Sosyal Medya

Güncel

Abdullah Yıldız: Neden kaybedildi?

Abdullah Yıldız- Yeni Akit



Kaybedene akıl veren çok olurmuÅŸ… Bu yazı da öyle anlaşılabilir. Ancak okuyucularım bilirler ki, bu kardeÅŸiniz siyasi analizlere pek girmez. Yine girmiyoruz, sadece bazı Ä°slâmî hakikatleri hatırlatıyoruz…
 
Geçen sene de 24 Haziran seçimi sonrası, Müslümanca yönetimin bazı ilkeleri üzerinde durmuÅŸ, müminler olarak yapıp-ettiklerimizin ve yapmayıp-etmediklerimizin saÄŸlamasını yapmayı önermiÅŸtik…
 
Ä°mam Gazali’den aktarılır: Hükümdarlığını kaybetmiÅŸ birine sorulur:
 
-“Yönetimini/Ä°ktidarını nasıl kaybettin?”  Eski hükümdarın cevabı oldukça manidardır:
 
-“Devlet/iktidar ve kuvvetle gururlanmam (“güç zehirlenmesi”), istiÅŸareden uzaklaÅŸmam, ehliyetsiz kimseleri önemli iÅŸlere tayin etmem (sebebiyle).”
 
Bu kıssadan sadece siyasi iktidar deÄŸil, her yönetici ve makam sahibi ders almalıdır.
 
AÅŸağıdaki âyet-i kerimeler Müslümanca bir yönetimin ana ilkelerinden bazılarını bir arada verir:
 
“O müminler ki, eÄŸer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı dosdoÄŸru kılar, zekâtı verirler, iyiliÄŸi emreder ve kötülükten alıkoyarlar. Ä°ÅŸlerin sonu Allah’a varır.” (Hacc 22/41)
 
“Onlar, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar; öfkelendiklerinde kusurları bağışlarlar. Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Ä°ÅŸleri, aralarında ÅŸûra iledir…” (Åžûrâ 42/37-38)
 
“Åžüphesiz Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiÄŸinizde adaletle hükmetmenizi emreder. Allah, size ne güzel öÄŸüt veriyor! DoÄŸrusu Allah iÅŸiten, görendir.” (Nisa 4/58)
 
“Åžüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyiemreder; hayâsızlıklardan, kötülüklerden ve zorbalıklardansakındırır; böylece size öÄŸüt verir, umulur ki öÄŸüt alıp-düÅŸünürsünüz.” (Nahl 16/90)
 
Peygamberlerin ve ilahi kitapların gönderiliÅŸ amacı adaletin ayakta tutulmasıdır:
 
“De ki: Rabbim adaleti emretti.” (A’râf 7/29) “Aranızda âdil olmakla emrolundum.” (Åžura 42/15)
 
“Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için yararlar bulunan demiri de indirdik…” (Hadid 57/25)
 
Hadid/25’de “demir” ile simgelenen güç yani iktidar, eÄŸer kitap ve mizana uygun kullanılırsa adalet; kitap ve mizanın ilkelerine ters olarak kullanılırsa zulüm ve kaos ortaya çıkar. 
 
“Adl”; hakkı yerine koymaktır; zulmün zıddıdır; insaf, hakkaniyet, istikamet mefhumlarını içeren bir denkleÅŸtirmedir ki, terazi kefesi gibi muadele (denge) denilen bir eÅŸitlik ifade eder.
 
Allah’a verilen mîsâk/söz; insanlara adaletle davranmayı da içerir: Dengesi, sevgi veya düÅŸmanlık sebebiyle bozulmayan; hısımlık, çıkar veya ÅŸahsi arzular vb.’nin etkisinde kalmayan bir adalet anlayışıdır bu. Yalnız Allah için ayakta tutulan, Allah’ın gözetiminden kaynaklanan adalet...  
 
Ä°ktidarı adaletten saptıran etkenler ise tarih boyu deÄŸiÅŸmemiÅŸtir: Bir ÅŸahsa veya topluluÄŸa duyulan kin (Maide 5/8), akrabalık baÄŸları, çıkar iliÅŸkileri, nefsani arzular (Nisa 4/135; En’âm 6/152) vb…
 
Rabbimiz Hz. Davud’a (a.s) hitaben hepimize emreder; “…Ä°nsanlar arasında adaletlehükmet. Hevâ ve hevese uyma, sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır…” (Sâd 38/26)
 
Rabbimizin Kur’ân’da bu tehlikeye ısrarla dikkatlerimizi çekmesi câlib-i dikkattir. Emaneti yani görevleri ehil ve layık olanlara vermek yerine yakınlara (akrabalara, hemÅŸerilere, yandaÅŸlara) vermek suretiyle adalet ve hakkaniyetten sapmak da en çok karşılaşılan zulüm ve haksızlık türüdür. Müslüman yöneticiler -siyasi iktidara sahip olsalar da olmasalar da- öncelikle liyakat ve ehliyet konusunda âdil olmalıdırlar. Zira bu konudaki sapma, gömleÄŸin ilk düÄŸmesini yanlış iliklemek olur.
 
Müminler, mümin kardeÅŸleri arasındaki anlaÅŸmazlıkları adaletle çözerler (Hucurat 49/9); inkârcılara bile adaletle davranırlar (Mümtehine 60/8); mizanı (dengeyi) adaletle ayakta tutarlar (Rahmân 55/7-9). Ä°ktidar olsunlar ya da olmasınlar insanları hayra çağırır, iyiliÄŸi (mârufu) emreder (sevdirip yaygınlaÅŸtırır) ve kötülüÄŸü (münkeri) engellerler (Âl-i Ä°mrân 3/104,110,114; Tevbe 9/71).
 
Müslümanca yönetimin bir ana ilkesi de istiÅŸaredir (Åžûrâ 42/38). Yüce Rabbimiz, gençlerle istiÅŸare edip onların ısrarı ile Uhud’da savaÅŸa karar verdikten sonra acı kayıplar yaÅŸayan Efendimize (s.a) onları affetmesini, onlarla yine istiÅŸare etmesini emretmiÅŸtir (Âl-i Ä°mrân 3/159)…
 
Müslümanca yönetimin ilkeleri elbette bunlardan ibaret deÄŸildir. Bu konuda kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. Arzumuz, yeni dönemin yeni planlamalarında bu ilkelerin gözetilmesine katkı saÄŸlamaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.