Güncel
Yasin Aktay: Muhafazakâr mahallede neler değişiyor?
Follow @dusuncemektebi2
Yasin Aktay- Yeni Åžafak
Toplum, tabiatı itibariyle sabit bir yapı deÄŸil, sürekli deÄŸiÅŸen, dönüÅŸen dinamik bir yapıdır. Türk toplumu da bundan bağımsız deÄŸildir elbet. Sosyologlar Türkiye’nin Toplumsal Yapısından bahsettiklerinde genellikle ve adeta Türkiye’nin hiç deÄŸiÅŸmeyen, tarihe direnen özsel niteliklerini ortaya koyduklarını düÅŸünürler. Bunu yaparken Türkiye’ye ait çizdikleri bir resmi veya en iyi ihtimalle çektikleri bir fotoÄŸrafı Türkiye’nin bütün zamanlar için geçerli bir özelliÄŸi olarak sunmaktan geri durmuyorlar.
Oysa hiçbir gerçeklik fotoÄŸraf karesinde dondurulduÄŸu yerde kalmıyor. FotoÄŸraf belki belli dönemler ve mekanlar için bir ÅŸeyler söyler ama bugünün gerçekliÄŸi hakkında bize az ÅŸey söyler.
Ä°yi bir sosyoloji o yüzden gerçeklik hakkındaki bakışını sürekli güncelleyerek, bakış açısını ve hatta kavramlarını deÄŸiÅŸtirerek toplumun deÄŸiÅŸim hızına yetiÅŸmek, ona karşılık vermek durumundadır.
Aslında gerçeklik hakkında teorik bakış açılarından ziyade romanların daha iyi bir sosyolojik bakış açısı sunduÄŸu hiç de yabana atılır bir düÅŸünce deÄŸildir. Teoriler ve doktrinler gerçekliÄŸi dondurur, roman serbest bırakır. O serbestliÄŸi yakalayan iyi bir okuma gerçekliÄŸe dair daha güçlü bir saÄŸduyu bilgisini üretir. Daha iyi bir çalışma biçimi tabii ki romanla teori arasındaki köprüyü kurabilmekten, teoriye hizmet etmek yerine onu toplumu daha iyi anlamak üzere bir metafor olarak kullanabilmekten geçer.
Peyami Safa’nın meÅŸhur Fatih Harbiye romanı mesela, yazıldığı dönemden beri Türkiye’nin Batılı-Batıcı, laik özenti kesimiyle muhafazakar, gelenekçi kesimi arasındaki gerilimin, çatışmanın veya karşılaÅŸtırmanın önemli bir metaforu olmuÅŸtur. Her iki toplum kesimine Fatih ve Harbiye semtleri üzerinden yakıştırılan özellikler kuÅŸkusuz bugün çok farklı yerlere doÄŸru geliÅŸmiÅŸtir. Ä°stanbul genel olarak çok farklı dinamiklerin etkisi altında bu metaforik kliÅŸenin ifade ettiklerinden çok daha fazlasını veya farklısını taşıyor artık. Ayrıca gelenekselcilik veya muhafazakarlık da kendi içinde deÄŸiÅŸimler yaÅŸamaktadır.
AK Parti’nin bir siyasi hareket olarak diÄŸerlerine nazaran en önemli gücünün baÅŸtan itibaren sosyolojiye ve toplumu anlamaya dönük bütün verilere kulak kesilmesi olduÄŸunu zaman zaman burada ifade ettik. Gerçekten de 2001 yılında kurulurken, kendi programını ve söylemini kurarken de sonradan bütün icraat ve seçim süreçlerinde bu AK Parti’nin en ayırdedici özelliklerinden biri oldu.
Bilhassa seçim dönemlerinin ardından “nerede hata yaptık?” sorusuna odaklı olsa da genel olarak toplumda yaÅŸanan deÄŸiÅŸimin izlerini takip etmek siyasette ÅŸimdiye kadar baÅŸarmış olduklarının en önemli sırrını oluÅŸturmuÅŸtur.
Son zamanlarda ise bu ÅŸekliyle sosyolojinin ihmal edildiÄŸine dair epey ÅŸey duyuyor, görüyoruz. Bu ihmalin siyasi hareketi nereye doÄŸru götürebileceÄŸine dair bir uyarıya bile gerek yok aslında. Ä°bn Haldun’u bu aralar çok daha dikkatli ve özenli okumak gerekiyor. Tarih bugüne ışık tutacak ibretlerle doludur. Bugün kat edilen baÅŸarılar asla bugünün insanının ilk defa kat ettiÄŸi baÅŸarılar olmadığı gibi yanlışlar da bugün ilk defa keÅŸfedilerek yapılmış yanlışlar deÄŸildir.
Tarih tekerrür ediyor, ibret alınmadığı için tabii ve tekrar ettiÄŸi ölçüde ilki trajedi olarak yaÅŸananların bir komediye dönüÅŸme ihtimali de çok fazla oluyor.
AK Parti’nin ilk zamanlar çizdiÄŸi toplum resminde kendisini en güçlü hissettiÄŸi, geleneksel anlamda Fatih ile bizzat AK Parti kent siyasetinin inÅŸa etmiÅŸ olduÄŸu BaÅŸakÅŸehir üzerine çok ufuk açıcı bir sosyolojik çalışma var elimde. Ä°rfan Özet’in Muhafazakar Mahallenin iki önemli örneÄŸi olarak nitelediÄŸi Fatih ve BaÅŸakÅŸehir’de “iktidar ve DönüÅŸen Habitus”u incelediÄŸi kitabı bir bakıma AK Parti tabanının kendi özdüÅŸünümselliÄŸi için, yani kendini görüp anlayabilmesi için ayna niteliÄŸinde bir çalışma olmuÅŸ.
Sadece Fatih ve BaÅŸakÅŸehir üzerine deÄŸil, belki AK Parti’nin kendini güçlü ve zayıf hissettiÄŸi belli yerler için özel olarak bu tür çalışmaların yapılması, sadece iktidarı sürdürmenin bir tedbiri olarak deÄŸil, daha münasip, ilkelerle gerçekler arasındaki mesafeleri daha iyi dikkate alan siyasetler geliÅŸtirebilmek için önemlidir.
Fatih ve BaÅŸakÅŸehir toplumun madun, göçmen, sınıf atlamaya çalışan, küçük ve ortasınıf kesimlerini barındırsa da, son 17 yıl içinde, siyasi anlamda iktidarla olan eklemlenmiÅŸlikleri bu iki kentsel mekana çok farklı bir hava kazandırmıştır. Bu süreç içinde Anadolu’nun farklı yerlerinden ya bu dönemde gelmiÅŸ veya önceki dönemde gelmiÅŸ olup tutunmaya, yükselmeye fırsat arayan kesimlerin izledikleri süreçler, bu kentsel mekanlara girerken karşılaÅŸtıkları sorunlar, gerilimler ve 17 yıl sonrasında ortaya çıkan manzara… Bu sefer Suriyeli veya baÅŸka ülkelerden gelen göçlerin sadece az önce gelip yerleÅŸmiÅŸ olan kesimlerce nasıl karşılandığına dair hikayeler…
Kitapta muhafazakar, Ä°slamcı STK’ların bu göçü karşılama, yönetme ve onanla ilgili siyasetler geliÅŸtirme ile ilgili hikayeleri anlatılırken bir yandan da STK’ların habitusunda zamanla yaÅŸanan deÄŸiÅŸime dair tespitler üzerinde fazlasıyla durulmayı hak ediyor. “Ä°ktidar aygıtına dönüÅŸen STK aÄŸları” ifadesi mesela çok ÅŸey söylüyor. Muhafazakar iktidarla eklemlenmiÅŸ haliyle STK’lara üyeliÄŸin tam gönüllü bir faaliyetten ziyade kariyer için bir basamaÄŸa dönüÅŸmüÅŸ olması. Bundan mustarip bir STK temsilcisi durumu ÅŸöyle ifade ediyor: “Ben dava adamı arıyorum. Onlar ise, ‘imkanlarım ne olacak?’ diyor” (s. 107).
KuÅŸkusuz hem BaÅŸakÅŸehir hem Fatih Türkiye’nin sosyolojik geliÅŸimini izlemek açısından tam bir laboratuvar gibi, ama isabetli bir siyaset için, siyaseti güncellemek için de dikkatle izlenmesi gereken mekanlar.
Özet’in çalışmasını okurken, bizzat kendisi tarafından kendi doktora çalışması için yapılmış olmasa AK Parti tarafından kurumsal olarak yaptırılmalıydı diye düÅŸündüm. Tabi benzerlerini de…
(Ä°rfan Özet, Fatih BaÅŸakÅŸehir: Muhafazakar Mahallede Ä°ktidar ve DönüÅŸen Habitus, Ä°stanbul: Ä°letiÅŸim Yayınları, 2019).
Henüz yorum yapılmamış.