Sosyal Medya

Güncel

Hayrettin Karaman: Çocuklar, gençler ve büyükler

Hayrettin Karaman- Yeni Åžafak



Anamın anası (ebem), kendi çocukluÄŸunda büyüklerin, edep ahlak bakımından onlardan ÅŸikayetçi olduklarını anlatırdı. “Zemane” kelimesi daha eskiden beri, büyüklerin ÅŸikayetlerine konu olan yeni nesiller için kullanılıyor. Genellikle eskiden iman, ibadet, ahlak ve âdâb bakımından insanların daha iyi oldukları, zaman geçtikçe bozuldukları dile getirilir..
 
Sevgili Peygamberimiz (s.a.) de kendilerinin içlerinde yaÅŸadığı ve eÄŸittiÄŸi neslin (sahâbe) daha iyi olduÄŸunu, sonraki nesillerin, bütün bireylerini kaplamasa da giderek az çok bozulacağını bildirmiÅŸlerdi.
 
Bu “giderek bozulma” doÄŸru bir çizgi halinde devam etmiyor, çeÅŸitli iç ve dış etkilerle grafik yukarı aÅŸağı zikzaklar çiziyor.
 
Bugünlerde yine “büyükler”, yeni nesilin (gençlerin) dindarlık, ahlak, âdâb bakımından bozulduklarını ısrarla ve bazen abartılı olarak dile getiriyor, ÅŸikayetleniyorlar. “Dindar ailelerin isyankâr çocuklarından” söz ediliyor.
 
Yazılan ve konuşulanları olabildiğince takip ettikten sonra zihnimi bazı sorular işgal ediyor:
 
Önce tespitler ne kadar saÄŸlıklı? Mesela gençliÄŸin deizme kaydığı söyleniyor, “deizm nedir” diye sorduÄŸumuzda kaynaklar basitçe ÅŸu tarifi veriyorlar:
 
“Yaradancılık anlamına gelen Deizm, evrenin bir yaratıcı tarafından yaratılıp daha sonra bu yaratıcının insanı kendi başına bıraktığını kabul eden bir felsefi akım ya da inanç biçimidir. Deizm, peygamberleri ve kutsal kitapları reddeder. ... Deizm inancına göre Tanrı evrene ve dünyaya müdahale etmemektedir.”
 
Bu tarife göre gençlerimizin deizme kaydığını kim nasıl tespit etmiÅŸ. Deizmin bazı parçalarının (benzerlerinin) bir kısım gençlerimizde, o da tartışma götürür yöntemlerle tespit edilmiÅŸ olması “gençler deizme kayıyor” hükmünü vermek için yeterli midir? (Bence deÄŸildir).
 
Gençler deÄŸil de “büyükler” için aynı araÅŸtırmalar yapılsa acaba aynı oranda veya daha fazla deizmi andıran itikadların veya uygulamaların bulunduÄŸu ortaya çıkmaz mı? (Bence çıkar).
 
Türkiye’de ve Ä°slam dünyasında Müslümanların hayatında ve uygulamalarında itikad, ibadet ve ahlak bakımından insanı kahreden eksiklerin, ihlallerin, ihmallerin olduÄŸu apaçık ortada. Bu “Müslümanlar” bu günahları iÅŸlerken, bu ihmalleri ve ihlalleri ortaya koyarken nasıl bir itikad içinde oluyorlar?
 
Peygamberimiz (s.a.) sahih kaynaklarda bulunan bir hadisinde, “Bir kimsenin mümin olarak zina, hırsızlık, gasp ve haksız iktisab yapamayacağını ve sarhoÅŸluk veren bir ÅŸeyi içemeyeceÄŸini” söylüyor.
 
Gerçi ehl-i sünnet âlimleri bu günahları iÅŸleyenlerin dinden çıkmış olmayacaklarını, baÅŸka naslara dayanarak ifade etmiÅŸlerdir, ancak imanla bu günahlar arasında bir iliÅŸkinin bulunduÄŸu da ÅŸüphesizdir.
 
Asırlardan beri Müslümanların içinde, yaÅŸlısı ve genciyle bu günahları iÅŸlemekte olan pek çok insan olmuÅŸtur. Mümkün olsa da bir itikad araÅŸtırması yapılsaydı, ehl-i sünnete mensup bilinen insanlar arasında kaçta kaçı bilgi, itikad ve amel olarak ehl-i sünnet çerçevesinde kalabilirdi?
 
Peki, bunlar da mı deist olmuşlardı?
 
Yani bu günahları iÅŸlerken, bu ihmalleri yaparken onların ruh halleri ve itikadları ne durumda idi? Yalnızca “bilgi ve irade yetersizliÄŸi mi” vardı, yoksa bir kısmının, Allah’ın yarattıkları ile iliÅŸkisi bakımından itikadları deÄŸiÅŸmiÅŸ mi idi? (Muhtemelen her ikisi de vardı).
 
Ben gençlerimizin, “Allah bizi yarattı ve kendi halimize bıraktı, yapıp ettiklerimize müdahale de etmez, sorumlu da tutmaz” manasında bir deizme kaydıkları kanaatinde deÄŸilim. Yapılan araÅŸtırmalar bu sonucu vermiyor.
 
Peki, ne oluyor?
 
Olan, hem gençlerde hem de yetiÅŸkinlerde asırlar boyu görülen, zaman içinde artan ve eksilen, bilgi eksikliÄŸi, iman zayıflığı, ibadet ihmali, ahlak ve âdâb bozulmalarıdır.
 
Ä°ÅŸte bu vakıanın sebepleri üzerinde müzakereyi derinleÅŸtirmemiz gerekiyor.
 
Gelecek yazıda bazı katkılar sunacağım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.