Özel / Analiz Haber
Akif Emre'nin Arşivinden: Tarih tecrübemiz milliyetçiliğin açtığı ayrımcılığın karşı milliyetçiliklerle çözülmediğini söylüyor
Follow @dusuncemektebi2
İki partinin tabanlarının birbirine yakın, hatta daha yaklaşmakta olduğu tespiti üzerinde siyaset analizi yapanların bu gerçeği idrak etmeleri gerekir. Özellikle resmi ideolojinin milliyetçi uygulamalarından beslenen ve onu bahane eden Kürt milliyetçiği temelindeki siyasetin memleketin genelinde aksülamel bulduğu bir dönemde...
Yeni hükümet alternatifleri arasında AK Parti-MHP'yi gündeme getirenler, iki partinin tabanlarının birbirine yakın olduÄŸu tezini öne sürüyorlar. Birbirine yakın tabandan gelen iki partinin daha iyi anlaÅŸacağı, bunların saÄŸlıklı bir koalisyon kurabileceÄŸi ve temel politikalarda sorun olmayacağı savunuluyor. Ä°lk bakışta tabanların sosyolojik yapısı açısından isabetli bir tespit gibi görünüyor.
Meselenin bu kadar basit olmadığı aÅŸikar. Zira her iki partinin tabanının belli konularda birbirine yakın olması tepede ortak siyaset yapmayı kolaylaÅŸtırmak yerine zorlaÅŸtırabilir. Bu iki partinin tabanlarının bazı konularda ortak görüÅŸlere sahip olmaları, içinden geçtiÄŸimiz kritik süreçte avantaj bile olmayabilir.
Durum teknik anlamda Meclis aritmetiÄŸi içinde çoÄŸunluÄŸu saÄŸlayacak bir koalisyon kurmakla çözümlenemeyecek kadar farklı etkenlerin göz önüne alınmasını gerektiriyor. Mesela milliyetçi hassasiyeti ve ideolojisi ile öne çıkan MHP ile daha muhafazakâr ama gittikçe milliyetçi, merkez politikaları benimsemeye namzet AK Parti tabanının talepleri, heyecanları siyasete yansıdığı ölçüde Türkiye daha iyi yönetilir bir ülke mi olacaktır?
Bu sorunun cevabı muhtemel koalisyon pazarlıkları, hükümet programlarına bakarak, bunlar analiz edilerek verilebilir.
Asıl mühim olan bu iki partinin tabanının hangi dinamiklerle, hangi eksen üzerinde birbirine yaklaÅŸmaya baÅŸladığıdır. Bu yakınlaÅŸma siyasetin yapısnı olduÄŸu kadar toplumsal ayrışmaların geleceÄŸini belirleyecek bir evrilmedir.
Çok genel anlamda MHP; tabanı ve siyasi çizgisi ile milliyetçi, devletçi bir ideolojiyi savunmakta ve tabanı ile tepe arasında fazla bir çeliÅŸkisi olmayan bir parti. Hatta zaman zaman tabanın yükselen milliyetçiliÄŸini, dışlayıcı militan heyecanlarını liderliÄŸin törpülediÄŸi bir siyasi gelenek söz konusu. Özellikle Devlet Bahçeli döneminde, temel tezleri savunulmakla beraber MHP tabanının militan tavrının törpülendiÄŸi bir süreç yaÅŸandı.. Bu açıdan vatanın bölünmezliÄŸini farklılıkların görünmezliÄŸine baÄŸlayan milliyetçi hamaset PKK saldırıları arttıkça tabanda daha militan, keskinleÅŸen bir yankı bulmaya hazır.
Ak Parti'nin MHP tabanı ile yakınlaÅŸması konusunun muhafazakârlık, milli, manevi deÄŸerler, saÄŸcılaÅŸma anlamını aÅŸan boyutu var. Geleneksel AK Parti çekirdek tabanı, etnik temelli bir ayrışmadan çok muhafazakârlığı öne çıkaran hassasiyetleri ile tanınır. Bu nedenle statükoyu korumakla birlikte nisbi bir merkeze muhalif ton da barındırır. Kürdü, Lazı yok sayan resmi yaklaşıma mesafelidir.
Ne var ki, bu tabanın uzun iktidar döneminden sonra adeta bir evrilme geçirecek kendini temsil eden iktidarı savunma refleksi, tabanı daha da merkeze yaklaÅŸtıracaktır. Ä°ktidar partisinin siyasi tutum ve çizgisi ne olursa olsun, çekirdek tabanında milliyetçiliÄŸe mesafe koyan, muhafazakârlığı öne çıkaran, memleketin selameti ile hükümetin baÅŸarısını aynı gören yaklaşımı ile MHP'nin devletçi, milliyetçilik çizgisi arasında kendi içinde yine de anlamlı bir ayrışma vardır.
Muhafazakar kesim neo-liberal politikalarla dünya sistemine, merkeze eklemlenirken, muhafazakâr deÄŸerleri açısından öteki muamelesi gördüÄŸünün farkında oldu uzun süre. Post-Kemalist evreye girildikçe hükümetin devamı ve baÅŸarısı ile memleketin kaderi ve dolayısıyla sistemin bekası aynı anlamlara gelmeye baÅŸladı. Bu siyasal konumlanmanın, zihinsel dönüÅŸümün tabanda çok analiz edilerek, temellendirilerek ÅŸekillenen bir siyasi tercih olduÄŸunu söylemek de zor.
Ancak hem siyasetin talepleri ve politik konumlanışı hem de Türkiye sosyolojisindeki ayrışmalarda ÅŸekillenen statükoculuk, siyaset psikolojisini aÅŸan bir çizgiye oturmuÅŸ görünüyor.
Geleneksel çekirdek tabanın hiç olmazsa merkeze mesafeli, kültürel tonlar arttıkça muhalif, bir o kadar da milliyetçi ayrışmaya mesafeli tavrı iktidarın zora girdiÄŸi, sıkıştırıldığı noktada saÄŸcı tonları gittikçe koyulaÅŸan bir renge büründüÄŸü gözlemlenebilir.
Böylesi bir siyaset sosyolojisinin Türkiye açısından ne sonuçlar doÄŸuracağını uzun boylu düÅŸünmeye gerek yok. Ancak siyasal gerginlik bir yana hala milliyetçi ayrışmaya mesafeli önemli bir dinamizmin olduÄŸu bu soÄŸukkanlılığın Türkiye için yitirilmemesi gereken bir saÄŸduyu olduÄŸunu vurgulamak gerekir. Siyasetin hesaplarından, uygulamalarından, önceliklerinden bağımsız olarak bu toprakların tüm renklerini kuÅŸatan bir hassasiyetin, tarihsel sükûnetin korunması hayati önemdedir.
Ä°ki partinin tabanlarının birbirine yakın, hatta daha yaklaÅŸmakta olduÄŸu tespiti üzerinde siyaset analizi yapanların bu gerçeÄŸi idrak etmeleri gerekir. Özellikle resmi ideolojinin milliyetçi uygulamalarından beslenen ve onu bahane eden Kürt milliyetçiÄŸi temelindeki siyasetin memleketin genelinde aksülamel bulduÄŸu bir dönemde...
EÄŸer Ak Parti tabanının muhafazakârlığı ÅŸu kritik günlerde MHP milliyetçiliÄŸine yaklaşıyor ve bunun siyasete yansıması isteniyorsa memleketin geri kalanı için söylenecekler tükenmiÅŸ demektir. Tarih tecrübemiz milliyetçiliÄŸin açtığı ayrımcılığın karşı milliyetçiliklerle çözülmediÄŸini söylüyor.
Henüz yorum yapılmamış.