Sosyal Medya

Güncel

Mustafa Kutlu- Devleti kuran irade

Mustafa Kutlu- Yeni Åžafak



DerviÅŸin fikri neyse zikri de odur, misali biz de söz konusu ettiÄŸimiz meseleleri daha ziyade dolaÅŸtığımız mekânlardan devÅŸiriyoruz.
 
“Ä°stanbul Tekkeleri” belgesel programını çekerken Yenikapı Mevlevihanesi’nde epeyce çalıştık. Topkapı surları dışında, oldukça geniÅŸ bir araziye kurulmuÅŸ, etrafı duvarlarla çevrili bu mevlevihanenin ziyaretçisi pek fazla deÄŸil. Yine de aÄŸaçlı avlusunda dinlenirken bizleri görüp merak saiki ile gelenler oldu.
 
Bunlardan biri 25-30 yaÅŸlarında, Adıyamanlı mı, Malatyalı mı, Siirtli mi olduÄŸunu ÅŸimdi hatırlayamadığım bir genç.
 
Avluya edeple girdi, binalara, mezarlara saygıyla baktı, bize de aynı tavrı gösterdi. Ä°ki eliyle ellerimizi kuvvetle sıktı, tasavvuf terbiyesi görmüÅŸ bir hal ile hatırımızı sordu.
 
Mevlevihanenin boÅŸ ve bakımsız hali kendisini çok üzmüÅŸtü. (Çok ÅŸükür geçen zaman içinde bu muhteÅŸem ecdat yadigârı ihtimam ile restore edilip yenilendi).
 
— Ä°stesek burayı bize verirler mi, diye apansız sordu...
 
Åžaşırmış, biraz da hayretle gülümsemiÅŸtik.
 
— Ne yapacaksın burayı, dedim..
 
Fütursuz cevapladı:
 
— Sıvarız, boyarız, bakımını yaparız. Artık yurt mu olur, Kur’ân kursu mu olur, Müslümanlara yarayışlı bir yer olsun...
 
— Sen buranın ne olduÄŸunu biliyor musun?
 
— Yoo...
 
— Burası Türkiye’nin en büyük mevlevihanesi, dört yüz yıllık tarihi var.
 
— Daha iyi ya, sahip çıkarız iÅŸte...
 
— Ne iÅŸ yapıyorsun sen..?
 
— Eminönü’nde çiÄŸ köfte satıyorum.
 
— Dükkânın, yerin var mı?
 
— Seyyarız abi, sizi de beklerim ha, çiÄŸ köftemizi baÅŸkalarının yaptığına benzetme...
 
Hayretimiz katbekat artmıştı. Bir seyyar çiÄŸ köfteci koca mevlevihanenin ihyasına talip oluyordu.
 
— Yahu sen bu koca binayı istiyorsun ama, bu büyük bir iÅŸtir, nasıl gözün kesti buna.. Yapabilir misin?
 
— Hele versinler, üç günde iÅŸe çıkarırız burayı.. Sen hiç merak etme abi, yapar çatarız Allah’ın izniyle...
 
Pilava kaşık, keçeye pala sallayarak Viyana önlerine kadar giden cedlerimizi düÅŸündüm. O cevher, o ruh kuvveti, yüzyılların içinden süzülerek gelmiÅŸ, ÅŸu karayağız gencin kalbine konmuÅŸtu.
 
Delikanlıya buranın devlete ait olduÄŸunu, öyle ha deyince kimseye verilemeyeceÄŸini, verilse bile aslına uygun olarak ihya edilmesinin hayli zor olduÄŸunu falan anlattık.
 
Bu zorluk ve engeller onu tatmin etmemiÅŸti. Aynı saygıyla kalktı, aynı sevgiyle ellerimizi sıktı, çiÄŸ köfte davetini tekrarladı, geçip gitti... Belli ki o da gazi-derviÅŸ cedlerinin cihad ahlakını ve gücünü ruhunda bir potansiyel olarak taşımakta.
 
Bu potansiyeli kaç zamandır, hangi çıkmaz sokaklarda, yad ve yaban yollarda harcayıp durduk. BitmemiÅŸ, tükenmemiÅŸ olduÄŸunu görüyoruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.