Sosyal Medya

Güncel

D. Mehmet Doğan: Kudüs’ü bir de Evliya Çelebi’den okumak fikri beni sardı

D. Mehmet DoÄŸan- Karar



Siyasetin her ÅŸeyi örtecek kadar öne geçtiÄŸi bir zamanda siyaset yazmak iyi mi kötü mü? Kanaatimce, bugünlerde siyaset yazmak siyaseti daha da azdırmak olur. Siyaset eÄŸer arka planında güçlü bir edebiyat, sanat, kültür ve düÅŸünce yoksa sürekli olamaz. Siyasetçiler iÅŸin başında bunun farkındaydı, zamanla bu arka plan olmadan da gücümüzü koruruz kibrine kapıldılar. Günlük bir gazete siyasetsiz olmaz, fakat bu bütün yazarların her defasında günlük siyasetten bahsedeceÄŸi anlamına gelmez. Basın ve yayın araçlarını istila eden bitmez tükenmez çatışmalı siyaset muhtevasına boÄŸulmaktansa, arada bir oksijen çadırına koÅŸup temiz hava teneffüs etmek gerekir.
 
Kudüs ziyaretimizin üzerinden neredeyse bir ay geçti. Fakat her an Kudüs’te imiÅŸiz gibi zihnimiz meÅŸgul. Kudüs’ü bir de Evliya Çelebi’den okumak fikri beni sardı. Yavuz Selim’den bir asır sonra, günümüzden üç asır önce Kudüs, Osmanlı Kudüs’ü…
 
Seyahatname’de Kudüs bahsini okuduktan sonra Evliya Çelebi’ye hayranlığım bir kat daha arttı. Onu zaten severdim, daha fazla sevdim. Bütün zamanların en büyük yazarlarından biri olduÄŸundan ÅŸek ve ÅŸüphem kalmadı. Bunu sırf kendimizle ilgili olarak söylemiyorum. Dünya seyyahlarının sultanı, kutbu odur. O gerçekten “seyyah-ı âlem”dir, dünya gezginidir. O’nu dünya yeterince tanınmıyorsa, kusur bizdedir. Her dilden bütün metin deÄŸilse bile, seçmeler yayınlayıp tanıtmamız gerekir. Türkiye’ye bu yıl 50 milyon turist geleceÄŸi söyleniyor. Bu kadar turizmden ekmek yiyen müessese var. Kültür Bakanı dahi öyle bir zatmış. Bir Evliya Çelebi Enstitüsü’ne vücut versinler, bütün dünyaya bu büyük seyyahı tanıtsınlar.
 
Evliya Çelebisi olan millet büyük millettir!
 
Evliya Çelebi mübalaÄŸası ile meÅŸhur olmuÅŸtur. Onda abartma yok mudur? Elbette vardır. Fakat bu bir ifade biçimidir, anlatma tarzıdır. Onun mübalaÄŸaları konuların anlaşılmasına hizmet eder. Bazı mübalaÄŸa sandığımız hususlar ise, sahih bilgidir; bugünün adamına abartı gibi görülür.
 
Ä°ÅŸte O’nun Kudüs’ü…Uzun metinden kısaltarak ve yer yer aynen alarak:
 
Kıble-i atik: Eski Kıble
 
Yüz yirmi dört bin peygamberin eÅŸiÄŸi…Tufandan önce ve tufandan sonra ademoÄŸlunun kıblegâhı. Eski kıble. “Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına döndür” (Bakara, 144) buyruluncaya kadar. DoÄŸrusu fakirlerin kıblegâhı imiÅŸ. Sözün sonu, bütün milletlerin, hükümdarların hasreti bu Kudüs-i ÅŸerif’dir.) Kudüs’ü Hz. Davud imar etmiÅŸti. Buhtunnasr Hz.Yahya’nın kanının intikamını almak için Kudüs’e gelip bütün binalarını yıktı, Ä°srail oÄŸullarını katletti.
 
Yusuf Selahaddin
 
Sonra Kudüs-i ÅŸerifi yine küffar istila edip, Yusuf Selahaddin Åžam’da Nureddin ÅŸehidin veziri iken yüz bin asker ile gelip Kudüs’ü pazu gücü ile feth edip bir daha küffar gelip almasın diye kalesini yıktı.
 
Selim-i Evvel
 
Âlimler ve salihler Mescid-i Aksa’nın ve Sahretullah’ın anahtarlarını teslim ettiler, Selîm-i Evvel (1. Selim, Yavuz Selim)”Elhamdülillâh, kıble-i evvel (ilk kıble) sâhibi oldum” deyü secde-i ÅŸükür edüp (ÅŸükür secdesi yapıp) bütün âyanlarına ihsanlarda bulundu, vergilerden muaf tutu. Ve Rûm ve Fireng ruhbanlarının elinde olan Hazret-i Ömer’in hatt-ı ÅŸerîflerini yüzüne ve gözlerine sürüp mazmûnunca (anlamına uygun ÅŸekilde) cemî’i ruhban (bütün rahipler) cizye vermeyüp yine eskisi gibi Kumâme’leri kendülere âyingâh ola deyü hatt-ı ÅŸerîf verdi.
 
Kudüs sancağı paÅŸa tahtıdır
 
Ve senevî paÅŸasına kırk bin guruÅŸ hâsıl olur ma’mûr vilâyetdir. Amma eyaletinde olan erbâb-ı tîmar bir savaÅŸa gitmeye memûr deÄŸillerdir. Ancak gelen ziyaretçileri bayrakları ile ziyaretlere götürmeÄŸe memur cümle altı yüz âdemdir.
 
Husûsâ küffârın Beyz-i Ahmer yani Kızıl yumurta bednâmları (kötü adlı) günü (paskalya) Kumâme önüne paÅŸa ve monla (kadı) varmayınca bâb-ı Kumâme küÅŸâde olmaz (açılmaz).
 
Kudüs-i ÅŸerîf sancağı paÅŸa tahtıdır. Ve beÅŸ sancak dahi çöl beÄŸleri vardır. Anlar vilâyetlerin mülkiyyet üzre mutasarrıf ederler. Lâkin gerektiÄŸinde padiÅŸah hizmetinde bulunurlar. Ve eyâletinde evkaf köyleri vardır. Amma çoÄŸu eÅŸkinci tîmar ve zeamet sâhibi köylerdir. Sancağının alaybeÄŸisi ve çeribaşısı vardır. Ve timar sahipleri müslüman hacıları Hazret-i ibrahim Halil’e ve Hazret-i Ä°sa’nın doÄŸduÄŸu Beytü’l-lahm’a ve Hazret-i Mûsa’ya götürürler, zîra yolları Arab aÅŸkıyâsından tehlikelidir.
 
Ve dahi kadı’nın elinin altında mahkeme hizmetine memur yirmi aÄŸalık vardır. Evvelâ muhzırbaşı (mahkeme görevlilerinin başı), Ä°kinci AÄŸa Kudüs-i ÅŸerîfe gelen su nâzırı mükellef aÄŸalıkdır. Üçüncü AÄŸa mimarbaşı ve dördüncü mühendisbaşı beÅŸinci mutemedbaşı ve altıncı sarrafbaşı…
 
Teknik alanda üç aÄŸa sayılıyor: Su nazırı. Su iÅŸlerini yöneten kiÅŸi. Ä°kincisi mimarbaşı. Demek ki, birden fazla mimar var. Üçüncüsü mühendisbaşı. Bu da birden fazla mühendis bulunduÄŸunu gösteriyor. 17. Asırda Kudüs’ün nasıl yönetildiÄŸini Evliya’dan baÅŸka kimden okuyabilirsiniz? (Evliya’nın Kudüs’ü bu kadar deÄŸil elbette).

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.