Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Nureddin Yıldız: Ey Mü’min Genç! ALLAHUEKBER De

Allahuekber de ve öyle kal. Damarlarındaki imanın, dilindeki zikrin, kalbindeki nabzın o olsun.



Bunu dilin söylesin. Gözün söylesin. Kulağın söylesin. Elin ve ayağın söylesin. Diploman söylesin.
 
Ä°ÅŸini bununla kur. Tarlanı bununla sür. DüÄŸünün söylesin. Dirin söylesin, cenazen söylesin. Tesbihin bu olsun. Miting sloganın bu olsun. Ä°radeni buna göre ÅŸekillendir. Hedefinin önüne bunu yerleÅŸtir. Gündüze ve geceye haykırışın Allahuekber olsun. Yalanlanamaz, yok kabul edilemez, susturulamaz ilandır bu.
 
Allahuekber. Sayılabilir her ne varsa onların adedince Allahuekber.
Bunu gör, bunu düÅŸün, bunu hayal et.
 
Bunu yap da üç asır maÄŸarada hapsedilsen bile sesin ebedî kalsın, adını gökler ve okyanuslar yâd etsin. Yaşın ilerlesin ama sen genç kal. Esintiler seni yıpratmasın. Gelip geçenlere katılmayasın. Fani dünyada fanilerin arasında bu iksir sana cennet sonsuzluÄŸunu tattırsın.
 
Ey mü’min genç, bilmelisin ve iman etmelisin ki:
 
Ä°nsanlık yaratılmadan, dünya dünya olmadan önce uzayından zerresine kadar her ÅŸey bilmiÅŸti, Allah en büyüktür. Müezzinlerden önce minarelerin taÅŸları Allahuekber dedi. Dereler öyle aktı. YaÄŸmurlar öyle yaÄŸdı. Bulutlar onu dağıttı dünya semalarında. AÄŸaçlar dillendi de Allahuekber dedi. Kayalarla kuÅŸlar yarıştı bunun için. Dilsizler dili olanları geçmek için uÄŸraÅŸtı. Dün, bugün ve yarın baÅŸtan sona kadar en büyükten en küçüÄŸe her ÅŸey Allahuekber demek için var edildi.
Büyük deÄŸil en büyüktür Allah.
 
Onun iÅŸleri de en büyüÄŸün iÅŸleridir. Ona iman ile kulluk edenler kadar asi olup ters duranlar da onun iradesinin sonucu olarak var oldular.
 
Åžimdi estirilen yapay fırtınalar seni nasıl kandırabilir, sen nasıl çürümeye mahkûmları ebedî olana deÄŸiÅŸtirirsin, nasıl?
 
Firavun yok iken bu böyleydi. Firavun sıyrıldı tarihte, yine öyle oldu. Firavun gitti, yine Allahuekber.
 
Nemrut, Karun ya da Hâmân; ne gelenler ve gidenler oldu ÅŸu yaÅŸlı dünya sahnesine. Onların gelip sahnede görülmesi de Allahuekber’in tecellisi içindi. Geldiler, onları getireni görmek istemediler. Gittiler, Allahuekber gerçeÄŸi önünde cesetlerinden önce iddiaları çürüdü.
 
En yüksek daÄŸdan en küçük çakıl taşına kadar her ÅŸeyin üstünde patent gibi yazar bu gerçek: Allahuekber.
 
Diriler de ölüler de onu tekrar eder durur. Sabredenler ise bu gerçeÄŸi okumaya muvaffak olurlar. Bilirler ki fırtınaların, okyanuslardaki dalgaların çıkardığı sesin terennümü budur.
Åžeytanın susturmak istediÄŸi ses bu sestir. O babamızla baÅŸlattığı intikam savaşının galibi olmak için ister ki, en büyük olarak Allah bilinmesin. Bilinecekse de sözle bilinsin ama pratikte silahı olanlar, borsaya hâkimler, medyası olanlar, ÅŸunu bunu sömürenler en büyük olsunlar. Para en büyük olsun. Makam en üstün tutulsun. Güce tapınılsın. Toprağın üstü gerçek, altı hayal sanılsın. Haberler medyadan alınsın. Haberlere göre gelecek planlansın…
 
O böyle ister. Bunun için çalışır. Ä°nsanlardan ve cinlerden olan adamları bunu yayarlar. Böyle düÅŸünmeyeni de ezmek isterler. Silahları, paraları, bütün güçleri bu vesveseyi mü’minin kulağından fısıldamak isterler.
 
Allah ise en büyük olduÄŸunu bizim kulağımıza onlardan önce duyurmuÅŸtu. Daha kundakta iken bildiÄŸimiz nihaî gerçek budur: Allahuekber! Gerisi fısıltıdır. Gerçek budur.
 
Sen ey mü’min genç, kundaktaki safiyetinle kal. Ä°manının gerçeÄŸini unutma. Küfrün bin bir renk ve hile ile önüne koyacağı tuzak sözlere, ÅŸeytan aÄŸlarına takılma. Allahuekber de. Bir daha da susma sakın.
 
Nureddin Yıldız Web

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.