Sosyal Medya

Güncel

Gökhan Özcan: Kelime çitleyen bir koca kalabalık

Gökhan Özcan- Yeni Şafak



''Ä°nsan suya düÅŸtüÄŸü için deÄŸil, sudan çıkamadığı için boÄŸulur” buyuruyor Hazreti Mevlânâ.
 
Büyük kelimelerle konuÅŸuyoruz, küçük anlamlarla idare etmeye çalışıyoruz. Büyük meseleleri çözmeye soyunuyoruz, küçük engellere takılıp kalıyoruz. Samimiyetimiz yok, ulaÅŸtığımız hiçbir kanaatin arkasında duramıyoruz. Uzun yola koyulmak için hep kısa kalıyor soluklarımız. Yanlışın teorisinde hemfikiriz ama oradan doÄŸrunun pratiÄŸine geçemiyoruz. Biz olan biteni teÅŸhis etmeye çalışırken olanlar olmaya devam ediyor ve dolayısıyla hiç bitmiyor. Biz deÄŸiÅŸmediÄŸimiz için deÄŸiÅŸmeyen ÅŸeylerden ÅŸikayet edip duruyoruz. Kir pas içindeki insanların banyo estetiÄŸinden söz etmesi gibi bir fikir dünyamız var. Teferruatın minyatür kalelerinde ölesiye top koÅŸturmayı marifet sanıyor, asıl sahada tıknefes kalıyoruz. Büyük fikirler üretemediÄŸimiz, büyük eserler veremediÄŸimiz için eldekini abartmayı ve kabartmayı seçiyoruz. Hayatımıza girmesine ve yerleÅŸmesine hiç tereddüt etmeden izin verdiÄŸimiz ÅŸeyler için bir zaman sonra “Bunlar artık hayatın bir gerçeÄŸi, bunlarla yaÅŸamak zorundayız” demeye baÅŸlıyor ve kendimizi periyodik olarak rahatlatıyoruz. Ä°nsanın insanlığını belirleyenin konuÅŸtuÄŸu kelimeler deÄŸil, o kelimelere hayatıyla yüklediÄŸi anlam olduÄŸunu unutuyoruz. Biri hayatımızla ilgili acı bir hakikati dile getirdiÄŸinde onu alıyor, evirip çeviriyor, bir süre onunla oynuyor, oyalanıyor ve sonra sessizce bir elimizden bırakıyoruz. Edilen lakırdılara bakarsak neyin nasıl olması gerektiÄŸini bilmeyenimiz yok ama o ÅŸeyi olması gerektiÄŸi gibi yapmaya azmedenimiz yok. Kelimeleri tüketiyor ama sadra ÅŸifa hiçbir anlam üretemiyoruz. Biz adeta konuÅŸmuyor, bir araya gelip durmadan kelime çitliyoruz.
 
“Biliyor musun, konuÅŸmaktan yorgun düÅŸtüÄŸümü hissediyorum bazen” dedi oturanlardan biri. “O konuÅŸmaktan deÄŸil” dedi diÄŸeri, “sadece konuÅŸmaktan!”
 
Kimiz biz? Kaç kiÅŸiyiz? Baksanıza ne kadar kalabalığız! Madem bu kadar kalabalığız; nasıl oluyor da her birimiz ağırlığından ÅŸikayet ettiÄŸimiz ÅŸeylerin birer ucundan tutup kaldıramıyoruz? Neden o ÅŸeyleri iyi bir silkeleyip üstlerindeki tozdan pasaktan kurtaramıyoruz? Åžunca insan, birer omuz verip ÅŸu insanlığı götürülmesi gereken yere kadar başımızın üstünde taşıyamıyoruz? Kimiz biz? Kaç kiÅŸiyiz? Bu kadar kalabalıkken nasıl bu kadar azız?
 
“Ä°nsanlığın en önemli görevi insan olmak için çaba göstermek” diyor ‘Otomatik Piyano’nun bir yerinde Kurt Vonnegut. Ve kitabın baÅŸka yerinde de ÅŸöyle bir ÅŸey: “Bu hayatta, inan bana, düÅŸünceli olanlar, hassas olanlar, gülünçlüklerinin farkında olanlar, binlerce ölüm yaÅŸar”
 
Bir de ÅŸunu düÅŸünün; yeryüzünde dokunacak kimse bulamayan bir keder ne hisseder?
 
EdindiÄŸimiz daÄŸ gibi bir anlamı göz açıp kapayıncaya kadar kemirip tarumar edebilir samimiyetsiz üç beÅŸ kelime... DosdoÄŸru olmak bunun için önemli ve dosdoÄŸru olmamak bu yüzden tehlikeli... YaÅŸayanlar biliyor, samimiyetsizlik bütün konuÅŸma balonlarını patlatıyor er ya da geç!
 
“Ä°nsanın hakikate isyanı ‘hayır’ kelimesiyle baÅŸlamaz” dedi beyaz saçlı adam, “o ilk isyanı baÅŸlatan ‘ama’ kelimesidir”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.