Sosyal Medya

Güncel

Ahmet Taşgetiren / Arınç neler diyor öyle?

Ahmet TaÅŸgetiren - Karar



Ali Babacan’a FETÖ’den soruÅŸturma açılması olayı, FETÖ davalarında ilginç bir safhayı daha Türkiye gündemine taşıdı.
 
Olay, öncelikle soruÅŸturmanın açılma seyri bakımından dikkat çekici. Babacan bakanlıktan ayrılalı yıllar olmuÅŸ. FETÖ davaları baÅŸlayalı yıllar olmuÅŸ. “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmaları baÅŸlayalı yıllar olmuÅŸ. Bir gün Babacan’ın parti kuracağı haberleri piyasaya düÅŸmeye baÅŸlıyor ve düÄŸmeye basılıyor. Önce Hazine’de çalışan birisinin “Bakanlığı sırasında bürokrasiyi FETÖ’cülerle doldurdu” tarzında bir suç duyurusu, ardından soruÅŸturma…
 
Aklınıza gelen soru tam da bu alandaki yargı problemini ortaya koyuyor: Babacan parti kurma giriÅŸiminde bulunmasaydı bu soruÅŸturma açılır mıydı?
 
Demek ki bizde yargı bir takım siyasi hesaplarla giyotin görevi ifa edebiliyor.
 
Olayın ikinci safhası Bülent Arınç’ın bir tv programındaki çıkışı ile devreye giriyor.
 
Buna geçmeden önce Arınç ile ilgili bir hususa daha iÅŸaret etme gereÄŸi duyuyorum. CumhurbaÅŸkanlığı Yüksek Ä°stiÅŸare Kurulu üyeliÄŸi, alınacak maaÅŸ tartışmaları içinde Arınç kendini savunuyor ve aldığı parayı nereye sarf edeceÄŸini söylüyor. Åžunlar onun sözü:
 
“Buradan gelecek olan para ne kadarsa yarısını burs, yarısını da KHK’larla maÄŸdur olan binlerce kiÅŸi var. Daire baÅŸkanı adam, dava açılmamış, takipsizlik kararı alınmış, ama görevine iade edilmemiÅŸ. Bir kısmının eÅŸi evlere temizliÄŸe gidiyor, yumurta satıyor. KHK’larla iÅŸlerinden atılmış, beraat kararı almış, kovuÅŸturmaya yer olmadığı kararı alınmış insanlar var. Benim çevremde, ailemden insanlar var.”
 
Arınç kendini savunuyor ama bu arada FETÖ davaları içinde yaÅŸanan bir dramı da kamuoyu gündemine taşıyor. Demek ki neymiÅŸ: KHK maÄŸduru binlerce kiÅŸi varmış. Takipsizlik kararı almış, ama göreve iade edilmemiÅŸ. Bir kısmının eÅŸi temizliÄŸe gidiyormuÅŸ.
 
Olayın ikinci safhası, dedim ya…
 
Babacan’a soruÅŸturma haberinden sonra Kübra Par’ın Habertürk tv’deki programına çıkıyor Bülent Arınç. Kendisine Babacan soruÅŸturması soruluyor. Önce “Acaba bütün bunlar bir kurgu-kumpas iÅŸleyiÅŸi içinde mi cereyan ediyor!..” diye bir cümle kuruyor. Ardından “EÄŸer bunu Ali Babacan’ı engellemek için yapıyorsanız, bu aksine parti kurmasını çabuklaÅŸtırır…”  diye ilave ediyor. Daha sonra da: “Felaket! Çok yanlış. Sayın savcı ÅŸunu bilsin. Bakanlar Kurulunda ortak sorumluluk esastır. Bunu düÅŸünsün ve aklını başına alsın…” notunu ekliyor. Sözlerinin bam teli de ÅŸu cümlelerde odaklanıyor:
 
“Bu savcılar hukuku biliyorlarsa bence Sayın CumhurbaÅŸkanımıza ve bugünkü hükûmete karşı bir yanlışın içindeler…” 
 
Kübra Par hemen soruyu soruyor:
 
“Hukuken mi siyaseten mi?” 
 
Arınç devam ediyor:  
 
“Hukuken de yanlış, siyaseten de yanlış. Bir bakanın yargılanması için Anayasada özel hükümler vardır. Yani bir bakanın icraatı içinde soruÅŸturmaya konu olacak bir ÅŸey varsa, burada bakanlar kurulunun ortak sorumluluÄŸu esastır. Siyaseten de yanlış… Demek o günkü baÅŸbakana gücün yetmiyor, bu yüzden onun bakanından hesap sormaya kalkıyorsun. Yarın onun avukatı mahkemeye gelip ortak sorumluluÄŸun bakanlar kuruluna tevcih edilmesi gerekir dese, evet  ben de bunu istiyorum mu diyecek? Sayın Savcı bunu düÅŸünsün ve aklını başına alsın…”
 
Bu gelişmelerin peşinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına karar veriyor ve dosya rafa kaldırılıyor.
 
Size göre nasıl bir ÅŸey oluyor burada? Arınç ne diyor ki dosya rafa kalkıyor?
 
Bülent Arınç’ın savcıya hitaben “Aklını başına al ey savcı!” demesi geliÅŸigüzel seçilmiÅŸ ifadeler deÄŸil. Demek istiyor ki “Sen Babacan’a soruÅŸturma açarken aslında “Dönemin BaÅŸbakanı” olan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı hedef aldığının farkında mısın?” Hatta böyle bir niyet olabileceÄŸinden kuÅŸkulandığını da anlıyorsunuz sözlerinden.
 
Olan bitene baktığınızda Babacan’ın, “sorumluluk taa yükseklere ulaÅŸabilir ihtimali”yle FETÖ soruÅŸturmasından kurtulduÄŸunu anlıyorsunuz.
 
Babacan – FETÖ ÅŸu bu… O günkü iktidar döneminde içinde “Ä°MAM” bulunmayan devlet kurumu mu vardı? Her ÅŸey hep birlikte yapıldı. Bugün ise altta kalanların canı çıkıyor. “KHK maÄŸdurları evet büyük maÄŸduriyet yaşıyor”, ama onun ötesinde bizatihi “yargının maÄŸdurları” da var. Ne de olsa herkes “ortak sorumluluk” alanına girmiyor! Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın “Hükümeti devirme suçu iÅŸlemediÄŸi”ni, dolayısıyla ağırlaÅŸtırılmış müebbetlik olmadığını taaa Yargıtay’da görmedik mi! Alman Gazeteci Deniz Yücel’e haksızlığın tazminatı da AYM’den çıkmadı mı? Türkiye’nin en büyük sancı alanı Yargı’dır vesselam.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.