Sosyal Medya

Burhanettin Duran: Sapkın bir yaşam tarzı dayatılıyor

RTÜK ve BTK, yeni bir yönetmelik hazırladı. Yönetmelik, Mart 2018'de yapılan yasal düzenlemenin devamı niteliğinde. Amacı, internet üzerinden radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayınları düzenlemek.



Hizmet saÄŸlayıcılarının RTÜK'ten yayın lisansı alması gerekiyor.

Böylece Netflix, Puhu TV ve BluTV gibi dijital medya platformları denetlenebilecek.

Denetimin içerisinde "çocukların ve gençlerin, fiziksel, zihinsel ve ahlaki geliÅŸimine zarar verebilecek medya içeriklerine iliÅŸkin ebeveyn kontrolü saÄŸlanması" gibi tedbirler bulunuyor. Bu yetkinin verilmesiyle söz konusu medya platformlarının "sansürleneceÄŸi" tartışması baÅŸladı. Tıpkı RTÜK'ün 1994'te kurulduÄŸu ve özel televizyonlarla ilgili düzenlemeler yaptığı dönemdeki gibi...

***

Mesele, sosyal medya ve dijital medya platformlarının regülasyonu konusu. Her ülke gibi Türkiye de bu alanları başıboÅŸ bırakamaz. Bu yönüyle yapılan düzenleme yeni bir ihtiyacın gereÄŸi ve aslına bakarsanız gecikmiÅŸ bir adım. Ancak son dönemde Netflix'in çizgi filmlerinde eÅŸcinsellik özendirmelerinin bulunması sebebiyle konu, sansür, aileyi-çocuÄŸu koruma ve özgürlüklerin sınırı baÄŸlamına oturdu.

Bir kesim meseleyi ücretle abone olunan bir platformda yetiÅŸkinlerin özgürlük alanı olarak görüyor. DiÄŸer kesim ise bu platformların yaygınlaÅŸtığına dikkat çekiyor.

Ve çocukların erken yaÅŸta eÅŸcinsellik propagandasına muhatap olmasını bu tür platformlarda dahi sorunlu buluyor.

***

Günümüz dünyasında kamu kurumlarının sert ideolojiler tarafından yönetilmesi geride kaldı. Ancak yine de modern demokrasiler kamusal alanın deÄŸerlerle iliÅŸkisini ve devletin buradaki rolünü hala hararetle tartışıyor. Devletin belirli biriyi-kötü anlayışını vaz etmemesi veya farklılıkları engellememesi tezleri"seküler bir hegemonya" oluÅŸturmuÅŸ durumda.

Bunlara raÄŸmen, Batı ülkelerindeki devletlerin uygulamalarının nötr olduÄŸu fikrini bir hurafe olarak görüyorum.

Sadece daha güçlü bir kapasite ile sofistike bir regülasyon yaptıklarını kabul edebilirim.

Ä°slamofobi ve terörle mücadele konularında ne kadar çifte standartlı oldukları ise ortada. Yine de kürtaj, eÅŸcinsellik, bireysel silahlanma, uyuÅŸturucu kullanımı ve ÅŸiddet görüntüleri konuları yoÄŸun bir kamusal tartışmanın parçaları.

***

DeÄŸerler konusundaki bu tartışma gündelik hayat ve özellikle popüler kültür alanında cereyan ediyor. Dijital alan ise deÄŸer yoksunu bir serbestlik savrulmasına çok açık. Özgürlük ve fark tartışmaları neredeyse her tür farklılığın tanınması gerektiÄŸi noktasına gidiyor. "Normallik" normu tümüyle tasfiye edilmeye çalışılıyor.

Kutsal olan ve değerler buharlaştırılıyor.

Sözgelimi eÅŸcinsellik popüler kültürün tüm alanlarında propagandası yapılır hale geldi. Sinema dünyasında ödül almak için eÅŸcinselliÄŸin yüceltilmesi gerektiÄŸi yorumlarını hepimiz biliyoruz. Bu savrulmaya verilen kamusal tepkiler hemen sansür olarak mahkum ediliyor.

Özgürlük adına "seküler bir mahalle baskısı" baÅŸlatılıyor. Sapkın bir yaÅŸam tarzı dayatılıyor. Zaten bizde ne zaman bir regülasyon meselesi gelse, yasakçılık diye yaftalamak adettendir. Dijital medya platformlarındaki içeriklerin Türk aile deÄŸerlerine göre kamusal denetimi demokratik bir görevin yerine getirilmesidir.

Aile ve çocuÄŸun korunması, geniÅŸ halk kesimlerinin talebi. Bu da iktidarın gündeminde olmak durumunda. Toplumumuzun ailenin geleceÄŸine dair kaygıları, "seküler mahalle baskısı" ile sindirilemez.

SABAH

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.