Sosyal Medya

Güncel

Leyla İpekçi: İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes!

Leyla İpekçi- Yeni Şafak



Åžimdi Ä°stanbul’u yönetmeye talip belediye baÅŸkan adayları arasında ortalama bir medya izleyicisi seviyesinde, vasat bir içerikle sözümona büyük çarpışmayı izledi seçmenler. Elbet duruÅŸum var, fikrim var ve yazılarımdan bu belli. Lakin siyaset içinden deÄŸil, ÅŸehir içinden konuÅŸalım son bir kez daha.
 
Ä°stanbul’u yönetmeye aday olanların ÅŸehir ile gönül iliÅŸkisini sadece siyasi sloganlarda kullanması beni bir Ä°stanbullu olarak rahatsız ediyor. Mekân ki insanla kaimdir, gümbür gümbür atan kalp olmalı ÅŸehir. Ruhu dirildikçe büyür, metropol olur mesela, mecazından gidersek!
 
Åžehir bir külliye algısından yani her ÅŸeyi kendinde toplayan bir noktadan doÄŸup geliÅŸir, halka halka geniÅŸler. Dünya ÅŸehri olur. Nedir o? Gönül. Sevgili neredeyse, merkez orasıdır. Merkezden açılır dışa doÄŸru tüm halkalar.
 
Mabedden baÅŸlayarak, yani mihrab ve minberden baÅŸlayarak su, yeÅŸil alan, medrese, çarşı pazar, ÅŸifahane, ulaşım yolları, endüstri alanları, yerleÅŸim birimleri derken giderek geniÅŸler, geniÅŸler. Ä°mar planı hakkıyla yapıldıkça ol sevgili gönülleri mamur eder ve mamur olan gönül geniÅŸler. Tıpkı Ä°stanbul’daki gibi, merkez olur her yer, taÅŸrada sandığın can içinde can olur!
 
***
 
Adaylara ÅŸehir ve maneviyat üzerinden, yani kültür ve sanat üzerinden herhangi bir soru sorulmaması bizim büyük ayıbımızdır. Åžehri Medine yapacak olan sadece köprü yol, bina, deÄŸil, yani bol spotla aydınlanmak deÄŸil, yaÅŸamanın kültüre dönüÅŸmesi, belli bir edep ve üslupla yaÅŸantıdan sanat çıkması halidir; kalpte aydınlıktır.
 
Nurlanmış ÅŸehir (Medine-i münevvere) gönüllerin ihya olmasıyla inÅŸa ediliyor. YaÅŸantısını kültüre ve sanata dönüÅŸtüremeyen bir beldenin daha fazla göz kamaÅŸtıran spot ışıklarla Medine olması mümkün görünmüyor.
 
***
 
Ä°ÅŸte bu beldelerden biri de Elmalı idi. Önümüzdeki hafta yeni bir sempozyuma ev sahipliÄŸi yapacak olan Elmalı. Yıllar evvel Elmalı’lı Hamdi Yazır’ın memleketi olması dışında hiçbir anlamı olmayan bir beldeydi benim için. Lakin mekân insanla kaimdir düsturunca, oraya ilk defa ‘Elmalı’nın canları’ adlı eseri (H yayınları, 2008 Mustafa Tatcı) okuduktan ve Elmalı’nın yüzyıllar boyu müthiÅŸ bir merkez olduÄŸunu öÄŸrendikten sonra gitmiÅŸtim.
 
GörünüÅŸte Antalya’nın Toros’lara uzanan taÅŸrası. Lakin bir aÅŸk silsilesinin canlı sözleriyle diri, elan dipdiriydi. Marmaravi hazretlerinin gönül çocuÄŸu Vahap Ümmi, onun gönül çocuÄŸu EroÄŸlu Nuri ve derken Sinan Ümmi ve onun gönül çocukları geliyor. Ki en bilineni Niyazi Mısri. Her birinin insan-ı hakiki bir yana, kültürümüze bıraktıkları eserler var.
 
Sultanın gönül tahtında oturduÄŸu bu belde elbette ki merkezdir. Büyük ÅŸehir!
 
***
 
Anadolu’nun pek çok beldesini aÅŸk ve irfan ÅŸehri haline getiren bir geleneÄŸin sessizce bu toprakları mayalamaya devam ettiÄŸini belki ilk defa Elmalı’da hissetmiÅŸtim.
 
Elmalı o günlerden bu yana hızla deÄŸiÅŸti. Türbeler yenilendi, meskenler onarıldı, yollar açıldı. Anadolu’nun her beldesinde olduÄŸu gibi kasabalar hızla büyük ÅŸehirlerin ilçesi haline gelirken ve belediyecilik alanında faaliyetler hızlanırken, Elmalı da kendi köklerini hatırlayarak gerek Abdal Musa gibi gerek Sinan Ümmi gibi isimlerin sıfatlarını çoÄŸaltmaya baÅŸladı.
 
Benimse acizane Elmalı denince Sinan Ümmi, Niyazi Mısri ve Vahip Ümmi hazretlerinin Divan’larını yayınlayan H yayınları adlı kendi kitaplarımı da basan yayınevinin çok ama çok deÄŸerli katkıları geliyor aklıma. EroÄŸlu Nuri’nin eseri de cabası. Tıpkı onun gibi Mısri’yle birlikte Elmalı’da Sinan Ümmi hazretlerinden seyr ü süluk çıkaran diÄŸer saliklerin divanları da cabası.
 
Erenlerin nutk-ı ÅŸeriflerini okumak kiÅŸinin kendini okuması gibidir, hiç bitmez.
 
Gönülde her daim kesintisiz olarak devam eder onların sesini iÅŸitmek. Nitekim Niyazi Mısri hazretlerinin (ks) izinde bugünde geçen ve bir mürid mürÅŸid iliÅŸkisini ele alan romanımı yazmama vesile de olmuÅŸtur Elmalı.
 
Bu eserleri okurken müthiÅŸ bir soluÄŸun içinde tasavvuf edebiyatımızın örtülü kıvrımlarında bir kendini bilme yöntemi olan seyr ü süluk’la (nefsini kamile mertebesine çıkarıp aslına dönme marifetiyle) kemal bulmanın nasıl bir ihya inÅŸa imar planı olabileceÄŸini somut olarak görebilirsiniz!
 
Nefesin kelimeye dönüÅŸmüÅŸ halini içinize çektikçe gönlünüzden kendi alfabenizde kendi kültür ve sanatınızı icra edebilirsiniz. Bir ÅŸehrin Medine olması bu deÄŸilse nedir? Büyük beldeleri yönetmeye talip adaylar acaba bunun neresindedir?
 
***
 
Türk tasavvuf edebiyatına yazmalardan okunarak hazırlanan böylesine büyük hizmetler sunmanın -eÄŸer halihazırda tasavvuf edebiyatının ehli varsa, ki vardır- senin cemaat benim cemaat davalarına kurban edilmesini çok büyük bir kayıp olarak görüyorum.
 
YaÅŸadığı beldeyi merkez yapan gönül sultanları ‘sonsuz ÅŸimdi’de diridir ve sen ben davalarıyla kendini örtseler bile nefesleriyle her zaman talip olan gönülleri döllemeye devam etmektedir.
 
Buradan hareketle, tıpkı Ä°stanbul denilince ona nefes veren ‘canlı söz’lerin hiç kesilmemesi ama talip olmayanlar tarafından iÅŸitilmemesinden ötürü yok sanılması gibi, Elmalı da sempozyumunda oranın Elmalı olarak dirilmesini saÄŸlayan, manasına kavuÅŸturan emektarlarını yok sayıyor giderek.
 
BaÅŸucumda mesela 700 sayfalık bir divan. Vahip Ümmi divanı. Hangi gönüle deÄŸerse feyiz ve bereket fışkırtır. Öylece duruyor tozlanan sayfalarıyla. Vardır hikmeti diyerek. Lakin takdir edecek mercilerin eleÅŸtiriye kapalı olup kurumsal egolarının yükselmesi bir yana, asıl olarak sen ÅŸunlardansın sen bunlardansın yaklaşımıyla ve irfan hayatımızı belli toplulukların tekelinde görmeleriyle bir belde nurlanmış olmuyor maalesef. Olmayacak.
 
***
 
Bizlere düÅŸen, tıpkı Ä°stanbul’u yönetmeye aday olanlarda aradığımız Medine-i münevvere ÅŸuuru gibi, gönlü mamur edecek bir tür fetih rüyası görmek ve onu tabir etmek. Ol fetih ki, kılıçsız olmuyor ne yapalım!
 
Kılıcı öfkeyle kaldırırsanız iÅŸgal oluyor, öfkesiz kaldırdığınızda fethe giden yolda dökülen kanları can ediyor. Elmalı’nın canları diriliyor. Diriltiyor. DediÄŸi gibi Vahip Ümmi’nin: “Vehâbi sâfi ruham ben anınçün nutkum ilhâmdır / Hakikatdir benim aslım bedende hiç kararım yok!”
 
Varsın ÅŸimdi Elmalı’da uluslararası sempozyum düzenleyen kurumlar Elmalı’nın ruhunu dirilten üstatlarını çağırmasınlar, varsın elini taşın altına koyarak ol canların eserlerini yoÄŸun çalışmalarla yayınlayanları dışlasınlar. Kılıç, hak için kalkarsa gerçek erlerin nurlu buluÅŸması gönülleri geniÅŸletmeye Ä°stanbul’dan Elmalı’ya devam edecektir vesselam.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.