Sosyal Medya

Güncel

Yasin Aktay: Kılıçdaroğlu’nun gönlünde ne diktatörler yatıyormuş?

Yasin Aktay- Yeni Åžafak



15 Temmuz bütün tartışmaları bitiren, dünyaya bu millet adına kurucu sözü ve ilkeyi ortaya koyan muhteÅŸem bir olay. Bu güne kadar muhtemeldir ki yaÅŸanan bir çok uyarıcı olay karşısında açılmamış insanların gözü, bu gece yaÅŸanan olayların ortaya koyduÄŸu apaçık hakikat karşısında faltaşı gibi açıldı. O saatten sonra 15 Temmuz’un söylediÄŸi söz üzerine söz söylemek aklı başında, vicdanı yerinde hiç kimsenin tevessül edeceÄŸi bir ÅŸey olamazdı.
 
15 Temmuz bu milletin demokrasisini, devletini, bağımsızlığını tartışmasız bir biçimde hak ettiÄŸini gösteren bir berattı. Batılı ülkelerin çoÄŸunda bile demokrasi demokratik yollarla deÄŸil, bir ÅŸekilde savaÅŸların neticesinde veya güçlü hükümetlerin tek taraflı iradeleriyle halka dayatılmış bir rejim. Türkiye’de de demokrasiye geçiÅŸ halkın karar verdiÄŸi bir süreç olmamıştır. Oysa 15 Temmuz’dan sonra dünya demokrasi tarihinde Türkiye, demokrasiyi halkının bizzat isteyip uÄŸruna açık bir bedel ödediÄŸi müstesna bir örneklik ortaya koymuÅŸtur.
 
15 Temmuz, aynı zamanda FETÖ üzerine, ihanet üzerine, devlete kanun boÅŸluklarından sızıntılar üzerine yaÅŸanan bir çok tartışmaları da bitiren, bu konudaki hakikatlere, tartışmaya yer bırakmadan ışık tutan bir hadise oldu. Bu saatten sonra tartışmayı ancak 15 Temmuz darbesinin parçası olanlar sürdürmeye çalışabilir, olayın aydınlığına sis bombaları atıp, açık zihinlere vesveseler fısıldamaya kalkabilirdi.
 
Ne yazık ki, KılıçdaroÄŸlu, baÅŸtan itibaren tam da bunu yapıyor. BaÅŸarısız darbe teÅŸebbüsünden hemen sonra birbirini iptal eden iki iddiayı çeliÅŸkisine bakmaksızın beraber fısıldadı hep. Hem darbenin bir senaryo olduÄŸunu söyledi, hem de her fırsatta darbenin “siyasi ayağını” sorguladı. Tabi bu ayağın hep AK Parti içinde olduÄŸunu da eklemeyi ihmal etmeyerek.
 
BaÅŸtan beri söyledik: AK Parti’nin Gülen yapılanmasına karşı, önceki hükümetler zamanında baÅŸlamış ve tam bir etkinlikle devam eden siyasete kendi döneminde uzun süre dokunmamaktan baÅŸka bir tavrı olmadı. Onun bir suç ÅŸebekesine dönüÅŸmüÅŸ olduÄŸunu ispatlayan 7 Åžubat (2012) ve 17-25 Aralık (2013)’ten itibarense ona karşı apaçık bir mücadele baÅŸlattı. Ancak her iki hadisede, AK Parti’yi FETÖ’cüleri desteklemiÅŸ olmakla suçlayan KılıçdaroÄŸlu ve CHP yönetiminin bir anda AK Parti’ye karşı FETÖ’yle iÅŸbirliÄŸine sarıldıkları ÅŸu anda en tartışmasız gerçek.
 
AK Parti’nin bu yapının henüz terör baÄŸlantıları ispatlanmamışken sergilediÄŸi yakınlığa karşılık KılıçdaroÄŸlu ve CHP tam da bu yapının darbeci, terörist olduÄŸu ayan beyan ortaya konduktan sonra onunla hemen bir ittifaka ve iÅŸbirliÄŸine girdi. Yani KılıçdaroÄŸlu’nun yaptığı tam tamına bilerek, isteyerek darbecinin darbeciliÄŸini bilerek iÅŸbirliÄŸiydi. Bu durumda darbe için aradığı “siyasi ayak” bizatihi kendisi oluyor.
 
Kendini bilmeden aradığını herhalde söyleyemeyeceÄŸimize göre “siyasi ayak” lafını fazla telaffuz ederek yaptığı sadece kendi suçunu örtbas etmek.
 
Bu arada Türkiye’de bizzat siyasi ayağını fiilen temsil ettiÄŸi darbenin Mısır ve Suriye’deki kardeÅŸlerine tam da 15 Temmuz’un 3. Yıldönümünde selam çakmaktan da geri durmuyor. Azıcık demokratik bilinci olan, bir gram insan hakkı hassasiyeti olan birinin yapmayacağı ÅŸeyi, sosyal demokrat bir partinin genel baÅŸkanı sıfatıyla yapıyor.
 
Rezil bir darbeyle iktidarı çalmış olan ve darbe esnasında kendisini protesto eden sivil insanlara yaylım ateÅŸi açtırarak bir günde üç bin insanı katletmiÅŸ, ardından ülkesini tam bir açık hava hapishanesine dönüÅŸtürmüÅŸ olan, halihazırda zindanlarından insanların iÅŸkence altında ölümlerden ölüm beÄŸendiÄŸi “diktatör Sisi ile arayı düzeltelim” diyor.
 
Bunun için ÅŸu anda bütün üyeleri ya sürgünde ya zindanlarda iÅŸkence altında bulunan “Ä°hvan’la kardeÅŸ olmaktan vazgeçelim” diyor. Bir de Suriye’de kendi halkından bir milyon insanı gözünü kırpmadan öldüren “insanlık suçlusu Esed ile de doÄŸrudan görüÅŸelim” diyor.
 
15 Temmuz’un gözlerini açamamış olduÄŸu KılıçdaroÄŸlu’na bu teklifleri karşısında ne söyleyelim. Allah müstahakkını versin.
 
Gece gündüz ErdoÄŸan’ı diktatör olmakla suçlayan KılıçdaroÄŸlu’nun meÄŸer gönlünde ne diktatörler yatıyormuÅŸ! Bugün Esed ve Sisi ile barışmaktan bahsedebilen bir siyasinin Türkiye’de benzer bir diktatörün olmasını mümkün görmesinden baÅŸka türlü anlaşılmaz bu teklifler. ErdoÄŸan’dan ÅŸikayetse onun ne otoriterliÄŸinden ne de baskıcılığındandır; olsa olsa onun yerinde kendisinin olamayışındandır sadece. KılıçdaroÄŸlu, Allah muhafaza ErdoÄŸan’ın yerinde olsa Esad ve Sisi arasında bir profil ortaya koyacağını ÅŸimdiden vaat etmiÅŸ oluyor.
 
Nitekim ÅŸimdiye kadar KılıçdaroÄŸlu’ndan Mısır zindanlarında iÅŸkence altında ölenler hakkında bir tek kelime duymuÅŸ deÄŸiliz. Keyfi yargılamalarla idam edilmiÅŸ taptaze fidan gibi gençlerin katledilmesi üzerine, hala idamlarını bekleyen yüzlerce insanın durumu üzerine de bir ÅŸey duymadık.
 
Koca Mısır’ın seçilmiÅŸ tek CumhurbaÅŸkanı 6 yıl hücre hapsinde her türlü eriÅŸimden yoksun olarak, aile ve avukat görüÅŸmelerinden, tıbbi tedaviden mahrum olarak tutulduktan sonra mahkeme salonunda kalp krizi geçirip düÅŸmüÅŸ, o haliyle yarım saat müdahale edilmemiÅŸ ve ölmüÅŸ. Ardından gece yarısı gizli kapaklı, otopsi yapılmadan, nasıl öldüÄŸüne dair hiçbir tıbbi rapor bile tutulmadan adeta cesedi kaçırılarak defnedilmiÅŸ Mursi’nin durumu üzerine de bir ÅŸey duymadık. Türkiye’nin sosyal demokrat partisinin lideri böyle bir vaka karşısında yeri göÄŸü inletmeliydi.
 
15 Temmuz günü hatırına, halkın iradesinin, demokrasinin destanlaÅŸtığı bir günün yıldönümünde, baÅŸarılı darbe (bir tür Mısır’ın 15 Temmuz’u) ortamındak Mısır’ı anıyorsan bari bununla anaydın be adam…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.