Bir gece vakti kalkmış, Baki Kabristanlığına gitmiÅŸ, kabir sakinlerine selam verip oturmuÅŸ, onlar için dua ve istiÄŸfarda bulunmuÅŸtu. O günden sonra iyice fenalaÅŸmış, eÅŸlerinden izin alarak, Hz. AiÅŸe’nin odasında kalmaya baÅŸlamıştı. Åžiddetli bir baÅŸ aÄŸrısına duçar olmuÅŸtu. Öyle ki Bilal’in Hayyeala’s salâh haykırışını duyunca başını mendillerle baÄŸlayarak büyük bir zorlukla Mescide gelebilmiÅŸti. Vakit akÅŸamdı. Mihrabına geçti, Sahabe son kez O’nun arkasında namaz kılacaktı. O namazda; mübarek dudaklardan, MürselatSûresi süzülmüÅŸtü. Allah Resulü namazdan sonra odasına çekilmiÅŸti. Yatsı vakti gelince Bilal yeniden gelmiÅŸti. O gür sesi ile Efendimiz’e namaz vaktinin geldiÄŸini haber vermiÅŸti. Ama Allah Resulü bir türlü yerinden kalkamıyordu. Su istedi, elini,yüzünüyıkayıp,abdest aldı. AyaÄŸa kalktı, Mescide gitmek üzere yürümeye baÅŸladı. Birkaç adım atmıştı ki, oracıkta düÅŸüp bayıldı. Bir müddet sonra uyandı. AÄŸzından çıkan tek kelimeydi. Namaz diyordu. Namaz,ah namaz diye inliyordu. “ Müslümanlar namaz kıldı mı?” diye sordu. “Hayır; Ä°nsanlar sizi bekliyor” dediler. Bir daha su istedi, boy abdesti aldı. Yeniden Mescide doÄŸru yöneldi. Ama yine yürümeyerek bayıldı. Bir müddet sonra gözünü açınca aynı soru yeniden dudaklarından döküldü: “Ä°nsanlar namaz kıldı mı?” Cevap yine aynıydı: “Hayır.” Nasıl namaz kılacaklardı ki? Mihrabın sahibi olmadan, o güzide cemaat nasıl namaza durabilirlerdi ki? Resulullah (s.a.v.) üçüncü kez su istedi, yıkanıp abdest aldı. Ama bu sefer hiç yerinden kalkamadı. Yürüyecek hali kendinde bulamayınca; “Söyleyin Ebubekir’e namazı kıldırsın” buyurdu. Hz.AiÅŸe bazı mülahazalarla bu emri biraz ağırdan alınca, gadaplandı ve mihrabın kendinden sonraki sahibini iÅŸaret edercesine emrini yeniledi.
Bunun üzerine Hz.Ebubekir mihraba geçti ve gözyaÅŸları içerisinde Müslümanlara namaz kıldırdı. Allah Resulü hasta yatağında Ebubekir’in her sesini duyduÄŸunda tebessüm ediyor, ümmetinin selameti için dualarda bulunuyordu. Hz.Ebubekir, Allah Resulü hayattayken 17 vakit namaz kıldırmıştı.
Bir öÄŸle namazı vakti idi. Cemaat yine Ebubekir’in arkasında saf baÄŸlamış, El-Vahid olan Allah’a yönelmiÅŸ, tevhidin etrafında vahdet etmiÅŸlerdi. Resulullah (s.a.s.) odasından çıkmış, ümmetini o halde görünce mübarek diÅŸleri görünürcesine gülmüÅŸtü. Ümmetin o hali hasta yatağında Seyyid-i Ruhu Enam’ı hoÅŸnut etmiÅŸti. Mihraba doÄŸru yürüdü. Ebubekir O’nun geliÅŸini görünce mihrabı asıl sahibine bırakmak için harekete geçti. Ama O (s.a.s.), buna müsaade etmedi. Hz.Ebubekir böyle bir ÅŸerefe de nail olacak ve bu hatırayı hep hüzünle ama büyük bir iftiharla anlatacaktı. O namaz Resulullah’ın ashabı ile son namazı idi. Efendimiz o son namaz ve hutbesinden sonra da dünya hayatına veda etti.
Allah Resulü’nü güldüren amel, namazdı. Ümmetinin hep bir arada aynı ruh hali ile Rablerine yönelmesi idi. Her namaz ile Efendimiz’i (sas) güldürdüÄŸümüzü, her namazsızlık ile de O’nu üzdüÄŸümüzü unutmamalıyız.
Muhammed Emin YILDIRIM - WEB
Henüz yorum yapılmamış.