanlığını devrettiği, halen partisinin üyeliği devam eden Ahmet Davutoğlu oldu.
Murat Yetkin - KiÅŸisel Blog
DavutoÄŸlu, ErdoÄŸan’ın 23 AÄŸustos’taki gecikmiÅŸ AK Parti’nin 18’inci doÄŸum günü partisine çaÄŸrılmayıp, bir de parti tarihçesinden kazıtır gibi tanıtım videosunda yok sayınca, DavutoÄŸlu Sakarya’da “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa, birçok kiÅŸi insan yüzüne çıkamaz” diye bir tepki gösterdi. ErdoÄŸan da buna 24 AÄŸustos’ta Sakarya’da cevap verdi: “Kimse kendi ikbali, kendi hırsı için memleketi ateÅŸe atamaz”.
Bu karşılıklı tehditler DavutoÄŸlu’nun da –zamanında savunduÄŸu- “CumhurbaÅŸkanına hakaret” ya da “devlet sırlarını ifÅŸaat” suçlamalarıyla yargılanıp hapse girmesiyle sonuçlanıp sonuçlanmayacağını kimse ÅŸimdiden söyleyemez. Ama artık ok yaydan çıkmış görünüyor. Çünkü bu aÅŸamadan sonra DavutoÄŸlu CHP, HDP ve Ä°YÄ° Partiden çaÄŸrıları yok sayıp defterleri açmazsa, hem ErdoÄŸan’ın uyarısı sonrası söyleyeceÄŸinden vazgeçmiÅŸ, hem de muhtemel suça ortaklığı sürdürmüÅŸ sayılır. Çünkü terörle mücadele insan hayatı ve ülke güvenliÄŸini ilgilendirir ve sonucu sadece insan içine çıkamamak ile sınırlı olamaz; yargının iÅŸi sayılır.
Çünkü bakın DavutoÄŸlu, cümlelerine ÅŸöyle devam etmiÅŸ: “Gelin, hafızanızı bir yoklayın. Ä°leride bir gün Türkiye cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran – 1 Kasım [2015] arasındaki dönem olacaktır. BaÅŸbakanlık görevini aldığım zaman, bunu izah etmek zorundayım, kampanya dolayısıyla bu soruları aldığım için 6-8 Ekim [2014] olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiÄŸini görme imkânı bulduk.”
Böylece DavutoÄŸlu’nun 27 AÄŸustos 2014’te BaÅŸbakanlık görevini, ertesi gün CumhurbaÅŸkanlığını Gül’den devralacak olan ErdoÄŸan’dan devraldıktan sonra “Çözüm süreci adı altında kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiÄŸini görme imkânı bulduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸ bulunuyoruz. ErdoÄŸan, DavutoÄŸlu’nu halefi olarak seçmesine iki gerekçe ilan etmiÅŸti oysa: birisi devlet içindeki yasa dışı Fethullahçı örgütlenmeyle mücadele azmi, diÄŸeri de Çözüm Süreci, yani PKK ile Ä°mralı’daki Abdullah Öcalan, MÄ°T ve HDP kanalıyla diyalogu tamama erdirerek terörizm sorununu ülke gündeminden çıkarmaktı.
O sırada DavutoÄŸlu herhangi bir kiÅŸi deÄŸildi ki, zaten sürecin içindeydi. 2011’den beri devam eden Suriye iç savaşına Türkiye’nin çekilmesinde DavutoÄŸlu’nun 2009’dan itibaren sürdürdüÄŸü DışiÅŸleri Bakanlığının payı vardı; daha başından itibaren de ErdoÄŸan’ın DışiÅŸleri BaÅŸ Danışmanı idi zaten. “Süreç”, 2012 Eylül ayından itibaren devam ediyordu.
Daha 2014’in Mart ayında Türkiye tarihinin –bilinen- en büyük casusluk vakasının hedefi olmuÅŸtu. DavutoÄŸlu’nun 13 Mart’ta DışiÅŸleri makam odasında MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan, Genelkurmay (o zaman Ä°kinci) BaÅŸkanı YaÅŸar Güler ve DışiÅŸleri Bakanlığı MüsteÅŸarı Feridun SinirlioÄŸlu’nun katılımıyla yaptığı gizli Suriye toplantısı, Güler’in çantasında içeri sokulan kayıt cihazıyla dinlenmiÅŸ, konuÅŸulanların bir kısmı da 26 Mart’ta (yerel seçime dört gün kala) internet üzerinden yayınlanmıştır. (Ayrıntılarını Meraklısı Ä°çin Casuslar Kitabı’nda bulabilirsiniz.)
DavutoÄŸlu ÅŸimdi “kamu düzenini yerle bir ettiÄŸini” söylediÄŸi Çözüm Sürecinin baÅŸ aktörü Fidan’ı 2015 seçimleri öncesinde AK Parti milletvekili yapmak üzere istifa ettirmiÅŸ, ancak ErdoÄŸan “kara kutum” dediÄŸi Fidan’ı MÄ°T’e döndürmüÅŸtür. Çözüm Sürecinin fiili sonu aslında sadece 6-8 Ekim’de PKK’nın ilk hendek-barikat ayaklanmasıyla deÄŸil, aynı zamanda Suriye’nin sınırdaki Ayn El Arab, ya da Kobani ÅŸehrinde IŞİD militanlarının saldırısı altında kalan (ve o zaman liderleri Salih Müslüm’ün Ankara’da kırmızı halıyla karşılandığı) PYD/YPG’ye yardım edilmeyince gelmiÅŸtir. Bu olay 20 Ekim’de ABD BaÅŸkanı Barack Obama’nın ErdoÄŸan’a telefon edip tercihini PKK’nın Suriye kolundan yana kullanmasıyla Türkiye-ABD iliÅŸkilerinde bugün de aşılamayan bir kırılmaya yol açmıştır. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, BaÅŸbakan DavutoÄŸlu’dur.
7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti’nin Meclis çoÄŸunluÄŸunu kaybettiÄŸinin belli olduÄŸu saatlerde, AK Partililerden önce MHP lideri Devlet Bahçeli’nin erken seçim çaÄŸrısı yaptığı hafızalarda. DavutoÄŸlu, doÄŸrusu CHP lideri Kemal KılıçdaroÄŸlu ile bir “Büyük koalisyon” arayışına girmiÅŸtir. Bu olsa, doÄŸrusu bugün Türkiye iç güvenlik, ekonomi ve dış politikada daha güvenli bir konumda olabilirdi. Ancak bir yandan PKK’nın ve IŞİD’in saldırıları, diÄŸer yandan Bahçeli’nin akıl hocalığı altında ErdoÄŸan 1 Kasım seçimlerine gitmeye karar vermiÅŸ, neticede yürütme erkinin tamamını kontrolüne almıştır.
DavutoÄŸlu kendi projesi baÅŸarılı olmayınca geri çekilmek bir yana, ErdoÄŸan’ı hararetle savunmuÅŸtur. Yine de 22 Mayıs 2016’da ’ta AK Parti içinde bir darbeyle istifa etmek zorunda bırakıldığını basın toplantısında söylemiÅŸtir. Bu istifa DavutoÄŸlu’nun, ErdoÄŸan’ın yüzde yüz kontrolü olmadan Avrupa BirliÄŸi ile önemli bir anlaÅŸma imzalamasından birkaç hafta sonra, ordu içindeki Fethullahçı ayaklanma ile darbe giriÅŸiminden birkaç hafta öncedir.
Ancak iÅŸ buraya gelene dek, 2015 ortalarından, 2016 ortalarına dek Türkiye tarihinde görmediÄŸi ÅŸiddet ve yaygınlıkta terör eylemlerine hedef olmuÅŸtur. Bunların arasında Türkiye’nin bir defada en çok insan öldürülmesine yol açan terör eylemi olan 10 Ekim Ankara IŞİD intihar saldırısı, PKK’nın yine Ankara’da bombalı saldırıları vardır. Aynı dönemde, Rus uçağının düÅŸürülmesi gibi Suriye kaynaklı ağır dış politika krizleri yaÅŸanmıştır.
EÄŸer DavutoÄŸlu ÅŸimdi bu dönemde kendisinin olumlu yönde uyarılarına karşın defterler açıldığında kimsenin yüzüne bakacak hali olmayacak birilerinin olmaması gereken iÅŸlerini açıklayacaksa, memlekete ve demokrasiye hizmet eder. Bu açıklamalar, o dönemde icraatın başı olarak kendi sorumluluk payını ortadan kaldırmasa da başımıza nelerin geldiÄŸini daha iyi anlamamızı, bugünlere ders çıkarmamızı saÄŸlar.
DavutoÄŸlu “defterlerden” söz ettikten sonra susarsa, bu durum kendisini de yaralar, hatta kendisini daha çok yaralar. KonuÅŸursa, karşısında o zaman kendisinin üstü, ÅŸimdi ülkenin tek yöneticisi olan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı karşısına alır.
DavutoÄŸlu’nun her ÅŸeyi göze alıp, ErdoÄŸan’ı özellikle Kürt seçmen nezdinde (23 Haziran Ä°stanbul yenilgisinden sonra) daha da zora sokmak istediÄŸi, AK Parti’yi MHP’ye daha da bağımlı hale getirmek istediÄŸi, bu iÅŸleri kaldıramayacak durumdaki AK partililerin vicdanına hitap ederek kendisine çekmek istediÄŸi anlaşılıyor. ErdoÄŸan’ın da bu tehdidi “memleketi ateÅŸe atmak” olarak görüp “Sakın ha!” uyarısında bulunmasının altında, CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sisteminde icraatın artık tek sorumlusunun kendisi olması ve suç olan fiiller açıklanırsa devlet görevlilerinin yargılanması için izin verecek makamın kendisi olması gerçeÄŸi yatıyor.
Öte yandan Türkiye’nin siyasi tarihine bakarak, bu karşılıklı tehditlerin, defterlerin açılmaması karşılığında bir el sıkışmayla sonuçlanması ihtimali var mıdır? Neticede DavutoÄŸlu, Ali Babacan gibi istifasını verip partiden yolunu ayırmış bir siyasetçi deÄŸildir; hâlâ AK Parti üyesidir. Defterleri kapalı tutması bu yönde iddialara yol açacak olsa da DavutoÄŸlu strateji uzmanı bir siyasetçi olarak AK parti ile 2016’dan kalma hesabını kapatmış, amacına ulaÅŸmış sayılabilir.
“Bu saatten sonra olmaz diyenler”, ÅŸimdiye kadar nelere artık olmaz dediklerini lütfen hatırlasın. DavutoÄŸlu, ya da ErdoÄŸan’ın aÄŸzından aksini duymadıkça her ihtimali dikkate almaya devam etmek gerekebilir.
Henüz yorum yapılmamış.