Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Dücane Cündioğlu: Ben seninle idim, sen kiminle idin?

— "Kadınlık eski ihtişam ve kudretini kaybetmedi mi efendim?"



Kenan Rifaî hazretlerinin cevabı ÅŸöyle:
 
— Eski ihtiÅŸam ve kudretini kaybeden kadınlık deÄŸil, kadınlar! Asıl kadınlık bütün ihtiÅŸam ve kudretiyle ayakta! O hep ayakta! Çünkü mazhar-ı aÅŸktır o!
 
Cüzdeki küllü görmek budur!
 
Çokluktaki birliÄŸi. Kenan''ı deÄŸil, Yusuf''u. Kadınları deÄŸil, kadınlığı. NiceliÄŸi deÄŸil, niteliÄŸi.
 
Esma ve sıfâttan önce zâtı.
 
Önce Adem''i. Sonra âlemi.
 
* * *
— "MutluluÄŸu nicelikte bulabileceÄŸini sanmıştı."
 
Truffaut''nun "L''homme qui aimait les femmes" (1977) filminin kadın düÅŸkünü kahramanı (Bernard) hakkındaki son söz de bu!
 
Üstelik bir kadının aÄŸzından.
 
Bir gürz, bir balyoz, bir pala darbesi deÄŸil, bir iÄŸnenin teması.
 
Ürpertici bu yüzden. Sakin ama yıkıcı. YavaÅŸ yavaÅŸ. AÄŸrı yok. Acı yok. Küçük bir sızı var sadece. Kalbin derinliklerinde ince bir sızı.
 
Bir hakikat bu kadar mı veciz bir biçimde dile gelir?
 
NiceliÄŸe düÅŸkünlük... yani kendisiyle temas edilen insan sayısının çokluÄŸundan medet beklemek...
 
Truffaut, gerçekte, insan sayısıyla ilgilenmiyor, bu nedenle filmde asıl söylenmek istenen: kendisiyle temas edilen kadın sayısının çokluÄŸu...
 
Hemen ardından gelen ÅŸu cümlenin zahiri sizi aldatmasın, telâffuz edilen insan ama kastedilen yine kadın.
 
— "Neden bir tek insanda bulabileceklerimizi bir sürü insanda aramakla uÄŸraşır dururuz?"
 
Bir kadında deÄŸil, bir sürü kadında... Ä°ÅŸte niceliÄŸin egemenliÄŸinin insanı kavradığı o meÅŸ''um baÅŸlangıç noktası!
 
Çoklukta yol bulmaya çalışmak... fetiÅŸe yönelmek... kesrete... suretler havuzunda arınacağını sanmak... aşırı temaslar aracılığıyla hem de...
 
* * *
Bunca zahmet niçin?
 
Åžefkat eksikliÄŸinden ötürü....
 
Bir annenin içi gülen gözlerinden mahrumiyet sebebiyle...
 
Rahmet elinden uzaklık yüzünden...
 
VE sırf bu mahrumiyetin acısıyla tüm kadınları tüketmeye çalışmak...
 
Erotize edilmiÅŸ ÅŸefkatin aldatıcılığından medet bekler hâle düÅŸmek...
 
Napolyon sendromu!
 
Zavallı, Moskova''yı fetheder ama içi boÅŸalmış bir halde...
 
Vuslat hicrandan beterdir.
 
Åžu nefse dünyalar yetmez niceliÄŸin dünyasında. Bir anne dokunuÅŸunun hayaline ne âlemler katledilir?
 
Her fetih bir cinayete dönüÅŸür, her insan bir kurbana...
 
* * *
— "MutluluÄŸu nicelikte bulabileceÄŸini sanmıştı."
 
Ä°fade gücü ne de zayıftır ÅŸu ''mutluluk'' sözcüÄŸünün. Memnun olmak ile mes''ud olmanın arasındaki o muazzam farkı bir anda kapatıverir talibin gözünde.
 
Talibin aradığı saadettir, bulduğu ise zaman zaman anlık memnuniyet.
 
* * *
Erkeklere mahsus bir zaaf deÄŸildir mutluluÄŸu nicelikte aramak. Aynı düÅŸkünlüÄŸün kölesi az kadın mı var bu âlemde?
 
Sorun insanda. DüÅŸkün olan biziz bu yüzden. Hepimiz.
 
Ä°nsanı tüketerek... zamanı tüketerek... vasıflarımızı, imkânlarımızı, haysiyetimizi tüketerek yaÅŸayan bizler.
 
Para için, iktidar için, zevk için...
 
Bernard''ın bir benzeri Petra von Kant''tır nitekim.
 
Fassbinder''in yönettiÄŸi "Die bitteren Tränen der Petra von Kant" (1972) adlı ÅŸaheserin ÅŸefkate aç kadın kahramanı da tüketir hem çevresini, hem kendini.
 
Petra von Kant''ın o buruk gözyaÅŸları...
 
KuÅŸatılamadığı için kuÅŸatmaya çalışan zavallı bir kadının faydasız çırpınışlarıyla tam bir harabe haline dönmüÅŸtür can evi.
 
Babasından kopamadığı, annesinin yanına ise gitmek istemediÄŸi için insanını hayvanına ezdirmekten baÅŸka çıkar yol bulamaz Kant''ın nesli.
 
Kant?
 
Sırf akıl yüzünden. Akıllı kadın olmak yüzünden. Akıllı kadın ve akıllı erkek... hep aynı akıl yüzünden.
 
Trajedi aynı trajedidir.
 
Ä°nsanın yazgısı hep aynı. Suretâ faklı olsa bile, özde aynı.
 
* * *
Hocanın biri etrafına topladığı bir grup insana, hesap gününde günahkarların nelerden sorguya çekileceÄŸini anlatıp vaaz veriyormuÅŸ...
 
— "Ey cemaat, ah bir bilseniz, Cenab-ı Hak sorgu gününde size neler soracak, neler soracak? Zamanını nasıl harcadın diye soracak, paranı nereye ve nasıl sarfettin diye soracak, ibadetlerini eksiksiz yerine getirdin mi diye soracak, insanlara iyilik ettin mi diye soracak, anana-babana nasıl davrandın diye soracak... yetime yoksula yardım ettin mi, komÅŸunu hoÅŸnut ettin mi diye soracak... Åžimdiden dersinizi iyi çalışın ey cemaat, o gün Cenab-ı Hak soracak da soracak...
 
Oradan geçen bir derviÅŸ dayanamayıp "Cenab-ı hak kullarına o kadar çok sual sormaz, benim bildiÄŸim!" demiÅŸ, "ama o gün bir tek ÅŸey soracağı kesin!"
 
— "Söyle bakalım, ben seninle idim, sen kiminle idin?"
 
* * *
"Niçin içim durulmaz bir türlü?" deme de ey talib, biraz düÅŸün, gözyaşının hakikati bu sözde gizlidir çünkü!
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.