Özel / Analiz Haber
İsmet Özel: Akşam oluyor, yabancıyım bu şehirde, bir hısımım, yakınım, tanıdığım yok
Follow @dusuncemektebi2
Ben de tarihin bir aralığında köyünden büyük bir şehre inen safdil adam gibiyim. Ne büyük binalar! Ne büyük yollar! Ne çok insan! Ne kadar çok söz, ne çok düşünce!
Hepsi hem sayıca çok, hem hepsinin mahiyetleri deÄŸiÅŸik, hem de her birinin dereceleri farklı. Ben de günümü tıpkı safdil adam gibi geçiriyorum: ÇoÄŸu zaman ÅŸaÅŸkın, bazen hayranlık içinde ve kavrayabildiÄŸim oranda hâkim. Bunca çeÅŸitli nesne arasında, bu telaÅŸlı insan kalabalığında, böylesine karmaşık iliÅŸkiler içinde insan kendini kaybedebilir diye düÅŸünüyorum. Sıkıca tutuyorum kendimi ÅŸehre karışmaktan alıkoymaya.
AkÅŸam oluyor, yabancıyım bu ÅŸehirde, bir hısımım, yakınım, tanıdığım yok. Ben de safdil adam gibi gecelemek için bir han buluyorum kendime. Fakat o da ne? Hanın içi de insan dolu. Ä°çerisi de dışarısı kadar kalabalık. Kaybolma korkusu yine düÅŸüyor içime. Birazdan bu kalabalık handa kendimi uykuya bırakacağım. Ben uyurken kim bilir neler gelecek başıma? BilmediÄŸim bunca insan içinde yarın sabah uyandığımda kendimi nasıl, nereden taşıyabileceÄŸim? Yarın sabah, yani yorgun bir günün ağır uykusu ertesinde hâlâ kendim kaldığımı, “eski ben” olduÄŸumu nereden anlayacağım? En iyisi ben de safdil adam gibi yapayım; ayak bileklerimden birine bir ip takayım. Uyandığım zaman bakarım ayak bileÄŸime: EÄŸer baÄŸladığım ip yerinde duruyorsa ben hâlâ kendimdeyim, kaybolmamışım, yani “eski ben” bıraktığım yerde, uyamadan önce koyduÄŸum haliyle duruyor. O zaman hayatımı eskisi gibi yaÅŸamaya devam edebilirim. Bu düÅŸünceden memnun kalarak uykuya dalıyorum.
Ben uyurken komÅŸu yatakta yatan adamın, muziplik olsun diye mi, baÄŸladığım ipte bir keramet olduÄŸunu farzettiÄŸinden veya düÅŸündüÄŸünden mi, yoksa büsbütün düÅŸüncesizlik eseri olarak mı benim ayak bileÄŸimdeki ipi çözüp kendi ayak bileÄŸine baÄŸladığını ben nereden bileyim. Ertesi sabah uyanır uyanmaz ilk iÅŸim ayak bileÄŸime bakmak oldu. Bir de ne göreyim! BaÄŸladığım ipin yerinde yeller esiyor. Yok! GitmiÅŸ! Ä°ÅŸte olan oldu, korktuÄŸum başıma geldi dedim. Kayboldum ben. Daha doÄŸrusu “ben” kayboldu. Uyamadan önce bıraktığım “ben” yerinde deÄŸil. Acaba gerçekten öyle mi? Etrafıma dikkatlice bakınca komÅŸu yatakta uyumakta olan adamın ayak bileÄŸinde bir ip baÄŸlı bulunduÄŸunu fark ediyorum. Bu benim köyden getirdiÄŸim ip. Yani uyurken, kendimde deÄŸilken kaybolmayayım, uyanınca yine yerimde kaldığımı anlayabileyim diye ayak bileÄŸime baÄŸladığım ip bu. Bellilik iÅŸaretimi buldum. Oh, içime bir ferahlık geldi. Demek ki kaybolmamışım. KomÅŸu yatakta gayet sakin uyuyor “eski ben”. KorktuÄŸum başıma gelmemiÅŸ öyleyse.
Her ne kadar kafamda meseleyi açıklığa kavuÅŸturmuÅŸsam da, bir baÅŸka mesele çıktı ÅŸimdi karşıma: Bu meseleyi çözüme ulaÅŸtırmak için yan yatakta uyuyan “eski ben”e ihtiyacım var. “Eski ben”i usulca uyandırıyorum ve soruyorum: Bu kalabalık, debdebeli ve karmaşık ÅŸehirde, sen bu sabahtan itibaren “ben” olduÄŸuna göre, lütfen söyler misin ben artık kimim?
Ä°smet Özel
Henüz yorum yapılmamış.