Sosyal Medya

Güncel

İbrahim Tenekeci: Yat sahiplerine tanınan kolaylıklar çiftçilere de tanınsa keşke

Ä°brahim Tenekeci- Yeni Åžafak



Ä°yi bir baÅŸlangıç yapmayı bile büyük baÅŸarı olarak görenlerdeniz. Bunun adı kanaat midir, ufuk darlığı mı, bilemiyorum.
 
Siyasî bağımsızlığın birinci ÅŸartı, iktisadî bağımsızlıktır. Almanya, Ä°kinci Dünya Savaşı sonrasında ordusunu teslim etti ama sanayisini teslim etmedi. Biz hem sanayi ülkesi olamadık hem de tarım ve hayvancılığı garip bıraktık.
 
Bir yıldır özellikte takip ediyorum. Ä°ÅŸsizlik rakamlarıyla beraber fabrika, büyük imalathane ve çok iÅŸçili atelye yangınları da artıyor. Neredeyse her gün bir ekmek teknesi bu ÅŸekilde kapanıyor. Sayının çokluÄŸu ve hızlı artışı karşısında ÅŸüpheye düÅŸen kaç kiÅŸi çıkar?
 
Ä°ÅŸsizlik demiÅŸken... Eyüp Sultan beldesinde NiÅŸancı Feridun Ahmed PaÅŸa türbesi bulunuyor. Hızır Baba olarak da bilinir. Ä°nsanlar türbenin duvarına dilek ve isteklerini yazıyor. Belli aralıklarla oraya gider, duvardaki yazıları okur ve genel durumla ilgili ‘fikir sahibi’ olmaya çalışırım. Son zamanlarda iÅŸ bulma dilekleri çok daha fazla yazılıyor. Kimi kendine, kimi eÅŸine veya evladına iÅŸ istiyor. Her ÅŸeyi ekonomi sayfalarında, para bültenlerinde bulamayız. Oralarda rakamlar, buralarda hayatlar var.
 
***
 
Uzunca bir süredir Anadolu topraklarını geziyorum. Birinci sınıf tarım arazilerinin yirmi yıl içinde nasıl azaldığına ve ne hale geldiÄŸine yakından ÅŸahitlik ettim. Birçok ülke denizi doldurup tarım arazisi elde ederken, biz en kıymetli topraklarımızı moloz döküm sahası yapmaktan çekinmiyoruz.
 
Hem ülkenin önemli kısmında tarım ve hayvancılık geriliyor, hem fabrikalar kapanıyor. Bunun elbette birçok nedeni var.
 
Son yıllarda komisyonculuk adeta bir ‘kültür’ haline geldi. Sadece ihaleleri, etkinlik iÅŸlerini, ajansları kastetmiyorum. Üretici ile tüketici arasındaki komisyoncular, hem etiketleri yükseltiyor hem de iki tarafa birden zarar ettiriyor.
 
Ä°stanbul’da birçok kıymetli sanayi kuruluÅŸu yıkıldı ve yerine alış veriÅŸ merkezi, lüks konut vesaire yapıldı. Bu fabrikaların ciddi bir kısmının baÅŸka bir bölgeye taşındığını da söyleyemeyiz. Evet, üretimden tüketim ve eÄŸlence toplumuna doÄŸru bir gidiÅŸat görülüyor.
 
Bir de bizim oradan örnek verelim: TaÅŸköprü kendir fabrikasını önce jüt ipliÄŸi tesislerine dönüÅŸtürdüler, sonra iki yıllık yüksekokul yaptılar. Åžimdi kendir ekimi serbest, fakat fabrikası yok.
 
Tarımda yüksek maliyetlerle ilgili yakın ve sıcak bir hatıra: Babam, köye kesin dönüÅŸ yaptı. Ä°lk senesinde dört tarlaya arpa ekti. Bu tarlalara çeyrek asırdır el deÄŸmemiÅŸ. Ä°yice dinlenmiÅŸler yani. Sonuç itibariyle, on lira masraf etti, dört liralık mahsul aldı. Bir daha da böyle bir iÅŸe giriÅŸmedi. Yat sahiplerine tanınan kolaylıklar çiftçilere de tanınsa keÅŸke.
 
***
 
SaÄŸduyu gazetesinde kültür sanat editörüyken, ilk haberlerimden biri, Yedikule surlarındaki bostancılarla söyleÅŸi yapmak olmuÅŸtu. SöyleÅŸimiz yayınlanınca, “kültür sanat ve bostan, ne alaka” diyen birkaç okuyucu oldu. Oysa bostanlar, Osmanlı devrinden yakın zamana kadar, ÅŸehir kültürünün vazgeçilmez bir parçasıydı.
 
Hüsrev Hatemi Hocamız gibi Çukurbostan günlerine yetiÅŸemesem de mesela Kâğıthane, Kemerburgaz, Göktürk hattındaki bostanları biliyorum.
 
Bostanların iÅŸlevi ÅŸuydu: Ä°htiyaçların önemli bir kısmını kendi içinden ve taze olarak karşılamak. Böylece nakliye masrafı, akaryakıt tüketimi ve komisyoncu kârı gibi birçok olumsuz etken aradan çekiliyordu.
 
Bugün Alibeyköy semtinin merkezinde mısır, BayrampaÅŸa’da enginar heykeli var. Bunları elbette aramıyoruz. Nostalji de yapmak istemem.
 
Bostan bahsini ÅŸunun için açtım: Artık gittiÄŸimiz, gezdiÄŸimiz uzak daÄŸ köylerinde bile bostan görmek zorlaşıyor. Domates, salatalık, kıvırcık gibi basit ihtiyaçlar dahi hazır alınıyor.
 
Eskiden, bez torbalar içinde tohumlar saklanırdı. Bu torbalar özenle korunurdu. Åžimdi bunu yapan pek az insan kaldı.
 
Ülkemizde kullanılan tohumların yüzde yetmiÅŸ beÅŸinin ithal olduÄŸu ve beraberinde yeni hastalıklar getirdiÄŸi söyleniyor. Haliyle, ithal edilen tarım ilacı miktarı da artmış oluyor. GeçmiÅŸte, Çayırova Tohum Sertifikasyon Test MüdürlüÄŸü’nde iki gün misafir olmuÅŸtum. Bu müdürlüklerin sayısı, sahası ve imkânları arttırılmalıdır.
 
Tohum konusu, en az hava savunma sistemleri kadar millî güvenlik meselesidir.
 
***
 
Sanayi için bir ÅŸey diyemiyorum. Fakat tarım ve hayvancılık politikalarının gözden geçirilmesi, günübirlik çözümler yerine uzun vadeli kararların alınması gerekiyor.
 
Tek tip tarım, vahÅŸi sulama ve ağır ilaç kullanımı, toprağımızı verimsiz hale getiriyor. Bereketin sembolü olan Konya Ovası’nın vaziyeti ortadadır. Aşırı kullanım nedeniyle, yeraltı su kaynakları her yıl bir metre kadar geri çekiliyor. Bunun devamı çölleÅŸmedir.
 
Bir diÄŸer ÅŸikâyet de ÅŸudur: Devletten tarım ve hayvancılık desteÄŸi alanların hatırı sayılır bir kısmı, bu durumu suiistimal etmeye yatkın kimselerden oluÅŸuyor. Hatta sadece bunun için baÅŸvuran insanların varlığından söz ediliyor. Denetim ÅŸart.
 
Vaktiyle birkaç genç arkadaşın kurduÄŸu BuÄŸday DerneÄŸi, devlet kurumları baÅŸta olmak üzere herkese iyi fikir verebilir, güzel örnek olabilir. Ekolojik tarımı ve yaÅŸamı destekleyen dernek, birçok aile için kazanç kapısı olmuÅŸ durumdadır. Evet, istihdam. Ayrıntılı bilgiye ulaÅŸmak isteyenler, derneÄŸin Feriköy’de organize ettiÄŸi pazara gidebilir.
 
Bu yazıyı sohbet eder gibi, iddia taşımadan kaleme aldım. Rakam ve teknik bilgiye boÄŸmadan. Biraz hatıra, fazlasıyla gözlem. Belki birileri için hayırlı baÅŸlangıçlara vesile olur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.