Güncel
Fatma Barbarosoğlu: Dağlarda çoban kalmadı ama biz çobansız başarı hikayesi yazamıyoruz!
Follow @dusuncemektebi2
Fatma BarbarosoÄŸlu- Yeni Åžafak
Hadi itiraf edelim biz en çok çoban vidyoları seyretmeyi, seyrettiÄŸimiz o vidyodaki “arif insanı” birbirimize anlatmayı seviyoruz.
Köyünden hiç dışarı çıkmamış bir çoban çocuÄŸun “Köy iyidir, çiçek açar mutlu olursun” cümlesini “sen hiç deÄŸiÅŸme çocuk” diye birbirimize, en çok da içimizdeki mızmız ve mıymıntı çocuÄŸa iÅŸittiriyoruz.
Çobanları, daÄŸları bekleyen bekçiler niyetine seviyor, siyasi liderlerimizi bile “Çoban Sülü” yaparak kendimize yakın eÄŸliyor, Erzincan’ın baÄŸrından kopup ABD’de ürettiÄŸi yoÄŸurda Chobani (Çobani) adını veren müteÅŸebbislerimizle gurur duyuyoruz.
Ekonominin ne kadar iyi olduÄŸunu, herkesin karnının esasında ne kadar tok olduÄŸuna misal getirmek için 3 bin lira aylık ile çoban aranıyor ilanlarını her vesile ile dilimize doluyoruz. Sanki herkes çoban olabilirmiÅŸ, sanki çobanlık 12 ay süren sosyal güvencesi mükemmel, yediÄŸin önünde yemediÄŸin arkanda muhteÅŸem bir “meslek” imiÅŸ gibi...
Çobanları seviyoruz, orada uzakta durdukları zaman. DaÄŸları bekleyip hayvanları itina ile büyütürken ama ne kadar itinalı olduklarını da belgeleyip, müteÅŸebbis belediyeler eliyle “sürü yönetme sertifikalar”ı verdiÄŸimiz zaman.
Çobanları seviyoruz, sanki onlar tarım toplumunun bütün sıkıntılarının sıfır çarpanı, erdemlerin kadim temsilcisi, geçmiÅŸi bugüne teyelleyen zamansız insanlarmış gibi, modern hayatın bütün yükünden bizi kurtaracak metaforlar/kıssalar olarak öylece hayatımızın bir yerinde istediÄŸimiz zaman çağırabileceÄŸimiz hikayeler olarak dursun istiyoruz.
Çobanlar fıkralarda bile basiret timsali olarak karşımıza çıktıkça, onları bir imaj olarak daha çok seviyor, ÅŸehirden uzaklaÅŸtıkça, kiÅŸiye özel bilgeler olarak yolumuza aniden çobanlar çıksın istiyoruz.
Ä°ster youtube’da türkü söylerken rastlayalım onlara isterse bir fıkranın uzmanı aÅŸağılayan satırlarında... Durup tekrar tekrar seyrediyor, tekrar tekrar okuyoruz. Çobanların hepimiz adına hiç eriÅŸilemeyecek mevkilere her türlü postayı koyma hakları her daim varmış ve kimse onların elinden bu hakkı alamazmış gibi, geçmiÅŸ ve gelecek umudu yüklüyoruz imaj olarak aÅŸina olup da esasen hiç tanışmadığımız çobanlara.
Olay herhalde Ä°sviçre Alpleri’nde geçen bir olaydır ama biz onu da seviyoruz. Hani bir adam iniyor lüks jipinden. Bedenini dünyaca ünlü markalarla donatmış bir adam. Sürüsünü otlatmakta olan adama bakıp “Hey çoban” diyor “sana kaç tane koyunun olduÄŸunu söyleyeyim. Bak doÄŸru cevabı bilirsem bir koyununu alırım.”
“Tamam” diyor çoban. Tamam demeyip ne yapacak karşısındaki şık giyimli zengin adam bilgisini göstermek istemektedir. O halde illa gösterecektir. Ä°tiraz etmenin bir anlamı yoktur.
Çobanın tamam demesini beklemeden analizlere baÅŸlamıştır, şık giyimli ÅŸehirli zengin adam. Sayfalarca veri indirir cep telefonuna. Tablolar, rakamlar.
Sonunda kendinden gayet emin bir ÅŸekilde “1600 koyunun var. DoÄŸru mu?” “DoÄŸru.”
Çobana hiç sormadan hemen bir koyun yükler jipine ÅŸehirli, zengin, marka adam.
Çoban hayvanından ayrılmaya razı deÄŸildir. “Ben de” der adama “senin mesleÄŸini bilirsem hayvanımı alabilir miyim?”
Åžehirli şık adam mesleÄŸini çobanın bilemeyeceÄŸinden gayet emin “Elbette” der. “Sen” der çoban “Dünya Bankası’nda danışmansın.”
“Evet doÄŸru. Fakat bunu nasıl tek bir seferde bilebildin!”
“Çok kolay” der çoban “davet edilmediÄŸin bir yere geldin, zaten benim bildiÄŸim bir bilgi karşılığında sürümden bir hayvanı aldın, üstelik yaptığın iÅŸi de bilmiyorsun. Koyun diye köpeÄŸimi aldın.”
Niye mi sizi bunca “çobanlı” satıra muhatap ettim.
Geçen hafta üniversite birincileri açıklandı.
Haberlerin dili “hikayesi olan kazanıyor” mantığında geliÅŸiyor. Medya mensupları baÅŸarının, deÄŸil baÅŸarının ardındaki hikayenin, hikayenin deÄŸil hikayenin öznesinin hayat tarzı üzerinden gitmeyi tercih ediyor.
Son yıllarda “çobandı birinci oldu” haberlerine çok sık rastlamaya baÅŸladık. Bir kaç yıl önceydi bu “çobandı birinci oldu” haberlerinden birinin peÅŸine düÅŸtüm. Haberin öznesi olan çocuÄŸun birkaç hayvanın başında fotoÄŸrafı çekilmiÅŸ. Haberi didikledikçe ailenin esasında ÅŸehirde yaÅŸadığını, yaz tatillerinde köye geldiÄŸini bu esnada haberin öznesi olan çocuÄŸun da bazen hayvanların güdülmesine yardımcı olduÄŸunu anladım.
Fakat o sıra bu olayla ilgili yazı yazmak istemedim. Çünkü birinci olmuÅŸ bir çocuÄŸun yalan bir haberin öznesi yapılmasını nazara vermiÅŸ olacaktım.
Birkaç gün önce yine “En birinci çoban” haberi yapıldı. Ne hikmetse çobanların sınav kazanması ahaliye pek bir iyi geliyor. Umuda maya, hayal kırıklıklarına deva, ÅŸehirden kaçmak isteyenlere mihmandar bir baÅŸlık, çoban çocukların LGS’lerde, üniversite sınavlarında birinci olması.
“En birinci çoban” haberleri hepimize iyi geliyor. Çünkü bu haberler, olduÄŸumuz yerden gitme arzumuzu, “orada bir köy var uzakta gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” ÅŸarkısının bilincimizin derinliklerinde yankılanmaya devam etmesini saÄŸlıyor.
Sonradan “yalan haber olduÄŸuna” dair tartışmaların yaÅŸandığı YKS birincisi Çoban haberi ile ilgili olarak gazeteci Ürün Dirier sosyal medya hesabından ÅŸöyle dedi:
Neden hep köy çocukları çobanlar birinci oluyor? DoÄŸayla büyüyen, doÄŸal gıdayla beslenen mutlu çocuk ile apartmanlara, telefon ekranlarına hapsedilmiÅŸ, ailesinin kazanma baskısıyla ezdiÄŸi ÅŸehir çocuÄŸu hiç bir olur mu? Tabii ki çoban kazanacak. #YksBirincisiÇobanEmrePolat
Ah keÅŸke. KeÅŸke sevgili Ürün Dirier’in dediÄŸi gibi olsaydı. DoÄŸayla büyüyen doÄŸal gıda ile beslenen “o mutlu çoban çocuklar” olsaydı. DaÄŸ yollarında bilumum paket gıdalar, köy bakkalında ÅŸehirden gelen yumurta ve peynir, margarin satılıyor.
Keyfinizi kaçırmak istemem ama o mutlu çoban haberleri ile mesuliyetimizden kaçtığımız için bu kadar ÅŸenleniyor yüreÄŸimiz. Hep, “onların durumu bizden daha iyi” sorumsuzluÄŸuna sığınmak için...
Henüz yorum yapılmamış.