Sosyal Medya

Ateşin gelini İzmir’i 12 Eylül 1922’de kim yakıp kül etti?

Türk askerleri Dumlupınar Savaşı sonrası Yunan kuvvetlerini İzmir içlerine kadar püskürtmeyi başardı. 9 Eylül 1922 yılında Türk ordusu ve Mustafa Kemal şehre muzaffer bir biçimde girmeye hazırlanıyordu. Askerlerle beraber yaklaşık 150 bin Rum mülteci İzmir sahili boyunca birikmiş gemilerle tahliye edilmek için bekliyordu.



KAYNAK: INDEPENDENT TURKISH

Geçen her saat Yunanlılar için endişeleri artırıyor, tahliyeleri bir kaosa dönüştürüyordu. Ertesi sabah 10 Eylül Pazar 1922 yılında Sakallı Nurettin Paşa askerleri ile beraber İzmir’e girdi. Nurettin Paşa’nın şehre girmesiyle beraber Yunanlılar anavatanlarına dönmek için tahliyeleri hızlandırdı. Ermeniler ise şehirde kurdukları gizli teşkilatla şehir savaşı vermek için örgütlenmişti. ABD, Fransız ve İngiliz sefir ve vatandaşları Mustafa Kemal’in kendilerine iyi muamele etmesini bekliyordu.

Nurettin Paşa şehre girdiğinde beklenildiği gibi Ermeni direnişçiler harekete geçti. Yunan askerlerinin kaçarken arkasında bıraktığı ağır makineli silahlar ve teçhizatla Türk askerine ateş açıldı. Nurettin Paşa askerlerini kısa sürede toparlayarak açılan ateşe karşılık verdi. İzmir sokakları Nurettin Paşa komutasındaki Türk ordusu ile Ermeni direnişçileri arasında bir sokak savaşına sahne oldu. Neredeyse her mahallede çatışma sesleri yükseliyor, karşılıklı açılan ateşlerle şehri terör havası esir almıştı. Nurettin Paşa’nın hedefi karargâh merkezi olarak Ermeni kilisesi ve civarını ele geçirmekti.

12 Eylül günü Ermeni mahallelerinde başlayan yangın kısa sürede denizden esen rüzgârın etkisiyle hızlandı. Bu yangın kontrol altına alınamamışken bu kez Rum mahallelerinde yangınların yükseldiği görüldü. Bu yangılar hızla Kordon’a kadar ulaştı. İzmir Tiyatrosu, Kramer Oteli, İzmir Palas, Posta ve Telgraf Dairesi, Sporting Klüp, Paris Kahvesi, Fransız ve İngiliz Konsoloslukları, Tütün Rejisi, Frenk mahallesindeki mağazalar, pasaport daireleri ve bankalar başta olmak üzere bu yangında şehrin üçte ikisi yangında kül olup yandı.

Bu yangınla beraber şehrin kıyısında toplanan mültecilere İzmir halkı da dahil olmuş ve yaklaşık 300 bin İzmirli kıyı boyunca mahşeri bir kalabalık oluşturmuştu.

Yangın sürerken Nurettin Paşa şehri büyük oranda kontrol altına almayı başardı. Sayıları 250 kişiyi bulan Ermeni direnişleri etkisiz hale getirdi. Yunan işgalinin kritik isimlerinden Metropolit Hırisostomos yakalanarak Nurettin Paşa’ya getirildi. Nurettin Paşa İzmir’e büyük kötülüklerde bulunan bu zatı, cezasını vermek üzere İzmir halkına teslim etti. İzmirliler Hırisostomos’u linç ederek öldürdü.

 

Mustafa Kemal şehre geliyor

Asker ve vatandaşlarını tahliye etmeye çalışan Yunanlılar arasında İzmir’de bir fısıltı kulaktan kulağa yayılıyordu. O da Mustafa Kemal’in her an şehre girmek üzere olduğuydu. Mustafa Kemal bugünkü adıyla Kemalpaşa’da karargahını kurmuştu; ama sanıldığı gibi büyük gösteriş ve törenlerle şehre girmedi. Mustafa Kemal Paşa sessiz sedasız şehre girdi. Nurettin Paşa’yı şehre vali atadıktan sonra Kramer Palas’a geçti. Buraya geldiğinde kimse onu tanımamıştı bile. Burada gelenler konuklarının Mustafa Kemal olduğunu öğrendiklerinde büyük bir şaşkınlık yaşadı.

Mustafa Kemal gayet güleç bir şekilde personele Yunan Kralı Kostantin’in şehre girdiğinde İzmir rakısından içip içmediğini sordu. İçmediği cevabını aldığını öğrendikten sonra; “Öyleyse neden İzmir’i almak istedi ki?” cevabı verecek kadar rahat ve samimi davranıyordu.

Bu gelişmeler yaşanırken herkesin merak ettiği soru, Mustafa Kemal’in büyük yangın hakkında ne düşündüğüydü. Mustafa Kemal’in İzmir’in gayrimüslim tebaasının yaşadığı bölümü tamamen yakıp kül eden yangınla ile ilgili söylediği iddia edilen sözler oldukça sınırlı ve birbiriyle çelişkilidir. Bir iddiaya göre, Paşa şehre girerken yangına tanıklık etmiş ve şu sözleri söylemiştir.

''Çocuklar, bu manzaraya iyice bakın. Bu alevler bir devrin sona erip yeni bir devrin başladığını gösteren yangındır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yüzyıldaki bütün günahları şu ateşle temizlenirken yeni bir Türk Devletinin kuruluşu ve Türk milletinin yükselişi de cihana ilan ediliyor.''

Mustafa Kemal’in şehirde yaptığı ilk işlerden biri Cemiyet-i Akvam’a telgraf çekerek “Türk nüfusunun heyecanlı halet-i ruhiyesi sebebiyle Ankara hükümetinin katliamlardan mesul olmayacağını” bildirmek olmuştur.

Tarihinin gördüğü en büyük yangınla yakılıp kül olan İzmir’i kimin yaktığı bugün hala çözülememiş bir muammadır. Fakat şehri kimin yaktığına dair üç görüş mevcuttur.

Şehri Nurettin Paşa mı yaktı?

Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” isimli hatıra kitabında şehri Fahrettin Paşa’nın yaktığı iddia etmektedir;

Gâvur İzmir karanlıkta alev alev, gündüz tüte tüte bitti. Yangından sorumlu olanlar, o zaman bize söylendiğine göre, sadece Ermeni kundakçıları mı idi? Bu işte ordu komutanı Nurettin Paşa‟nın hayli marifetli olduğunu da söyleyenler çoktu… Yağmacılar da ateşin büyümesine yardım ettiler”

Fakat “Çankaya” eserinde bu iddiası başka metinlerinde çelişmekle beraber bu yaklaşımının arkasında bazı politik sebepler bulunuyor. Çünkü “Çankaya” isimli eserinde bunları söyleyen Atay, “Babanız Atatürk” isimli başka bir eserinde İzmir yangınını direnişçi Ermeni örgütlerinin çıkardığını söylemektedir. Peki Nurettin Paşa kimdir ve neden sevilmeyen adam ilan edilmişti?

Müşir İbrahim Paşa’nın oğlu Nurettin Paşa 1873 yılında dünyaya gelmiş ve iyi bir eğitim almış Osmanlı Paşasıydı. Birinci Dünya Savaşında Süleyman Askeri Bey’in intihar etmesi sonrası Irak cephesinin komutasını üstlenmişti. İngilizlerin beklenmedik bir şekilde Basra bölgesine asker çıkarması sonucu Nurettin Paşa’nın cephesi Basra bölgesine kadar genişletildi. Dağınık haldeki Osmanlı birliklerini toplayan Nurettin Paşa, İngilizleri durdurmayı başardı. Selman-ı Pak ve Kut’ül Amare muharebelerini kazanarak İngilizlerin büyük kayıp yaşamasına sebep oldu.

Millî Mücadele döneminde Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü ile beraber savaşın en önemli dört paşası arasında bulunuyordu. 1. Ordu komutanlığının sevk idare görevini de yapan Nurettin Paşa çok az tanınan bir şahsiyetti; ama mehur “Şapka Kanunu” aleyhine gösterdiği muhalefet Nurettin Paşa’nın siyaseten sonu oldu. Mustafa Kemal Nutuk isimli söylevinde tam 16 sayfayı Nurettin Paşa’ya ayırmış ve çok sert bir biçimde eleştirmişti.

TBMM’nin ikinci döneminde bağımsız bir şekilde aday olan Nurettin Paşa seçimlerde milletvekili seçildi; ama askerlik görevi sürdüğü gerekçesiyle mebusluğu kabul edilmedi. Tekrar yapılan seçimlerde bu kez askerlikten emekliliğini isteyen Nurettin Paşa tekrar milletvekili seçildi; ama CHP ve Mustafa Kemal tarafından dışlanarak istenmeyen adam ilan edildi.

Nurettin Paşa’nın biyografisindeki en ilginç hadiselerden biri de İstanbul hükümetinde bakanlık görevleri de yürütmüş Millî Mücadele aleyhtarı gazeteci Ali Kemal’i linç ettirmesidir.

Nuretttin Paşa’nın İzmir’i yaktığına dair Falih Rıfkı Atay’ın kullandığı ifadeler çelişkili ve zayıftır. Dönemin gazetelerine yakından baktığımızda Nurettin Paşa’nın yangını çıkarmakla değil, söndürmek konusunda başarısız olmasıyla suçlandığını görüyoruz.

Ünlü Fransız Gazetesi Le Figaro 20 Eylül 1922’de haberinde “…Yangın konusunda Fransız hükümetine ulaşan bilgilerden hiçbiri bu felaketin sorumluluğunu Türklere yüklemiyor. Rodos‟tan çekilen bir telgrafta da İzmir‟den gelmiş sayısız sığınmacılardan hiç birisinin yangını Türklere mal etmediği kaydediliyor. Pek çok tanığa göre suç yangın çıkarmakla görevli bir askeri birlik oluşturan Yunan askeri otoritelerine aittir” ifadelerine yer veriliyor.

 Le Matin’in 23 Eylül’de İzmir’deki muhabiri şu bilgiyi gönderiyor; “Şahsi soruşturmama göre, yangını çıkaranlar, kendi mahallelerini terk etmeden önce Ermeniler olmuştur. Onu izleyen talan, Türk ordusunun arkasından gelen işsizlerin ve din ve ulus farkı olmadan İzmirli serserilerin işidir”

Bir başka Fransız kaynağı olan L’ıIlustration, 30 Eylül 1922 tarihli nüshasında şu haberi geçmektedir; “Öğleden sonra saat 2‟ye doğru Ermeni Mahallesi üzerinden yoğun bir duman bulutu yükseliyor. Bununla birlikte, bu yangın genişlemiyor ve sönme eğiliminde gözüküyor. Buna rağmen kaçmak isteyen, paniğe kapılmış insanlar rıhtımda toplanıyor. Bir Amerikan vapuru, ABD konsolosluğu önünde, hareket etmek zorunda, çünkü insanlar o vapura binmek için kendilerini denize atıyor. O anda yine Ermeni Mahallesi'nde, daha önemli iki yeni yangın başlıyor. Durum ciddileşiyor, çünkü güneyden gelen rüzgâr şiddetiyle alevleri Frenk Mahallesi'ne doğru ilerletiyor. Silah sesleri var, el bombaları patlıyor. Türk işgali altında yaşamaktansa ölmeye karar vermiş olan Ermeniler evlerini yangına vererek, Türk askeriyle savaşmaya başladılar. Cephanelikler korkunç bir gürültüyle infilak ediyor. Saat akşamın dokuzu; biz farkına varmadan gündüzden geceye geçtik. Gökyüzü geniş bir ateş bulutuna dönmüş…"

İzmir Sigortaları İtfaiye Kumandanı Mösyo Grekoviç İzmir Büyük Yangını Hakkındaki Rapor isimli çalışmasında yangının çıktığı günün sabahında Ermeni Mahallesine müdahale için gittiklerinde Ermenilerin kendilerine ateş açtıklarını ve bu yüzden yangına müdahale edemediklerini söylemektedir. Bir başka raporda Fransız Amiral Dumensnil, yangın ile Nurettin Paşa birliklerinin bir ilgisi olmadığını dile getirmektedir; hatta raporda geçen ifadelere göre Türklerin sınırlı güçlerine rağmen yangını söndürmek için ellerinden geleni yaptıklarını belirtmektedir. Dumensnil’e göre muzaffer Türklere bir kül yığını bırakmak isteyen Rum ve Ermeni çeteciler yangının asıl failleridir.

Türk Medyasında ise yangına dair en sert yazıyı Halide Edip Adıvar yazmıştı. Adıvar’a göre yangının arkasında Yunanlılar vardı. Adıvar, “Bir İngiliz Muhabirinin İzmir’in İstirdadındaki Mühim Meşhudadı” isimli yazısında Yunanlıların şehirden ayrılmadan önce yakacaklarına dair açıklamaları köşesine taşımıştı.

Yangını Türklerin çıkarmadığı ABD basınına da yansıyordu; ama Amerikan Kız Koleji’nin Amerikalı müdüresi Minnie Mill’in açıklamaları şaibelere sebep oldu; “Kendi gözlerimle bir Türk subayın bir eve elinde küçük bir teneke benzin ya da gaz kutularıyla girdiğini gördüm ve ev birkaç dakika içinde alevler içindeydi.”

Bu bilgi kafaları karıştırsa da bizzat yabancı raporlarında yakalanan pek çok Ermeni direnişçinin kadın veya Türk askeri kılığında taşkınlık gösterdiğini göstermektedir. Bu konuda Yakın Doğu Yardım Komitesi Başkanı Martin Prentiss bu bilgileri teyit etmektedir.

Yangını Türklerin çıkardığını kitaplaştıran George Horton 11 Eylül’de İzmir’den ayrılmıştı, oysa yangın 12 Eylül’de başladı.

12 Eylül 1922 yılında meydana gelen yangın yüzlerce yıllık İzmir tarihini yakıp kül etti. Bu yangın sayısız can kaybına sebep olurken bugün yangını kimin çıkardığı tespit edilememiştir. Arkasında bir yığın siyasi tartışma bırakan bu olay hakkında Mustafa Kemal çok konuşmamış, olay hakkında “Evet bu yangın nahoş bir olaydır.” demekle yetinmiştir.

Konuyla alakalı daha detaylı bir okuma için Mehmet Coral’ın Ateşin Gelini isimli eserine bakılabilir.

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.