Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Muharrem Balcı: Bürokrat alımında liyakat yerine mülakat sistem ile sadakat esaslı yerleştirme ile ekabir olmaya hazırlanan seçkin sınıf oluşturuluyor

Avukat Muharrem Balcı'nın Hertaraf Haber Sitesi ile gerçekleştirdiği röportajı Düşünce Mektebi okurunun dikkatine sunuyoruz.



Bürokratlarımız ve siyasilerimiz neden konuÅŸmalarında muhataplarını döver gibi konuÅŸuyorlar.

Esasen bu ekâbirler, söz konusu tavırlarını sadece kendi mahallelerinde icra edebilmektedirler. ÖrneÄŸin TÜSÄ°AD vb. diÄŸer mahalle zeminlerinde oldukça yumuÅŸak söylemleri ile öne çıkmaktadırlar. Mahallemizin etkinleri, temsili demokrasiden doÄŸrudan demokrasiye geçtiklerinden bu yana, tepedenci tavırları benimsemiÅŸlerdir. Zira BaÅŸkan hariç halkın bizzat bilerek, tanıyarak seçtiÄŸi kimseler deÄŸil, aksine tulum liste halinde, sadece BaÅŸkan’a sadakat esası ile seçilmektedirler. Dolayısıyla tevazuları sadece BaÅŸkan’a karşı gösterebilmektedirler. Kendilerinden istenen de budur. Bir baÅŸka önemli husus da, bürokrat alımında liyakat yerine mülakat sistem ile sadakat esaslı yerleÅŸtirme ile ekabir olmaya hazırlanan seçkin sınıf oluÅŸturuluyor.

Neden konuÅŸmalarında üniversiteye ve akademisyenlere görev yüklerler, eleÅŸtirirler, ellerini taşın altına koymadıklarından dem vururlar?

Elbette ki akademisyenler ellerini taşın altına koyması gerekenlerden birileri. Ancak Üniversitelerin özerkliÄŸinden bahsedilemeyecek bir ülkede akademyadan beklentiler samimi olarak algılanamaz. Bu sözlerin bir karşılığı maalesef yoktur. Piyasada bunun karşılığı “Üniversitede akademisyen mi bıraktınız?” itirazıdır.

Siyasiler bürokrasiyi de eleÅŸtiriyor, yine aynı söylemle

Kamuda inisiyatif kullanarak, yasanın ve hukukun gereÄŸini yapabilecek kamu görevlisi yoktur. Yapabildikleri, uygulanması imkânsız talimatları sümen alttı edebilmek, zamana yayarak unutturmaktan ibarettir. Bugün bir kamu görevlisi için inisiyatif kullanmak, babasının veya kayınbabasının kurulu tezgahına güvenmesiyle mümkün hale gelmiÅŸtir. Bu hali Hakim – Savcılarda gözlemleyebiliyoruz.

KonuÅŸmacılar, problemlerin çözümünü özel kiÅŸi ve kurumlardan (Ä°ÅŸ Adamları Örgütlerinden – STK’lardan) bekliyor. Devlet ne iÅŸ yapar?Sorunun cevabı içinde. Devlet iÅŸ beceremediÄŸinden çözümü, daha doÄŸrusu sorumluluÄŸu halkta görür. Devlet kim mi? Yeri geldiÄŸinde siyasetçi, yeri gelir bürokrat, yeri gelir iÅŸ adamları, bir baÅŸka ifadeyle gücü kullanma yetkisine sahip kiÅŸi.

15 Temmuz’dan bu yana bu ekabir kesim, son zamanlarda ‘yapısal reformlar’dan bahseder oldu. Bu ne mana?

Bu konuÅŸmacıları dinlerken aklımda hep ÅŸu soru: 17 / 25 ve 15 Temmuz’dan önce neredeymiÅŸ? Devletin, ülkenin, milletin tüm kaynaklarını FETÖ’ye teslim ettiklerinde, ne istedilerse verdiklerinde hangi iÅŸle meÅŸgul oluyormuÅŸ? O dönemlerde de ülkenin en üst siyasetçisi – bürokratı – etkili yetkili kiÅŸileriydiler. Åžimdi hiçbir sorumluluÄŸu olmamış gibi konuÅŸuyorlar ve hesap verilebilir bir yapısallıktan bahsediyorlar. Millete ve iktidarlarına darbe yapıldıktan sonra yapısallıktan bahsetmelerini tek kelime ile ‘aymazlık’ olarak vasıflandırmak gerekir.

Bu ekabirler, yeri geldiÄŸinde (iÅŸlerine geldiÄŸinde) FETÖ’nün temizlendiÄŸini, yeri geldiÄŸinde henüz temizlenemediÄŸini söylüyorlar?

Evet. FETÖ’nün siyasi ayağından bahis yok. Bu satırların yazıldığı sıralarda FETÖ’nün partisi olarak yaftalanan Ä°YÄ° Parti Milletvekili, AK Parti’ye törenle kabul edildi. FETÖ’nün maddi ayaklarının da bir kısmı hala revaçta ve deÄŸerli. EÄŸer tövbe kapısından bahsedilecekse, imkân verilmesi halinde tövbe edecek çok mürid çıkabilirdi. Nitekim itirafçılar tövbesiz serbest bırakıldılar. Bu karmaÅŸa içinde temizlikten emin olabilmeleri mümkün deÄŸil. FETÖ kriterlerini birileri oluÅŸturuyor, uygulamaya koyuyor, birileri de bu kriterleri esneterek, kafaları karıştırıyor.

15 Temmuz’la ilgili olarak, “15 Temmuz’da FETÖ halkın tokadını yemiÅŸtir”, söylemi ne kadar gerçekçidir?

Soruya soru: Peki devlet / kamu ve buradan nem’alananlar olarak siz ne yaptınız? Ülkede darbe teÅŸebbüsü olacak, ama devlet seyredecek, halk engel olacak! Bu kadar basit mi? Devletin tokadı yok muymuÅŸ?

15 Temmuz’da halk devlete karşı zafer kazanmıştır. Zira 15 Temmuz öncesinde tüm devlet kurumları, imkânları, silahları ile birlikte FETÖ’ye teslim edilmiÅŸ, kamu ve özel kuruluÅŸlar ve elemanlar, devletin silahıyla halka ateÅŸ etmiÅŸtir. Bu silahları bunlara kim vermiÅŸ? Esasen 1980’de devlete karşı sindirilmiÅŸ halk toplulukları, 1990’lı yıllarda kazanmış olduÄŸu sivil toplum anlayışıyla bu defa devlete kafa tutmuÅŸ, hainlere engel olmuÅŸ ve devleti, kendine yakın gördüÄŸü basiretsiz iktidara tekrar teslim etmiÅŸtir. Kendisine darbe yapılacak kadar gaflet içinde olan bir iktidar için baÅŸka ne söylenebilir? Bunları söyleyebilecek basiretli ve dirayetli siyasiler ve sivil toplum güçleri yeÅŸermedikçe daha çook basiretsizliklerin kurbanı olacağız.

“Terör uzantılarına izin vermedik, vermeyeceÄŸiz” söylemi ne kadar inandırıcıdır?

Hiç inandırıcı deÄŸil. ‘Ä°zin verdiniz ve hala vermektesiniz’ diye insanın bağırası geliyor. 2004 yılında MGK’nın gündemine gelen FETÖ’nün bir terör örgütü olduÄŸuna dair bilgi var. Sonuç, bilgileri göz ardı etmek. FETÖ’cülükle malul birçok etkili insanın hala ortalarda gezinmesi buna delildir.

“Kayırma – yolsuzluk – rüÅŸvet - yetkinin kötüye kullanılması gibi olumsuzluklara izin vermedik”söylemi ne kadar gerçekçi?

Soruya soru: O halde, liyakat sistemi yerine iÅŸletilen mülakat sistemi nedir? Mülakat sistemi, iÅŸe layık olanın deÄŸil, sadık olanın alınmasıdır. Kime sadakat? Ä°ÅŸe mi? Ä°nançlarına mı? Kuruma mı? Lidere mi? Tüm ölçüler sanaldır burada. Turgut Özal’ın KPSS vb. sınavlarla ortadan kaldırdığı ‘Hamili kart yakinimdir’ iÅŸleyiÅŸine geri dönüldüÄŸü bir gerçek iken, liyakatten bahsedebilmek, gaflet deÄŸilse kandırmacadır.

ÅžEFFAFLIK Ä°LKESÄ° GEREĞİNÄ° YERÄ°NE GETÄ°RMEK Ä°ÇÄ°N Ovacık’ta Komünist Belediye BaÅŸkanı mı olmak gerekiyor?

“Yolsuzlukla Mücadele ve hesap verilebilirlik söylemleri ve düzenleme yapılacağı söylemleri, gerçek bir ajandanın varlığına mı delalet ediyor?  

Duyan da sanır ki, yolsuzlukla itham edilen 4 bakan yargılanmış ve aklanmıştır. Sayıştay 2017 Raporlarını okumayı tavsiye ederim herkese. Bende 2 tane var, Ä°BB ve Arnavutköy Belediyelerine ait. GeçmiÅŸte 300 sayfalık Sayıştay Raporlarının 80 sayfaya indirilerek sofraya konulmasının hesabı da verilmedi. Bu yenilerin de hesabı verilmeyecek. Sahi ÅŸeffaflık ilkesi gereÄŸini yerine getirmek için Ovacık’ta Komünist Belediye BaÅŸkanı mı olmak gerekiyor?

“Kamu Görevlileri Etik Kurulu”, nedir? Ne getirir?

Bu Kurul 2004 yılında 5176 sayılı Kanunla kuruldu. Bu Kanunun amacı, kamu görevlilerinin uymaları gereken saydamlık, tarafsızlık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme gibi etik davranış ilkeleri belirlemek ve uygulamayı gözetmektir. Ancak CumhurbaÅŸkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri,  Bakanlar Kurulu üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı mensupları ve üniversiteler  hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Eee ne kaldı geriye. CumhurbaÅŸkanlığı Hükümeti Sisteminde Meclis by-pas edildiÄŸine göre, kala kala belediye memurları ve bakanlıklardaki memurlar kaldı. BaÅŸbakanlık bünyesinde kurulu bu Kurul, BaÅŸbakanlık da ortadan kalktığına göre sizlere ömür. Zaten iÅŸlevsizdi. Hep soruya soru ile cevap veriyoruz ancak cevabı içinde sorular fena da olmuyor hani: Hiçbir ifade ve eylem serbestisi/özgürlüÄŸü ve güvencesi olmayan kamu görevlileri hangi etik deÄŸeri önceleyebilecektir?

Kamu DenetçiliÄŸi Kurumu bu aralar çok dillendiriliyor. Hikmet-i Harbiyesi nedir?

Kamu DenetçiliÄŸi / Ombudsmanlık Kurumunu Türkiye’de ilk defa Genç Hukukçular Hukuk Okumaları Grubu derslerinde 2001 yılında 2 öÄŸrencimiz çalıştı. 2003 yılında TebliÄŸ olarak BÄ°RÄ°KÄ°MLER I’de yayınlandı.[1]Sunumdan 11 yıl, yayından 9 yıl sonra Kamu DenetçiliÄŸi Kurumu kurulabildi. 11 yıl ne yaptınız?

Üstelik bir kamu görevlisi olan Emekli Hâkim Mehmet Nihat ÖmeroÄŸlu’nu Kamu Denetçisi yaptınız. Bu ilk Kamu denetçisinin hukukçu-hâkim bir aÄŸabeyim, ikincisinin de yine hukukçu - siyasetçi arkadaşım olması, beni gerçeÄŸi söyleme zorunluluÄŸundan beri kılmaz. Kamu görevlisinden ve Siyasilerden kamu denetçisi olmaz. Bakın Sayın Åžeref Malkoç, 6284 sayılı Ailenin Sonlandırılması Yasası için, “Biz eÅŸleri barıştırmak yerine ayırmak için kanun çıkarmışız” diyor. Yani kendisinin de Milletvekili olduÄŸu ve yasalaÅŸması için parmak kaldırdığı yasa için söylüyor bu sözleri. O dönemde sivil toplum olarak sadece feministlerin katkısı ve etkisiyle çıkarılan yasa ve uygulamalarını gördükçe, iktidarların ‘Sivil Topum’ lafları ne kadar da iÄŸreti duruyor, deÄŸil mi?

Hocam, Arabuluculuk Kurumu üzerine düÅŸünceleriniz?

Arabuluculuk Kurumu, elbette ki yararlı ama çok geç kalınmış, üstelik kadük halde düzenlenmiÅŸ bir kurumdur. Kadim kültürümüzde hukuk ve sosyal iÅŸlevselliÄŸi ile yüzyıllara damga vurmuÅŸ, çözüm odaklı bir kurumu ABD’den iÅŸlevsiz haliyle almak da ancak muhafazakâr bir iktidara yakışırdı ve öyle de oldu. Halbuki ArabuluculuÄŸun bizdeki kadim kurumu olan HÄ°SBE TEÅžKÄ°LATI(Muhtesiplik)[2] 2009 yılında yine bir Genç Hukukçu kızımız tarafından çalışılıp sunumu yapılmış ve BÄ°RÄ°KÄ°MLER III’de yayınlanmıştı. Genç Hukukçular politik arenada iÄŸdiÅŸ edilirken, bu çalışmalar kimsenin gözüne ve kulağına girememiÅŸti.

Ekâbir kesimin, özellikle seçim arifelerinde kamuda baÅŸörtüsü yasağının kaldırılmasını dillendirmesine nasıl bakıyorsunuz?

KonuÅŸmalarda iftiharla yadedilen, “Kamuda baÅŸörtüsü yasağının kaldırılması”nda, yılların baÅŸörtüsü mücadelesinden, bu yolda mücadele edenlerden, canlarını verenlerden ve iktidarın, bizzat baÅŸörtüsü mücadelesinin bir ürünü olduÄŸundan bahis yok. Sanılır ki bu iktidar, bu halkın arasından çıkmamış, gökten zembille inmiÅŸtir.

TaÅŸeron sorunu çözüldü mü?

Geçenlerde bir üst bürokrat, iÅŸ ahlakı konusunda hassas bir organizasyonda taÅŸeron konusunun halledildiÄŸini söylemiÅŸti. TaÅŸeron sorunu çözülmüÅŸ gibi söylemek, hala taÅŸeronda sömürülen iÅŸçilere ihanet deÄŸil mi? 

Seçim arifesinde yeni bir söylem: “VatandaÅŸ – devlet karşılıklı güven içinde olacak” bu iyi bir ÅŸey deÄŸil mi?

Ne kadar da fotojenik söylem. Sadece belgeye dayalı güvencenin devlet tarafından verilmesi söz konusu ise, devlet yargısının verdiÄŸi takipsizlik ve beraat kararlarının gereÄŸi neden yerine getirilmiyor? Yargı tarafından aklanmış insanların dosyalarına “kaydı var” ibarelerinin konmasından Savcıların bile haberi yok. FETÖ ile mücadelenin sulandırılmasına vesile olanlara FETÖ yanlısı diye bakılmaya baÅŸlanırsa, bu iÅŸin sonu nereye varır?

42 bin belge istenmeyecek artık, deniyor?

“Devlet vatandaşından 42 bin belge istiyor” diyorlar. Ä°yi de “17 yıllık iktidar döneminde bu belge sayısını kaç bine indirdiniz?” diye sormazlar mı? Yoksa iktidarda baÅŸkaları mı vardı? Ä°nsan ÅŸaşırıyor. Ä°ktidarın muhalefeti de kendisi, ancak sadece itiraflarla yetiniyor. Eski Bakan Ömer Dinçer bir dönem CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın koltuÄŸunda oturuyordu ve bu söylemi proje haline getirip sunmuÅŸtu? Aradan 10 yıldan fazla zaman geçti, sonuç: Kellim kellim la yenfa.

Ä°ÅŸ dünyasından, akademyadan ve sivil toplumdan ahlaki sonuçlar, gayretler bekliyor siyasiler, ne diyorsunuz?

Eyvallah. Bir örnekle açıklayalım. Hukuk Usulü muhakemeleri kanununda hâkimlerin, yani kanunları uygulayanların ahlaki özellikleri sayılmış ve uyulmak zorunda. Peki, yasaları yapanların neden böyle bir zorunluluÄŸu yok? Ä°damlık suç iÅŸleyenler vekil olabiliyor. Yolsuzluk, hırsızlık önemli deÄŸil. Yapısal deÄŸiÅŸiklik mi, önce nereden baÅŸlayalım? Kuyruktan mı? BaÅŸtan mı? Bunun neresi yapısal deÄŸiÅŸiklik? Bilgisayar ortamında yapısal deÄŸiÅŸiklik sonuç verecekse, yakında bunları robotlar ve yapay zekâ yapacak zaten. Size ne ihtiyaç var?

“Türkiye’nin Mevzuatlar ülkesi olduÄŸu ifade ediliyor. Mevzuat fena bir ÅŸey mi?

“Türkiye gibi Mevzuat düzenlemesi yapan ülke zor bulunur”, söylemi, el hak doÄŸrudur. Bu sadece bizde deÄŸil AB’de de böyledir. Bir de uygulamaya bakalım: Kamu Ä°hale Kanununda yapılan deÄŸiÅŸiklikleri 40 yıllık hukukçu olarak takip edemiyorum. Sorsam bürokratlar da sayamaz. Siyasiler zaten neye el kaldırdıklarını çoÄŸu zaman bilmezler bile. Bu deÄŸiÅŸikliklerin çoÄŸu bu iktidar döneminde yapıldı? Ben söyleyeyim, Kamu Ä°hale Kanununda 16 yılda 186 kez deÄŸiÅŸiklik yapıldı.[3] Dünyada böyle bir rezilliÄŸin görülebilmesi mümkün deÄŸil. Kamu ihale kanunu gibi önemli ve ahlaki ilkelerin de bulunduÄŸu bir kanunda 16 yılda 186 kez deÄŸiÅŸiklik yapan bir devletin kanunlarının vereceÄŸi güveni düÅŸünmek, bunları olumlu anlamda “mevzuat” sınıfında saymak abestir.

Son dönemlerde emekli bürokratların ve bazı siyasilerin ‘Ahlaki dönüÅŸüm’den, ‘bireysel sorumluluk’tan bahsetmelerini nasıl deÄŸerlendirmeli?

Bu bir aldatmaca. Elbette ki soru doÄŸrudur ve cevabı bellidir. Ancak ÅŸu sorunun cevabı verilmeden bu ahlaki çizgi yakalanamaz. Bank Asya’nın ortağını beraat ettirip, mudilerini hapse tıkarken bu sorular sorulmalı, deÄŸil mi? Kimse bana, bu yargının sorunudur, yargı bağımsız ve tarafsızdır, demesin. Takipsizlik ve beraat kararlarını veren yargı, uygulamayan ise hükümet. Neresi bağımsız bu yargının? Türkiye’de yargı yoktur ve hiç olmamıştır. Bunu her an ispat etmeye hazırım. Hatta ÅŸu tekerlemeyi de ekleyebilirim, aydınlatıcı olur:

Bu kötü bir yargı deÄŸil,

Bu eksik bir yargı değil,

Bu kesinlikle YARGI DEĞİL.

(Kurt Tucholsky)

Son soru: Özellikle siyasilerin seçim arifelerinde sivil toplum vurgusu yapmalarına ne demeli?

Siyasiler, sivil organizasyonlaın zeminlerinde bunu çok kullanıyorlar. “Sivil toplum kuruluÅŸu ve medyaya ihtiyaç var” diyorlar. Gülmekten kendimi alamıyorum. Medyanın neredeyse tamamını A Haber’e, sivil toplum kuruluÅŸlarının tamamını Milli Ä°rade Platformuna dönüÅŸtürerek soÄŸuk savaÅŸ stratejisi uygulayan hükümetin bu isteÄŸi insanı ancak güldürür. Bu bir ironi deÄŸil, bir vak’a. Hem de Milli Ä°rade Platformunun kanaat önderlerinden birinin eleÅŸtiri ve ÅŸikâyetidir. Milli Ä°rade Platformu’nun kanaat önderlerinden Ali Rıza Demircan’ın kendi sitesindeki sitemine bakalım: “ErdoÄŸan kardeÅŸimizi destekleyen bir Milli Ä°rade Platformumuz var; ama yetkililer sorgulamadan onaylamamızı bekliyor… Bu platform üyeleri özellikle seçimler öncesinde çaÄŸrılır, açıktan deÄŸilse de dolaylı olarak destek istenir… Milli irade platformu olarak göreviniz, sorgulamaksızın onaydır... Ülkemizin bütününü ilgilendiren yasalar çıkar, kurumlardan görüÅŸ alındığı söylenir ama platform üyelerinin hiç mi hiç haberi olmaz. Çünkü siyasiler ve bürokratlar her ÅŸeyi bilirler. Size ne hacet!”[4]

Medyada vicdanını konuÅŸturanları tek bir çatı altında Karar gazetesinde toplayan, vicdanın sesi olduÄŸu için, “destek olmuyorlar, bari köstek olmasınlar” diye, sözümona sivillerin STK’cılık oynamalarını salık veren iradeden sonra bu sözleri duymayı doÄŸrusu yadırgamadım. MeÅŸhur Ankara Valisi TandoÄŸan’ın kemikleri sızlıyordur.

Sonuç olarak, artısı eksisi, doÄŸrusu yanlışı ile Türkiye’nin içinde bulunduÄŸumuz durumdan, milletin ve milli iradenin temsilcisinin sorumluluÄŸu vardır. Hesap verilebilirlikten bahsedilecekse, öncelikle bunun teslimi gerekir. Aksi halde o çok eleÅŸtirilen Tek Parti döneminden bir farkı kalmaz.

Vakit Ayırdığınız için TeÅŸekkür Ederiz…

Ben TeÅŸekkür Eder, Hertaraf Haber’e BaÅŸarılar dilerim

Fuat TaÅŸcı – Hertaraf Haber (hertaraf.com)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.