Sosyal Medya

Kürsü

Abdurrahman Dilipak: Servet ve siyaset, makam ve şöhret bazan dua ile istenen belaya dönüşür

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit



Siyaset ve bürokrasi konusu son derece çetrefilli bir iÅŸtir..
 
Ä°ronik bir anlatımla, günümüzde “politikacı” denilen kiÅŸi tam bir fenomendir. Yani gözlemle deÄŸil, onun nasıl biri olduÄŸunu sezgilerinizle anlayabilirsiniz. Pragmatizmin, oportünizmin sınırlarına dayandığında bu böyle olur.
 
Bir ÅŸeyi zamanında yapmazsanız, geçen zamanı geri getiremezsiniz. Demir tavında dövülür. Üstünü örttüÄŸünüz gerçekler uyumaz, gözden uzak büyümeye devam eder, gün gelir baÅŸ edemezsiniz.
 
Dün size yaklaÅŸmak için her yolu deneyenler gün gelip sizden beklediklerini alamadıklarında ya da baÅŸka dostlar bulduklarında size diÅŸlerini gösterirler.. Tehdit, ÅŸantaj, her ÅŸey mümkün.. Yeter ki açığınızı bulmasınlar. Kendi günahlarının faturasını da dünkü efendilerine çıkarmaya kalkarlar.
 
Bunlar sahtekârdır. Yalancıdırlar. Herkesi kandırdıklarını sanırken aslında Åžeytan onları kandırmaktadır. Kandıranlar aynı zamanda kandırılanlardır.
 
Kim olursanız olun ve ne iÅŸ yaparsanız yapın, ehliyet ve liyakattan uzaklaşır, istiÅŸare ve ÅŸûra yapmaz, adaletten sapar, basit insanları yüceltir, deÄŸerli insanları aÅŸağılarsanız, o zaman varacağınız yer leÅŸ kargalarına yem olmaktır..
 
Ne zaman kaybedersiniz biliyor musunuz, her teklifinizin hemen kabul edildiÄŸi zamanlar deÄŸil, birilerine görev verdiÄŸinizde sizden görev konusunda insanlardan affınızı istediÄŸi zaman kaybettiÄŸiniz andır.
 
Birini bir görevden alırken zorlanıyorsanız orada sorun vardır.
 
Birine bir makam verirken insanlar bu makama gelmekten çekiniyorlarsa sorun vardır. Çünkü birilerinin yediÄŸi haltın faturasını birileri ödemek istemeyebilir. Birilerinin pisliÄŸini bir baÅŸkası temizlemek istemeyebilir.. Bir de zaten geç kalınmıştır ve baÅŸarısız olma endiÅŸesini taşıdığı, zarar etme ihtimali olan bir iÅŸe kim niye talip olsun ki!
 
Servet ve siyaset, makam ve ÅŸöhret bazan dua ile istenen belaya dönüÅŸür.
 
Aslında bu gibi durumlarda kötü gidiÅŸi gören görür, görmek istemeyen görmez. Görmek istemeyenler görenleri suçlar. Onlar kendi körlüklerini bir tarafa bırakıp, insanların gözünde acı gerçekleri yaldızlı sözlerle ve imajlarla tersyüz ederek insanlara kabul ettirmeye çalışırlar.
 
Kötü gidiÅŸin asıl sorumlularının ilk yapacağı iÅŸ baÅŸlarındaki adamı kandırma, kötü gidiÅŸi gizleyerek her ÅŸeyin yolunda gittiÄŸini ikna etmektir. Göstermelik haberler, iyi kurgulanmış sunumlar, törenler. “AÄŸu altın tas içre sunulur, bal da onun suç ortağıdır.”
 
Burada gerçeÄŸi görme sanatına biz “feraset” diyoruz. Aklı selim yanında, adil ÅŸahidlere akıl danışmak, itirazlarını dinlemek istiÅŸare ve ÅŸûra dediÄŸimiz ÅŸey ferasetin altyapısını oluÅŸturur.
 
Yüksek mevkileri dağıtırken dengeye dikkat etmek gerek. Siyasetçi ya da kamu adına karar veren kiÅŸiler ne yaptıkları kadar yaptıklarının toplum tarafından nasıl anlaşılacağı ve muhaliflerinin konuyu nasıl istismar edeceklerine dair bir hassasiyet göstermesi gerekir. Onun için “efradına cami, aÄŸyarına mani” bir dil kullanılması gerekir.
 
Her eleÅŸtiriye karşı öfke dili kullananlar aslında kendi ufuklarını karartırlar. Makul eleÅŸtiri ile hakaret ve küfrü ayırt etmek gerek.
 
Herkes için sevgimiz nefretimizden, merhametimiz gazabımızdan büyük olmalı bizim.
 
Gönül almasını da bilmeliyiz, yanlış yapınca özür dilemesini de. “Kul hakkı” dediÄŸiniz ÅŸeyde “helallik” için “özür beyanı” gerekir. Bu kim olursa olsun. “Ben yaptım oldu” olmaz!
 
Yüksek mevkilere talip olan çoksa, vay o makamı yönetenlerin haline. Kimse o makama kolay kolay birinin gelemeyeceÄŸini bilmesi gerekir. Herkes kendini o makama layık görüyor ve talepkâr oluyorsa, demek ki, o makam laçkalaÅŸmıştır. 
 
EÄŸer birisini görevden almak konusunda sorun yaşıyorsanız, yine sorun var demektir. Makamına yapışan biri arkasındaki pislikten ve hesap sorulmasından ya da elde ettiÄŸi haksız menfaatten mahrum olmaktan, kurduÄŸu tezgahın, çarkın çökmesinden korkuyor olabilir.
 
Namuslu adam, daha uygun biri geldiÄŸinde biri söylemeden yerine o kiÅŸiyi teklif etme erdemini gösterebilmelidir. Ya da bir görev deÄŸiÅŸikliÄŸi sözkonusu olduÄŸunda kamu sorumluluÄŸu gibi ağır bir vebalden kurtulmak adına bundan memnuniyet duyan kiÅŸi namuslu kiÅŸidir. 
 
Hz. Ömer, Halid b. Velid’i niye görevden almıştı biliyor musunuz? Her savaÅŸtan zaferle geldiÄŸi ve çok baÅŸarılı olduÄŸu için insanlar, Halid’in komuta ettiÄŸi her savaÅŸta, neredeyse zaferin Allah’tan olduÄŸunu unutup, Halid’den geldiÄŸini düÅŸünmeye baÅŸladıkları için Hz. Ömer, Halid b. Velid’i azletti.
 
Zafer kiÅŸilerle mukayyed deÄŸildir.
 
Acele iÅŸe Åžeytan karışır. Geç kaldığınızda ise geçen zamanı geri getiremezsiniz. Zamanla kayıtlı fırsatlar zamanla birlikte geçer gider.
 
Bugün bizler Türkiye’de kamu ya da özel olsun, hem geç kalıyor ve geç kaldığımız için de acele ediyoruz. Onun içinde bir konuda iki yanlış yapıyoruz.
 
Merkezi hükümet, yerel yönetimler, dernekler, ÅŸirketler nereye bakarsanız bakın, vekaletle iÅŸ yapan bir sürü insan var. Belirsizlik bir kambur gibi sırtlarına çökmüÅŸ. Her yerde çok fazla personel var. Ä°ÅŸlerin yetiÅŸmemesi belki de bu personel çokluÄŸundandır. Ä°ÅŸbilmezler baÅŸ olup, iÅŸi bilenlerin inisiyatif kullanmasına izin verilmeyince olacağı budur. Kimse sorumluluk üstlenmek istemeyince hiçbir iÅŸ ilerlemez. Yukarıya akılsız birini getirirseniz, altında kendinden akıllı birini istemez. Ä°ÅŸte sistem o zaman kilitlenir..
 
Aile ÅŸirketlerinde ahmak oÄŸlan ve iÅŸ bilen müdür arasında da benzer çatışma vardır. Bu kavgadan hain ve münafıklar, yalancılar ve hırsızlar kârlı çıkar. Bu her yerde böyledir.
 
Seçmen siyasetçinin veli-i nimetidir! Sadece ona anlatmak deÄŸil, onu da dinlemek gerekir. Siyaset monolog ÅŸekilde deÄŸil, diyalog ÅŸeklinde olur.
 
Åžirketlerde ihtilaf, çok kâr ederken ve zarar etmeye baÅŸlayınca çıkar. Birileri kârı kendi çabasının sonucu olarak görür, zarar baÅŸkasının ihmalinin sonucudur onlara göre. Birlikte çalışmayı öÄŸrenmek zorundayız. Ama beceremiyoruz. Sadece camide saflarımızı sık ve doÄŸru tutmak yetmiyor. O disiplini caminin dışına taşıyamıyoruz.
 
Bilmem derdimi anlatabildim mi? “Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım”. 
 
Selâm ve dua ile.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.