Müftüoğlu: Politik klişeler, hamaset ve trollerle niteliksel anlamda hiçbir mücadele verilemez
Follow @dusuncemektebi2
Müftüoğlu, ''Politik propaganda klişeleriyle, hamasetle, değersizlik ve bayağılık üreten trollerle, sosyal-medya engizisyonculularıyla niteliksel anlamda hiçbir mücadele verilemez.'' dedi.
Ä°slâmî Analiz köÅŸe yazarlarından üstad Atasoy MüftüoÄŸlu, ''Hakikati Sevmek'' baÅŸlıklı bir yazı kaleme aldı.
MüftüoÄŸlu'nun yazısı ÅŸu ÅŸekilde:
Herhangi bir medeniyet tarihten çekildiÄŸinde, ilgili medeniyetin himayesi altında bulunan halklar/kültürler büyük bir boÅŸluk, belirsizlik içerisine girerek, yönlerini kaybeder, bir o yana, bir bu yana savrulmaya baÅŸlarlar. Sözünü ettiÄŸimiz boÅŸluk, yön kaybı ve savrulma sebebiyle ilgili halklar ya hakim medeniyete öykünür, eklemlenir, ya da tarihten çekilen medeniyete yönelik ağır bir nostalji duygusu içerisine girerler. Her iki durumda da ilgili toplumlar, kendi deÄŸerleri doÄŸrultusunda bağımsız üretkenlik ve örgütlenme yeteneÄŸini kaybederler. Yıkılan bir medeniyete yönelik romantik yoÄŸunluklar sebebiyle, geçmiÅŸi tekrar ve taklit eden toplumlar/kültürlerle, hakim medeniyetin deÄŸerlerini ve yapılarını taklit ve tekrar eden zihniyet birbirinden farklı deÄŸildir. Günümüzde, Ä°slam dünyası toplumları ve kültürleri, geleneÄŸi/geçmiÅŸi, Batıyı ya da moderniteyi aÅŸmayı baÅŸaramıyor. Hangi yönde olursa olsun, her öykünme/taklit ilgili toplumları dumura uÄŸratıyor.
Bilmek gerekir ki taklit ile kölelik arasında çok yakın bir iliÅŸki vardır. Herhangi bir insan, toplum ya da kültür kimi taklit ediyorsa onun kölesi olur. KöleleÅŸtirilmiÅŸ bir zihin dünyasıyla, köleleÅŸtirilmiÅŸ bir kültürle entelektüel tarihe katkıda bulunulamaz, nitekim bulunulamıyor. Her tür köleleÅŸtirilmeye isyan ve itiraz, ancak büyük mücadelelerle, büyük mücadeleler için bedel ödemeyi göze almakla baÅŸlatılabilir. KöleleÅŸtirici koÅŸullara uyum saÄŸladığımız andan itibaren, eleÅŸtirel dikkat, sorumluluk ve farkındalığı kaybederiz. Bugün de içerisinde yaÅŸamakta olduÄŸumuz gibi entelektüel özgürlüÄŸümüzü kaybederiz. KoÅŸullara uyum saÄŸlayan bir bünye hiçbir zaman gerçeÄŸi söyleyemez. GerçeÄŸi gizlemek yetersizlikle, cesaretsizlikle ilgili olduÄŸu kadar kiÅŸiliksizlikle de ilgilidir. KoÅŸullara uyum saÄŸlama, koÅŸullarla bütünleÅŸme süreçleri, kiÅŸisizlikleÅŸtirme süreçleridir.
Ä°slam dünyası toplumlarında, Türkiye’de de yaÅŸandığı üzere, kitleler, hamaset dili/söylemi/siyaseti aracılığıyla devletin mülkü haline getirilerek, istenilen doÄŸrultuda daha kolay yönlendiriliyor, kontrol edilebiliyor. Hamasetin ve popülizmin hakim olduÄŸu toplumlarda devletin doÄŸruları tayin edici olduÄŸu için, gerçeÄŸi söylemek tehlikeli sonuçlar doÄŸurabiliyor. Ä°slam toplumlarında, devletin doÄŸruları adına Ä°slam ısrarla araçsallaÅŸtırılabiliyor. Ä°slam karşıtı olmak anlaşılabilir bir zihniyetin yansımasıdır. Ancak, Ä°slamın ÅŸu ya da bu yönde sistematik istismarı çok aÅŸağılık bir zihniyete iÅŸaret eder.
Ä°slami varoluÅŸ ve hayat gerçeÄŸe tanıklık ederek yaÅŸadığımızda anlam kazanır. Yalana tanıklık ederek yaÅŸamak, yaÅŸamak deÄŸildir. Bu nedenle de Müslümanlar olarak bizlerin, sık sık aklımızın, bilincimizin, kalbimizin ve duruÅŸumuzun doÄŸru yerde olup olmadığını sorgulamamız gerekir. AdaletsizliÄŸin kurumsallaÅŸtığı bir toplumda, gerçeÄŸe tanıklık etmenin hayati bir önemi olduÄŸunu kaydetmek gerekir. GerçeÄŸin peÅŸinde koÅŸmak insana onur kazandırırken, propagandanın peÅŸinde sürüklenmek insanı ÅŸeyleÅŸtirir. Allah’ın (c.c.) ayetleri olan insanlar, her yerde, her durumda niteliÄŸi, adaleti, bilgeliÄŸi temsil etmek, gözetmek zorundadır. GerçeÄŸe inanmakla, propagandaya inanmak birbirinden çok farklı ÅŸeylerdir.
Ä°slam, evrensellik idraki ile baÅŸladığı için, ulus-devlet sınırları içerisine hapsedilemez. Günümüzde Ä°slami evrensellik idrakinin yerini, dayatılan gerçekliÄŸin iradesi almıştır. Bu nedenledir ki muhafazakarlık, gelenekçilik, görenekçilik, maneviyatçılık, yerli’lik, milli’lik Ä°slamın yerine ikame edilmekte, Ä°slam, modern-liberal-seküler bakış açılarıyla yargılanabilmektedir.
Türkiye’de seküler-sol kesimler, muhafazakar/milliyetçili/saÄŸcı/gelenekçi/görenekçi unsurları “siyasal Ä°slam” yaftasıyla etiketlerken ya büyük bir entelektüel dikkatsizlik/zaaf ya da çok açık bir kötü niyet sergiliyor. “Siyasal Ä°slam” yaftası sömürgeci bir icat’tır. Ancak aziz Ä°slam’ın evrensel bir siyasal bilinç, sorumluluk ve tavır içeridÄŸini de bilmek gerekir. Ä°slam, hiçbir ÅŸekilde, yalnızca bir boyuta hapsedilemez. Ä°slami bütünlük ÅŸizofrenik bir parçalanmaya maruz kaldığı için, maalsef her parça, Ä°slami bütün adına sorumsuzca konuÅŸabiliyor. Günümüzde Ä°slam toplumlarında fakihler var, fakihlerin otoritesi var, ancak düÅŸünürler, filizoflar, entelektüeller ve onların otoriteleri yok.
Hangi toplumda ve kültürde olursa olsun devrimci bir deÄŸiÅŸim, dönüÅŸüm ve inÅŸa hakikati sevmekle, hakikati söylemekle, hakikatin ifadesi olmakla, hakikati temsil ve tecrübe etmek üzere sorumluluk almakla baÅŸlar. Yalanların belirleyici olduÄŸu bir tarih döneminde, en büyük önceliÄŸimiz hakikati her ÅŸeyden üstün tutmak olmalıdır. Siyasal bakış açılarına ya da siyasal çıkarlara göre hakikatin çarpıtılması, mazur görülebilir bir durum deÄŸildir. Ä°deolojik üstünlük, partizan üstünlük adına kimi duygusallıklar, bencillikler adına olguların çarpıtılabildiÄŸi bir toplum, hakikate yabancılaÅŸmış bir toplumdur.
Günümüz dünyasında ulus-devlet kutsalları ortak Ä°slami bilnci-ufku-dayanışmayı imkansız kılıyor. Bir yurttaÅŸ olmakla, evrensel idrak sahibi bir Müslüman olmanın anlamını birbirine karıştırmamak gerekir. Her Müslümanın her durumda entelektüel keÅŸifler yapabilmesi, hayati önemi olan bir konudur. Tek akla kapanan bir zihin entelektüel keÅŸifler yapamaz. Evrensel idrak, adalet ve hakkaniyet ÅŸiarlarını her zaman yükseltebilecek erdemli kadrolar ister. Politik propaganda kliÅŸeleriyle, hamasetle, deÄŸersizlik ve bayağılık üreten trollerle, sosyal-medya engizisyonculularıyla niteliksel anlamda hiçbir mücadele verilemez. Ä°taat ve taklit’i kutsayan bir bünye, akla, bilgi’ye ve bilgeliÄŸe ihtiyaç duymaz. Günümüz toplumları, üretken entelektüel zihinlerden yoksun oldukları için, hayatlarını propaganda kliÅŸeleriyle sürdüren genç kuÅŸaklar ya ahlaksız bir iman’ı ya da imansız bir ahlakı seçebiliyor.
Özellikle Ä°slam dünyası toplumlarında halklar, kendilerine bir ÅŸekilde dokunulmazlık kazandırdıkları, bu nedenle de her tür eleÅŸtiri ve sorgulamadan muaf tuttukları din’i ya da politik liderler yalan söylediklerinde de onlara inanmaya devam edebiliyor. Hamaset ve propaganda dilinin etkili ya da belirleyici olduÄŸu toplumlarda hakikatin sonuna gelinmiÅŸ demektir. Hakikatin sonuna gelindiÄŸi için, günümüzde herhangi bir konuda, somut bir kanıt olsun ya da olmasın, kitlelerin yoÄŸun-duygusal propaganda yoluyla ilgili konuya inandırılmaları saÄŸlanabiliyor.
Henüz yorum yapılmamış.