Sosyal Medya

Kürsü

Abdurrahman Dilipak: Siyasette her zaman gri alanlar beyaz alanlardan daha fazladır

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit



SavaÅŸ çıktı, çıkacak derken, sonuç ortada. Sonunda Trump herkesle el sıkışmaya baÅŸladı. Kuzey Kore hikâyesi bitti. Huawei krizi de bitti. Ä°ran ABD’nin SÄ°HA’sını düÅŸürdü, sıcak bir karşılık da görmedi. S-400 krizinden de bir sonuç çıkacağı yok gibi. DoÄŸu Akdeniz’de de bu gidiÅŸle bir bir sorun yaÅŸanmaz..
 
Ama yine de emin olamayız. ABD kriz çıkartmadan duramaz. Libya’da, Sudan’da kriz devam ediyor. Venezuela’da kriz devam ediyor. Bunların hepsinin iç politikaya yansımaları var. YönetmediÄŸiniz kriz size yardım etmez, elinize ayağınıza dolaşır. G20’de Trump’ın açıklamalarından bunu görüyoruz. Herkese iltifat etti, gülücükler ve mavi boncuk dağıttı.
 
Bu iÅŸler tarihte de böyle idi. Siyasette her zaman gri alanlar beyaz alanlardan daha fazladır. Kim derdi ki Hz. Muhammed’i öldürmeye gelen adam bir kapı önce iman etsin. Sonra da Müslümanların önderi olsun. Hz. Ömer’i hatırlayın. Hz. Hamza’yı ÅŸehid eden, baÄŸrını yarıp kalbini çıkartıp, ısıran, ÅŸehidin kulağını ve burnunu kesip boynuna takıp dans eden kiÅŸi Müslüman olsun. Böyle bir vahÅŸetin arkasında “özgürlük umudu” ve bir “aÅŸk hikayesi” olduÄŸunu biliyor musunuz!
 
Ve kitap amcanıza lanet etsin!. Ebu Leheb’i hatırlayın. Hani ÅŸu “Tebbet yeda”! diye anılan kiÅŸi.
 
Hz. Osman, Hz. Ebubekir’in oÄŸlunu Mısır’a vali tayin etmiÅŸti de, müfsit ve müfteri birileri Hz. Ebu Bekir’i kandırıp, “o seni Mısır’a gönderiyor ki, orada adamlarına seni öldürtsün” diye yalan söylemiÅŸler ve kendine düzmece bir cinayet emri olan mektup göstermiÅŸlerdi de sonunda vali tayin ettiÄŸi kiÅŸinin arkadaÅŸları tarafından ÅŸehid edilmiÅŸti.
 
Toplumun hali de bir garip. Hz. Nuh’a oÄŸlu da iman etmedi. Bir gemi dolusu mü’minler Tufan’dan kurtuldu. Ya, her namazda salat ve selam ettiÄŸimiz Hz. Ä°brahim’in yeÄŸeni Hz. Lut’un başına gelenlere ne demeli. Kavminden hiç kimse kendine iman etmedi. Hanımı ve çocukları da dahil. Ve sonunda helak oldular. Bizdeki Gâvur dağı ve Gâvur gölü bu olayı anlatır aslında.
 
Hz. Lut dedik de onun kavminin isyanına sebeb olanların mirasçısı olan LBGT’lilere bugün Kur’an Kursu mezunu Ä°MAM’ınoÄŸlu’nun partisi sahip çıkıyor. Garip deÄŸil mi? O parti Kur’an kurslarını kapatmıştı geçmiÅŸte. Laiklik adına dinle ilgili ne varsa yasaklamaya çalışan bir partinin bugün iki büyük ÅŸehirdeki belediye baÅŸkanlarından biri Kur’an Kursu mezunu, ötekisi de “Kanımız aksa da zafer Ä°slam’ın” diyen bir gelenekten geliyor.
 
Her ÅŸey çok karıştı. Ä°nanç, tarih ve gelenek temelinden yükselen bir partinin aileyi muhafaza için kurduÄŸu aileden sorumlu bir bakanlığa Ä°STANBUL SÖZLEÅžMESÄ°’ni imzalattılar. Ä°ÅŸler çok karıştı çok.
 
Al-i Ä°brahim’den çocukları 1000 yıl peygamber olan Hz. Yakub’un evinde 13 kardeÅŸten 11’i kardeÅŸleri Yusuf’u kuyuya atıyor. DüÅŸünebiliyor musunuz, bu kıskançlıklarının asıl sebebi, tarlayı eken, hayvanları besleyen kendileri olduÄŸu halde, yaÅŸça daha büyük oldukları halde bir “rüya-yı sahiha” ile kardeÅŸlerinin Peygamber olacağı bilgisi. Bu cinayete kastedenler, “sahabe” hükmünde insanlar. “Ehl-i Beyt”ten. “Yakub Mektebi”nden bunlar olurken Firavun’un sarayında, bir Hz. Musa var, bir Hz. Harun var, bir Hz. YuÅŸa var! Hz. Lut’un karısı benim annem deÄŸil ama Firavunun karısı Hz. Asiye benim annem! DüÅŸünsenize 3 Peygamber büyüten bir kadın! Ä°nsanlık tarihinin en muhteÅŸem kadınlarından biri de bir baÅŸka Firavunun hizmetkârı! Hz. Hacer. Bir baÅŸka Firavun ise Hz. Yusuf’un koruyucusu!
 
Bizim her yerde dostlarımız, her yerde düÅŸmanlarımız var. DüÅŸman evinde dost, dost evinde düÅŸman! Kendi nefsimizde ÅŸube açan bir ÅŸeytan var! Her ay umre yapıp günahlarını sildirdiÄŸini düÅŸünen kendini herkesten çok umre ve hac yaptığı için mütedeyyin, muhafazakar sayan “müfsit ve fasık” insanlar da var. Evet, Ä°mamoÄŸlu benden ses olarak daha güzel Kur’an-ı Kerim okuyor. Ä°çindekilere ne kadar uyuyor o ayrı. Belam da Hz. Musa ve Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi bilen bir kiÅŸi idi.
 
Yarın Ä°mamoÄŸlu benden daha iyi bir Müslüman olamaz mı! Elbette olabilir. O zaman biz herkese davetimizi sürdürelim.
 
Bu anlamda güzel örnek olmalıyız. Taif’e giden peygamber gibi olmalıyız. Adalet barış, hürriyet çizginden ayrılmamamız gerek. Haksızlıklar karşında tarafımız haklıdan yana olmalı. O kim olursa olsun. Ä°ÅŸi ehline vermeliyiz. Müslümanız da “Müslümancılık” Müslümanlık deÄŸildir. Müslüman bir baÅŸkasına haksızlık yaparsa biz haklıdan yana olmalıyız.
 
Hz. Lut ve Hz. Yusuf örnekleri çok ilginç. Hz Lut son güne kadar kavmini Hakk’a davet etti. Sonuç “sıfır baÅŸarı”!? Hz. Lut baÅŸarısız bir peygamber mi idi! HaÅŸa! O sadıklardandı. Görevini eksiksiz yaptı. Ve ona isyan eden o günün LBGT’lileri helak oldular. Hz. Lut, pedagojiden anlamıyor olabilir mi? Ya da iyi bir kamuoyu araÅŸtırması yapmadı mı acaba. Ä°yi bir tanıtım grubu da yoktu mu diyeceÄŸiz. Halkın duymak istediÄŸi ÅŸeyleri söylese, onlardan birilerini yanına alsa, o kadar tavizsiz davranmasa birilerini daha kurtaramaz mı idi acaba. HaÅŸa sümme haÅŸa! Son güne kadar anlattı. Ve son gün bütün ailesini geride bırakarak, arkasına bakmadan yoluna devam etti. 
 
Biz böyle mi davranıyoruz. BaÅŸka türlü davranması gerekseydi Allah ona söylerdi. Son gün melekler insan kılığı ile yanındaydılar. Cebrail yanındaydı. 
 
Peygamberler bize örnek ve önder olacaktı deÄŸil mi. Peki biz onlar gibi mi davranıyoruz.
 
Hz. Yunus’u hatırlayalım. Çeyrek asır gibi bir zaman Ninova halkını Hak’ka davet etti de kimse iman etmedi. Dışarıdan ÅŸehre gelen iki kiÅŸi onu dinledi, iman etti de onlar da geldikleri ÅŸehre dönüp bu dini tebliÄŸ etmeye devam ettiler. Hz. Yunus’un tebliÄŸine kendi halkından hiç kimse iman etmedi. Ve Hz. Yunus bu durumdan üzüldü ve Ninova’yı terk etmek üzere ÅŸehirden ayrılırken Cebrail gelip geri dönmesini bir ay ya da 40 gün gibi bir süre için kavmini davet etmeye devam etmesini söyledi. Hz. Yunus geri döndü ve verilen sürenin bitmesine 3 gün kala yine kimsenin davetine icabet etmemesi üzerine ÅŸehri terk etmek için hazırlıklarını yaptı ve bir gün sonra ÅŸehir meydanında, halka hitaben asi oldukları için yakında büyük bir belanın kendilerini bulacağını ve kendinin de artık ÅŸehri terk edeceÄŸini söyledi ve ÅŸehirden ayrıldı. O ÅŸehirden ayrıldıktan sonra Hz. Yunus’un haber verdiÄŸi alametler belli olmaya baÅŸladı. Etrafı kara bulutlar sardı ve rüzgar esmeye baÅŸladı. Halk panikledi. Bir gün sonra benzi sararan halk Hz. Yunus’u bulmak için çevreye adamlar gönderdiler ama bulamadılar. O baÅŸka ÅŸehirden gelen iki Mü’mini buldular. “Nerede” diye sordular. “Bilmiyoruz” dediler. Ve o kiÅŸiler dediler ki,  “Hem onu bulup ne yapacaksınız ki sizin için ancak yaptığınızın karşılığı vardır. Onu aramayı bırakın ve kurtuluÅŸa ermek için onun dediÄŸini yapın ki kurtuluÅŸa erenlerden olasınız”.
 
Onlar da öyle yaptı. Son gün bir tepeye çıkıp topluca tevbe ettiler. HelalleÅŸtiler. Åžehre girip içlerinden biri evinin temelini kazdı ve komÅŸusunun bahçesinden gizlice aldığı yontulmuÅŸ taşı çıkartıp komÅŸusuna verdi. Topluca tevbe ettiler, felaket yaklaÅŸmışken, kurtuluÅŸa erenlerden oldular.
 
Yunus aleyhisselama gelince, o kavminin tevbe ettiÄŸini öÄŸrenmeden önce son günü beklemeden onlardan ayrıldığı için üzgündü.
 
Sahi bütün bunların bizim hayatımızdaki karşılığı ne? Bunu tarihte yaÅŸanan bir olay olmasının yanında, bugün kendimiz için bir yol haritası olarak kullanacak olursak, nasıl bir ders çıkartmamız gerek.
 
KurtuluÅŸun anahtarı, risalet içinde gizli. Åžimdi karar zamanıdır. Selam ve dua ile. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.