Sosyal Medya

Güncel

Acet: Şentop'la kısa bir S-400 sohbeti yaptım, kendisi bu iş için 'Tıpkı fıkradaki gibi oldu' diyor

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop'un ABD ile yaşanan S-400 gerginliğine ilişkin olarak "Tıpkı fıkradaki gibi oldu" dediğini aktardı.



Mehmet Acet, Yeni Åžafak'ta "El elin eÅŸeÄŸini türkü çağırarak ararmış" baÅŸlığıyla yayımlanan yazısında sözlerine "Meclis BaÅŸkanı Mustafa Åžentop’la kısa bir S-400 sohbeti yaptım. Kendisi bu iÅŸ için ‘Tıpkı fıkradaki gibi oldu’ diyor" diye baÅŸladı.
 
Acet ÅŸöyle devam etti:
 
"Hani Temel’in komÅŸusuna borcu varmış. Ama bir türlü ödeyemiyormuÅŸ. DüÅŸünmüÅŸ, taşınmış, uykuları kaçmış. Sonunda gece yarısı gidip komÅŸusunu uyandırmış.
‘Benim sana borcum vardı ya hani, onu ödemiyorum. Artık biraz da sen düÅŸün’ demiÅŸ.
 
Sonra da evine gidip rahat bir uyku çekmiÅŸ.
 
Fıkraya göre komÅŸunun hali, S-400 meselesinde ABD’nin 12 Temmuz günü düÅŸtüÄŸü hale benziyor.
 
12 Temmuz’a kadar, yani füze sisteminin bataryalarını taşıyan ilk Rus kargo uçağının lastikleri Mürted Hava Üssü’ne deÄŸdiÄŸi ana kadar, nasıl olsa bu iÅŸi yapamazlar, bu kadar tehdit ettik direnemezler, cesaret edemezler deyip rahat bir uyku çekiyorlardı.
 
Ama ÅŸimdi roller deÄŸiÅŸti.
 
Ankara ’Alıyorum bu füzeleri hadi ne yapıyorsan yap’ demiÅŸ oldu.
 
Onlar da ‘Tamam S-400’lerin geliÅŸini engelleyemedik ama parçalarının birleÅŸtirilip konuÅŸlanması tamamlanırsa cıss olur’ diyerek B planına yöneldiler.
 
Haziran ayından ileri doÄŸru bakıldığında, Temmuz sıcaklarının mevsim normallerinin üstünde seyredeceÄŸi yönünde yaygın bir kanaat vardı.
 
Ama öyle olmadığı gibi, Temmuz ayını serinleten meltem rüzgârlarıyla geride bırakıyoruz.
 
Kâbus senaryoları ÅŸimdilik rafa kalktı.
 
Biraz da, hatta büyük ölçüde Trump’ın direniÅŸi sayesinde ABD’den gelen yaptırım tehditlerinin etkisi azaldı.
 
En azından 2019’u çıkarma anlamında zihinlere üÅŸüÅŸen karanlık ihtimaller ötelenmiÅŸ oldu.
 
Merkez Bankası’nın güçlü faiz indirim kararı sonrası, dövizde yukarı yönlü bir kıpırdanma olmadığı gibi, faiz oranları konusunda yılsonuna kadar aÅŸağı yönlü indirim yönelimi kendisini belli etti.
 
Bugünden itibaren ileriye doÄŸru bakınca böyle bir umut verici resim karşımıza çıkıyor ama bu durumun ‘sürprize açık bir ülke’ olma halinden çıktığımız anlamına gelmediÄŸini de not edelim.
 
S-400 sisteminin sözleÅŸmelerini, alım ÅŸartlarını ve teknik süreci Türkiye adına Savunma Sanayii BaÅŸkanlığı yürütüyor.
F-35’ler de bu anlamda bu kurumun ilgi alanına giriyor.
 
Savunma Sanayii çevrelerinden aldığımız ÅŸöyle bir nabız var:
 
F-35 savaÅŸ uçaklarının Türkiye’ye gönderilmemesi ile Türkiye’yi ortaklık programından çıkarma arasında daÄŸlar kadar fark olduÄŸunu düÅŸünüyorlar.
 
Amerikalılar S-400 sistemi ile F-35’in aynı anda ortak bir sistem içerisinde yer alamayacağı tezini savunuyorlar.
 
Ankara, başından beri bu konuyu açık ÅŸekilde tartışmaya hazır olduÄŸu karşı cevabıyla, ortak komisyon çaÄŸrıları yaptı.
 
Ama bu çaÄŸrılar karşılık bulmadı.
 
Tabii bu işin bir kısmıyla ilgili.
 
Yani F-35’lerin gönderilip gönderilmemesi meselesiyle ilgili olan kısım.
 
Ä°ÅŸin bir de öbür kısmı var.
 
Sözünü ettiÄŸim çevrelerde, ’Türkiye’yi ortaklık programından çıkarmanın nasıl bir mantığı olduÄŸunu anlamış deÄŸiliz’ görüÅŸü dillendiriliyor.
 
Bu görüÅŸlerin dikkate deÄŸer ÅŸöyle bir yönü de var:
 
Ortaklık programı, projenin daha çok ekonomisiyle ilgili kısmını oluÅŸturuyor.
 
Türkiye’nin buradan çıkarılmasının da ekonomik ve ticari kayıplar dışında kimseye bir yarar saÄŸlamayacağı söyleniyor.
 
Nitekim, Trump’ın Beyaz Saray’da Senatörlerle yaptığı görüÅŸmede de dillendirdiÄŸi gibi, Türkiye’nin projeden çıkarılması, her bir uçak için 7,8 milyon dolar ilave maliyet getirecek.
Türkiye’nin projeden çıkarılmasıyla ortaya çıkacak boÅŸluÄŸu doldurma anlamında geçecek zaman da iÅŸin cabası.
 
Trump, Osaka’da CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan baÅŸkanlığındaki Türk heyetiyle olan görüÅŸmesinde, ’Bu iÅŸ için 1 milyar 400 milyon dolar ön ödeme yapmışlar. Åžimdi biz, bu uçakları vermiyoruz diyoruz. Böyle ticaret olur mu, resmen kazık atıyoruz adamlara’ diyerek iÅŸin tersliÄŸini kendi aÄŸzıyla dile getirmiÅŸti.
 
Ama Hatice’ye deÄŸil neticeye baktığımızda, projedeki Türkiye ortaklığının fiilen askıya alındığı ortada.
 
Savunma Sanayii çevrelerinde, ABD’nin Türkiye’ye bu uçakları göndermeme kararının yerli savaÅŸ uçağı üretiminde bu sektörü kamçılayacağı görüÅŸü dillendiriliyor.
 
Yani, ’Vermezlerse, biz daha fazla motive olur, kendimiz bu iÅŸi yaparız’ deniyor.
 
Ä°ÅŸin Türkiye açından talihsiz bir yönü de var tabii.
 
F-35 uçaklarıyla ilgili sözleÅŸmeler yapılırken, Tahkim benzeri hukuki güvenceler anlaÅŸma metninde yer bulamamış.
 
Yani, ABD Türkiye’yi projeden çıkarma kararını kalıcı hale getirirse, Türkiye’nin parasını geri almak için baÅŸvurabileceÄŸi bir hukuk mercii bulunmuyor.
 
Bu durumun, ihmal ya da buna benzer bir kavramla izah edilebileceğini sanmıyorum.
 
Tam gerekçesi neydi bilmiyorum ama sanıyorum projeye dâhil olmanın ÅŸartlarından biri de, böyle bir durumda hak arama yollarının kapalı olduÄŸunun baÅŸtan kabullenilmesi imiÅŸ.
 
‘El elin eÅŸeÄŸini türkü çağırarak arar’ diye boÅŸuna dememiÅŸler."

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.