Özel / Analiz Haber
Hayati İnanç: Bir iyilik yapınca zamâne insanı hemen arkasından başa kakıyor ya; onların bu tavrı için doğrusu minnettarım
Şeyh Gâlib’in ‘eylemişlerdir’ redifli iki gazeline, Keçecizâde İzzet Molla’nın nazîresini büyük bir zevkle okuduktan sonra, anladıklarımı sizlerle paylaşmayı istedim. Buyurun:
O âkıller ki râhın semt-i takdîr eylemiÅŸlerdir
Çıkar yolancak oldur hüsn-i tedbîr eylemiÅŸlerdir
O akıllı kimseler ki, takdîre yönelmiÅŸler yani teslim olmuÅŸlar; tek çıkar yol zaten odur, mâÅŸâallah güzel bir yol tutmuÅŸlar. Öyle ya “Men âmene bil-kaderi emine min-el kederi”(Kadere îmân eden kederden emîn olur).
Åžerâr-ı âhı dâne eÅŸk-i çeÅŸmi âb kılmışlar
O sayyâdân ki murg-i kâmı nahcîr eylemiÅŸlerdir
Åžerâr : Kıvılcımlar
EÅŸk-i çeÅŸm : Gözyaşı
Sayyâd : Avcı
Murg : KuÅŸ
Kâm : Mutluluk
Nahcîr : Av
Kafes avı ÅŸöyle yapılır: Yere koyduÄŸunuz bir kafesin içine bir avuç arpa tanesi ile biraz su koyarsınız. Yem veya su için kafese giren kuÅŸ, kapağın kapanması ile avlanmış olur. (Tecrübeli avcılar kafes avını tasvip etmezler, çünkü mertliÄŸe aykırı bulurlar.)
Ä°ÅŸte ÅŸairimizdiyor ki; saadet kuÅŸunu avlayabilmek için dâne ve su yerine; (Ah!) kıvılcımlarını ve gözyaşını koyacaksın. Fuzûlî’nin beytini hâtıra getiriyor:
Fuzûlî dehrden kâm almak olmaz olmadan giryân
Sadef su almayınca ebr-i nîsândan güher vermez
[AÄŸlamadan maksada kavuÅŸulamaz dünyada. Sadef de nisan yaÄŸmuru almadan inci vermiyor malûm.]
Devam edelim Ä°zzet Molla’nın gazeline:
Me’âl-i aÅŸk çıkmaz sözlerinden Kays u Ferhâd’ın
O bahsi her biri bir baÅŸka takrîr eylemiÅŸlerdir
Me’âl-i aÅŸk : AÅŸkın manâsı
Kays : Mecnûn’un adı
Takrîr etmek : Îzâh etmek, sözlü anlatmak
AÅŸkın gerçek manâsını Ferhad’ın da, Mecnûn’un da sözlerinden anlamak mümkün deÄŸil. Farklı farklı anlatmışlardır zaten.
Kiminbaşında sevdâ varsa bir bir toplayıp uÅŸÅŸâk Gelince tâ ser-i Mecnûn’a zencîr eylemiÅŸlerdir
Herkesin sevda namına çektiklerini toplamış da aşıklar, vakti gelince Mecnûn’un başına zincir etmiÅŸler. Bütün aşıklara model olmuÅŸ böylelikle Mecnûn.
Yıkıldı hâtırım ÅŸâd eyledim hussâdı hamd olsun Anın nakzıyla çok vîrâne ta’mîr eylemiÅŸlerdir
Hussâd : Hasetçiler
Nakz etmek : Bozmak, yıkmak
Benim gönlüm yıkıldı ama bu sayede hasetçilerim sevindi, elhamdülillah!
Rakîb olsun sevindi sâyesinde baht-ı bî-dâdın
Felekden çekdiÄŸim cevr ile tebÅŸîr eylemiÅŸlerdir
Bî-dâd : Acımasız
TebÅŸîr : Müjde
Cevr : Acı, dert
Beni hep üzen bahtım hiç deÄŸilse rakîbi sevindirdi; öyle ki çektiÄŸim ızdırâbı birbirlerine müjdeliyorlar. Ben üzüldüm ama sevinen var…
Bilinse aÅŸk-ı mutlak kimse olmaz Ä°zzetâ âşık
Koyup nâmın muhabbet hüsn-i ta’bîr eylemiÅŸlerdir
Mutlak aÅŸkın ne olduÄŸu bilinse ortada aşık falan kalmaz da; insanlar küçük duygu ve eÄŸilimlerine muhabbet adını vermiÅŸler. Aslında muhabbet ile alakası bile yok. “Nefsin arzusuna aÅŸk adını vermek, altın taç giydirilmiÅŸ kel kör bir baÅŸa benzer”. Fakat insanlar böyle adlandırmışlar, ne yapalım hüsn-ü tabir etmiÅŸler.
Olanlar genc-i lâ-yefnâya mâlik künc-i râhatde
Koyup dünyâyı azm-i der-geh-i Pîr eylemiÅŸlerdir
Genc : Hazine
Lâ-yefnâ : Kaybolmaz, tükenmez
Künc : KöÅŸe
Azm etmek : Yönelmek, o tarafa doÄŸru gitmek
Gerçek hazineye sahip olanları (gerçek aşıkları) söyleyeyim; onlar dünyaya kıymet vermeyip, Allah dostunun kapısına yönelenlerdir.
BaÅŸta belirttiÄŸim gibi bu gazel Åžeyh Gâlib’e nazîre. Merhûmun gazelinden örnek beyt olmadan olmaz:
Devirde sâkıyân-ı zehr-i minnet ber-murâd olsun
Bizi kat’-ı recâ bahşıyla memnûn eylemiÅŸlerdir
Bir iyilik yapınca zamâne insanı hemen arkasından baÅŸa kakıyor ya; onların bu tavrı için doÄŸrusu minnettarım. Zira o sayede insanlardan bir ÅŸey beklemekten kurtulduk da, yalnız Allah’a tevekkül ÅŸuuruna erdik.
Henüz yorum yapılmamış.