Güncel
Kenan Alpay: Steril Plajlar, Çağdaş Sokaklar Kampanyasının Son Hedefi
Kenan Alpay - Yeni Akit
Türkiye açısından temel sıkıntı bazı partilerin ve örgütlerin doÄŸrudan doÄŸruya Esedçi/Baasçı çizgide faaliyet yürütüyor olmasıdır. Bu durum ÅŸaşırtıcı deÄŸil esasen. Çünkü Türkiye’de askeri cuntalara bitiÅŸik nizam siyaset yapmış, yıllar boyunca gözünü halka ve sandığa deÄŸil TSK’nın muhtıra ve brifinglerine çevirmiÅŸ Kemalist parti ve örgütlerin Suriye’deki Baas cuntasıyla dayanışmaktan baÅŸka bir seçenekleri yoktu. Katil bir rejimi canla baÅŸla savunmak, Rusya ve Ä°ran’ın Suriye’de katliamlar tertiplemesine destek çıkmak ve nihayet Suriyeli muhacirleri Türkiye’den kovalamak için fırsatlar kollamak. CHP ve HDP’nin bu utanç verici misyonunu son iki yıldır Ä°YÄ° Parti de sahiplenmiÅŸ hatta daha ileri noktalara kadar taşımıştır.
Zabıta, Şebbiha Misyonunu Reddetmelidir
31 Mart seçim sonuçlarıyla Bolu’da Belediye BaÅŸkanı seçilen Tanju Özcan’ın start verdiÄŸi “Suriyelilere ekmek yok” kampanyası Bursa-Mudanya ve Antalya-GazipaÅŸa’daki belediye baÅŸkanları tarafından “Suriyelilerin denize girme hakkı yok” kampanyası ilave edilmiÅŸ durumda. Ancak GazipaÅŸa Belediye BaÅŸkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın hakkını teslim edelim ve asla Mudanya Belediye BaÅŸkanı Hayri Türkyılmaz’ın ırkçı-faÅŸist karakteriyle bir tutmayalım. Çünkü Mudanya Belediye BaÅŸkanı Türkyılmaz, “kanunen yetki alanında olmadığı”nı da itiraf ederek bir dizi yalanlar eÅŸliÄŸinde “zabıta nöbette Suriyeliler giremiyor” haberini paylaÅŸarak bir skandala imza attı. Mudanya Belediye BaÅŸkanı Suriyelilerin sahil ÅŸeridinde bulunmasını ve denize girmesini” yasaklama kararını deklare ederken elbette bir dizi ajitasyona giriÅŸiyordu: “Bizim çocuklarımız ÅŸehit olurken, analarımız aÄŸlarken, ekonomimiz kötüye giderken onların zevki sefa içinde yaÅŸamaları ve bizim insanımızı rahatsız etmelerine tahammül edemeyiz.”
Aynı günlerde Antalya-GazipaÅŸa Belediye Meclisi’nde de CHP ve Ä°YÄ° Partili üyelerin teklifiyle GazipaÅŸa’daki plajlara Suriyelilerin alınmaması yönünde bir karar alındı. Teklife çekimser oy kullanan BaÅŸkan Yılmaz insan haklarının dikkate alınması, ilçeye gelen kiÅŸilerin vatandaÅŸlık durumuna bakılmaması, etnik veya mezhebi açıdan hiçbir ayrıma tabi tutulmaması yönünde görüÅŸ beyan etti. Ayrıca rahatsızlık veren kimsenin yerli mi yabancı mı olduÄŸuna bakılmaksızın iÅŸlem yapılmasının görevleri olduÄŸunu da sözlerine ekleyerek kararı veto ederek Meclis’e iade etti.
Suriyeli muhacirlere plaj yasağı meselesinde yükselen tepkiler ve GazipaÅŸa Belediye BaÅŸkan Yılmaz’ın tutumu Mudanya Belediye BaÅŸkanı Türkyılmaz’a da geri adım attırdı elbette. Türkyılmaz bir anda hukuk aÅŸkıyla yanıp tutuÅŸan, ayrımcılık ve ötekileÅŸtirme siyasetinden nefret eden, kapıları herkese açık ve son derece misafirperver, Mudanya’yı kardeÅŸlik ve özgürlük kenti yapmak için savaÅŸan bir ÅŸövalye rolüne bürünüverdi. Ancak Bolu, Mudanya ve GazipaÅŸa kara bir lekeyi, çirkin bir teamüle ev sahipliÄŸi yapmayı maalesef bu siyasi çizgi eliyle gündeme taşımış oldu.
Dün Mürtecilere, Bugün Suriyelilere
Türkiye’de özelde plajlar genelde sahiller ilk defa Suriyeliler için yasaklanmadı. Uzun paçalı donlarla, kısa boylu fakat uzun kıllı gecekonduluların Florya ve Caddebostan’da plajları nasıl istila ettiÄŸine iliÅŸkin haberlerin tarihi 1930’lardan 10 sene öncesine kadar gelir. VaroÅŸlardan gelen adamların yüzmeyi bilemediÄŸi için denizde oynaÅŸtığı vakitte türbanlı karılarının bir taraftan mangal yelleyip diÄŸer taraftan salıncakta bebe salladığına dair aÅŸağılayıcı anlatımlar, karikatürler, diziler ve filmler baÅŸkalarını deÄŸil bizi anlatıyordu. Åžimdi bize diÅŸ geçirmeyen ırkçı-ayrımcı Kemalist ideoloji ve sınıflar Suriyelilere karşı oluÅŸturdukları nefret ve düÅŸmanlığa toplumu da ortak etmeye giriÅŸiyor.
Üniversite kapılarında kılık kıyafet yasağı uygulayan Gestapo Åžefi kılığındaki rektörlerin, dekanların, akademisyenlerin halka kan kusturduÄŸu ülke de mi faÅŸizm olmazmış? Sürekli aÅŸağılanan, alay konusu yapılan, radyo ve televizyona asla yer verilemeyen arabesk müziÄŸin sadece Gülhane Parkı’nda yer bulabildiÄŸi günler çok mu uzakta kaldı sanılıyor? Binlerce kez klonlanmış Suna Kan, Ä°dil Biret, Leyla Gencer, Hikmet ÅžimÅŸek hayaliyle çıkılan yol iÅŸte bu durumda.
Bursa-Gemlik’ten geçerken biraz yukarı doÄŸru tırmanıp Celal Bayar’ın mezarı ve müzesinin de bulunduÄŸu Umurbey Köyü’nü ziyaret etmekte fayda var. Müzede, Bayar’a ait çok sayıda güzel ve anlamlı eser sergilenirken bir de 1950’li yıllarda Bayar’ın ricasıyla bir hanımın çıkarıp sergilenmesi için müzeye bağışladığı kara-çarÅŸafı-feracesi göze çarpar. ÇarÅŸafsız-feracesiz Umurbey ve Türkiye hayalini yerine gözlemek büyük ibretler veriyor. “VatandaÅŸ Türkçe KonuÅŸ” kampanyası ÅŸöyle böyle deÄŸil bu ülke insanlarına ana dillerini yasakladı. ÇaÄŸdaÅŸlık adına, ulusa kimlik inÅŸası adına Türkçe’den baÅŸka ana dilleri konuÅŸmayı cezalandırdı. ÇaÄŸdaÅŸ dil, çaÄŸdaÅŸ kıyafet deyip ‘ordu evleri’nin kapısında dahi hacı amcaların, muhterem teyzeleri sakallarına, örtülerine ceberutça yasaklar koyulurken tabii ki faÅŸizmden ilham almamışlardı!? Örnekleri çoÄŸaltmak mümkün ancak gerekli deÄŸil.
Ä°ktidar sınıflarının göz ve kulak zevkleri için, çaÄŸdaÅŸ ve laik toplum kriterleri için sadece plajlardan deÄŸil okullardan, devlet dairelerinden, hastane koridorlarından dahi kovalanmış bir halkın aynı muameleyi Suriyeli muhacir kardeÅŸlerine reva görmeleri mümkün mü? Åžebbiha zulmünden, Rusya ve Ä°ran katliamlarından, Amerika ve PKK saldırılarından kaçıp kurtulmuÅŸ Suriyeli muhacirlerin karşısına zabıtaları dikmek hangi akıl ve vicdanın iÅŸi olabilir? Bu söylemlerin artması yarın öbür gün Almanya’daki Neo-Nazi örgütlerinin Türklere ait apartmanları kundaklaması, saldırı ve cinayetler organize etmesi gibi bir takım ÅŸiddet dalgalarına sebebiyet verirse ne olacak?
Kimse hayal kurmasın, gereksiz yere öfkelenip depresyona girmesin: Suriyeli muhacirler ne kadar isteseler de Avrupa’ya geçemeyecekler çünkü denizleri aÅŸamadıkları için cesetleri ÅŸu ya da bu sahile vuruyor. Suriye’ye de dönemeyecekler çünkü Esed-Rusya ve Ä°ran kampı da Amerika-Avrupa ve PKK kampı da hız kesmeden yıkıma, katliama, tehcire devam ediyorlar. EÄŸer Esed rejimi yıkılmaz ve PKK garnizon devleti engellenemez ise makul ve mecburi çözüm içeride ve hep birlikte olacak. Balkanlardan gelen BoÅŸnak, Arnavut, Pomak, Tatar, Makedon kardeÅŸlerimiz gibi veya Kafkaslardan gelen Çerkes, Abhaz, Azeri, Gürcü, Kabartay, Özbek kardeÅŸlerimiz gibi zaman içinde onlarda bu topluma entegre olacaklar. Sabırla hukuki ve ahlaki zemini güçlendirmekte fayda var; toplum için de böyle devlet için de böyle bu mesele.
Henüz yorum yapılmamış.