İlber Ortaylı'nın Kaleminden, Doğunun Ve Batının Efendisi: Fatih
Follow @dusuncemektebi2
1481’in 3 Mayısı’nda bütün zamanların en entelektüel mareÅŸali ve hiç ÅŸüphesiz Rönesans döneminin en bilgin hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Gebze sahrasında öldü. ÖldüÄŸü zaman hekimlerin ilk yaptıkları, görkemli fatihin nefes alması için kaftanını kesip çıkarmak oldu (Yakası yırtık kaftan Topkapı Sarayı Müzesi 13/ 27 envanter numarası ile saklıdır).
Son nefesini veriÅŸi, torunlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın ÅŸiirine hak verdirir: “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”. Cihan padiÅŸahı son nefesini zor aldı. Ä°talyan hekime Venediklilerin rüÅŸvet vererek kendisini zehirlettiÄŸi söylendi. Yeniçerilerin sevmediÄŸi fakat geniÅŸ halk kitlelerinin, medreseler ve tarikat ehlinin bayıldığı Åžehzade Bayezid’in adamlarının bu iÅŸi yaptırdığı söylendi. Hünkarın ölümü bir sır; deniz mahsullerine çok düÅŸkün olduÄŸu için bir türlü gerekli perhizi uygulamadığı gut (nekris) hastalığı dışında ani öldürücü bir hastalığı yoktu.
Ölümüyle, Osmanlı hanedanının ve devletlilerin 3,5 asır boyu kabusu olan korkunç bir iç savaÅŸ gelip çattı. Åžehzade Bayezid’i Amasya’dan tahta çağıranlarla Karaman’da sancak beyi olan Cem Sultan’ı tutanlar birbirine girdi. Kul taifesi tahta geçecek ak bahtlıyı ve geçemeyecek kara bahtlıyı tayin için desisenin sınırlarını aÅŸtı, millet birbirine girdi. Büyük adamın naaşı günlerce ortada kaldı.
Sonunda tarihimizin en trajik bir baÅŸka portresi Cem Sultan ortaya çıktı. KardeÅŸi Sultan II. Bayezid’e yenildi ve Rodos’un St. Jean ÅŸövalyelerine sığındı. Fransa kralı VIII. Åžarl da Cem Sultan’ı kendine istedi. Osmanlı’ya karşı en mühim kozu elinde tutmak istiyordu, bir de tabii Bayezid’in altınlarını.
Papazlar Cem’i Fransa’ya vermemek için Sultan Bayezid’in talimatıyla onu zehirlediler. Cem Sultan menfada yavaÅŸ yavaÅŸ eridi. Ölüsünün bile orada olması mahzurlu görüldü. Önemli bir para karşılığı Bursa’ya getirildi. Ama çocukları ve gelecekteki torunları orada kaldı ve tabii vaftiz edildi. Kanuni, Rodos’u fethettiÄŸinde torunlarının bazıları Rodos Kalesi’ndeydi. Ä°çerideki ÅŸövalyeleri ve savunmacıları vira ile (sözleÅŸerek) serbest bıraktı, kalede bulunan Cem’in torunları hariç; onlar hanedanın baÄŸrında çıban sayılıyorlardı. Åžövalyeler de teslim etti, Cem’in soyuna son ihanetleri buydu. PadiÅŸah tanassur edenlerin çocuklarını ve torunlarını katlettirdi.
Cem Sultan soyundan Ä°talya’da kalıp Avrupa’da yaÅŸayanlardan biri dedelerinin hanedanına müracaat etmiÅŸ; merhum hanedan reisi Osman ErtuÄŸrul Efendi soylarının Osmanlı olduÄŸunu ama aile üyesi kabul edilemeyeceklerini bildirmiÅŸ. Usul ve kanun budur.
Peki bugünün insanları için bütün zamanların en hayran olunacak tarihî portresi Fatih Sultan Mehmed Han kendi devrinde nasıl görülüyordu? Komutanlar seviyordu, devletlular seviyordu, hatta imtiyazları fazlasıyla geri verilen Roma-Ortodoks Kilisesi ve Patrik Ghennadios gibileri ona müteÅŸekkirdi. Dış Ä°slam dünyasında takdir edenleri çoktu ama Akkoyunlular Devleti ve Uzun Hasan gibi kıskananları da vardı. Resmî tarihleri “Kitab-ı Diyarbakiriyye” Ä°stanbul’un alınışından söz etmez bile.
Avrupa'yı Titreten Sultan
Avrupa onun karşısında titriyordu. Hele Otranto’ya çıkılan 1480 yılında Gedik Ahmed PaÅŸa’nın Ä°talya’ya ayak bastığını bir hafta içinde öÄŸrenen Roma yerinden oynadı. Bosna yerli Hıristiyanlık ile Katolisizmin çatışması altındaydı; ahali Fatih’in geliÅŸinden rahatsız olmadı.
Kırım Hanlığı karışıklık içindeydi. Yerli soylular olan mirzalar, en baÅŸta Åžirin ulusunun başı Eminek onu huzuru saÄŸlamaya davet etti. Girey hanedanı duruma boyun eÄŸdi. Kendisi Kırımlı Kıpçak Türk ulusundandır. Altınordu Hanlığı’nın ekserisi kalıntıları gibi “Tatar” ismiyle anılır. Bu ülke tarihinin en satvetli dönemine böylece adım attı. Trabzon ve DoÄŸu Karadeniz yani Pontus Ä°mparatorluÄŸu ilk defa Türklerin hakimiyetine girdi. Hızlı Ä°slamlaÅŸmaya bakılırsa bu fetih kabul gördü.
Ama içeride zaviye topraklarını kaybeden tarikatlar, emlak arazileri elden çıkan eski Anadolu beyleri, her fetihte iskân için uzak diyarlara göç ettirilen geniÅŸ Karaman eyaletinin halkı, padiÅŸahın icraatından pek de memnun deÄŸillerdi ki onun bu tip uygulamalarını durduran veya yavaÅŸlatan Mahmud PaÅŸa’ya “veli” unvanını verdiler. Büyük hükümdarın topladığı Yunan-Roma heykel koleksiyonu, Ä°talya’dan celbedilen ustaların yaptığı portrelerin hiçbiri sarayda bırakılmadı, satıldı, atıldı; en ünlüsü Bellini’nin yaptığı portre bugün Londra National Gallery’de.
Birtakım zümreler bu miras kazıma hareketini alkışladı. II. Bayezid Han’a “veli” unvanını verdiler; bazıları da yaptıklarına dudak büktü, “sofu” dediler. Osmanlı tarihi yürüdü.
PadiÅŸah niye sefer bayrağı açıldığında Üsküdar’dan Anadolu’ya çıkmış, Üsküdar’dan Gebze sahrasına yönelmiÅŸti? Bazılarına sorarsak ÅŸaşırtmaca yapılacak; gizli tutulan hedefe, Körfez kıyısından Ä°talya’ya yönelecekti. Gedik Ahmed PaÅŸa çoktan Puglia eyaletinde üs tutmuÅŸtur deniyor. Herhalde böylesi akla daha yakındı. Türklerin Ä°talya macerası o kadarla kaldı. Gedik Ahmed PaÅŸa hünkârın ölümünden sonra geri çekildi. BatılılaÅŸmacı tefekkür tarihimizde hayıflanma bugüne kadar devam ediyor. “Fatih’in bu seferi hedefine ulaÅŸsa Rönesans cemiyetinin içine girerdik. Rönesans Topkapı Sarayı’nın dışına çıkar, yayılırdı” deniyor. Tarih “olsaydı, yapsaydı” ile yazılmaz. Bizim millet tarihle söz düellosuna girip yakaya yapışmayı ve dövünmeyi sever.
Sultanın Ölümü
Fatih büyüktü. Ölümü de bir dağın indifaı veya bir büyük geminin batması gibidir. Hedeflerinin hepsini ardındaki toplum anlamış deÄŸildir zaten, fikir ve özlemlerini açıkça da ortaya koymamıştı. Ama Fatih Sultan Mehmed Han asrının hiç tesiri kalmadığını söyleyebilir misiniz? En azından sarayda kurduÄŸu kozmopolit kütüphaneyi o yönde zenginleÅŸtiren Kanuni Sultan Süleyman onun torunuydu. Fatih, iki kıtanın ve iki denizin padiÅŸahı ve iki medeniyetin sahibi aydın bir kiÅŸilikti.
Henüz yorum yapılmamış.