Sosyal Medya

Güncel

Hüseyin Likoğlu: Pontus siyasetin değil, istihbaratın konusu

Hüseyin Likoğlu- Yeni Şafak



Yunan basınındaki Ekrem Ä°mamoÄŸlu ilgisi nedeniyle siyasi hayatımızın en önemli tartışma meselesi haline gelen Pontus ile ilgili ilk olmasa da etkileyici haber yapan gazetecilerden biriyim. 28 Åžubat’ın gazabının efsane vali Recep YazıcıoÄŸlu’nu merkeze aldırdığı dönemde, rahmetli YazıcıoÄŸlu, zaman zaman hemÅŸehrileri ile bir araya gelir hasbihal ederdi.
 
Meslek hayatımın ilk yılları hatta ilk yılı diyebileceÄŸim 1998 yılında Kocaeli’nin Gebze ilçesinde rahmetli YazıcıoÄŸlu’nun da katıldığı bir hemÅŸehri toplantısı gerçekleÅŸmiÅŸti. Gebze’de hatırı sayılır bir BeÅŸköylüler nüfusu var. Toplantı BeÅŸköy’deki sel felaketinden kısa bir süre sonra gerçekleÅŸtiÄŸi için hem acılarımız taze hem de dayanışma duygumuz yüksekti.
 
Toplantıdan sonra hemÅŸehrilerim bu Pontus meselesi ile ilgili ilginç ÅŸeyler anlattılar. Bazı isimler verdiler. MesleÄŸinin başında bir gazeteci olarak heyecanlandım. Ä°stanbul’a döner dönmez konuyu araÅŸtırmaya baÅŸladım. Söyledikleri isimlere ulaÅŸmaya çalıştım. Trabzon’a gittim, ilgililerle görüÅŸtüm.
 
Bu görüÅŸme ve araÅŸtırmalar neticesinde iki isme ulaÅŸtım. Biri Yorgo Andreadis diÄŸeri ise Savvas Kalenderidis. Yorgo Andreadis, Osmanlı döneminde Trabzon’dan Batum’a göç etmiÅŸ bir dedenin torunu. Babası Batum’dan Yunanistan’a göç etmiÅŸ. Kalenderidis ise Yunan istihbaratına çalıştığı için Türkiye’den deport edilmiÅŸ bir ajan. Kalenderidis Öcalan’ın Yunanistan’dan Kenya’ya kaçışı sırasında karşımıza çıkıyor. Öcalan’a eÅŸlik eden Kalenderidis, günümüzde hâlâ Türkiye karşıtı her faaliyetin içinde.
 
EdindiÄŸim bilgiler doÄŸrultusunda Yeni Åžafak gazetesinde iki gün üst üste geniÅŸçe yer alan bir habere imza attım. “Karadeniz’de Pontus Tezgâhı” baÅŸlıklı haberde özetle Trabzon’un bazı ilçelerinde Avrupa hayaliyle kandırılan gençleri ve o gençlerin Yunanistan’da hangi kamplarda hangi koÅŸullarda tutulduÄŸunu yazmıştım.
 
Bu çalışmalar sırasında da Yorgo Andreadis’in Türkçe’ye çevrilmiÅŸ eserlerine ulaÅŸtım. Bugünlerde piyasada bulmak mümkün olmasa da çeÅŸitli kütüphanelerde söz konusu kitaplar mevcut. Andreadis’in bizim konumuz baÄŸlamında en ilginç kitabı “Gizli Din Taşıyanlar ve Pontus’un Yitik Kızı Tamama”dır. Adlarından da anlaşılacağı gibi sözde Karadeniz’de dışı Müslüman içi Hristiyan olanlar varmış.
 
Ä°ÅŸte Pontus tartışması da tam da buradan baÅŸlıyor. Hiç kimse annesini, babasını, doÄŸacağı yeri, doÄŸacağı tarihi seçme hakkına sahip deÄŸil. Bundan dolayı kimse suçlanamaz. Dolayısıyla hiç kimsenin etnik geçmiÅŸi kimseyi ilgilendirmez. Burada mesele tam da Andreadis’in iddiası doÄŸrultusunda gerçekten birileri gizli din taşıyor mu, taşıyorsa nedeni nedir?
 
Bir baÅŸka örnek vererek, asıl konumuza gelmek istiyorum. 2013’ün Nisan ayında kaçak Fetullahçı Erkam Tufan, Ermeni Patrik Aram AteÅŸyan ile bir söyleÅŸi gerçekleÅŸtiriyor. AteÅŸyan da tıpkı Andreadis gibi binlerce Ermeni kökenlinin gizli din taşıdığını söylüyor. AteÅŸyan’a göre ayrıca Tunceli’nin yüzde 90’ı kripto Ermeni…
 
Ekrem Ä°mamoÄŸlu’nun etnik kökeninin bir önemi yok. Özbeöz Türk olsa da Yunanistan, Fransa Almanya, ABD bilumum Türkiye düÅŸmanları onun yanında yer alacak. Zira mesele Ä°mamoÄŸlu meselesi deÄŸil, mesele Türkiye meselesi. Türkiye, DoÄŸu Akdeniz’de direniyor, Suriye’de direniyor, Kudüs’te direniyor, kendi milli savunması için direniyor. Dolayısıyla Türkiye’nin direnemez hale getirilmesi gerekir.
 
Bu söylediklerimi Ä°mamoÄŸlu karşıtlığı anlamında söylemiyorum. Ä°mamoÄŸlu’nun arkasında saf tutan Türkiye karşıtları, Ä°mamoÄŸlu sayesinde Türkiye’de bir siyasi krizin çıkacağını, Türkiye kendi kriziyle uÄŸraşırken, iÅŸlerini görebileceklerini zannediyorlar. Daha da açarsak Türkiye karşıtları, ErdoÄŸan’dan kurtulduklarında Türkiye’yi istedikleri yere çekeceklerini düÅŸünüyorlar.
 
Bu bilgiler ışığında etnik köken tartışmasını bir kenara bırakıp, asıl üzerinde yoÄŸunlaÅŸacağımız konu gizli din taşıyanlar meselesidir. Bu da siyasetten çok istihbaratın konusudur. EÄŸer gerçekten birileri Pontuslu ise buna kimsenin bir diyeceÄŸi yok. EÄŸer birisi köken itibarıyla Ermeni ise buna kimsenin bir diyeceÄŸi yok. Ama eÄŸer birileri din deÄŸiÅŸtirmiÅŸ gibi yapıp kripto yaşıyorsa iÅŸte buna hepimizin söyleyecek çok ÅŸeyi var. Özellikle de istihbaratın.
 
Ä°ki temel neden var. Birincisi Lozan AntlaÅŸması. Lozan’a göre Müslümanlar bu ülkenin asli unsuru. Etnik kökenine bakılmaksızın kim Müslümansa ülkenin asli unsurudur. Yine kökenine bakılmaksızın kim gayrimüslim ise azınlıktır.
 
Ä°kincisi ise mübadeledir. Türkiye ile Yunanistan arasında 1923 yılında Lozan’a ek olarak imzalanan mübadele antlaÅŸmasında, Türkiye’de sadece Ä°stanbul ile Gökçeada ve Bozcaada’da oturan Rumlar, Yunanistan’da ise sadece Batı Trakya Türkleri mübadeleden muaf tutulmuÅŸtur. Dolayısıyla Türkiye’nin baÅŸka bölgelerinde yaÅŸayıp RumluÄŸunu gizleyerek gitmeleri gerekirken gitmemiÅŸlerse, bu, anlaÅŸmanın ihlâli demektir.
 
Bütün bunların dışında, dinlerini gizleyerek, içimizde kripto yaÅŸayanlar baskıdan korktukları için mi bu yolu tercih etmiÅŸler, yoksa baÅŸka bir gizli faaliyet içindeler mi? Osmanlı’nın son döneminde baÅŸlayan ve KurtuluÅŸ mücadelesinde devam eden Rum-Ermeni çetelerinin, baÅŸka kisve ve maske altında faaliyetleri devam ediyor mu? Üzerinde durulması gereken asıl konu bu…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.