Sosyal Medya

Güncel

Rabia katliamının hesabı sorulur elbet

Yasin Aktay / Yeni Åžafak



Bugün idrak etmekte olduÄŸumuz mübarek Kurban bayramının 4. Günü, AK Parti’nin kuruluÅŸunun 18. Yıldönümü, ve modern insanlık tarihinin görebileceÄŸi en vahÅŸi katliamlardan biri olan Mısır’daki Rabia katliamının da 6. Yıldönümü.

Bu özel günlerin her birisi, bugün için üzerinde çok fazla ÅŸey söylemeyi gerektiren anlamlar kazanmış bulunuyor. Aradan geçen her bir yıllık zaman bir büyük olayın bu zaman içinde kazandığı biraz daha özel, farklı anlamlarıyla birlikte yeni bir veçheye de kavuÅŸmuÅŸ oluyor.
Tarih her an yeniden yazılıyor, yeni geliÅŸmelerin ışığında, yeni hadiselerin kattığı yeni anlamlarla birlikte. O yüzden 17 yılının her birini baÅŸka bir baÄŸlamda andığımız bir olayın 18. Yılında çok farklı ÅŸeyler söylemek mümkün hale gelebiliyor.
 
AK Parti, Türkiye siyasi tarihine, kalkınmasına, Ä°slam dünyasında ve genel olarak dünyada demokrasinin geliÅŸim tarihine, tartışmasına yapmış olduÄŸu ve yapmakta olduÄŸu katkılar açısından çok özgün bir örnek. 18 yılın her birinde yaÅŸanan her olay onun bu katkısına baÅŸka boyutlar kattı. 18. Yılı Kurban bayramına denk geldiÄŸi için Genel Merkez’in yıldönümü etkinlikleri önümüzdeki haftaya ertelenmiÅŸ bulunuyor. Biz de daha geniÅŸ deÄŸerlendirmemizi önümüzdeki haftaya bırakarak bugün Rabia katliamı üzerinde daha fazla duralım.
 
Daha önce de söylemiÅŸtik. Rabia katliamının AK Parti’nin kuruluÅŸunun yıldönümüne (12. Yıldönümü) denk gelmiÅŸ olması, kasıtlı deÄŸilse bile simgesel anlamı çok büyük olan bir tevafuktur. Zira AK Parti’nin Ä°slam dünyasında halk iradesini hatırlatan, onun var ve mümkün olduÄŸunu telkin eden bir iÅŸlevi olmuÅŸtur.
 
Bu iÅŸlevi yüzyıldır neredeyse tam bir esaret altında yaÅŸamakta olan Arap halklarına kendi iradelerine sahip çıkmayı, bağımsızlık, özgürlük ve onurlu bir hayatı talep etmeyi ilham etti. Arap Baharı denilen sürecin tabii ki tek nedeni deÄŸildi bu, ancak bu ilham kaynağının sembolik bir etkisi olmuÅŸ olduÄŸu muhakkak. Tabi sembolik etkinin tabiatı, halklara ilham verirken kurulu düzenin sahiplerinde de baÅŸka duygular uyandırmasıdır.
 
O yüzden Arap Baharı sürecinin rahatsız ettiÄŸi mihraklar bunu durdurabilmek için sadece karşı devrimleri organize etmedi, ayın zamanda bu devrimlere ilham veren Türkiye örneÄŸini de yerinde boÄŸmak, yok etmek üzere çok çalıştı, çalışmaya da devam ediyor.
 
Yine o yüzden Mısır tarihinin tek seçilmiÅŸ CumhurbaÅŸkanı Muhammed Mursi’ye karşı darbenin zeminini hazırlayan Temerrüt hareketiyle eÅŸ zamanlı olarak Türkiye’de aynı gerekçeler, aynı medya iletiÅŸim taktik ve söylemleriyle Gezi isyanı organize edildi. Mısır’da baÅŸarılan Türkiye’de baÅŸarılamadı. Ama bu kavga da, Arap halklarına özgür olduklarını, onurlu bir hayat yaÅŸamayı hak ettiklerini ve bunu yapabileceklerini hatırlatan AK Parti’ye ve lideri Recep Tayyip ErdoÄŸan’a karşı hınçları da bitmedi.
 
Bu açıdan AK Parti’nin kuruluÅŸunun tam 12. Yıldönümünde 14 AÄŸustos’ta Mısır’daki darbeye karşı en barışçıl ÅŸekilde meydanda oturarak direniÅŸlerini sergileyen kalabalıklara yaylım ateÅŸi açarak 3000 bin insanı en vahÅŸi ÅŸekilde katlettiler.
 
Kerbela ne ki? Her biri bir Kerbela trajikliğinde 3000 insanın zalimce katledildiği bir vakadır Rabia katliamı.
 
Modern dünya üst üste, yan yana binlerce Kerbelayı bir günde yaÅŸatabildiÄŸini gösteren maharetiyle de öne çıkmaktadır. Üstelik yaÅŸattığı Kerbelalara bir mersiye yakma hakkını bile çok gören, kısa sürede bunları unutturan, Yezitlerine de itibar vermeyi esirgemeyen bir yüzsüzlükle menÅŸur.
 
Rabia’da silahsız insanlara devletin silahlarını taşıyan askerler ve polisler hem hedef gözeterek, keskin niÅŸancı marifetiyle bir çok insanı katlettiler, hem de yaylım ateÅŸi marifetiyle rastgele kalabalıklara ateÅŸ açarak bir devletin kendi vatandaşına yapabileceÄŸi en büyük zulmü yaptılar. Bilahare ölen insanların cesetlerinin ve yaralıların toplandığı meydandaki çadırların üzerine buldozerlerle girilerek cesetler parçalandı, o haliyle bir kısmı çukurlara doldurulup üstleri kapatıldı, bir kısmı da çadırlarıyla birlikte ateÅŸe verilerek yakıldı.
 
O katliamdaki her bir can için uluslararası mahkemelerde yargılanmayı hak edenler, bu olaydan sonra hiçbir ÅŸey olmamış gibi uluslararası toplumda kabul gördüler. Buradan buldukları cesaretle, Rabia katliamında öldürememiÅŸ olduklarını zindanlara atıp, bir çoÄŸunun iÅŸkence ve kötü muameleler neticesinde bu zindanlarda öldürdüler, yine de ölemeyenleri göstermelik mahkemelerle yargılayarak idam yoluyla katletme yoluna gittiler. Bir celsede yüzlerce kiÅŸinin idam hükmü, doÄŸru dürüst hiçbir mahkeme yapılmadan okundu, iÅŸkence altında alınmış olduÄŸu kesinleÅŸmiÅŸ ifadelere dayanılarak onlarca kiÅŸi idam edildi.
 
Bütün bunların ortasında geçtiÄŸimiz Åžubat ayında, tam da bu gençlerden 9 kiÅŸinin idam edildiÄŸi günün ertesinde Arap BirliÄŸi ve Avrupa BirliÄŸi liderleri Åžarm el-Åžeyh’te bu katliamların biricik sorumlusu Sisi’nin davetine icabet ederek birlikte poz vermekten çekinmediler. Üstüne üstlük Sisi, hepsinin suratına bakarak Mısır’daki bu iÄŸrenç demokrasi ve insan haklarının “Mısır’ın kendine özgü ÅŸartlarında” normal olduÄŸunu kabul etmelerini buyurdu, onlar da bu sözleri paÅŸa paÅŸa dinlediler…
 
Bugün Mısır insan hakkı ihlalleri açısından yaÅŸadığımız çaÄŸdan utanç duymamıza yetecek kadar kötü durumda. Zindanlarda ağır iÅŸkence ÅŸartlarında on binlerce siyasi tutuklusuyla, tamamen bastırılmış muhalefeti ve basınıyla Mısır ne yazık ki Batılıların Ä°slam dünyası için görmek istediÄŸi modeli de temsil ediyor. Çünkü anlaşılan kadarıyla Batılılar Ä°slam için demokrasi, geliÅŸmiÅŸ insan hakları ve özgürlükler deÄŸil, tam da böyle bir örnek istiyorlar. Dilleri baÅŸka türlü söylese de fiiliyatta söyledikleri her vesileyle bu oluyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.