Sosyal Medya

Güncel

Fatma Barbarosoğlu: Eskiler iz sürerdi, biz arkamızda izler bırakarak kendimizi terk ediyoruz

Fatma BarbarosoÄŸlu- Yeni Åžafak



''Neler oluyor bize?” sorusunu soranlar, sorunun cevabını daha ziyade siyaset üzerinden arıyor. Benim cevap aradığım alan teknolojinin gündelik hayat üzerindeki etkisi.
 
Teknolojinin içine doÄŸanlarla teknoloji ile arasına mesafe koyanların davranış kodları üzerinde durmak her zaman çok fikir vericidir. 1970’li yıllarda TV ekranı ile ilk defa muhatap olan yaÅŸlı kuÅŸak “Zeki Müren de bizi görüyor mu?” sorusunu soran kuÅŸaktı.
 
Televizyonla karşılaÅŸan ninelerimiz, mesela onlardan biri de 1903 doÄŸumlu ninemdi, televizyon açılınca derlenip toparlanmış, ekrana sırtını dönmüÅŸtü. Bu davranış beni çok düÅŸündürdü. Ninemin yaşındaki bütün kadınların aynı tepkiyi verdiÄŸini hatırlıyorum. Ninemin TV ekranına sırtını döndüÄŸü sahne yıllar boyunca benimle yaÅŸamış olmalı ki, felsefe ve sosyoloji okumaya baÅŸlayınca kuÅŸakların ortak davranışları bahsinde doÄŸrudan bu olay canlandı gözümde, canlandıkça zihnime bir kıymık gibi batmaya devam etti. Ta ki Ä°smet Özel’in Yusuf Masalı’nda dile getirdiÄŸi, hayatımızın özetine rastlayıncaya kadar:
 
Eskiler aramaz, iz sürerdi/Bilirlerdi
 
Evet’le Hayır arasına Belki
 
SokulduÄŸunda/Felaket gelir/Noksanı fark ederlerdi, çünkü bütünden/ Nelerin koptuÄŸu besbelli.
 
Eskilerin iz sürdüÄŸü yer Efendimiz’in sünneti. Televizyon ekranına sırtını dönen merhum ninemin davranışını yıllar yıllar sonra anladım. O farkında olarak ya da olmayarak Hz. AiÅŸe’nin izini sürüyordu. Hz. AiÅŸe âmâ dilencinin yanına örtüsüne dikkat etmeden çıkınca Efendimiz uyarmış, Hz. AiÅŸe de “O beni görmüyor” demiÅŸti. Efendimiz “Sen onu görüyorsun ya” demiÅŸti. Velhasıl gördüÄŸümüz her an, ÅŸuur halini muhafaza etmemiz gerekiyor.
 
Edebiliyor muyuz?
 
Teknolojik aletler söz konusu olduÄŸunda ÅŸuur halini kaybetme hızı son on yılda bir hayli arttı. Eline aldığı alet ne istiyorsa onu yapmaya talip insanların sayısı geometrik artış gösteriyor.
 
“Eskiler iz sürerdi”, biz arkamızda izler bırakarak kendimizi terk ediyoruz.
 
Ä°nternet ekonomisi “bıraktığımız izler” üzerinden yürüyor. Bıraktığımız her iz bir veriye dönüÅŸüyor hızla. Verilerin nasıl deÄŸerlendirildiÄŸini henüz tam olarak bilmiyoruz. Ekonomik boyutu belki en katlanılabilir olanı.
 
Ne demek istiyorum?
 
Teknolojinin sunduÄŸu imkanlar ışığında fıkhın hükümlerini yeniden gözden geçirmek, hikmetini yeniden düÅŸünmek zorundayız.
 
Teknolojinin sunduÄŸu imkanlar deyince aklınıza ne geliyor? Bu yazıyı yazarken benim aklımda geçen hafta sosyal medyada çok paylaşılan, hayretle karşılanan bir sergi vardı.
 
Neyin sergisi? Bu soruya cevap vermek çok kolay deÄŸil. ZorluÄŸu sadece kapitalist ekonominin “sergi deÄŸeri”ni layıkıyla tartışıp tartışamamak bahsinden kaynaklanmıyor. Gerçekten neyin sergilendiÄŸini bilmeyiÅŸimiz daha doÄŸrusu bu defa sergilenin bir “iz sürme sergisi” olarak ilk olmasından kaynaklanıyor.
 
Bu noktada haberi özetlememe müsaade ediniz lütfen. Haber bir Black Mirror bölümü gibi. YiÄŸit Ahmet Kurt adlı tivıtır kullanıcısının paylaşımı ÅŸöyle:
 
Sigaradan son bir nefes alıp izmariti sokaÄŸa fırlatıyorsun. Çok sonra bir kadın gelip o izmariti alıyor ve DNA analizi yapıyor. Ve final; o analiz sonuçlarıyla 3D yazıcıdan çıkan yüzün artık bir sergi duvarında... Çok acayip konu, acayip bir iÅŸ! https://deweyhagborg.com/proje... …
 
“Eskiler iz sürerdi...” eskilerin sürdüÄŸü iz hakikate ulaÅŸmak üzere devam eden yolculuktu. Yeniler iz sürüyor, sürülen iz insanı denetlenebilir, kontrol edilebilir bir makineye dönüÅŸtürmek üzere devam ediyor.
 
Tekrarlamak istiyorum: Fıkhi hükümlerin hikmetini teknolojinin ışığında yeniden düÅŸünmek zorundayız. Bedenden ayrılan her bir parçanın bedenin kendisi kadar kutsal olduÄŸunu düÅŸünerek saçını, tırnağını topraÄŸa gömenlerin ulaÅŸmak istediÄŸi hakikat ile bağımızı koparmamak noktasında her geçen gün biraz daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.