Çağın hastalığı kibir
Follow @dusuncemektebi2
İblis ile başlayan ve onunla birlikte dünyaya da inen bu zehir, ondan sonra da tüm insanları sarmıştır. İblis, cennette düşmanlık ettiği Âdem’i dünyada da rahat bırakmamış ve soyuna musallat olmuştur. Abdullah Dursun yazdı.
Sözlükteki karşılığı “kendini beÄŸenme, baÅŸkalarından üstün tutma ve büyüklenme”[1] gibi anlamlara gelen kibir, insanlık kadar eski bir tarihe sahiptir. Hatta tabir-i caizse insanın varoluÅŸu ile birlikte ortaya çıkmıştır. Semavi dinlerin ortak inancı itibariyle yaratılan ilk insan olan Hz. Âdem[2], varlığının ilk anlarında mütekebbir bir varlık ile karşılaÅŸmış ve kibrin ne olduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸtir.[3] Ä°blis, kendisinin ateÅŸten, Âdem’in ise çamurdan olduÄŸunu söyleyerek Allah’a isyan etmiÅŸ ve kibrin ilk tohumlarını ekmiÅŸtir.[4] Bunun sonucunda da cennetten kovulmuÅŸtur.[5]
Ä°blis ile baÅŸlayan ve onunla birlikte dünyaya da inen bu zehir, ondan sonra da tüm insanları sarmıştır. Ä°blis, cennette düÅŸmanlık ettiÄŸi Âdem’i dünyada da rahat bırakmamış ve soyuna musallat olmuÅŸtur. KardeÅŸi kardeÅŸe düÅŸman eden Ä°blis, kardeÅŸlerden birine kibir zehrini zerk etmiÅŸ, bunun sonucunda da yeryüzünde ilk kanı akıtmıştır.[6]
Allah, kibir konusunda sayısız tavsiye de bulunmuÅŸ ve Kur’an-ı Kerim’den örnekler vermiÅŸtir. Mesela Hz. Lokman çocuÄŸuna öÄŸütler verirken ÅŸirk koÅŸmamak, ana babaya itaat, namaz kılmak gibi hasletleri sıraladıktan sonra "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez" [7] diyerek mütevazı olmasını söylemiÅŸtir. Yine bir baÅŸka ayette “Yeryüzünde böbürlenerek dolaÅŸma! Ne yeri yarabilir ne de daÄŸlarla boy ölçüÅŸebilirsin”[8] buyurularak insanın haddi çizilmiÅŸ ve buna göre davranması istenmiÅŸtir.
Kibir konusunda sadece Kur’an-ı Kerim deÄŸil, Hz. Muhammed (sas) de bir istikamet çizmektedir. Rivayete göre bir gün, Hz. Ömer Efendimizin yanına girmiÅŸ ve yüzünde hasır izi görmüÅŸtür. Bunun üzerine gözyaÅŸlarını tutamayarak “Ey Allah’ın resulü, sen âlemlere rahmet iken tevazu içinde yaşıyorsun. Kisra ise sarayında sefa içinde. Seni bu halde görmek beni çok üzüyor” demiÅŸtir. Bu sözlere mütebessim bir çehre ile karşılık veren Hz. Peygamber “Ey Ömer dünya onların ahiret bizim olsun istemez misin?” diyerek nasıl bir yaÅŸam tarzı olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur. [9] Yine Hz. Peygamber karşısına gelen bir sahabenin heyecandan titrediÄŸini görünce “Korkma rahat ol. Ben kral deÄŸilim. Ben ancak KureyÅŸ’ten kuru et yiyen bir kadının oÄŸluyum”[10] diyerek tevazu gömleÄŸine büründüÄŸünü bir kere daha ortaya koymuÅŸtur.
Unutmamak gerekir ki kibre layık olan tek varlık bütün âlemi yoktan var eden Allah’tır. Bilmeliyiz ki tarih, yaratıcı dışında bu kimliÄŸe bürünmeye çalışanların ibretlik hikâyesiyle doludur. Firavun gücünün zirvesindeyken, can alan da veren de benim diyebilecek kadar gözü dönmüÅŸken onun bu kibrine son veren büyük ordular ya da ilahi cezalar deÄŸildi. Bir damla su onu tahtından etmeye yetmiÅŸti. Ä°brahim’in rabbine karşı gelen Nemrut, ordularına ve mamutlarına güvenirken onun saltanatına son veren ise küçücük bir sivrisinekti.[11]
Ä°nsanın eÅŸref-i mahlûkat veya esfel-i safilin olması kısacık hayatında an meselesidir. Yaratılanların ÅŸereflisi olmaya giden yoldaki en büyük engellerden biri de kibirdir hiç ÅŸüphesiz. Ä°nsana düÅŸen, bu sürgün hayatı noktalandığında, ana vatanı olan cennete göçerken kibir denen illete takılmamaktır.
——-————————————
[1] TDK, Kibir.
[2] Bakara 2/30; Yaratılış 2/7.
[3] Bakara, 2/34
[4] Araf 7/12
[5] Araf 7/13
[6] Maide 5/27
[7] Lokman 31/18-19
[8] Ä°sra 17/37
[9] Müslim, Talak, 5
[10] Hakim, Müstedrek, H/4366
[11] Taberi, Tarih, 1/287-288
Kaynak: www.dunyabizim.com
Henüz yorum yapılmamış.