Sosyal Medya

Güncel

Hüseyin Akın: Zamanı ve mekânı peşimize takarak o sesin geldiği yere doğru yürüsek

Hüseyin Akın- Milli Gazete



Çok ihtiyacımız var.
 
SelamlaÅŸmaya, birbirimizin gözlerinin içine bakarak tatlı bir tebessüme. Ekmek gibi su gibi muhtacız birinin gelip elini omzumuza koyarak, “Nasılsın?” demesine.
 
Ä°yi olmasak bile, “Çok ÅŸükür” diye karşılık vermeye o kadar açız ki.
 
Biri gelse otursa yanımıza çay içer misin diye sorsa ve bunun bir soru deÄŸil teklif olduÄŸunu hemen anlayarak, “Tabii teÅŸekkür ederim, açık olsun” diyebilsek.
 
Hiç aklımıza bile gelmese bu kiÅŸinin nereli olduÄŸu, hangi siyasi düÅŸünceyi savunduÄŸu, hangi takımı tuttuÄŸu umurumuzda bile olmasa.
 
O bize Orta-2’ye giden oÄŸlundan bahsetse, biz ona henüz emekleyen çocuÄŸumuzdan.
 
Sohbet uzayıp gitse ve biz durmadan çayları tazelesek.
 
Önümüzden geçenler biz konuÅŸurken selam verse, sohbeti kesip selamı alsak ve selamı alırken oturuÅŸumuzu düzeltsek.
 
Meteoroloji sıcaklık ve yağış mevsim normallerinde olacak haberini verse.
 
Mahalleyi yeniden bir araya toplasak. “Toplanacak meydanımız yok, ama sebebimiz var” diyebilsek.
 
Üzgün yanlarımızı onarsak, sevinçlerimizi birleÅŸtirip onunla coÅŸkular satın alsak.
 
Ekranlarda çıkan yüzler hiçbir ÅŸeyimiz olmasa.
 
Radyolar soÄŸuktan bahsedince üÅŸüsek.
 
Herkes birbirinden özür dilese.
 
Aynaya baksak ve ayna da bize baksa.
 
Gözpınarlarımızdan ta ayakucumuza doÄŸru bir gözyaşı aksa.
 
Tam o anda uzak mahallelerin birinden bir ezan sesi gelip bizi bulsa.
 
Zamanı ve mekânı peÅŸimize takarak o sesin geldiÄŸi yere doÄŸru yürüsek.
 
Ömürlük bir abdest alsak.
 
Sonra oracıkta kalsak.
 
Orası burası olsa, burası orası…
 
HÄ°Ç VE HER ÅžEY
 
“Adem’den hemen sonra yaratıldım ben / Evet, kimsenin bilmediÄŸi ikinci insan”.
 
Bülent Özdemir 1972 doÄŸumlu bir ÅŸairimiz. “Hiç ve her ÅŸey” ilk ve tek kitabı. Örtük ÅŸiirler yazıyor. Yukarıdaki dizeler bir tür “tekvin” macerasının düzayak anlatımı sayılabilir. “Fareler ayıplayınca / GömleÄŸini toplamaya çalıştı yılan” dizelerinde de çıplaklığa örtük bir bakış göze çarpıyor. Kutsal kitaplara özgü bir metafor. Bütün meselesi “insan” olan bir ÅŸair Bülent Özdemir. Kendi içinde bir kavgayı ÅŸiirle tatlıya baÄŸlıyor gibi. “Ä°nkâr edemeyeceÄŸim kadar insanım / Ve toprağın kabul edeceÄŸi kadar çamurlu” derken de hilkatin o ilk günlerine uzanıyor. Yarım kalan ÅŸeylerin acısı var ÅŸairin mısralarında. Bu yüzden hiç kadar bir boÅŸluk ve “her ÅŸey” kadar bir yoÄŸunluk var anlattığı hayat serüveninde. “Bütün uçurtmalar tellerde” ifadesiyle dünyanın selfisini çekiyor. “Hiç ve her ÅŸey” kitabındaki ÅŸiirlerde dünya tecrübesi tam güngörmüÅŸ bir adamın hikmete evrilmiÅŸ dili var. Hem üzümü biliyor hem de ÅŸarabı. Tabii Âdem’in dilindeki isimleri de: “Karıştıysa üzümler birbirine / BaÄŸ bozulmuÅŸtur / Åžarabın adı olmaz”.
 
Çok güçlü dizeleri var Bülent Özdemir’in; ben en çok ÅŸu dizeleri sevdim: “Kandırmışlar seni / Bu takvimin yaprakları sahte”. Åžayet bana kitapta en çok hangi ÅŸiiri sevdin diye sorarsanız, hemen söyleyeyim: “Mahcup Olurum TopraÄŸa”. Bu ÅŸiirin özellikle giriÅŸi, sonu çok güzel bir ÅŸiiri vaat ediyor.
 
Kitapta yer alan yirmi altı ÅŸiirden her biri baÅŸka güzel. Bunu sana nasıl anlatsam sevgili okur? Ä°yisi mi kitabı sen bul ve kendin oku. Göreceksin ki ÅŸiir gerçekten ÅŸifadır. Neye mi? Ya hiçbir ÅŸeye ya da her ÅŸeye!
 
(Hiç ve her ÅŸey-Bülent Özdemir-Åžule Yayınları)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.