Önemli Şahsiyetler
Enver Paşa: Ölümü aradım benden kaçıyordu
"O gün ölümü aradım. Ama onu bulmak için nereye koşsam, şimşek gibi kaçıyordu. Allah’ın beni başka bir şey için sakladığını bilmiyordum"
Independent Türkçe
Ermeni asıllı Kızıl ordu komutanı Yarkov Arkadiyeviç Melkumov, uzun süredir izini sürdüÄŸü Enver PaÅŸa’nın Pamir Dağı eteklerinde olduÄŸu bilgisini aldı. Melkumov, 1500 kiÅŸilik atlı süvari, piyade kuvvetleri, toplar ve mitralyözlerden oluÅŸan bir birlikle harekete geçti. Ermeni komutan Yarkov bayramın ikinci günü sabaha karşı dağın eteÄŸinde bulunan ÇeÄŸen yöresine vardı. Kırmızı sarıklı askerlerin nöbet tuttuÄŸunu gördüÄŸünde Enver PaÅŸa’nın buraya karargâh kurduÄŸundan emin oldu.
Enver PaÅŸa derme çatma karargâhın küçük bir odasında inzivaya çekilmiÅŸ, dinleniyordu. Osmanlı’nın kudretli PaÅŸası çok yorgundu, sürgün yıllarında gittiÄŸi her kapı yüzüne kapanmıştı. Bunun dışında birçok eski silah arkadaşının Ermeni suikastçılarının cinayetine kurban gittiÄŸi haberini alıyordu. Enver PaÅŸa’nın tabiatı diÄŸer arkadaÅŸlarınınkinden son derece farklıydı. Bir politikacıdan ziyade bir asker ve dönemin popüler isimlendirmesiyle silahÅŸördü. Osmanlı Devleti Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸmasını imzaladığında Talat PaÅŸa ülkeyi terk etti. Talat PaÅŸa bu yolculukta millettin garezini üzerlerine çekerek siyasi hayatlarının bittiÄŸini söylerken Enver PaÅŸa durumu mücadelenin ikinci faslına geçiÅŸ olarak deÄŸerlendiriyordu.
Bu yüzden diÄŸer Ä°ttihat ve Terakki önde gelenleri gibi Avrupa’da sokak ortasında arkadan vurulmak yerine savaÅŸ meydanında düÅŸmanla göÄŸüs göÄŸse vuruÅŸarak ölmeyi tercih etmiÅŸti. Onun öncülüÄŸünü yaptığı Basmacı ihtilal dalgası Kafkaslardan baÅŸlayarak Orta Asya bozkırlarına kadar yayılacak ve Sovyetleri bir hayli zor durumda bırakacaktı.
Pamir Dağı eteklerinde sisin aralanmaya baÅŸlamasıyla Yarkov topçu birliklerine ateÅŸ emri verdi. Enver PaÅŸa yatağından fırlayarak uyandı. Kılıcını kınından çekerek kapıdan atıldı. Enver PaÅŸa dışarıya çıktığında korkunç bir manzarayla karşılaÅŸtı, kendisine baÄŸlı bir avuç adamı cehennem gibi yaÄŸan topların arasında kalmıştı. DüÅŸman dört bir tarafı kuÅŸatmış ve baÅŸlattığı saldırıda esir almıyordu. Teslim ol çaÄŸrısı dahi yapılmayan bu operasyon bir imha hatta intikam harekâtıydı.
Enver PaÅŸa kendisini uzun süredir bu ana hazırlıyordu. Elinde bir kılıç yalın ayak düÅŸman üzerine koÅŸtu, kendisini doÄŸrudan hedef alan mitralyöz Enver PaÅŸa’yı etkisiz kılarak yere serdi. ÖldüÄŸünde henüz 41 yaşındaydı, takvimler 4 AÄŸustos 1922 yılını gösteriyordu. Rus askerler Enver PaÅŸa’nın üzerinde buldukları mührü Yarkov’a getirdiler. Mührün üzerinde ÅŸöyle yazıyordı: “Ä°slam Orduları BaÅŸkomutanı, Halife'nin damadı ve Hazreti Muhammed’in vekili”
Ölüm zaptı
Åžehidi Muhterem Enver PaÅŸa Hazretleri
Pek kutsal ve yüce bir amaç peÅŸinde Buhara’yı Åžerifin "Belhi Cevan" vilayetinin “Çegan” nam mahalde 4 AÄŸustos 1922’de Kurban Bayramı'nın ikinci cuma günü gündüz öÄŸle vaktine yakın bir zamanda temiz kanını bu beldenin topraklan üzerine akıta akıta kahramanca ve merdane bir surette ÅŸehitlik rütbesine nail olmuÅŸtur.
(Mühür ve imza) Turan Ä°htilal Ordusu Türkistan Cephesi Kumandanı ve Buhara Ä°slam Askerinin Emiri Enver PaÅŸa'nın naibi Miralay Ali Rıza
Başı dik olduğu kadar dik başlıydı
Tam ismiyle Ä°smail Enver, 6 Aralık 1882 yılında Ä°stanbul’da dünyaya gelmiÅŸtir. Babası sivil paÅŸalık mevkiinde bulunan Ahmet Bey olup Manastır kökenli bir aileye mensuptur. ÇocukluÄŸundan itibaren rekabetçi bir yapıya sahip Enver Mekteb-i Harbiye-i Åžahane’yi bitirerek en büyük hayali olan Erkânıharbi kazanmıştır. ÖÄŸrenciliÄŸi sürdüÄŸü bir sırada Sultan Abdülhamid’e suikast davası ile iliÅŸkilendirilerek Yıldız Sarayı’nda yargılanmıştır. Suçsuz olduÄŸunun anlaşılması üzerine serbest bırakılmıştır.
Enver PaÅŸa 1903 yılında topçu yüzbaşısı olarak Manastır’a gönderildi. Burada Bulgar çetelere karşı savaÅŸarak daÄŸda eÅŸkıyalık ve gerilla taktikleri hakkında tecrübe kazandı. Ä°ttihat ve Terakki ile iliÅŸkisinin ortaya çıkarılması üzerine devlete isyan ederek Niyazi Bey’den hemen sonra 1908 Haziranında daÄŸa çıktı.
Enver PaÅŸa ve arkadaÅŸlarının devlete karşı daÄŸa çıkması sonrası Yıldız Sarayı’na memleketin dört bir tarafından telgraflar gönderiliyor, bir an önce meÅŸrutiyete dönülmesi telkin ediliyordu. Sultan Abdülhamid ilk olarak Balkanlar’da baÅŸlayan isyanın yayılmasını engellemek için Ferik Åžemsi PaÅŸa’yı görevlendirdi.
Åžemsi PaÅŸa, isyan bölgesine varmasından kısa bir süre sonra Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti mensubu Atıf Bey tarafından vurularak öldürüldü. Bu haber Yıldız Sarayı’nda bomba etkisi yaratırken Ä°ttihatçıların önü arkası kesilmeyecek suikastlarının da baÅŸlangıcı oldu. Kısa sürede kendisini toparlayan Yıldız Sarayı, Ferik Åžemsi PaÅŸa’nın yerine MüÅŸir Osman PaÅŸa’yı gönderdi. Bu kez gelen haber daha korkunçtu, Osman PaÅŸa görev yerine vardıktan kısa bir süre sonra esir edilerek Ä°ttihatçı isyancıların eline geçmiÅŸti. Bütün bu geliÅŸmelerin arkasında Enver PaÅŸa ve daha sonra TeÅŸkilat-ı Mahsusa olarak kurumsallaÅŸacak fedaileri bulunuyordu. Abdülhamid bir binbaşının yaktığı isyan ateÅŸi karşısında geri adım atarak Enver PaÅŸa’nın ilan ettiÄŸi illegal meÅŸruti idareyi resmen kabul ederek Enver PaÅŸa’yı tüm yurtta tanınan bir kahramana dönüÅŸtürmüÅŸtür.
Hareket Ordusu ve Abdülhamid’in Hal Edilmesi
Enver PaÅŸa’nın dilinden: “Ä°ki yıl önce, biliyorsunuz, nisanın 24’ünden 26’sına kadar çok kritik günlerdi. 9 piyade birliÄŸi, 3 arazi, 1 daÄŸ bataryasının başında, tam 24’ü sabahı ÅŸafakla, Pera’nm kışla duvarlarının arkasındaki çok daha güçlü bir düÅŸmanın üzerinden Ä°stanbul’a sessizce girmiÅŸtim. O gün ölümü aradım. Ama onu bulmak için nereye koÅŸsam, ÅŸimÅŸek gibi kaçıyordu. Allah’ın beni baÅŸka bir ÅŸey için sakladığını bilmiyordum...”
Hürriyet Kahramanı Enver PaÅŸa, MeÅŸrutiyet ilan edildikten sonra Berlin’e askeri ateÅŸe olarak gönderildi; ancak ülkede yaÅŸanan her geliÅŸmeyi yakından takip ediyordu. 31 Mart Vakası olarak nitelendirilen karşılıklı darbe teÅŸebbüslerinden sonra Hareket Ordusu Mahmut Åževket PaÅŸa komutasında Ä°stanbul’daki karışıklığı çözüp ve yönetimi ele geçirmek için yola koyuldu. Durumu yakından takip eden Enver PaÅŸa hızlı davranarak Hareket Ordusu’na yetiÅŸti. Kurmaylık görevini Mustafa Kemal’den alarak Ä°stanbul’a hareket ordusuyla birlikte girdi. Ufak çaplı direniÅŸler sonrası Ä°stanbul kontrol altına alınarak Sultan Ä°kinci Abdülhamid tahttan indirildi. Enver PaÅŸa tekrar kahraman olmuÅŸtu.
Trablusgarp'ta İtalyanları hareketsiz bırakıyor
“Sabahın 5’inden beri son hazırlıklarımı bitirmek için ÅŸehirde koÅŸturup durdum. Vazifem bu sefer beni, hiçbir maddi netice alamayacağım bir amaca doÄŸru götürüyor. Trablus, zavallı memleket, kaybetti ÅŸimdilik. Kim bilir belki de ebediyen... Peki o zaman niye gidiyorum? Ä°slam dünyasının bizden beklediÄŸi bir ahlakî görevi yerine getirmek için. Bu satırları ayrılmamdan kısa bir süre önce yazıyorum. Bunlar en gizli sırlarım- dır: Ne kadar zor ve nankör görevlerin beni beklediÄŸni ancak birkaç kiÅŸi biliyor.”
Enver PaÅŸa 11 Ekim 1911
Ä°talya, Osmanlı’nın Afrika’da bulunan son toprağına asker çıkartırken hükümet durumu ancak protesto edebilmiÅŸti. Bu durum birçok genç subayı rahatsız etmiÅŸ, özellikle Enver bu duruma sessiz kalınamayacağını hükümete bildirerek bir grup genç Osmanlı subayıyla beraber Trablusgarp'a hareket etmiÅŸtir.
Grupta Mustafa Kemal, Fethi Bey gibi ileride önemli görevlere gelecek devlet adamlarının yanında Enver PaÅŸa’nın fedaileri olarak nam salacak TeÅŸkilat-ı Mahsusa kurucuları; KuÅŸçubaşı EÅŸref, EÅŸref’in kardeÅŸi Sami, Sapancalı Hakkı, Yakup Cemil, Ä°zmitli Mümtaz ve Çerkez ReÅŸit gibi isimler bulunuyordu. Enver PaÅŸa burada Senusilerle yaptığı ittifak neticesinde Trablusgarp direniÅŸini biran da kutsal bir direniÅŸe çevirmeyi baÅŸarmıştır. Enver PaÅŸa bir mektubunda durumu ÅŸöyle anlatmıştır;
“Bingazi muharebesinde Ä°talyanlar 43 tanesi zabit olmak üzere binden fazla ölü verdiler. Biz de biri mülâzım 123 asker kaybettik. Ah, düÅŸman bu savaşı baÅŸlattığına piÅŸman olacak, ÅŸimdilik kafasını siperden çıkartmaya cesaret edemiyor! Ä°ki gündür sularını kestim, -onların surlarından 700 metre uzaklıktaki tek kaynak olan Ayn-el Derne’yi- ÅŸimdi her çeÅŸit giriÅŸimden kaçınıyorlar, onların kaybettikleri zamanı da ben kazanıyorum.”
Ä°talyanlar kolayca iÅŸgal edeceklerini düÅŸündükleri bu bölgede saplanıp kalmış, çareyi On Ä°ki Ada’yı iÅŸgal edip Ä°stanbul BoÄŸazını tehdit etmekte bulmuÅŸtur. Arkasından baÅŸlayan Balkan SavaÅŸları sonrası Enver PaÅŸa, Trablusgarp’taki vazifesini sadık adamı KuÅŸçu Başı EÅŸref’e emanet ederek Ä°stanbul’a dönmüÅŸtür.
Enver PaÅŸa fedaileriyle hükümeti devirir: Bab-ı Ali Baskını
Darbeden sabahı Enver Paşa bir mektubunda şu satırları kaleme alır;
“PerÅŸembe, sabahın 7’si Sevgili dostum, bugün ne olacağını bilmiyorum. Dün hükümetin Saray’da topladığı meclis, 60 memur ve âyan üyesi oybirliÄŸiyle bir karar aldılar (büyük bir bölümünün itirazlarına raÄŸmen): harbten kaçınmak. Böylece kendi tedbirlerimi almaktan baÅŸka yapacak ÅŸeyim yok, yâni hükümeti düÅŸürmek ve fikrimi yeni bir hükümete kabul ettirmek. Her ÅŸey ÅŸimdiden hazır. EÄŸer bu, memleketimi kurtaracaksa mutlu olurum, ölürsem vazifemi yapmış kabul ederim kendimi. Allah’a dua ediyorum, eÄŸer projem Türkiye’ye mutluluk getirmezse, beni öldürmesi için dua ediyorum. Allah sizi korusun, ata binmem lâzım, beni bekliyorlar...”
Enver PaÅŸa ve fedaileri baÅŸta olmak üzere Ä°ttihat ve Terakki’nin önemli kadrolarının çoÄŸu Balkan kökenliydi. Devletin Balkan Savaşında Edirne’ye kadar büyük bir coÄŸrafyayı kaybetmiÅŸ olması Ä°ttihatçıları kendi ülkelerinde mülteci durumuna düÅŸürmüÅŸtü. Bu yüzden Edirne’nin geri alınması bir namus meselesi olarak görülüyordu, ancak Yusuf Kâmil PaÅŸa Kabinesi bu konuda bekle gör politikası izliyordu. Bir an önce harekete geçip Edirne’yi kurtarmak isteyen Enver PaÅŸa ve silah arkadaÅŸları bunun tek yolunun hükümeti devirmekle mümkün olacağına karar verdiler. 23 Ocak 1913 yılında Sultanahmet Meydanında bulunan hükümet binasına silahlı baskın gerçekleÅŸtirilerek Sadrazam Yusuf Kâmil PaÅŸa’dan istifası istendi. Olaylar sırasında Harbiye Nazırı Nazım PaÅŸa Yakup Cemil’in tabancasından çıkan kurÅŸunla öldürülmüÅŸtür.
Enver Paşa Bab-ı Ali darbesini şu şekilde anlatmıştır;
“Resmî iÅŸler tamamlandı. Darbe çeyrek saatte olup bitti. Seni gördüÄŸümde teferruatlı anlatırım. Sadece kan dökmenin benim programımda olmadığını sana söyleyebilirim. Ka- mil’in yâverlerinden birinin ateÅŸ etmesi üzerine, karşılıklı birkaç kurÅŸun atıldı, iki yâver bir sivil polis ve maalesef olay yerinde bulunan arkadaşım Nâzım yere düÅŸtü. Her ÅŸey bana raÄŸmen ve arzum hilâfına oldu, ama oldu. Ümit ederim bu, memleketime mutluluk getirir.”
Nasıl Savaş Bakanı oldu?
Enver PaÅŸa’nın Harbiye Nazırı (SavaÅŸ Bakanı) olması hem kendi ÅŸahsı hem de Osmanlı devleti için sayısız tarihi olayın baÅŸlangıcını teÅŸkil eder. Bu tarihi olaylar arasında; Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına sürüklemesi, Kafkasya Cephesinde yaÅŸanan acı Sarıkamış vakası gibi acı dolu olaylar sayılabililir. Yine Çanakkale Zaferi ve Kafkas Ä°slam Ordusu’nun Bakü’yü Ä°ngilizlerin elinden kurtarması da Enver PaÅŸa’nın SavaÅŸ Bakanlığı sırasında gerçekleÅŸmiÅŸ olaylardan sadece birkaçıdır.
Genç yaşı ve düÅŸük rütbesinden dolayı Harbiye Nazırlığı makamı soru iÅŸaretlerini beraberinde getirmektedir. Bir kısım tarihçiler ordunun gençleÅŸtirilmesi için yapılmış önemli bir atama olarak yorumlarken bir kısım tarihçiler Enver PaÅŸa’nın bakanlığı Talat PaÅŸa’dan silah zoru ve darbe tehdidiyle aldığını söylemektedir. Buna göre Enver PaÅŸa apandis rahatsızlığından dolayı hastanede yattığı bir süreçte fedaileri kimine göre Enver PaÅŸa’nın bilgisi dâhilinde kimine göre Enver PaÅŸa’ya dahi danışmadan Talat PaÅŸa’nın huzuruna çıkarak Enver’in Harbiye Nazırı yapılması için Talat PaÅŸa’yı tehdit etmiÅŸtir. Talat PaÅŸa’nın Enver’in henüz genç olduÄŸunu ve Harbiye Nazırı Ä°zzet PaÅŸa’dan memnun olduklarını söylemesi üzerine meÅŸhur fedai Yakup Cemil araya girerek ÅŸunları söyler: “Muhakkak gelecektir. Bizim kararımız katidir. Sonra karışmam, piÅŸman olursunuz…” ve devamla Talat PaÅŸa durumu kabul eder; “Artık sizinle münakaÅŸaya lüzum yok. DüÅŸüncenizi anladık”
Görevin tevdi edilmesinden sonra Enver PaÅŸa 4 AÄŸustos 1922 yılında Tacikistan’da ÅŸehit olana kadar sayısız tarihi hadisenin baÅŸaktörü olmuÅŸtur.
Mezarının Türkiye’ye getirilmesi
Enver PaÅŸa’nın na'şı ölümünden yaklaşık 76 yıl sonra dönemin CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel tarafından Türkiye’ye resmî törenle getirilerek Hürriyet Tepesi’ndeki anıt mezarına ÅŸehit düÅŸtüÄŸü gün yani 4 AÄŸustos’ta defnedilmiÅŸtir. Enver PaÅŸa’nın mezarının Türkiye’ye taşınması kamuoyunu ikiye bölmüÅŸtür. Bir kesim Enver PaÅŸa’yı vatana ihanet ile itham ederken bir kesim ise Enver PaÅŸa’nın kahraman bir Türk komutanı olduÄŸu iddiasında bulunmuÅŸtur.
Mezarının taşınmasına kim ne dedi?
Enver PaÅŸa’nın mezarının taşınmasına olumlu tepkilerin yanında birçok olumsuz tepkiler de gelmiÅŸtir.
Buhara Cumhuriyeti'nin ilk CumhurbaÅŸkanı Osman Hoca'nın oÄŸlu ve Koç Üniversitesi öÄŸretim üyesi Timur KocaoÄŸlu: "Belcivan'da ÅŸehit düÅŸen Enver PaÅŸa'nın kabrinin Türkiye'ye getirilmek istendiÄŸini duyunca üzüldüm. Enver PaÅŸa, Türkistan'ı bağımsızlığa kavuÅŸturmak gayesiyle o ata topraklarında ÅŸehit düÅŸtü.”
Murat Bardakçı: "PaÅŸa, hayatının muhasebesini, Orta Asya'nın Pamir eteklerinde, Çegan Tepesi'nde topraÄŸa akan kanlarıyla ve dilediÄŸince yazdı... Åžimdi gökkubbe altında ondan kalan sada, iÅŸte bu son kanlı savaşın, hala o daÄŸlarda yaÅŸayan yankısıdır... Bırakalım olduÄŸu yerde, Çegan'da evliya türbesine dönmüÅŸ mezarında kalsın Enver PaÅŸa. Zira kemiklerini getirip de bu mezbeleye defnetmeye, Çegan Tepesı'ndeki o yankıyı susturmaya artık hiç mi hiç hakkımız kalmadığını Hürriyet Abidesi'nde yaptıklarımızla ispat ettik.”
Marmara Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Emine Gürsoy: "Tarihçilerin hükmü ne olursa olsun, Enver PaÅŸa 20. yüzyıl tarihimize damgasını vurmuÅŸ bir simadır. Bununla kalmayıp kültürümüzden Orta Asya ufuklarında bir niÅŸan bırakmış, bu mesafeyi görmemize vesile olmuÅŸtur. Ancak, Tacikler Enver PaÅŸa'yı verirlerse üzüleceÄŸimi, hayal kırıklığına uÄŸrayacağını söylemem gerekir. Çünkü, Enver PaÅŸa bizim olduÄŸu kadar Özbeklerin, Taciklerin, Türkmenlerin de Enver PaÅŸa'sıdır.”
CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel: “Enver PaÅŸa hatasıyla sevabıyla yakın tarihimizin önemli bir simasıdır. Tarihin geçmiÅŸte kalan olayları yargılayıp doÄŸru kararlara varacağından ÅŸüphemiz yoktur. Enver PaÅŸa gerçek bir vatansever, milliyetçi idealist çok dürüst bir askerdir. Enver PaÅŸa Türk halkının gözünde bir kahramandır.”
Enver PaÅŸa’nın torunu Osman Mayatepek: “Türk milletinin yetiÅŸtirdiÄŸi vatansever, cesur ve kahraman bir askerdi. Türk ve Türklük ideali uÄŸruna hayatını feda edecek kadar cesur ve idealist bir adamdı. CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel beni arayarak konuyu ilettiÄŸinde çok duygulandım bir süre konuÅŸamadım. Tacikistan CumhurbaÅŸkanı’yla konuÅŸtuÄŸunu ve dedemin naaşının ÅŸehit düÅŸtüÄŸü gün Hürriyet-i Ebediye Anıtı sahasına defnedileceÄŸini söyleyince nasıl teÅŸekkür edeceÄŸimi bilemedim.”
Henüz yorum yapılmamış.