Sosyal Medya

Güncel

İbrahim Tenekeci: AK Parti sosyal medya meselesine etkili bir çözüm bulamazsa eğer, algı ile olgu arasındaki mücadelenin kaybedeni olacaktır

Ä°brahim Tenekeci- Yeni Åžafak



Tabiatın hor kullanılması ve tahrip edilmesiyle ilgili birçok yazı kaleme aldım. Meseleye emanet bahsi üzerinden bakmamız gerektiÄŸini söyleyip durdum. Ülkemize ait güzelliklerin siyaset üstü olduÄŸuna inanıyorum.
 
Akdeniz sahillerinde ve Karadeniz yaylalarında benim, Kuzey ormanlarında diÄŸer illerde yaÅŸayan vatandaÅŸlarımızın hakkı vardır. Vatan tam anlamıyla böyle bir ÅŸeydir.
 
Milletin iyiliÄŸi için yapılan yol, tünel, köprü gibi hizmetler sırasında tabiata dokunmamak imkânsızdır. Bayındır hale gelmenin maliyetini felaket olarak adlandıramayız. Madencilik, bir ülkeyi ayakta tutan sektörler arasındadır. Ä°ktisadî bağımsızlığa giden yollardan biridir. Hem istihdam saÄŸlar, hem sanayide dışa bağımlılığı azaltır. Bir bölgeden maden çıkarabilmeniz için genellikle üst örtüyü kaldırmanız gerekir.
 
Åžunu da bir kenara yazmış olalım: Daha fazla kazanma hırsıyla atılan her adım, yapılan her iÅŸ yakıcı sonuçlar doÄŸurabiliyor. Merhamet yoksunu insanların eline geçen fırsatlar, telafisi mümkün olmayan yıkımlara kapı açabiliyor.
 
Kazanma hırsı demiÅŸken hemen ilave edelim: Yabancı ÅŸirketlere verilen maden arama ruhsatlarına mesafeli duruyoruz. Sizin memleket olarak gördüÄŸünüz ve kalben baÄŸlandığınız yerler, onlar için sadece yüksek kâr anlamına gelebiliyor. Sıkı denetim ÅŸarttır.
 
Adalet, insanlığın temelidir. GeçmiÅŸ yıllardan bir örnek vermek isterim. Ä°stanbul’un iki komÅŸu ilçesinden. Seçimler oldu ve ilçelerden birini saÄŸ, diÄŸerini sol siyaset kazandı. Her iki belediye baÅŸkanı da görevlerini suiistimal ettiler, çalışmakla kazanılamayacak bir maddi birikime kavuÅŸtular. Åžimdi biz sadece biriyle ilgili iddiaları okuyoruz. Çünkü öyle olmasını istiyorlar. Buna adalet deÄŸil, adaletsizlik diyebiliriz ancak. Kara mizah yapalım ve soralım: EÅŸitlik nerede kaldı?
 
Son on beÅŸ yılda Ä°stanbul’da biçimsiz bir dönüÅŸümün yaÅŸandığı bilinen bir gerçektir. Bu olumsuzluk tamamen bir partinin hanesine yazılıyor. Bazen bizim de bu hataya düÅŸtüÄŸümüz oluyor. Oysa Ä°stanbul’da gökdelenlerin ve çirkin yapıların yükseldiÄŸi semtler, çoÄŸunlukla muhalefet partisinin kaleleridir. Yani kabahat tek taraflı görünmüyor. Ortak hassasiyet ÅŸarttır.
 
Åžunları ve bunları yapabilmek için imar kanunu, bakanlar kurulu kararı, büyükÅŸehir belediyesi onayı gerekiyor deniliyor. Elbette doÄŸrudur. Öte yandan, alınan kararların nasıl sulandırıldığını da biliyoruz. Kazancın ideolojisi olmuyor pek.
 
Ülkemizin Ege ve Akdeniz sahilleri hızla betonlaşıyor. Buralar genellikle Halk Partili belediyelerin yönetiminde bulunuyor. Fakat biz betonla kuÅŸatılan Uzungöl gibi birkaç yerin fotoÄŸrafına bakıp duruyoruz. Çünkü önümüze gelen veya getirilen hep böyle ÅŸeyler.
 
Bazı ÅŸöhretli sanatçılarımız, bir ÅŸekilde halkta karşılık bulmuÅŸ isimlerimiz, kıvılcımı ateÅŸ gibi sunmakta mahir görünüyorlar. Hemen sosyal medya hesapları üzerinden devreye giriyor ve algı operasyonunun kuvvetli bir parçası haline geliyorlar. O lüks konutlarındaki mermerler aÄŸaçlardan toplanıyor sanki. Evi oluÅŸturan kum, çimento gibi malzemeler tarlalardan biçiliyor. AhÅŸap eÅŸyalar gökten iniyor. Aynı isimler, baÅŸka partilerde olan belediyelerin yaptığı çevre kıyımlarına ise nedense duyarsız kalıyorlar. Böylece öncelikli dertlerinin tabiat olmadığını anlamış bulunuyoruz. Ayrıntılı bilgi için HaÅŸmet BabaoÄŸlu’nun 5 AÄŸustos tarihli köÅŸe yazısı okunabilir.
 
Kayıtsız kaldıkları bir mesele daha var: GeçmiÅŸ yıllarla kıyaslanamayacak derecede aÄŸaçlandırma çalışması yapılıyor. Ülkemizin birçok çorak bölgesi ÅŸenlendirildi. Asırlar boyunca ormansız kalmış nice beldenin kaderi deÄŸiÅŸtirildi. Kim yaptı bunları? Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel MüdürlüÄŸü, ÇölleÅŸme ve Erozyonla Mücadele Genel MüdürlüÄŸü… Peki, bu hizmetlerden dolayı, çevreye karşı aşırı hassas olan o isimlerden bir tebrik, teÅŸekkür gelmiÅŸ midir?
 
Bunları yazdığımız vakit herhangi bir partiyi deÄŸil, hakkaniyeti savunmuÅŸ oluyoruz. Ä°ÅŸte bu hassasiyeti iki cümleyle sosyal medyada dile getirdim. Benzer bir refleksle karşılaÅŸtığımı söyleyebilirim.
 
Sadece laf dokundurmak ve yazdıklarını boÅŸa çıkarmak için birilerini takip eden çok sayıda insan var. Bir kısmı sevginin ve saygının hayli uzağında kalmış görünüyor. Herhangi bir konuda bizde oluÅŸan bir fikri, herkes böyle düÅŸünmelidir diye kimseye dayatamayız. Tam olarak bunu yapmaya çalışıyorlar.
 
Bütün bu tek taraflı olaylar sosyal medya üzerinden cereyan ediyor. AK Parti sosyal medya meselesine etkili bir çözüm bulamazsa eÄŸer, algı ile olgu arasındaki mücadelenin kaybedeni olacaktır. AK Partili arkadaÅŸlarımızın sosyal medyada baÅŸarılı olduÄŸu konular elbette var. Mesela birbirlerine operasyon çekme hususunda hayli marifetli görünüyorlar. Böyle durumlarda sosyal medyayı gayet verimli kullanıyorlar.
 
Elbette iktidar partisinin tam masumiyetinden bahsedemeyiz. Ä°nÅŸa etmek ile inÅŸaat yapmak arasındaki farkı kavrayamayanlar hâlâ ciddi bir yekûn tutmaktadır. Lakin bu, ÅŸu anlama gelmemelidir: Ülkemizdeki bütün olumsuzlukları hep aynı ismin ve adresin altına yazmak, bizi daha adil yapmaz.
 
Yangınlara etkili müdahale edebilmek için (on dakikada) ormanlara göletler yapılıyor. Bu esnada mutlaka aÄŸaç kesiliyor. Niçin kesildiÄŸini söylemeden iÅŸte bu aÄŸaçları gündeme getirmek, daha hayatî ÅŸeyleri milletin gündeminden kaçırmak anlamına gelebiliyor. ÇoÄŸunlukla yapılan ve yaÅŸanan budur. Hem tonlarca kâğıt üretmek, hem de aÄŸaç kullanmadan bunu gerçekleÅŸtirmek mümkün müdür? Garip ama gerçek: Hem millî gelirin misliyle artmasını istiyor, hem de bütün büyük projelere karşı çıkıyor.
 
Bugün Ege ve Akdeniz sahillerindeki korkunç yapılaÅŸmadan ÅŸikâyet ediyoruz. Deniz ile daÄŸların arasına beton duvarı örülüyor. Tahribat, devlet gücünü çoktan aÅŸtı. Yaylalarımız ve sularımız hızla kirleniyor. Ä°nÅŸaat sektörünün büyümesiyle birlikte daÄŸlarımızdan, derelerimizden çekilen hammaddenin miktarı arttı. Birçok daÄŸ ve tepemiz bir parçasını kaybetmiÅŸ vaziyettedir. Bundan kaçınmanın bir çaresi var mıdır? Tek çare, tahribattan sonra hızlı bir tamirat iÅŸine giriÅŸmektir.
 
Tabiat, terör, yolsuzluk, dış politika, savunma gibi konularda partizanlık yapmamak ve müÅŸterek duruÅŸ sergilemek gerekmektedir. Suçlu aramak ve bahane üretmek kolaydır. Zor olan aynaya bakmaktır. Muhasebe ve özeleÅŸtiri yapıldığı vakit, çevre bahsinde sadece bir kesimin veya adresin suçlu olmadığı anlaşılacaktır. Ortaya çıkan manzara, hepimizin eseridir. Piknik yaptığı alana çöp atanlar, sadece oy vermeye gitmemiÅŸ olanlar deÄŸildir.
 
Kaz DaÄŸları civarında yaÅŸananlar herkes gibi bizi de üzmüÅŸtür. DürüstlüÄŸünden asla ÅŸüphe etmediÄŸimiz Çanakkale milletvekili Bülent Turan Bey, konuyla ilgili açıklama yaptı. Mesela sözü edilen yabancı ÅŸirkete ilk maden arama ruhsatının 12 Mart 2001 tarihinde verildiÄŸini söyledi. Yine, Halk Parti üyesi birçok iÅŸ insanının aynı bölgede madencilik yaptığını, mermer ocağı iÅŸlettiÄŸini belirtti. Ä°ÅŸte bu ayrıntılar, bizi tekrar üstteki paragrafa götürüyor. Ne var ki oluÅŸturan algı ve hengâme nedeniyle, verilen bilgiler yeterli karşılık bulamadı.
 
Son bir ÅŸey daha: Maden arama ruhsatı verilirken yahut büyük yollar yapılırken, tabiat harikası olan yerlere gereken özeni göstermek, güzellikleri muhafaza etmek adına atılacak en önemli adımdır. Çünkü bu güzellikler, vatanımızın ziynetleridir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.