Güncel
İbrahim Tenekeci: Sıradan vakayı bile manşete taşımak, ancak bir plan dâhilinde açıklanabilir
Follow @dusuncemektebi2
Ä°brahim Tenekeci- Yeni Åžafak
Andırın, Antakya, Bab, Birecik, Cerablus, Cisr-i Åžuur, Elbistan, Halfeti, Harim, Ä°dlib, Ä°skenderun, Kilis, Maara, MaraÅŸ, Membiç, Pazarcık, Rakka, Rumkale, Suruç, Urfa, Zeytun… Ä°smini verdiÄŸimiz bu beldeler, Birinci Cihan Harbi’nin sonuna kadar aynı vilâyetimizin parçasıydı: Halep. Sonrası kıyamet ve haksızlık. Bir aileyi ikiye bölmüÅŸ, evin içinden de sınır geçirmiÅŸler. Böyle bir durum.
Ülkemizdeki Suriyeliler, ekseriyetle Halep vilâyetinden geldi, geliyor. Devlet, birtakım mecburiyetler nedeniyle baÅŸka bir ÅŸey diyebilir. Biz muhacir demeyi tercih ediyoruz. Sığınmacı da iyi durmuyor. Beraberinde sığıntı kelimesini hatırlatıyor.
Nefreti körüklemek için geçmiÅŸteki bazı acıları gündeme getirmek, tarih bilgisi sayılmaz. Ricat zamanında yaÅŸananları ısrarla günümüze taşımak isteyenler var. Ordumuz Kudüs - Suriye hattından Anadolu’ya çekilirken başımıza gelenler. Elbette bunları unutacak deÄŸiliz. Fakat ÅŸunu da hatırlatmak gerekiyor: Mesela Suriye nüfusunun yüzde on beÅŸi Hıristiyan Araplardan oluÅŸuyordu. 1914 olayları sırasında, Ermeni nüfus, büyük oranda Suriye topraklarında iskân edilmiÅŸti. Dört yıl sonra, yaralı ve yorgun askerlerimiz bozgun halinde, onların önünden geçiyor. “Araplar bize ÅŸunları yaptı” diyenler, bunları da aklında tutsun lütfen.
Üç buçuk milyon insandan bahsediyoruz. Gelenlerin içinde kötü niyetli bazı kimseler olabilir. Åžunun adamıdır, bunun ajanıdır. Muhacirler arasından iyiliÄŸi suiistimal edecek tıynette insanlar çıkabilir. Fakat bir örneÄŸi bin gibi göstermek, özeli genele yaymak, ahlâkî bir tavır deÄŸildir. Nitekim suç oranlarıyla ilgili resmi rakamlara bakıldığında, ülkemizdeki Suriyelilerin hayli uslu durduÄŸu görülecektir. Toplumsal infial oluÅŸturmak için en sıradan vakayı bile manÅŸete taşımak, ancak bir plan dâhilinde açıklanabilir.
Canlarını kurtarmak için Kobani’den kaçıp ülkemize gelenlerin ciddi bir kısmı, kanlı 6-7 Ekim provokasyonu sırasında sokaÄŸa çıkanlar arasındaydı. Suriyelilerle ilgili her olumsuzluÄŸu büyük harflerle dile getirenler, bunu neden görmez ve söylemezler? Onlar da Suriye topraklarından gelmemiÅŸler miydi?
Evet, profesyonel bir algı çalışması yapıldı ve ülkemizdeki iklim kısa sürede deÄŸiÅŸti. Ä°ktidar partisinin de bu atmosferden etkilendiÄŸini anlıyoruz.
Ülkemizde ekonomik sorunlar olduÄŸu inkâr edilemez bir gerçektir. Alım gücümüz düÅŸüyor, iÅŸsizlik artıyor. Küçük bir azınlık hariç, bu sıkıntıdan herkes payına düÅŸeni alıyor. Her fırsatta Suriyeliler için harcanan paranın miktarını açıklamak, geçim sıkıntısı çeken insanlarda hem burukluÄŸa hem öfkeye neden olabilir. Öncelikle bu üslubun bir an önce terk edilmesi gerekmektedir.
Åžunu da unutmayalım: Balkan coÄŸrafyasından gelen muhacirleri karşılarken, iktisadî durumumuz bugünle kıyaslanamayacak kadar kötüydü. Anadolu viran haldeydi.
Suriyeli istemiyoruz diyenler, aslen nereli olduklarını itirazlarının altına yazabilseler keşke.
***
Ä°ngiltere’nin dokunduÄŸu her yer kanıyor, açık yara olarak kalmaya devam ediyor. Filistin, KeÅŸmir, Kıbrıs ve ÅŸimdilerde Hong Kong. Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonra bayrağı Amerika devraldı. CoÄŸrafyamızdaki ülkeleri sırayla ve bir araya gelemeyecek ÅŸekilde parçalıyorlar. Afganistan, Irak ve Suriye’nin vaziyeti ortadadır. Sırada Pakistan’ın olduÄŸu anlaşılıyor. Suriye’nin kuzeyinde yeni bir etnik devlet kurulması halinde, ülkemizi bekleyen tehdit ve tehlikeler biliniyor.
Elbette Suriyeli muhacirlerin ülkelerine dönmelerinden, kendi memleketlerinde yaÅŸamalarından yanayız. Fakat Suriye sahasındaki yangın henüz sönmemiÅŸtir. Suçsuzları suçlulara teslim etmek bize yakışmaz.
Türkiye emin beldedir. Güven yurdudur. Bize gelenleri korkutmak, tedirgin etmek millî mizacımıza aykırıdır.
Ülkemizde on binlerce Ermenistan vatandaşı iÅŸçi olarak çalışıyor. Ermenistan’la yaÅŸanan derin krizlere raÄŸmen, bunu ekmek parası peÅŸinde olanlara yansıtmadık. Onlara gösterdiÄŸimiz insaniyeti din kardeÅŸlerimizden esirgeyemeyiz.
Nereden gelirse ve kim olursa olsun. Afganistan, Pakistan, BangladeÅŸ, Suriye, Gürcistan veya Afrika kıtasından. Bu insanların çaresizliÄŸinden faydalananların, onları ucuz iÅŸgücü olarak görenlerin ve evini geçindirmek için dükkân açanlara hasımlık edenlerin karşısındayız. Kurallara uyan, kanunlara riayet eden her insan bu ülkede iÅŸyeri sahibi olabilir.
Bir asırlık ayrılık, hiç kuÅŸku yok ki bazı kültürel farklar oluÅŸturmuÅŸtur. Nedenleri uzun uzadıya yazılabilir. Öte yandan: Kuvvetimiz bize cesaret verseydi eÄŸer, Musul – Halep hattını kurtarmak için yeni bir savaÅŸa girecektik. Birinci Meclis’te yapılan konuÅŸmaların tutanaklarını okumak gerekiyor.
Gazi Mustafa Kemal PaÅŸa’nın Hatay’ı geri almak için nasıl bir çaba içinde olduÄŸunu biliyoruz. Åžartlar müsait hale gelmiÅŸ ve 1939 yılında Hatay anavatana kavuÅŸmuÅŸtur. O bölgenin de Halep vilâyetimize dâhil olduÄŸunu unutmayalım.
Allah muhafaza, Hatay’ın hâlâ Suriye’nin bir parçası olduÄŸunu bir an için düÅŸünelim. Sonra iç savaÅŸ çıkıyor ve canlarını kurtarmak, huzur içinde yaÅŸamak için ülkemize geliyorlar. Altınözü, Antakya, Belen, Defne, Ä°skenderun, Kırıkhan, Kumlu, Reyhanlı, SamandaÄŸ ve Yayladağı beldelerinden. Onlara ne diyecektik? Suriyelileri istemiyoruz mu?
***
Türkiye, Suriyeli muhacirler konusunda yalnız bırakılmıştır. BirleÅŸmiÅŸ Milletler TeÅŸkilatı ve Avrupa BirliÄŸi verdikleri sözleri tutmamıştır. Onların sözü tam mânasıyla ÅŸöyledir: “Åžehirde (Suruç) ikamet eden Müslümanlar korkuyor ve Frankların merhamet göstereceÄŸine inanmıyorlardı. Bu sebeple ÅŸehrin kapısını kapatıp surlara mevzilenmek suretiyle Franklara direndiler. Franklar bu direniÅŸe son vermek amacıyla onları ikna etmeyi denediler. Öldürmeyeceklerine dair yemin verip onları temin ettiler ama sözlerinde durmadılar. Ardından aslanlar gibi kükreyip ÅŸehre girdiler ve onları kasap gibi doÄŸradılar. Genç yaÅŸlı ayırmadan herkesi öldürdüler.” (Anonim Süryani KroniÄŸi, Post Yayınları, Mayıs 2019, sayfa 24.) Bu kronik birinci ve ikinci Haçlı Seferleri sırasında tutulmuÅŸ. Süryaniler tarafından.
CumhurbaÅŸkanımız Sayın ErdoÄŸan’ın “Amerika, Membiç konusunda verdiÄŸi sözü tutmadı” açıklamasının beni götürüp bıraktığı yer, iÅŸte bu satırlar olmuÅŸtu.
Bunları yazmakla, üçüncü paragrafın ilk cümlesiyle, dolayısıyla kendimizle ters düÅŸmüÅŸ görünebiliriz. Ä°ktibası yapmaktaki amacım, bin yıldır deÄŸiÅŸmeden devam eden bir yalanın altını çizmektir.
Artık bitirelim. Türk milletinin ve Ä°slâm ümmetinin mensuplarıyız. Maneviyatı olan insanlarız. Åžerefli bir hayatın derdindeyiz. YaÅŸama gerekçelerimizden biri de yaÅŸatmaktır. Dua almanın bereketine inanırız. Bunun reel politikada bir karşılığı olmayabilir. Olmasın.
Milletimiz misafirperverdir. Merhametlidir. Halden anlar. Irkçı deÄŸiliz ve asla olamayız. Irkçılık ve yabancı düÅŸmanlığı Batı dünyasına ait kötü birer alışkanlıktır. Biz güzel hasletlerimizi sürdürmeye devam edeceÄŸiz.
Henüz yorum yapılmamış.