Sosyal Medya

Yıldıray Oğur / Bana arkadaşını söyle sana suçlu olup olmadığını söyleyeyim!

Yıldıray Oğur - Karar



BaÅŸlık, distopik Black Mirror dizisinin yeni sezonundaki bölümlerinden birinin adı deÄŸil.
 
Türkiye’de bir kaç yıldır gösterimde olan distopik bir uygulama.
 
Aslında arkadaÅŸ kelimesi bu yerli ve milli son teknolojik uygulamanın nasıl çalıştığını tam olarak anlatmıyor.
 
Sistemi anlamak için  “iltisak” veya “irtibat” kelimelerine ihtiyacımız var.
 
“BirleÅŸme, bitiÅŸik olma, ulaÅŸma” anlamlarına gelen “iltisak” ve “irtibat” kelimelerinin devletin ve hukukun lügatine girmesi de çok yeni.
 
Milat, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminin ardından 1 Eylül 2016 tarihinde çıkarılan kanun hükmünde kararname.
 
667 sayılı 12 maddelik KHK’da, güvenlik tehdidinin çerçevesi çizilirken ilk defa bu iki kelime de kullanıldı:
 
“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliÄŸine karşı faaliyette bulunduÄŸuna karar verilen yapı, oluÅŸum veya gruplara üyeliÄŸi, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduÄŸu deÄŸerlendirilen...”
 
Böylece terörle mücadele kanununda terör örgütleriyle baÄŸlantıda aranan üyelik ve yardım/yataklık ÅŸartlarına mensubiyet, iltisak ve irtibat da eklenmiÅŸ oldu.
 
Mensubiyet, iltisak ve irtibat kelimeleri arasında bir hiyerarÅŸik sıra da var. Her seferinde biraz daha geniÅŸ bir halkayı içine alan kavramlardan bahsediyoruz.
 
Ayrıca her seferinde iliÅŸki biraz daha müphemleÅŸiyor.
 
Neyin mensubiyet, neyin iltisak ve neyin irtibat olduÄŸu, bu mensubiyet, iltisak ve irtibatın neden ve nasıl suç kabul edileceÄŸi da devlete ve soruÅŸturmaları yürütenlere bırakıldı.
 
Bu geniÅŸ yetki, somut bir üyelik tespiti yapmanın zor olduÄŸu, binlerce farklı biçimde ve farklı derecelerde irtibat, iltisak, mensubiyet iliÅŸkisi içinde olunabilecek FETÖ gibi bir yapılanmayla mücadelede, suç tespiti yerine mensubiyet, iltisak, irtibat avcılığına, bunun sonucu olarak da büyük yanlışlara ve maÄŸduriyetlere sebep oldu, hala oluyor.
 
Ama iltisak ve irtibat kavramlarıyla iliÅŸkiden suç ve suçlu üretme kapısı bir kere açılınca devlet de her fırsatta bu kapıdan geçmeye baÅŸladı.
 
Pek çok iddianamede “irtibatlı olmak” suç delili olarak karşımıza çıktı.
 
Savcılar ellerinde yeterli delil olmayan dosyalarda, ÅŸüphelilerin iletiÅŸim ve mali bilgilerini  HTS raporları ve MASAK kayıtları üzerinden suç delili ve iliÅŸki yaratmak için kullandılar.
 
ÖrneÄŸin gazetecilere ağır cezaların verildiÄŸi Cumhuriyet Gazetesi davasındaki delillerin haber ve yazılar dışındakilerin tamamı bu ÅŸekilde üretilmiÅŸ irtibat ve iltisak delillerinden ibaretti.
 
Telefonuna 9 yıl sonra bylock indirecek biriyle 2008 yılında telefon konuÅŸması yapmak ya da telefonunda Bylock olan birinden mesaj almak Bylock irtibatı, MASAK’ın FETÖ ÅŸüphesiyle soruÅŸturduÄŸu bir pideciden pide sipariÅŸ etmek, bir turizm firmasından tatil paketi almak FETÖ’yle iliÅŸkiye delil olarak dosyaya girebildi.
 
Yine bir MASAK raporuna göre 2011 yılında bir parkeciye 2500 TL ödeyen Cumhuriyet gazetesi yöneticisi, o parkecinin oÄŸlu daha sonra Bursa’da bir lokantada yemek yiyince, o lokantanın sahibi hakkında da FETÖ soruÅŸturması yürütülünce, FETÖ’yle irtibatlı hale gelebildi, bu delil olarak iddianameye konuldu.
 
Bu kadar bile irtibat delili bulunamayan durumlarda da irtibatın daha yaratıcı yorumları bulundu.
 
ÖrneÄŸin artık kimsenin hatırlamadığı meÅŸhur Rahip Brunson’nun FETÖ’den tutuklanmasının sebebi FETÖ’nün Ä°zmir imamıyla irtibatlı olduÄŸu iddiasıydı.
 
Bu irtibatın iddianamedeki delili ise ikisinin telefonlarının “2011 ile 2015 tarihleri arasında Konak, Çankaya ve Alsancak’ta birbirlerine yakın baz istasyonlarında 293 kez sinyal vermiÅŸ” olmasıydı.  Milyonlarca insanın yaÅŸadığı bir muhitte, dört yıl içinde yüzbinlerce insan arasında kurulabilecek bir iliÅŸkiden, Türkiye’yi ekonomik krize sokan bir “irtibatlı olma” delili üretilmiÅŸti.
 
Hala tutuklu olan Osman Kavala’nın da bundan iki yıl önce darbe ve FETÖ’den tutuklanmasına neden olan delil darbenin arkasında olduÄŸu iddia edilen Türkiye uzmanı Amerikalı akademisyenle “irtibatlı” olduÄŸunun tespitiydi. “93 saat telefonda görüÅŸmüÅŸler” diye gazetelere haber olan bu “irtibat” da aslında Mayıs 2015’den Haziran 2016 tarihleri arasında Kavala’nın kendisinin, eÅŸinin, ÅŸirket müdürlerinin telefonlarının, ABD’li uzmanının telefonuyla Ä°stanbul’daki yakın bazlarda verdiÄŸi toplam sinyal süresiydi.
 
Fakat iltisak ve irtibat kavramlarıyla suç ve suçlu üretmek burada da durmadı.
 
31 Mart seçimlerinden önce CHP, Ä°yi Parti ve Saadet Partisi’nin 325 belediye meclis adayının devletin istihbarat birimleri tarafından tutulmuÅŸ fiÅŸlerinin, isimleri, TC noları ve fotoÄŸrafları eÅŸliÄŸinde günlerce medyada “PKK’lı” olarak dolaÅŸtırılmasının arkasında da aynı suç üretme mantığı vardı.
 
Devletin fiÅŸlerinde onları PKK’lı yapan da 40 yıl önce Mardinliler DerneÄŸi’ne üye olmak, kardeÅŸinin Facebook’ta yaptığı paylaşımlar, oÄŸlunun Newroz’a katılması, kızının Ä°HD üyesi olması hatta çözüm sürecine destek için yazılmış bir bildirinin imzacısı olmak gibi irtibat ve iltisak “suçları”ydı.
 
Artık devlet bir kiÅŸiyi, elindeki adli ve istihbari arÅŸivde arama yaparak yakın akrabaları üzerinden bile terör örgütüyle irtibatlı olarak fiÅŸleyebiliyordu.
 
Ama geçen hafta bir adım daha ileri gidildiÄŸini öÄŸrendik.
 
Bu kez bir kiÅŸi “arkadaÅŸlarının” eylem ve baÄŸlantıları üzerinden terör örgütleriyle irtibatlı olmakla suçlandı.
 
Hakkında bu düÄŸmeye basılıp, devletin arÅŸivinden “kirli iliÅŸki aÄŸları” deÅŸifre edilen son isim, Trabzon Havaalanı’nda VIP çıkışı Ä°çiÅŸleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Akıllı ol” diye bağıran 55 yaşındaki Mehmet Ali Sivaz oldu.
 
(Bu arada Sivaz, daha sonra yaptığı açıklamada Pontus, Rum suçlamalarıyla ilgili konuÅŸmadığı için bakana tepki gösterdiÄŸini söyledi ama bunun yakışıksız, tehditvari bir söz olduÄŸu açık. Bir bakana, hem de ziyarete geldiÄŸi kendi memleketinde böyle hitap etmek kimseye yakışmaz.)
 
Bakan Soylu, havaalanı çıkışında  kendisine böyle hitap eden kiÅŸiyle ilgili “AraÅŸtırma yaptık, adamın da kim olduÄŸu ortaya çıktı. Nasıl kirli iliÅŸkilere sahip olduÄŸunu, onu oraya onların nasıl gönderdiÄŸini, nasıl bir tezgah içerisinde olduklarını Türkiye bir-iki gün içerisinde anlar. Öyle bir derin iliÅŸkileri var” demiÅŸti.
 
Bu araÅŸtırmanın sonucunu da ertesi günkü Yeni Åžafak gazetesinden okuduk.
 
Önce haberi okuyalım:
 
“Yeni Åžafak, 55 yaşındaki Sivaz’ın karanlık iliÅŸkiler ağına ulaÅŸtı. Ekrem Ä°mamoÄŸlu’nun Karadeniz turunu organize eden CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Seyit Torun ve CHP Trabzon Ä°l örgütü ile irtibatlı olan Sivaz’ın yakın arkadaÅŸları H.D., H.S. ve G.Ä°.’nin DHKP-C, THKP/C ve DEV-Yol gibi örgütlerle müzahir olduÄŸu, bu örgütlerin uzantısı STK’ların gösterilerine katıldığı belirlendi. Karanlık iliÅŸkileri bununla da sınırlı kalmayan Mehmet Ali Sivaz, baÅŸta DoÄŸu Karadeniz olmak üzere birçok ilde “Pontus” faaliyetleri yürüttüÄŸü tespit edilen Mehmet K. ve Özlem S. ile yakın arkadaÅŸ. Silah kaçakçısı T.S., sigara kaçakçısı Ä°.A. ile de yakın iliÅŸkiler içerisinde olan Sivaz’ın kendisi de bir dönem SODEP çatısı altında siyasi faaliyetler yürütmüÅŸ.”
 
Haberde geçen ve gazetecilerden çok polislerden duymaya alışık olduÄŸumuz “müzahir” kelimesinden bu karanlık iliÅŸkiler ağına ulaÅŸanın gazete olmadığını anlıyoruz.
 
Devlet, 55 yaşındaki Trabzonlu bir vatandaÅŸ için yine arÅŸivlerine dalıp, irtibat ve iltisak araÅŸtırmış.
 
Ama bulunduÄŸu iddia edilen “karanlık iliÅŸkilerden” sadece üçü Sivaz’ın ÅŸahsi “suç”u: 80’lerde kurulmuÅŸ yasal bir parti SODEP çatısı altında siyasi faaliyet, CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Seyit Torun ve CHP Trabzon Ä°l örgütü ile irtibatlı olmak!
 
Geri kalan “suçları” ise yakın arkadaÅŸları iÅŸlemiÅŸ.
 
Üç “yakın arkadaşı” DHKP-C, THKP/C ve DEV-Yol gibi örgütlerle müzahirmiÅŸ ve bu örgütlerin uzantısı STK’ların gösterilerine katılmışlar.
 
Ä°ki “yakın arkadaşı” devletin istihbarat fiÅŸlerine Karadeniz’de Pontusçuluk faaliyetleri yaptıkları için girmiÅŸ.
 
Bir “yakın arkadaşı” silah, “bir yakın iliÅŸki”de olduÄŸu kiÅŸi de sigara kaçakçısıymış.
 
Yani karşımızda devlete göre yakın arkadaÅŸ kurbanı olmuÅŸ bir vatandaÅŸ var.!
 
Haberden bu yakın arkadaÅŸlıktan kastın ne olduÄŸunu anlamak mümkün deÄŸil. Acaba devlet vatandaÅŸlarının yakın arkadaÅŸ olduklarını nasıl tespit ediyor? Instagram ve Facebook’taki likelarına mu bakıyor?  
 
Lisede sınıf arkadaÅŸlığından, HTS kayıtlarında çıkan bir bayram mesajına, Facebook arkadaÅŸlığından, MASAK kayıtlarında görünen bir alışveriÅŸe kadar kadar her türlü irtibat yakın arkadaÅŸ statüsüne sokulmuÅŸ olabilir.
 
Aslında yakın arkadaÅŸlara yönelik suçlamalar da arÅŸivin epey derin kazıldığını gösteriyor.
 
1970’de Mahir Çayan tarafından kurulan THKP-C 1972’den beri yok. Dev-Yol da 80 sonrasında örgütlü bir yapı  olarak varlığını sürdürmüyor. Sigara kaçakçılığı da epey 80 öncesi kokan bir suç.
 
Zaten üç arkadaşın suçu da üç örgüte müzahir olmak yani bu örgütlerin uzantısı olan STK’ların gösterilerine katılmış olmak.
 
Yani onlar da örgütlerle irtibatlı olmakla suçlanıyor. Örgütlerle irtibatlı yakın arkadaÅŸlarla irtibatlı olmak suçu. Bulaşıcı hastalık gibi geçen bir ÅŸey olmalı bu suç..
 
Tabii kendileriyle irtibatlı olmak “karanlık iliÅŸkiler ağı içinde olmak” anlamına gelen silah kaçakçısı, sigara kaçakçısı, Pontusçu yakın arkadaÅŸlara devletimiz nasıl  bir adli iÅŸlem yapmış o da belirsiz.
 
Türkçe isimleri açık, soyadları kapalı verilen iki kiÅŸinin devletimize göre neden Pontusçu olduklarını, bu fiÅŸi kimin tuttuÄŸunu, haklarına herhangi bir iÅŸlem yapılıp yapılmadığını, böyle fiÅŸlendiklerinden kendilerinin haberi olup olmadığını  sorabilecek bir muhatap da yok karşımızda.
 
Trabzonlu 55 yaşındaki Mehmet Ali Sivaz’ın “karanlık iliÅŸkiler ağının” eksik parçaları da Facebook hesabına girince karşınıza çıkıyor.
 
Mesela destek mesajları attığı yakın akrabası Ä°smail Hakkı Sivaz, 2014 yerel seçimlerinde AK Parti’den Belediye Meclis üyesi seçilmiÅŸ, 2019’a kadar da Çaykara Belediye BaÅŸkanlığı’na vekalet etmiÅŸ bir AK PartiliymiÅŸ. Ama bu akrabalık irtibatı, devletimizin “karanlık iliÅŸkiler ağına” nedense yakalanmamış.
 
Tabii Facebook hesabına biraz göz gezdirince, yakın arkadaÅŸlarıyla irtibat üzerinden medyadan dillendirilen suçlamaların, nasıl doÄŸrudan kendisine yönelik “DHKP-Cli terörist”, “Pontusçu bölücü” hakaretlerine döndüÄŸünü de görüyoruz.
 
Devlet, kendisine laf atan 55 yaşındaki Trabzonlu vatandaşı arÅŸiv düÄŸmesine basıp, “karanlık iliÅŸkilerin”i gazetelere deÅŸifre ettirerek cezalandırmış oldu.
 
Ama o irtibat ve iltisak arÅŸivinin yarın kimin için açılacağının garantisi yok.
 
Devlet, vatandaÅŸları hakkında elinde tuttuÄŸu ve çoÄŸunluÄŸu özel hayatla ilgili olan adli, istihbari, mali bilgiler, iletiÅŸim kayıtları, varsa fiÅŸlemelerden oluÅŸan arÅŸive istediÄŸi zaman, istediÄŸi kiÅŸinin adını yazıyor, düÄŸmeye basıyor. Ve bingo.
 
Karşınızda varsa sizin, olmadı akrabalarınızın, o da olmadı arkadaÅŸlarınızın, hiçbiri yoksa “irtibat”lı olduÄŸunuz birilerinin en az 50 yıllık sicilleri, devletin radarına girdiÄŸi bütün olayların ve anların görüntüleri.
 
Ä°leri, son model yerli ve milli bir teknoloji bu!
 
Türkiye’de sadece haberleri takip eden birinin, Black Mirror izlemesine ne gerek var!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.