Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Mustafa Kutlu'dan 'hicret' çağrısı

Mustafa Kutlu 17 Nisan 2019 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan yazısında bizleri kapitalizmden kanaat ekonomisine hicret etmeye davet ediyor. Yazıyı önemine binaen tekrar Düşünce Mektebi okurunun dikkatine sunuyoruz.



Elmalılı Hamdi Efendi “Müddesir” sûresinin baÅŸ kısmındaki 25 âyetin mealini ÅŸöyle dile getiriyor (Hak Dini Kur’an Dili).

“Ey örtüsüne bürünen / Kalk artık uyar / Sadece Rabbini yücelt / Elbiseni temizle / Pislikten sakın / Yaptığını çok görerek baÅŸa kakma / Rabbin için sabret / O sûra üflendiÄŸi zaman / Ä°ÅŸte o gün pek zorlu bir gündür / Kâfirler için hiç kolay deÄŸildir / Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak / Hem ona bol servet verdim / Hem göz önünde oÄŸullar verdim / Hem ona büyük imkânlar saÄŸladım / Sonra da ÅŸiddetle arzu eder ki daha da artırayım / Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi / Ben onu dimdik bir yokuÅŸa sardıracağım / Çünkü o bir düÅŸündü, ölçtü, biçti / Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti / Yine kahrolası nasıl ölçtü, biçti / Sonra baktı / Sonra kaşını çattı, surat astı / Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı da / Bu dedi, baÅŸka deÄŸil öÄŸretilegelen bir sihirdir / Bu sadece bir insan sözüdür

Hicret” sözlükte terketmek, ayrılmak, ilgisini kesmek anlamına geliyor. Ayrıca “kiÅŸinin herhangi bir ÅŸeyden bedenen, lisanen veya kalben ayrılıp uzaklaÅŸması”dır. Terim olarak Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye göçünü ifade eder.

Aylardır anlatmaya çalıştığım meselenin ne olduÄŸunu söylemenin vakti geldi.

Âlete deÄŸil, âyete inanın.

Zihnen, fikren, kalben bir “hicret”e niyet edin. ÇaÄŸdaÅŸ Küresel Medeniyetin ölçüp-biçip, defalarca ölçüp biçip – teknolojinin son imkânları ile ölçüp biçip burnumuza, aklımıza, bedenimize dayadığı hükümleri, imkânları terkedin.

Açıkçası sanayi (endüstri) ve teknoloji ile dünya hayatında kazanılan servet-konfor ve refaha “Hayır” deyin.

“Kalbin Sesi”ni dinleyerek yola çıkın, bu temiz niyet ve samimiyet çaÄŸdaÅŸ hurafelerle dolu aklınızı da yola getirecektir.

Hangi yol? Bunu hepimiz biliyoruz. Lütfen “Hangi Ä°slâm” diyerek başımıza Attila Ä°lhankesilmeyin, kafaları karıştırmayın. Sorularla, yorumlarla, ayrıntının ayrıntısı felsefî ekollerle, beÅŸer icadı ne varsa terkedip “Ä°ÅŸittik ve iman ettik” noktasına varın. Bunun adı kocakarı imanıdır. Amentü’ye teslim olun.

“Teslim olmak” menfi deÄŸil, müsbet. Müsbet, çünkü sizi esaretten hürriyete taşıyacak. Bilim kilisesinin, aklın, materyalizmin, sermayenin, teknolojinin, menfaat ahlâkının (etik) nefsin, tanrıtanımazlığın, piramitlerin, nükleer güçlerin, uçak gemilerinin, sanal ekonominin, doların, gökdelenlerin, fabrikaların, uzay yolculuklarının, bilim-kurgu roman ve filimlerin, yazılımın ve dijitalin saymaya güç yetiremediÄŸimiz milyonla çelik kafesin içinde çırpınmaktan kurtaracak.

Ben aklımı peynir-ekmekle yemedim.

TopraÄŸa dönmek kolay deÄŸil. Ne demek sanayii terketmek?

Biliyorum zor. Koroya katılanlar elbette mümkün deÄŸil diyecek. Bu zorluÄŸu göze alıyor, tüm dünyanın birbirini itip kakarak, sömürerek, vurup-kırarak, altta kalanın canı çıksın diyerek tek bir kulvarda sürdürdüÄŸü koÅŸuyu 152. sırada, ha gayret seneye 142. sırada bitirmek istemiyorum.

Kulvardan çıkıyor, yarışı terkediyorum. Anca gidersin diyenlere “Allah Kerim” diyorum.

SöylediÄŸim sözler yeni deÄŸil. Hz. Âdem’den beri insanoÄŸlu doÄŸru yola davet edilmiÅŸtir. Ben onları tekrar ediyorum (Bu yüzden okuyanlar bunu biliyoruz diyorlar).

TopraÄŸa dönmek kanaat ekonomisi demek.

Ä°lerlemeden-kalkınmaktan-muasır medeniyetten-zenginlikten-refah ve konfordan vazgeçmek demek.

Bunu bütün insanlığa teklif ediyorum.

Kabule yakın olanlar elbette Âmentü’ye inananlardır.

Kaç kiÅŸi acaba?

Bilmem. Hz. Nuh’a kaç kiÅŸi inanmıştı? HâÅŸa ben Hz. Nuh deÄŸilim. SöylediÄŸim sade, basit, anlaşılır bir ÅŸey.

Sanayi ve endüstriyi; yani yatırım-üretim-tüketim ile teknolojiyi, bu kısır döngüyü terkedin. Gıda-ilaç-silah-petrol vb. sayılmayacak kadar çok; hayatımızı içinden çıkılamayacak kadar karmaşık ve mânasız kılan, tüm dünyayı-insanlığı bir “sürü” gibi önüne katıp sürükleyen; insanı ve tabiatı insafsızca, hayasızca, küstahça ve çok bilmiÅŸ bir kibirle yoketmeye çalışan bu habis zinciri, bu sapık ehl-i dünyanın tûl-i emeline isyan edin.

Güzel dünya, küçük ama temiz, sade, barış içinde ihtirastan arınmış, öte-dünya ile bitiÅŸik, Hududullah sınırını tanıyan, sadece Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmak için çabalayan bir ümmete kavuÅŸsun. Hedefimiz huzur ve mutluluk deÄŸil Hakk’ın rızasıdır. Ä°lk iÅŸimiz anasır-ı erbaanın üç unsurunu; toprak-su ve havayı sanayinin tasallutundan kurtarmak olsun. “Arıtırsak temizlenir”, “önce hüplet-sonra gümlet”, “geri dönüÅŸüm” vb. bütün bunlar ham hayaldir.

Kalbin cilası bir kere çizilmeye görsün.

Ne yapmak lazım?

Tevbe etmek, imanı tazelemek, topraÄŸa (tarıma) dönmek lazım.

Bu mümkün mü? Elbette. Yeter ki siz zihnen-fikren-kalben “hicret” için niyet edin. Nereye gideceÄŸiz? Yoksa Ferdi Baba’nın dediÄŸi gibi köyümüze geri mi döneceÄŸiz? Güldürme bizi. Siz bilirsiniz, o zaman ölçüp-biçmeye devam edin.

Kapitalizm üç yüz yılda kuruldu. Hak yolda yürümeye niyet edenler, gayret edenler, fikredenler, zikredenler için zaman yok hükmündedir. Her an her ÅŸey olabilir.

Ne Amish tarikatının şubesiyiz, ne bir getto kurmak isteriz.

Ä°nkılap önce kalpte, sonra zihinde, sonra fikirde, sonra bedende gerçekleÅŸecek. Er-geç alınteri-göz nuru-el emeÄŸine, Veysel Baba’nın sadık yari “Kara TopraÄŸa” döneceÄŸiz. Aslımıza.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.