Sosyal Medya

Yıldıray Oğur: Hep övündüğümüz imparatorluk kültürü artık çok geride kalmış bir hatıra

Munis Alani, iki oğlu ve eşiyle Şam’ın banliyölerinden Cedide Artuz’da yaşayan varlıklı bir inşaat mühendisiydi.



2011’de Arap Baharı ile baÅŸlayan Suriye devrimi ülkenin 40 yıllık diktatörlük rejiminden kurtulacağına dair onu da umutlandırmıştı.
 
Ama sonra iÅŸler çığırından çıktı ve ailesiyle çatışmaların ortasında kaldılar.  Ülkeden gitmemekte uzun süre ısrar etti, mülteci olmak istemiyordu ama üzerlerine yaÄŸan bombalara daha fazla dayanamadılar:
 
“Ramazan, oruçluyuz. Hava 44 derece, Çölün ortasındayız ve çatışmalarda 1 milyon litre petrol ateÅŸe verildi. Evimiz cehennem yeri gibiydi. Orada pes ettim.”
 
Suriye’den Avrupa’ya ya da dilini kültürünü bilmedikleri yerlere deÄŸil, Arap ülkelerine gitmeyi tercih ettiler. En uygun yer Mısır’dı. 2013’ün başında uçaÄŸa atlayıp Mısır’a gittiler.
 
Munis Alani, Kahire’de inÅŸaat iÅŸleri yapmaya baÅŸladı ama orası da karışmıştı. 100 milyon nüfuslu ülke yoksullukla mücadele ediyordu. Sisi’nin darbesinden 20 gün önce bir sonraki alternatifleri olan Libya’ya geçtiler. Ama Libya’da da onlara rahat yoktu. Bir süre sonra yerleÅŸtikleri Trablus’ta da savaÅŸ çıktı. Artık tek çareleri vardı; Avrupa’ya geçmek.
 
Yüklü miktarda para ödedikleri kaçakçıların 625 mülteciyle birlikte bindirdikleri gemisi denizin ortasında motor kapatıp, kurtarma gemilerinin gelmesi için bozulma numarası yaptı.
 
Ama gemideki BangladeÅŸliler panikleyip, bir tarafa doÄŸru yüklenince gemi dengesini kaybedip battı. Aralarında Alani’nin eÅŸinin de olduÄŸu 250 kiÅŸi hayatını kaybetti.
 
Munis Alani iki çocuÄŸuyla kendini Ä°talya'daki bir mülteci kampında buldu.
 
Milyonlarca mültecinin Avrupa’ya akın ettiÄŸi zamanlardı. En çok ulaşılmak istenen yer ise mültecilere en iyi imkanları sunan Almanya’ydı.
 
Ekonomik sorunlar, yaklaÅŸan seçimlerde yükselen mülteci karşıtı hareketler karşısında Almanya BaÅŸbakanı Merkel zor bir karar vermiÅŸ ve  ülkenin kapılarını mültecilere açmıştı.
 
Almanya’ya sadece 2015 yılında çoÄŸunluÄŸu Suriyeli 1 milyonu aÅŸkın sığınmacı gelmiÅŸ ve mülteci statüsü almıştı.
 
Merkel’e karşı büyük bir öfke vardı. Pegida hareketi mülteci karşıtı büyük kalabalıklarla mitingler düzenliyor, gazeteler Almanya’yı zora sokan yeni mülteci politikasına ateÅŸ püskürüyordu.
 
O gazetelerden biri de saÄŸcı Bild’ti.
 
Ama Akdeniz ve Ege’nin mültecilerle dolduÄŸu o yaz, Bild’in o günkü genel yayın yönetmeni Kai Diekmann, Leros adasında tatildeydi. Adada gördüÄŸü çaresiz mültecilerden çok etkilenmiÅŸti. EÅŸini aradı ve fikrini onunla da paylaÅŸtı. Onun da onay vermesiyle, bir mülteci ailesini Almanya’daki evlerinde ağırlamaya karar verdiler. Gazete muhabirleri ona bir tekne kazasında eÅŸini kaybetmiÅŸ iki çocuklu Munis Alani’nin ismini verdi. Munis Alani ve iki çocuÄŸuyla Ä°talya’dan Almanya’ya uçtu ve Diekmannların Postdam’daki büyük villasına yerleÅŸti.
 
Yasalara göre kaçak durumdaydı, mülteci kampına götürülmeliydi. Ama Diekmannlar Munis ve iki çocuÄŸunu bırakmadılar. Alman yetkililer de çareyi onların villalarına mülteci kampı statüsü vermekte buldu.
 
Munis Alani’nin çocukları Diekmann çiftinin çocuklarının gittiÄŸi okula yazdırıldı. Ä°slam ve mülteci karşıtı radikal çıkışlarıyla bilinen Diekmann, evden çıkamayan Munis’e ilk gün en çok istediÄŸi Türk kahvesi ve pusulalı namaz seccadesi bile almıştı.
 
http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/mounes-alani-kai-cok-uzun-bir-sure-suya-girecegimi-sanmiyorum-40014217
 
Mülteci karşıtlığı rüzgarın sert estiÄŸi, Merkel’in yerden yere vurulduÄŸu o günlerde Almanya’nın dünyada en tanınmış aktrislerinden Veronica Ferres  ve kendisi gibi oyunu olan eÅŸi Carsten Maschmeyer de evlerinin kapılarını Suriyeli mültecilere açtılar.
 
Ä°ki Suriyeli aileyi, Hannover’deki evlerinde iÅŸ ve ev bulana kadar misafir ettiler. Almanca öÄŸrenmenlerine ve mesleki eÄŸitim almalarına destek verip, çocuklarını okula gönderdiler.
 
Bu duyarlılık dalga dalga büyüdü.
 
Oyuncu Yasmina Filali ve eski bir futbolcu olan spiker eÅŸi Thomas Helmer de 16 yaşındaki Suriyeli bir kızın hamiliÄŸi üstlendiler.
 
Inglourious Basterds filmini izleyenlere yüzü aÅŸina gelebilecek Almanya’nın en ünlü erkek oyuncusu Til Schweiger ise mülteciler için bir yurt açacağını duyurdu.  Büyük tepkiler aldı, hatta eski sosyal demokrat parti lideri Alman DışiÅŸleri Bakanı Sigmar Gabriel ünlü oyuncuya destek mektubu yayınladı.  Schweiger, teknik sebebplerle yurdu açamadı ama vakfı üzerinden mültecilere destek projeleri yürüttü, mültecileri destekleyen bir komedi filmi için çalışmalara baÅŸladı.
 
Yine o günlerde mülteciler yararına ünlü ÅŸarkıcılar konserler düzenlendiler. Ä°ÅŸadamları, sanatçılar düzenlenen açık artırmalarda göçmenler için yüklü bağışlar yaptılar.
 
2018 yılında Almanya’nın kabul ettiÄŸi çoÄŸunluÄŸu Suriyeli ve Iraklı olan yeni mülteci sayısı 1.5 milyonu geçti.
 
Türkiye’deki sığınmacı sayısının 4 milyona yaklaÅŸtığı düÅŸünülünce sayı az gelebilir.
 
Ama Almanya’nın sığınmacılara iÅŸ, barınma ve eÄŸitim olanağını kapsayan mülteci statüsü verdiÄŸini, yani hayatın içine dahil ettiÄŸini düÅŸünürsek bu sayının büyüklüÄŸünün hakkı teslim edilir.  Ama özellikle de kabul edilen bu mültecilerin Almanlara kültür, din, yaÅŸam tarzı olarak hiç benzemediÄŸini, bunun sindirmenin güçlüÄŸü hesaba katılırsa...
 
Bu mülteci politikası Merkel’i siyaseten zor duruma soktu, oy kaybettirdi, mülteci karşıtı partileri güçlendirdi ama iktidardan etmedi. Çünkü mülteci karşıtı dalga, popüler isimlerin, sanatçıların, gazetecilerin, iÅŸadamlarının bu çabaları sayesinde kırıldı, en azından mültecilere karşı düÅŸmanlığın popülerleÅŸmesi, ahlaki üstünlüÄŸü ele geçirmesi engellendi. 
 
O yüzden geçen hafta mülteci karşıtı AfD’nin ikinci parti olduÄŸu Saksonya eyaletinde annesi Alman, babası Kübalı 35 yaşındaki bir Almanın iki mülteci tarafından öldürmesiyle baÅŸlayan olaylardan sonra sokaklara çıkan mülteci düÅŸmanı çetelere karşı “Biz daha çoÄŸuz” sloganıyla düzenlenen konsere 65 bin kiÅŸi katıldı.
 
Acaba Türkiye’de mülteciler bir Türk vatandaşını öldürse, mülteci karşıtı saldırganlık artsa ve buna karşı “Biz daha çoÄŸuz” sloganıyla bir konser düzenlense kaç kiÅŸi katılırdı?
 
Ya da böyle bir konser düzenlenebilir miydi? Böyle bir konser için sahneye çıkacak sanatçı bulunabilir miydi?
 
Maalesef  bu sorulara evet cevabı vermek de, rahatça “biz daha çoÄŸuz” demek de zor.
 
Almanlardan çok bize benzeyen Suriyeli mültecilere karşı bakışta halk arasında muhafazakarından solcusuna pek bir fark yok.
 
O yüzden MHP’li, CHP’li, AK Partili belediyeler Arapça tabelaları indirmekte birbirleriyle yarışıyor. Hatta HDP’liler Ä°dlip’in “teröristlerden temizlenmesi”nden bahsederken kendileriyle çeliÅŸtiklerini hissetmiyorlar.
 
Popüler ÅŸarkıcılar Suriyelilere olan nefretlerini açıkça dillendirmekten çekinmiyor.
 
En son gezi protestolarına destek vermiÅŸ muhalif bir bankacı Ä°stiklal Caddesi’ni “mahveden pis kokulu Araplar”dan ÅŸikayet etti ve bunun ırkçılık olmadığını dahi söyledi.
 
Hep övündüÄŸümüz imparatorluk kültürü artık çok geride kalmış bir hatıra. Uzun yıllardır birbirine benzeyen kaynaÅŸmış bir kitle olarak yaÅŸayan, farklılıkların bastırıldığı ve görünmez olduÄŸu bu toplumun farklılıklara tahammül çıtası çok düÅŸük artık.
 
ÇoÄŸunluÄŸu kaybetme korkusu hala müÅŸterisi çok olan bir korku.
 
ÇoÄŸunluÄŸu mülteci olan bir ülkede hafızalarımızdan mültecilik silinmiÅŸ, muhacirler kendi baÅŸlarına gelen ayrımcılıkları unutmuÅŸ, yeni gelenlere nefret bir nevi ev sahibi olmanın alamet-i farikasına dönmüÅŸ.
 
Bunun üzerine bir de geleneksel Arap “tiksintisi”, bazı kesimler için Esad’la kurulan laik ve mezhepsel baÄŸlar da eklenince Suriyeli mülteci karşıtlığı milli bir spor haline gelmiÅŸ durumda.
 
Her geçen gün mülteciler konusunda düÅŸmanlık daha rahat dillendiriliyor. Merkez medyada ve siyasette temsil ediliyor. Åžehirlerde küçük meselelerden büyük çatışmalar çıkması ise an meselesi.
 
Åžimdi de Ä°dlip ateÅŸ altında ve yine Türkiye’ye doÄŸru mülteciler akacak. Mülteci karşıtlığının ateÅŸi tekrar harlanacak. Bütün bunlar da Türkiye’de ekonomik olarak zor günler geçirdiÄŸimiz günlerde yaÅŸanacak.
 
Ve maalesef Almanya’daki gibi biz “Daha çok deÄŸiliz”.
 
(Bu yazıda kullanılan Almanya ile ilgili bilgileri benimle paylaÅŸan Karar yazarı sevgili Mikdat KaraalioÄŸlu’na çok teÅŸekkürler)
 
Kaynak: Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.