Sosyal Medya

Güncel

Mehmet Acet: Nehrin suları nereye doğru akıyor?

Mehmet Acet- Yeni Åžafak



Nehir metaforunu kullanmanın tam zamanı olsa gerek.
 
Hep beraber bir nehir suları içerisinde yüzüp gittiÄŸimizi düÅŸündükten sonra, bir an için kıyıya çıkıp akışın nereye doÄŸru ilerlediÄŸini izlemek.
 
Birbirinden haberdar olmayan milyonlarca insanın seçim dönemlerinde yine birbirlerinden habersiz ÅŸekilde ortak bir refleks gösterebilmesi.
 
O refleks nedir?
 
Ä°stanbul özelinde soruyu ÅŸöyle biçimlendirebiliriz:
 
806 bin kiÅŸi neden fikir deÄŸiÅŸtirdi, nasıl bir gerekçeyle, birbirlerini tanımadıkları halde ortak bir yönelim içerisine girebildiler?
 
Her seçimden sonra kazananların da kaybedenlerin de odaklanması gereken soru bu olmalı.
 
Siyaset geçmiÅŸe deÄŸil, geleceÄŸe doÄŸru yapılır.
 
Seçimler de geleceÄŸe dönük atılacak adımlar, geliÅŸtirilecek inisiyatifler üzerinden deÄŸerlendirilmesi halinde kazanç ya da kayıp getirir.
 
Nehir metaforuna dönüp gidiÅŸata dair okumalar yapmaya çalışalım.
 
Birkaç yıldır OrtadoÄŸu’dan, merkez üssü Körfez ülkeleri olan, Kuzey Afrika ülkelerini de, Türkiye kıyılarını da etkileyen yeni bir dalga yükseliyor.
 
Mısır’da, Suudi Arabistan’da, BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nde, Sudan’da, Libya’da, Tunus’ta büyük sarsıntılar oldu, olmaya devam ediyor.
 
Yakın zamanda Avrupa ülkelerinde yapılan seçimlerde olduÄŸu gibi, buralarda da ‘Türkiye faktörünün’ güçlü yansımaları oluyor.
 
Tunus’tan yeni dönen bir tanıdığımız, Ekim’de yapılacak olan seçimlerin ana tartışma konusunun Türkiye ve Tayyip ErdoÄŸan olduÄŸunu söyledi.
 
Muhalifleri Nahda’yı, Tunus’u Türkiye’nin 82. vilayeti yapmaya çalışmakla suçluyorlarmış.
 
Birkaç gündür, Ä°stanbul seçimlerinin bu saydığımız ülkelerdeki yönetimler ve yandaÅŸları tarafından nasıl bir coÅŸkuyla karşılandığına dair haberler okuyoruz.
 
Bu coÅŸkunun gerekçesini sunan bir anket sonucu da var önümüzde.
 
Ä°ngiliz The Guardian Gazetesi’nde yer alan habere göre, Princeton Üniversitesi’nin yaÅŸları 18 ile 29 arasında deÄŸiÅŸen Arap gençleri arasında yaptığı, 25 bin kiÅŸinin katıldığı bir anket bu.
 
Ankete katılan Arap gençler, ‘Güvenilir’ buldukları dünya liderleri arasında Tayyip ErdoÄŸan’a yüzde 51 oranında oy kullanmışlar.
 
Ä°kinci sıradaki Putin’e yüzde 28, Trump’a yüzde 12 oy çıkmış.
 
Körfez’de paranın, propagandanın ve fiili durumun gücüyle yeni bir düzen kurmaya çalışanların, bu konuda da ciddi mesafeler kaydetmiÅŸ olanların Ä°stanbul seçimlerini coÅŸkulu ÅŸekilde karşılamalarının gerekçesi bu.
 
O coÅŸku halinin Türkiye’de karşılığını bulan halini görmek içinse yabancı dil bilmeye ya da tercüme haberlere bakmaya gerek yok.
 
Ä°stanbul seçimlerini ‘Sonun baÅŸlangıcı’ olarak görüyorlar.
 
‘BaÅŸlangıcın sonu’ olarak da uzak bir takvime deÄŸil, sonbahara kadar vadeyi kısaltmış durumdalar.
 
Seçimlere normal ÅŸartlarda 4 yıllık bir süre olduÄŸu halde, erken seçim kararı almanın Meclis’te aritmetik bir karşılığı olmadığı halde, vadeyi bu kadar kısa tutmalarını ÅŸu kısa vakit içerisinde yaÅŸanabilecek bir ÅŸeylere umut baÄŸlamakla açıklayabiliriz.
 
Bu bir ÅŸeylerin neler olduÄŸunu da herkes biliyor.
 
Ekonomi çöksün, toplumsal olaylar peydah olsun, ErdoÄŸan ülkeyi yönetme kapasitesini kaybetsin ki, bütün bunlar olabilsin.
 
Nehirden çıkıp, suyun akışını izleyip, ne yapmak gerekir sorusu üzerinden ilerlenmesi halinde, bu vahÅŸi senaryoya bel baÄŸlayanların temennileri bir kere daha havada kalacaktır.
 
CHP, Ä°stanbul seçimlerini açık ara aldı ama bunu özlü bir deÄŸiÅŸim sinyaliyle deÄŸil, Ak Parti’nin seçmene karşı kullandığı kozları elinden alarak, kozmetik, seçime endeksli bir duruÅŸ sergileyerek yapabildi.
 
Genelleme yapmak istemem ama bu yıkıcı senaryonun aynı çevrelerde epeyce müÅŸteri bulduÄŸu da bir gerçek.
 
Öbür yandan bir deÄŸiÅŸim, dönüÅŸüm ihtiyacı olduÄŸu da ortada.
 
Ak Parti’ye destek veren çevrelerde Ä°stanbul seçimleri sonrası artan eleÅŸtiri, özeleÅŸtiri çaÄŸrılarının önemli bölümünün iyi niyetli ve geleceÄŸe dair endiÅŸeler üzerine bina edildiÄŸini düÅŸünüyorum.
 
Bu endiÅŸeler üzerine geliÅŸtirilen yapıcı tutumları dikkatle not etmek gerekir.
 
Ama bu yapılırken, yıkıcı senaryonun peÅŸinde koÅŸanların ekmeÄŸine yaÄŸ sürmeyecek bir dengenin tutturulması da sanıyorum büyük kıymet arz ediyor.
 
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Salı günü yaptığı açıklamaları tekrar hatırlatalım:
 
“Nerelerde eksiklik, kopukluk, yanlışlık varsa bunları gidermenin yollarını arayacağız. Buna göre da atmamız gereken adımları kararlılıkla hayata geçireceÄŸiz. Milletimizin verdiÄŸi mesajları görmezden gelerek kulağımızın üzerine yatma lüksüne sahip deÄŸiliz.”
 
DeÄŸiÅŸim mantığı üzerine kurulu yeni bir politika inÅŸasına ihtiyaç var.
 
31 Mart’tan sonra ErdoÄŸan’ın gündeme getirdiÄŸi Türkiye ittifakı üzerinden yapılacak yumuÅŸatıcı hamleler memlekete iyi gelebilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.