Sosyal Medya

İki tarafın da kaybettiği İran-Irak Savaşı

Bir milyonu aşkın insanın hayatını kaybettiği bir o kadar insanın da yaralandığı ya da sakat kaldığı 1980-88 yılları arasında Orta Doğu'yu kan gölüne çeviren kazananın olmadığı İran-Irak Savaşı'nın öncesi ve savaş sürecinde yaşananlar...



MECRA / MEHMED MAZLUM ÇELÄ°K
19 AÄŸustos 1953 yılında CIA ve MI-6'nın ortak operasyonu ile Muhammed Musaddık iktidardan devrildiÄŸinde Kum uleması olarak bilinen Ä°ran uleması ciddi bir tepki göstermemiÅŸtir. Hem Musaddık’a hem de darbeyi gerçekleÅŸtirenlere karşı mesafeli duran ulema tarafsızlık politikasını tercih etmiÅŸtir. Åžah Muhammed Rıza Pehlevi ve taraftarları, Musaddık’ı siyasi sahneden sildikten sonra hızla hegemonya alanlarını geniÅŸletmiÅŸ ve Ä°ran siyasetine ağırlıklarını koymuÅŸtur.
 
Bu süreçten sonra Åžah Rıza Pehlevi ve çevresinin müsrif tutumu, Batı hayranlığı ve Ä°srail gibi ülkeler ile kurduÄŸu yakın iliÅŸkiler ulema içerisinde rahatsızlık yaratmaya baÅŸlamıştır. Åžah’ın bu tutumlarına karşı duyulan rahatsızlık “Beyaz Devrim” olarak nitelendirilen on maddelik reform paketinin açıklanmasından sonra büyük bir öfkeye dönüÅŸmüÅŸtür.
 
Beyaz Devrim’e karşı içinde Ayetullah Humeyni’nin de bulunduÄŸu 8 kiÅŸilik bir ulema grubu sert bir protesto bildirisi yayınlayınca Åžah büyük bir öfkeyle ulemaya haddini bildirmek için Kum’a geldi. Åžah’ın burada yaptığı konuÅŸma ulema içindeki rahatsızlığı daha da artırdı. Humeyni bu öfkenin en ateÅŸli vaiziydi, henüz bildiri tartışmaları sürerken Humeyni’nin Nevruz Kutlamasının bidat olduÄŸuna dair fetva yayınlaması bardağı taşıran son damla oldu. Åžah’ın talimatıyla Humeyni’nin öÄŸrencilere ders verdiÄŸi Feyziye Medreselerine komandolar baskın yaptı, bu operasyonda birçok öÄŸrenci hayatını kaybetti. Ayetullah Humeyni ise tutuklanarak cezaevine konuldu.
 
Humeyni’nin tutuklanması ulema içinde bomba etkisi yarattı. Kum’da baÅŸlayan protestolar ülke geneline yayıldı, yapılan gösterilerde birçok insan askerlerin açtığı kurÅŸun sonucu hayatını kaybetti. Olayların büyümesinden endiÅŸe eden Åžah, Humeyni’yi önce ev hapsine gönderdi, sonrasında da tutukluluÄŸunu kaldırdı. Humeyni serbest bırakıldıktan sonra Åžah’ın 1964 yılında Ä°ran’da suç iÅŸleyen ABD vatandaÅŸlarının ABD mahkemelerince yargılanabileceÄŸine dair kararı onaylaması Humeyni’yi tekrar harekete geçirmiÅŸtir. Bu kanunun Ä°ran bağımsızlığına gölge düÅŸürdüÄŸünü söyleyen Humeyni tekrar tutuklandı. Halkın öfkesinden çekinen Åžah, ülkede başına daha büyük dertler açacağını düÅŸünerek Humeyni’yi sürgüne gönderdi.
 
Humeyni’nin devrime kadar sürecek sürgün hayatının ilk durağı Türkiye oldu. Daha sonra Irak’a gitti. Irak’ta uzun yıllar yaÅŸayan Humeyni’nin Irak’ın iç iÅŸlerine müdahale ettiÄŸi iddiasıyla önce evi kuÅŸatıldı, sonra ülkeden çıkması istendi. Humeyni istemeyerek de olsa devrimin alt yapısını daha iyi hazırlayabileceÄŸi Fransa’ya geçti. 1979 yılına gelindiÄŸinde Humeyni Ä°ran’da devrim için gerekli ÅŸartları oluÅŸturmuÅŸtu. Musaddık’ın aksine yalnızca halkta deÄŸil, ordu içinde de büyük bir hakimiyet kurmuÅŸtu. Bu yüzden devrimin öncesinde ve sonrasında Ä°ngiltere ve ABD’nin askeri darbe teÅŸebbüsleri karşılık bulmadı. Humeyni, Ä°ran’a döndüÄŸünde milyonlarca Ä°ranlı onu karşılamış ve Ä°ran’da politik olarak yeni bir dönemin kapısı açılmıştı.
 
SavaÅŸ öncesi Irak
 
SavaÅŸtan önce Irak, Ä°ran’ın aksine DoÄŸu Blokuna daha yakın bir imaj çiziyordu. Bunun yanında Kuveyt üzerinden Irak petrolünü Batı’ya ihraç ediyor, özellikle ekonomik açıdan Batı ile yakın iliÅŸkiler kuruyordu.
 
Irak siyaseti de diÄŸer pek çok Orta DoÄŸu ülkesi gibi askeri darbeler ile sarsılıyordu. 1958 yılında ilk darbe General Abdülkerim Kasım tarafından yapıldı ve Irak’taki HaÅŸimi iktidarına son verildi. VahÅŸice öldürülen BaÅŸbakan Nuri Said’in cesedi BaÄŸdat sokaklarında teÅŸhir edildi. 1963 yılına kadar iktidarını sürdüren Kasım, bu kez karşı darbeyle iktidarını Abdurrahman Arif’e bırakmıştır. Abdurrahman Arif 1967 yılında gerçekleÅŸen Arap-Ä°srail savaÅŸlarında Ä°srail’e savaÅŸ açmış, petrol ambargosu uygulayan Arif, ABD ile Irak’ı karşı karşıya getirmekten çekinmemiÅŸtir.
 
1968 yılına gelindiÄŸinde bu kez de Ahmet Arif, Hasan el-Bekir'in karşı darbesiyle iktidardan uzaklaÅŸtırılmış, darbeyle görevinden uzaklaÅŸtırdığı Kasım’la aynı kaderi paylaÅŸmıştır.
 
Irak'ı felakete sürükleyen diktatör: Saddam Hüseyin
 
Irak siyasetine etkisi bugün dahi devam eden Saddam Hüseyin ise Tikrit’te fakir bir ailenin çocuÄŸu olarak dünyaya geldi. Babası o daha küçükken ölünce Saddam Hüseyin, politikaya yakından ilgili amcası tarafından büyütüldü. Fakirlik yüzünden iyi bir eÄŸitim alamayan Saddam politikaya son derece meraklıydı. Ülkedeki hayat ÅŸartları sebebiyle acımasızca ezildiÄŸini düÅŸündüÄŸü için öfke doluydu, yaÅŸadıklarının sorumlusu olarak beceriksiz ve basiretsiz politikacıları görüyordu. Saddam’ın öfkesini umuda çeviren dönüm noktası ise Baas Partisi ile tanışması oldu. Saddam öylesine fanatik bir Baas Partisi üyesiydi ki 1959’da CumhurbaÅŸkanı Kasım’a suikast düzenleyenlerin içinde yer aldı. BaÅŸarısız suikasttan sonra tutuklanma korkusuyla ülkeden kaçarak Mısır’a gitti.
 
Saddam ilerleyen yıllarda Hasan el Bekir ile yakın iliÅŸkiler kurdu. Bekir ise kendisine son derece sadık Saddam Hüseyin’i 1968 yılında yapılan askeri darbeden sonra Devrim Konseyi’nin baÅŸkan yardımcılığına getirdi.
 
Saddam Hüseyin tıpkı Ä°ran’da Humeyni gibi 1979 yılında iktidara gelmiÅŸ, daha iktidara gelmeden ülkede kendisine muhalif tüm isimleri ya idam ettirmiÅŸ ya da sürgüne göndermiÅŸti.
 
SavaÅŸ çanları çalıyor
 
Ä°ki ülke arasındaki sorunlar askeri çatışmaya dönüÅŸmeden önce de ciddi diplomatik krizlere yol açıyordu. Irak’taki ayrılıkçı Kürtlere verilen Ä°ran desteÄŸi, Åžatt’ül Arap sorunu, Ä°ran’da bulunan Huzistan’daki Arap azınlığın durumu ve Güney Irak’taki Åžii popülasyonu Ä°ran ve Irak’ı zaman zaman karşı karşıya getiriyordu. Lakin bu sorunlar, özellikle Åžatt’ül Arap sorunu, 1975 yılında yapılan Cezayir AnlaÅŸmasıyla büyük oranda çözüme kavuÅŸturulmuÅŸtu; ama 1979 yılındaki iki önemli geliÅŸme savaşı kaçınılmaz kılmıştı. Bu geliÅŸmeler; Humeyni ve Saddam Hüseyin’in iktidara geliÅŸiydi.
 
Irak, Ä°ran’ı kendi rejimini topraklarına ihraç etmekle suçluyordu. Ä°ran ise Saddam’ın Arap dünyası liderliÄŸi için Ä°ran’a haksız yere saldırdığını iddia edecekti. Aslında iki tarafın iddiası da yanlış deÄŸildi. Saddam, Camp David anlaÅŸması sonrası Mısır’ın bölgede kaybettiÄŸi liderliÄŸi açık bir biçimde talep ediyordu. Humeyni ise Devrim’den sonra yaptığı birçok konuÅŸmada Ä°slam dünyasındaki tüm Müslümanları diktatörlere karşı direniÅŸe çağırıyor, bir yandan da Lübnan ve Filistin’de birçok yapının kurulmasına ve var olanların desteklenmesine katkı sunuyordu. Bu geliÅŸmeler nüfusunun önemli bir kısmı Åžii olan Irak için endiÅŸe vericiydi.
 
Saddam, Ä°ran’daki rehine krizi ve Humeyni’nin SSCB desteÄŸini reddetmesi sonrası yalnızlaÅŸmasını fırsat bildi. Ayrıca Humeyni’nin Ä°ran ordusundaki Åžah taraftarı subayları tasfiyesinin Ä°ran ordusunun manevra alanını zayıflattığını düÅŸünen Saddam, harekete geçerek 1980 yılında Ä°ran’ı iÅŸgal etmeye karar verdi.
 
Ä°ran, Irak’ın düÅŸmanca hareketlerini kınasa da baÅŸlangıçta Saddam’ın daha ileriye gitmeyeceÄŸini düÅŸünerek karşılık vermedi; ama Irak ordusunun Ä°ran topraklarına doÄŸru ilerlemesi üzerine Humeyni, Irak saldırısına karşı seferberlik ilan etti. Bu savaÅŸ Humeyni’ye hem içerdeki muhalefeti tamamen temizleme hem de iktidarını meÅŸru bir zemine oturtma imkânı verecekti.
 
Kazananı olmayan bir savaş
 
SavaÅŸ baÅŸladıktan sonra ABD BaÅŸkanıDonald Reagan, Saddam Hüseyin’e bir mektup göndererek Irak – ABD iliÅŸkilerinin düzeltilmesini teklif etti. Bu mektuba Saddam Hüseyin olumlu cevap verdi. Bunun üzerine ABD, Irak’ı önce teröre destek veren ülkeler listesinden çıkardı, daha sonra kredi ve silah desteÄŸi saÄŸladı. Saddam ayrıca birçok körfez ülkesinden ciddi miktarlarda maddi destek gördü. Saddam bu maddi destekle Almanya ve Kuzey Kore’den bol miktarda kimyasal silah satın almıştır.
 
Saddam bu kimyasal silahları savaÅŸta kullanmış ve yaklaşık 400 bin kiÅŸi bu silahların kullanılması sonucu hayatını kaybetmiÅŸtir. Bu katliamın en önemlisi Enfal Katliamı’dır. Halepçe Katliamı olarak bilinen olayda Saddam, Ä°ran destekli ayrılıkçı isyanı bastırmak için el Enfal Hareketi’ni baÅŸlatmıştır. Yaklaşık 40 bin nüfuslu Halepçe’de on binlerce kiÅŸi zehirli gazlar ile öldürülürken bu operasyonun sonunda 150 bine yakın Kürt, kimyasal silah saldırıları sonucu ölmüÅŸtür.
 
Saddam kimyasal silah kullanımını Ä°ran topraklarında da sürdürmüÅŸ ve sayısız Ä°ranlı bu zehirli gazların etkisiyle ya hayatını kaybetmiÅŸ ya da sakat kalmıştır. Bugün Ä°ran ve Irak’ta bu silahların kullanımı sonucu sakat kalan ve hala hayatta olanların sayısı yüz binlerle ifade ediliyor.
 
SavaÅŸ baÅŸladığında tarafsız olduÄŸunu açıklayan Türkiye, kimyasal silah kullanımı sonrası sınırlarını Iraklı Kürtlere açmış ve bir milyonun üzerinde Iraklı Kürt savaÅŸ boyunca Türkiye'de misafir edilmiÅŸtir.
 
Savaş başladığı noktada bitti
 
Saddam baskın stratejisinin kendisine verdiÄŸi avantajı zorlu Ä°ran coÄŸrafyası yüzünden kaybetti. CoÄŸrafyanın zorluklarının yanında, Ä°ran’da Saddam’a karşı baÅŸlatılan mücadelenin kutsal savaÅŸa dönüÅŸmesi, durumu Saddam için içinden daha çıkılmaz hale getirmiÅŸtir. Humeyni’nin emri doÄŸrultusunda Ä°ran ordusunun yanında, oluÅŸturulan sivil birliklerle halk, topyekûn savaşın içine dahil edildi. Saddam bunun üzerine Ä°ran’ın ekonomik gücünü kırmak için Basra Körfezi’nde Ä°ran petrol tankerlerine operasyon yapmaya baÅŸladı. Ä°ran da Irak’taki stratejik petrol rafinerilerine yaptığı bombalı saldırılarla Irak ekonomisine büyük kayıplar verdiriyordu.
 
Ä°ki devlet için de savaÅŸ bir zaman sonra hayatın bir parçası haline geldi. Ä°ki ülkede de savaşın çıkış nedeni ve varacağı noktaya dair yapılan tüm yorumlar vatan hainliÄŸi olarak kabul ediliyordu. SavaÅŸ ÅŸartlarının verdiÄŸi gücü iki rejimin de iktidarını perçinlemek için sonuna kadar kullanması ve savaÅŸa dair tarafların uzlaÅŸmak yerine yalnızca birbirini suçlaması 1980 yılında baÅŸlayan savaşın 1988 yılına kadar uzamasına sebep oldu.
 
SavaÅŸ 20 AÄŸustos 1988 yılında yapılan anlaÅŸma ile son bulsa da bir milyonun üzerinde insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan yaralandı. Savaşın ekonomik maliyeti ise yüz milyarlarca dolarla açıklanıyor. Ä°ki taraf arasında yapılan anlaÅŸma uyarınca son esir takası 2003 yılında gerçekleÅŸti. Saddam’ın iktidardan devrilmesi sonrası Irak’ta bu savaşın dolaylı etkileri hala sürerken, Ä°ran’da bu kanlı savaÅŸ her yıl “Kutsal Savunma Haftası” olarak anılıyor.
 
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.