Özel / Analiz Haber
Nuri Pakdil: Yedi güzel adam içerisinde en artist mizaçlı kişi Cahit Zarifoğlu’ydu.
Zaman, nasıl da akıp gitmiş? Yirmi dokuz yıl oldu Cahit Zarifoğlu ile görüşmeyeli. Bir gün gelecek, bin yıl olacak.
“Baba Sait”
Babasının annesinin üzerine bir baÅŸka kadınla evlenmesini bir türlü kabullenemeyen ZarifoÄŸlu, babasına karşı kırgındı. Daha küçücükken babasızlığı tadan ÅŸair, ondan sadece 1,5 yaÅŸ büyük olan abisi Sait’i baba olarak bildi. O kadar ki Sait, artık evde “Baba Sait” olarak anılmaya baÅŸlamıştı.
Kopan DüÄŸmeler:
ZarifoÄŸlu, hayatının büyük çoÄŸunluÄŸunu yalnız ve insanlardan uzak geçirmiÅŸti. ÇocukluÄŸundan itibaren yıkılmamaya çalışan ÅŸair kimseye muhtaç olmamak için kopan düÄŸmelerini kendi diker, kendi yaptığı yemeklerle bazen dostlarına ziyafet verirdi. Her ÅŸey öÄŸrenilmeliydi… Yalnız kalan anneye yük olunamazdı!
Takılan İlk Lakap: Aristo Cahit
ZarifoÄŸlu o kadar duraÄŸan ve içine kapanıktır ki, bu durum okulda onun hakkında “aÅŸk acısı çekiyor ondan böyle suskun” dedikodularına sebep olmaya baÅŸlamış, Cahit’in bu hali arkadaÅŸları arasında da sürekli konuÅŸulur hale gelmiÅŸti. Aslında ZarifoÄŸlu, bütün bir insanlıktan kaçma uÄŸraşı içindedir. Bir bilge gibi sürekli sakin ve suskun olması, bir süre sonra dostlarının onu “Aristo” olarak çağırmaya baÅŸlamasına neden olacaktır. ZarifoÄŸlu artık “Aristo Cahit” olarak anılmaya baÅŸlamıştır.
GüreÅŸ Minderinde Bir Zarif Çocuk
Evde kimse kalmayınca radyodan klasik batı müziÄŸi eserleri dinleyip küçücük bir odada ruhunu arayan ÅŸair, dostlarıyla buluÅŸtuÄŸu demlerde ise çok ilginç bir ÅŸekilde güreÅŸ topluluÄŸuna katılıp güreÅŸ tutardı. Yine bir güreÅŸ buluÅŸmasında, oradaki arkadaÅŸları arasında en güçlü ve kalıplı olan Halil’le eÅŸleÅŸmiÅŸti. Rasim, Alâeddin, Erdem hepsi Halil’in Cahit’i ilk hamlede alaÅŸağı edeceÄŸini düÅŸünüyordu. Ancak soyadı gibi zarif olan ÅŸair incelikli bir teknikle Halil’in sırtını yere getirmiÅŸti. Yıllar sonra Alâeddin Özdenören “Cahit ÅŸiir gibi güreÅŸ tutardı.” bu hikayeyi anlatmıştı.
Pilotluk Aşkı ve Kırılan Kanatlar
Cahit’in tek tutkusu güreÅŸ veya ÅŸiir deÄŸildi. GöÄŸün eÅŸsiz cazibesi onu MaraÅŸ’tan kaçmaya zorladı ve lise ikinci sınıfta bavulunu eline alarak EskiÅŸehir’e doÄŸru yol aldı. En büyük hayali olan “Pilotluk” gayesine ulaÅŸmak istiyordu. O dönemler Türk KuÅŸu DerneÄŸi, baÅŸvuran adaylar arasından yetenekli olanları seçiyor ve ücretsiz olarak uçuÅŸ kursu veriyordu. Cahit artık bir planörün koltuÄŸundaydı. EÄŸitim alıp uçak kullanabilir düzeye gelen ZarifoÄŸlu, saÄŸlık kontrolüne girer ve bu kontrol uçuÅŸ kariyerinin sonu olur. Kontrolde gözünde ve kulağında rahatsızlık olduÄŸu tespit edilen ÅŸair uçuÅŸ ehliyeti alamaz. Kendi tabiriyle ‘kanatları kırılmıştır.’
Edebiyat Dersinden Kalan Åžair
Kısa süren uçuÅŸ serüveni beraberinde birçok sorunu ve daha derin yalnızlıkları doÄŸurur. Okuldan kaçış sınıf tekrarını beraberinde getirmiÅŸ, Cahit’in tam üç yılı böylelikle buhar olup gitmiÅŸtir. ArkadaÅŸlarından üç yıl sonra liseden mezun olabilmiÅŸ ve ne ilginçtir bu süreçte edebiyat dersinden tekrara düÅŸmüÅŸtür. Daha sonradan edebiyat kitaplarına konu olan bir ÅŸair, edebiyat dersinden sınıfta kalmıştır.
Otostopla Avrupa Gezisi
Lisenin bitimiyle birlikte Ä°stanbul’a gelerek, Ä°stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne yazılır. ZarifoÄŸlu gene uslu durmayacaktır. Ä°nsanlardan, belki de kendinden kaçacaktır. Öyle ki üniversiteyi tam on yılda bitirebilir ve on yıl sonra diplomasına kavuÅŸur. Üniversite onun için oldukça sıra dışı ve dingin bir süreç olacaktır. Yazın evine dönmeyen ÅŸair, bir kayıkçının yanında ücretsiz çalışarak zaman geçirirken, bir baÅŸka yaz tatilinde ise otostopla Avrupa’yı gezmeye baÅŸlar.
Cemal Süreya’ya Yazılan Mektup ve Aynı Evde Oturma Ä°steÄŸi
Bazen kiÅŸiliÄŸine göre oldukça farklı iÅŸler yapan ZarifoÄŸlu, dönemin en bilinen ÅŸairlerinden Cemal Süreya’ya bir mektup yazar. Cemal Süreya bu sırada Paris’tedir. Bu mektupta Cemal Süreya’ya: “Ä°stanbul’a döndüÄŸünüzde sizinle ev tutup birlikte oturabilir miyiz?” diye sorar. Paris’te bunaltılı bir ruh haliyle yaÅŸayan Cemal Süreya, tanımadığı bu genç adamın mektubunun ölçüsüz olduÄŸunu düÅŸünerek cevap vermez. Ancak ZarifoÄŸlu öldükten sonra kaleme aldığı günlüÄŸünde onunla ve yolladığı mektupla ilgili ÅŸunları söylemektedir:
“Cahit ZarifoÄŸlu ölmüÅŸ. Bugünün adı bu olacakmış. Ä°yi ÅŸairdi. Ä°lk ÅŸiirleri de iyiydi. (Sezai) Karakoç çevresinden. Daha yüz yüze gelmeden, 1962’debana, Paris’e bir mektup yollamıştı. Adresimi Sezai (Karakoç)’tan almış. Saklamamışım o mektubu.
ZarifoÄŸlu, o sıra, Ä°stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öÄŸrenci. Yurtlardan sıkılmış herhal, Ä°stanbul’a dönüÅŸümde, birlikte ev tutup oturmayı öneriyordu mektubunda. Bende bir tuhafım o günler. Bir ölçüsüzlük görmüÅŸtüm bu öneride. O ara otuz yaşı dönmüÅŸüm. Ä°yi sayılan bir aylığım var. Ne yani, bu çocuk öÄŸrenci hayat koÅŸuluna mı indirmek istiyor beni? DönüÅŸte yeniden tanıştık. Zaman zaman vapurda, yolda, Sezo’nun (Sezai Karakoç) evinde bürosunda rastlaÅŸtıkça konuÅŸurduk, (ama her ÅŸeyden)”
Takılan İkinci Lakap: Artist
Cahit, Necip Fazıl’ın evinde bir sohbet meclisindedir. Herkes pür dikkat üstadı dinler ama yerinde duramayan Cahit ayaÄŸa kalkar ve evin içinde dolaÅŸmaya baÅŸlar. Necip Fazıl’ın kitaplığına bakan, plaklarını karıştıran ÅŸair “Aristo”dan sonra ikinci lakabını Necip Fazıl’ın nüktedan sözleriyle alacaktır. Cahit’in evin içinde dolaÅŸtığını ve kitapları karıştırdığını gören Necip Fazıl ona ÅŸunları söyler: “Yahu burada muhteÅŸem bir konser varken sen notalarla meÅŸgulsün artist.”
“Artist” söylemi Nuri Pakdil tarafından da daha sonra tekrar dile getirilecek, Nuri Pakdil “Yedi güzel adam içerisinde en artist mizaçlı kiÅŸi Cahit ZarifoÄŸlu’ydu.” diyecektir.
Şiirin Yanında Resim
GüreÅŸ, müzik, uçuÅŸ ve daha nice alanda kendini geliÅŸtiren ÅŸair çeÅŸitli çizimlere de imza atmıştır.
Sobada Kül Olan Ä°lk Åžiir Kitabı
Cahit ZarifoÄŸlu, artık sanatının meyvesini verir ve ilk ÅŸiir kitabı olan Ä°ÅŸaret Çocukları’nı baskıya yollar. Ancak bu kitap ekonomik anlamda çöküÅŸü olacaktır. Tüm parasını Ä°ÅŸaret Çocukları için harcayan ÅŸair, kitabının büyük bir kısmını aracı olan bir arkadaşının dayısının yazıhanesine bırakmıştır. Emaneten bıraktığı kitapları birkaç ay boyunca almayan ÅŸair, bir süre sonra kitaplarının iÅŸgüzar dayı tarafından ısınmak için yakıldığını öÄŸrenir. Genç ÅŸairin tüm ÅŸiirleri ve birikimi bir sobanın içinde küle dönüÅŸmüÅŸtür.
Necip Fazıl Ona Kız İster, Nikah Şahidi Olur
Ä°çinde sürekli yalnızlığı ve kimsesizliÄŸi taşıyan ZarifoÄŸlu, Necip Fazıl’ın müdahalesi ile bu yalnızlıktan kopar ve artık hayatı bambaÅŸka bir seyre giyer. Üstat ona münasip bir eÅŸ bulmuÅŸtur. Bu eÅŸ üstadın hocası Abdülhakim Arvasi’nin soyundan Berat Hanım’dır. Necip Fazıl’la birlikte Van’a yalnız bir kalple giden Cahit, bu yolculuktan dolu bir kalple dönecek, kıyılacak nikahta Cahit’in ÅŸahidi Necip Fazıl olacaktır.
Berat hanım ZarifoÄŸlu’nun kendisinine yazdığı ÅŸiirin hikayesini anlatıyor: “Cahit bey evde hep daktilo başında, sürekli yazı yazardı. Ben de bir gün biraz da sitem ederek dedim ki, ‘ o kadar ÅŸiirin var, devamlı daktilo başındasın, bana bir ÅŸiir yazmadın’. Hemen kağıt kalem istedi bana ÅŸiir yazacakmış. Birden utandım, mahcup oldum hem ben söyledikten sonra yazmasının ne kıymeti var diye içimden geçirdim, kağıt kalem getirmeyi kabul etmedim. Ama o çok ısrar etti ve kağıdı kalemi alıp baÅŸladı ÅŸiir yazmaya. ‘bir anda ne yazacaksın, ÅŸiir öyle yazılır mı? falan diye itiraz etsem de ‘ÅŸair adamım, ilham beklememe gerek yok, hemen yazacağım’ diyor ve hala sitemime gülüyordu. Åžiirini tamamlayıp uzattı kağıdı ‘bu ÅŸiir senin’ dedi. Ama kabul etmedim. Öyle ben söyledikten sonra adıma yazılan ÅŸiirin kıymeti mi olur? diye düÅŸündüm. Hala da öyle düÅŸünürüm o yüzden çok kıymetli bulmam o ÅŸiiri. Åžair arkadaÅŸları çok güzel bir ÅŸiir deseler de benim fikrim hala aynı.”
“Ey Berat hanım dersen ki
“Bu ne zalim adam
Halimi bilmez halden anlamaz
Küçük bir ÅŸeyi mesele yapar”
-Ne büyük yalan-
Doğrusu var hakkın
N’etsem n’apsam
Kollarını bilezik
Boynunu kordon
Ayağını hal hal donatsam
Yine hakkın kalır”
Çocuklar ve Onlara Yazdığı Kitaplar
Çocuklarla çok iyi anlaÅŸan ÅŸair, bir anlamda çocuk kalan yanını ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Çocuklara hediye olarak birçok masal kitabı yazmıştır. Erdem Beyazıt, ZarifoÄŸlu’nun çocuk sevgisi hakkında “Bizim çocuklarımız, bizden çok ona yakındı.” diyecekti.
“Kırlarda Çiçekler Bensiz Açacak”
ZarifoÄŸlu pankreas kanseri olduÄŸunu öÄŸrenir. Günden güne erir, bir süre sonra yatak ÅŸairin meskeni olur. Sık sık dostları gelir ziyarete… Onlara durumunun kötü olduÄŸunu belli etmek istemez. ZarifoÄŸlu, Rasim Özdenören’den fıkra anlatmasını ister, çocuklara gülümser. Ölümün yaklaÅŸmasının verdiÄŸi hüzünle ona refakat eden Erdem Bayazıt’ın elinden tutar bir gün, “Erdem” der “Kırlarda çiçekler artık bensiz açacak.”
Ölüm DöÅŸeÄŸinde Görülen Rüya ve Ölüm
Hastalığı gittikçe ilerler ÅŸairin. Acılar içinde uyumakta olduÄŸu yatakta aniden uyanır. Bu sefer ona refakat eden Rasim Özdenören’dir. “Rasim” der “Bir rüya gördüm, Necip Fazıl bana yirmi beÅŸ yıl sonra burada buluÅŸacağız dedi.” Rasim Özdenören’in anlattığına göre yirmi beÅŸ yıl sonra deÄŸil ama yaklaşık yirmi beÅŸ gün sonra vefat eder ZarifoÄŸlu.
Tam adı Abdurrahman Cahit ZarifoÄŸlu olan ÅŸair, tüm benliÄŸini isminin baÅŸ harfleriyle “ACZ” ile sınırlamıştı.
“Seçkin bir kimse deÄŸilim
ismimin baÅŸ harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boÅŸ rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse deÄŸilim
Ä°smimin baÅŸ harflerinde kimliÄŸim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boÅŸ geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı
diliyorum”
7 Haziran 1987 gününden beri, “kırlarda çiçekler Cahit’siz açıyor!”
Allah Rahmet Etsin.
Kaynaklar: Mechul Dergi, YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.