Sosyal Medya

Güncel

Rasim Özdenören -Yüzük ve değirmen taşı

Rasim Özdenören- Yeni Şafak



Yüzük ile değirmen taşı birbirine benzer mi?
 
Tabii ki benzer: ikisi de yuvarlak, ikisinin de ortası delik...
 
İnsanın insana benzediği gibi: hepsinin iki gözü, iki kulağı var...
 
Gene de iki değirmen taşı ile iki yüzük birbirinin aynı mıdır?
 
Birbirine benzeyen insanların parmak izi aynı mı?
 
İnsanların beyninin ivicacı aynı mı?
 
Yüzeydeki benzerliklere bakarak iki farklı nesneyi, iki farklı kavramı birbirine yakıştırma, dahası birbirinin aynı sanma yanılgısı bize Tanzimat’tan bu yana musallat olmuş bir algılama hastalığıdır...
 
Özgürlük sözcüğünü sözlükte aramaya kalkıştığında belki Avrupa dillerinde ve kendi dilinde aynı karşılığı görünce, kavramın her iki kültür havzasında aynı anlama geldiğini düşünüyor. Eşitlik, demokrasi, kardeşlik, laiklik kelimelerinin sözlükteki anlamına bakarak bu kelimelerin karşılık geldiği kavramların da her iki kültür havzasında aynı anlamda kullanıldığını sanıyor... Ve kıyamet tam da bu noktada kopuyor. Birbirine yakın projeler ileri süren farklı fikir ortamlarının tekliflerinin de aynı olduğunun sanılması yanılgısı da bu cümledendir...
 
İbnül Cevzi’nin fıkrasını anımsayalım:
 
Adamın birinin oğlu hiçbir meslek, sanat öğrenemiyormuş. Hiçbirinde dikiş tutturamıyormuş. Bir gün adam bir arkadaşına rastlamış. Arkadaşı “Oğlunu bana gönder ben ona remil atmasını, fal bakmasını öğreteyim. Bu işi öğrenirse iyi kötü bir ekmek yer” demiş. Adam da naçar, razı olmuş. Birkaç ay sonra adam oğlunun durumunu öğrenmek üzere remilciye gittiğinde, kendisine söylenen şu: “Oğluna bildiğim her şeyi öğrettim, o da öğrendi, şimdi remil atmasını, remilin okumasını öğrendi, fakat senin bu oğlunda feraset yok; remili okuyor fakat ondan çıkarılması gereken manayı bulamıyor.” Adam şaşırmış: “Bu nasıl olur, attığı remili okuyor, hem de mana çıkaramıyor, diyorsun” deyince, falcı şu yüzüğü avucunda tut ve neticesini gör demiş. Adam avucunu oğluna uzatmış, oğul “Babacığım avucunda yuvarlak bir şey var” demiş. “Peki, başka ne?” diye sorunca “O şeyin ortası delik” demiş. Babası “Peki bu ne olabilir?” diye sorunca, Oğul: “Değirmen taşı!” demiş. (Ahmak Ve Dalgınlar Kitabı).
 
Yaklaşık ikiyüz yıldan bu yana biz de yüzükle değirmen taşını karıştırıp duruyoruz. Müminle münafığın karıştırılmasından doğan vahamet...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.