Özel / Analiz Haber
Nevzat Tarhan: Modern dünyanın poligamisi çok ilişkili evlilikler
Follow @dusuncemektebi2
Geleneksel değerlere en sıkı şekilde bağlı kadın bile, eşinin bir başkasıyla - kendisi öldükten sonra dahi - evlenmesini istemez.
Hatta kadınlar, ‘mezardan çıkar boÄŸarım seni!’ gibi ÅŸakalar bile yaparlar. Kadının eÅŸini baÅŸkasıyla paylaÅŸmak istememesi, daha kaliteli evliliklerin ortaya çıkmasına yardımcı olur. Kadını sadece çocuklarına annelik yapan ve cinsel ihtiyaçlarını karşılayan biri gibi görme yaklaşımı, kadının duygusal yoÄŸunluÄŸunun hafife alınmasını ya da önemsenmemesini doÄŸurur. Böyle durumlarda kadının egosunu tatmin eden tek ÅŸey, annelik duygusudur. Fakat modernite kadına anneliÄŸin yetmeyeceÄŸini, eÅŸ duygularını da yaÅŸaması gerektiÄŸini söyler. Bu duygular paylaşılırsa, insanı mutlu eden sadakate dayalı bir iliÅŸki kurulabilir.
Çok evliliÄŸin sorumluluÄŸu fazladır. Ä°kinci evliliÄŸi yapanlar bir takım beklentilerle evlenir, ama aileye katılan kiÅŸi sorunlarıyla beraber gelir. Ä°kinci evliliÄŸi gerçekleÅŸtirip de, ‘ben çok mutluyum, her ÅŸey çok iyi gidiyor’ diyen bir erkeÄŸe pek az rastlanır. Fakat, ‘yaÄŸmurdan kaçarken doluya yakalandım’ diyenler çoktur. Ä°kinci evlilik ilk anda iyi gitse de sonradan problemleri çoÄŸalır. Ä°nsan tek eÅŸlilikle yetinmeyi ilke edinmelidir. Prensip olarak tek eÅŸlilik, insanı mutlu etmeye yeter.
Modernite anneliÄŸi ve evlilik baÄŸlarını zaafa uÄŸratarak, kadını sadece bir süs ya da renk olarak görür. Kadını ÅŸov ya da gösteri unsuru gibi gösterir, manken gibi görünmeyi yüceltir. Halbuki düÅŸünen kadın kimliÄŸinin yücelmesi gerekir. Böylece kadına karşı bir ayrımcılık yapılmıştır.
Postmodernizm ise kadının diÅŸilik özelliklerinin, cinsel ve manken kimliÄŸinin aksine, düÅŸünen kadın kimliÄŸinin yükseltilmesi gerektiÄŸini ortaya atarak bu eÄŸilimi baÅŸlattı. Kadın hakları denilince akla gelmesi gerekenin, onun cinsel özgürlüÄŸü deÄŸil, düÅŸünen kadın özellikleri olduÄŸunu ileri sürdü. DüÅŸünen kadınların varlığı arttıkça, kadın erkek ayırımcılığı ortadan kalkacaktır. Kadın kendisini cinsel obje olarak sunmaktan vazgeçecek, düÅŸünce olarak erkeklerden farklı olmadığı görülecektir.
Kadın erkek ayırımcılığına, sadece DoÄŸu’da deÄŸil, Batı kültüründe de çok rastlanır. Meselâ Amerika’da zenci, Ä°spanyol kökenli ve fiziksel özürlü kadınlar dışlanır. Ä°ÅŸ yerlerinde erkek egemen bir sistem vardır ve kadınlar çalıştıkları ortamlarda ayrımcılığa uÄŸrarlar. Bankacılık gibi bir çok saygın meslekte kadınlar engellenir, cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa tabi tutulurlar. Bunun aşılması için kadınlar farklı davranmalı, düÅŸünen kadın kimliÄŸini öne çıkarmalıdır.
Kadınla erkeÄŸin aynı iÅŸ yerinde çalışıyor olmasının, kadına getirdiÄŸi bazı riskler vardır. Meselâ cinsel tacize uÄŸramaları gibi. Kadın çalıştığı iÅŸyerinde cinsel çekiciliÄŸini sergilerse, cinsel taciz konusunda ciddi bir riske girmiÅŸ olur. Erkeklerle aynı ortamı paylaÅŸtıklarında, kadının cinsel çekiciliÄŸi çalışmalarını zorlaÅŸtıran bir unsurdur. Sözlü ya da basit bazı fiziksel tacizlere maruz kalabilir, bu tacizlere tepki gösterdiklerinde ise, erkeklerin ‘regl döneminde, bencil feminist, kendini beÄŸenmiÅŸ’ gibi çeÅŸitli söz ve alaylarıyla karşılaÅŸabilirler. Kısaca erkekler kadına karşı küçümseyici bir tavır sergileyebilirler. Bu davranış, kadını çok alçaltıcı, onun kendine olan saygısına zarar verici ve acı çektirici bir durumdur.
Kadınlar, cinsel tacize maruz kaldıkları için ayrımcılığa tabi tutulduklarını düÅŸünürler. Halbuki kadında kendi güzelliÄŸini sergileme eÄŸilimi vardır, o bundan zevk alır. Erkek ise, kadının güzelliÄŸine bakmaktan haz duyar. Bu davranışlar onların içgüdüsel eÄŸilimidir ve bir ÅŸekilde birbirlerini tamamlar; erkeÄŸin kadına ilgi duymasına, onu cinsel obje olarak görmesine sebep olur.
Cinsellik konusunda fazla cömert davranan kadınlar, erkeÄŸe karşı daha ayartıcı olduklarından, cinsel tacize daha açıktır. EÄŸer kadın cinsel kimliÄŸini ikinci planda tutup, düÅŸünen kadın kimliÄŸini ön plana koyabilirse tacize daha az maruz kalacaktır. ‘Ben kendimi sergiler erkekleri baktırırım, böylece onlarla dalgamı geçerim,’ ÅŸeklindeki bir yaklaşımla, erkeklere acı çektiren kadın tipleri daha çok tacize uÄŸrar. Erkeklerle aynı ortamı paylaÅŸan kadınlar kendilerini sergileme konusunda daha dikkatli davranmalıdır. Bu cinsel bir ayrımcılık deÄŸildir.
Önceki yıllarda erkekler, ‘onlar bizi tahrik ediyor’ diyerek kadınların iÅŸ hayatına ya da sosyal hayata girmelerine karşı çıkarlardı. Çağımızda artık kadın da çalışmaktadır. Onlardan evlerine kapanmalarını istemek de mantıklı deÄŸildir. Erkekler bir asır öncekinden çok farklı ÅŸartlarda bulunduklarını bilmelidirler. Bu tip erkeklere söylenecek tek ÅŸey: ‘Nefsini terbiye et, tahrik olma!’ demektir. Erkekler, dünyada iletiÅŸimin arttığı, kadınla erkeÄŸin son derece içli dışlı olduÄŸu bir çaÄŸda, nefislerini kadına zarar vermeyecek biçimde terbiye etmek zorundadır. Kadın da kendini sergileme konusunda dikkatli davranmalıdır. Erkekler duygularını denetleme, kadınlar kendilerini koruma konusunda hassasiyet göstermelidir. EÄŸer bu sınırlar iyi çizilirse, erkekle kadın arasındaki taciz en aza inecek, kadına karşı bir ayrımcılık da yapılmayacaktır.
Zaten kadına cinsel taciz, ayrımcılık amacıyla yapılmaz. Burada eÄŸitilmemiÅŸ, ıslah edilmemiÅŸ içgüdülerin rolü vardır. Saldırganlık ve cinsellik insanın vahÅŸi duygularıdır, kiÅŸi bunları eÄŸitmelidir. Aksi halde ne zaman, nerede patlayacağı belli olmaz.
Henüz yorum yapılmamış.