Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Necip Fazıl ona artist derdi. En yakışıklı şairimizdin sen Cahit Abi

Seçkin bir kimse değilim İsmimin baş harflerinde kimliğim Bağışlanmamı dilerim



1. ‘Kafkasya’dan esen bir rüzgâr’ın MaraÅŸ’taki serinliÄŸidir. Fransızca, Farsça, Arapça bilen; NakÅŸî tarikatına baÄŸlı, Fuzuli’den gazeller okuyabilen; öÄŸretmenlik, defterdarlıkta memurluk, hakimlik yapan; dört kez evlenen bir babanın oÄŸludur. Evde, annesinin yanında hep ikinci bir kadın vardır.  Yalnızlığı ve sessizliÄŸi sevmesi o yıllara rastlar. Hayattan kaçıp sanata sığınan bütün çocuklar gibi ‘yazı’yı  arkadaÅŸ edinir.

2. Abdurrahman Cahit ZarifoÄŸlu, MaraÅŸ Lisesi’nde, yani taÅŸranın o buÄŸulu ve sıkıcı ortamında, atak bir gençken, bilmeden, tanımadan, yani farkında olmadan Rilke’ye uyar ve sorar: “Yazmak zorunda mıyım?”. Yanıt, çok kesin bir ‘evet’tir.

3. Tevârüs edilmemiÅŸ bir asaleti ve doÄŸuÅŸtan artistliÄŸi  vardır. Necip Fazıl ona ‘artist’ der. Necip Fazıl’ın evinde bir sohbet toplantısı vardır. Birkaç cümleden   sonra ‘Kitaplarınıza bakabilir miyim?’ diye N. Fazıl’ın sözünü keser. Sıkılmıştır.  Kitapların azlığıyla ÅŸaşırır. Plakları karıştırır. N. Fazıl’ın sözünü yine keser: ‘Efendim, hangi müzisyenleri seviyorsunuz?’ diye sorar. N. Fazıl, ‘Betoven’ dedikten sonra biraz ÅŸaÅŸkın, biraz öfkeli, biraz hoÅŸgörülü bir tonla: ‘Burada muhteÅŸem bir konser icra ediliyor, sen orada notalarla meÅŸgulsün.’dedikten sonra ‘Artist’ sözünü ekler.

4. Evlerinde Dostoyevski, Balzac, Cervantes kitaplarıyla dolu bir kütüphane yoktur. 25 yaşına kadar kitabı yayımlanmış tek bir ÅŸair bile görmemiÅŸtir. Ancak,  Rilke gibi dizeler yazar… Ä°kinci Yeni’yi çaÄŸrıştıran, gizli ve karanlık dizeler… Ä°ÅŸin garibi daha çok gençtir ve  ne Rilke’yi okumuÅŸtur ne Pazar Postası’nı biliyordur, ne de Ä°kinci Yeni’yi..

5. Nuri Pakdil’le baÅŸlayan bir gelenek, ZarifoÄŸlu, Rasim Özdenören ve Erdem Bayazıt’la devam eder: Dergi çıkarmak! MaraÅŸ Lisesi’nde bir edebiyat dergisi çıkarır. MaraÅŸlı genç ÅŸairleri örgütler. Ne Türk Edebiyatı tarihinin tozlu sayfalarına dalar, ne de edebiyat aleminin dedikodularına…  Lise yıllarında sessizliÄŸinden baÅŸka bir özelliÄŸi yoktur. Bu filozofça sessizliÄŸin ona getirdiÄŸi ad Aristo’dur.

6. Hep atak, hep örgütçüdür. Mavera dergisi ve Akabe Yayınları’nı yönetir. Çevresindeki coÅŸkuları çoÄŸaltır.

7. Hem çok dağınık, hem iradesine müthiÅŸ sahip ve hem de serüvencidir. Dağınıktır, çünkü ilk gençliÄŸinde bir filmi üst üste 13 kez izlemiÅŸtir. Ä°radesine müthiÅŸ sahiptir, askere giderken kendisini ÅŸöyle ikna eder: “Nasıl olsa bunu yapmak zorundayım, o halde isteyerek ve severek yapayım.”

8. Ä°slâmî çevrenin  ilk serüvencisidir. Bu çevreden Avrupa’yı otostopla dolaÅŸan ilk  kiÅŸidir. Türkiye’de çok az kimsenin otostopla gezi yöntemini denediÄŸi bir dönemde, sırtında trendy bir çanta ve uzamış tıraşıyla az gider, uz gider… Büyük serüvenler yaÅŸar.

9. Aşık olur, her kavruk Anadolu genci gibi sarışınları sever.  Ellerinde hep beyaz bir gül destesi vardır. Gözlerinde sisli puslu bir akÅŸam… Sarışın bir yalanda burkulan yüreÄŸini birçok yerde bırakır.

10. Edebiyat üzerine konuÅŸmaktan, ideolojik nutuklarından sıkılır ve bu konuÅŸmaların yapıldığı yerden hemen uzaklaşır.

11. Çocuksu bir adamdır. ‘Erkek ve dalgınca büyür’ ‘Ne korkunç bir iklimdi çocukluÄŸumUyku yansın-yürek mecburlansın’

12. Önce güreÅŸe, sonra pilotluÄŸa merak sarar. GüreÅŸ Ä°htisas Kulübü’nün yayın organında güreÅŸ güzellemesi, TürkkuÅŸu dergisinde de pilotluk üzerine yazılar yazar. Kayıklara duyduÄŸu tutku yüzünden de bir kayık kiralayıcının yanında çalışır tam bir yaz…

13. Yazılarında Abdurrahman Cem, Ahmet SaÄŸlam, Vedat Can gibi müstear adları kullanır. Abdurrahman Cem’de bıçkın bir Ä°stanbul delikanlısını, Ahmet SaÄŸlam’da yeraltındaki GüneydoÄŸu medreselerinde “emsile-bina” okuyarak iÅŸe baÅŸlamış, ağırbaÅŸlı bir hocaefendiyi,Vedat Can’da ise genç ÅŸairlere yol gösteren, heyecanlı ve atak bir aÄŸabeyi canlandırır.

14. Ä°lk ÅŸiirlerini Türk Dili, Soyut, Papirüs,Yeni Dergi’de yayımlatır. Sezai Karakoç’un DiriliÅŸ dergisini çıkarmasıyla birlikte kendini orada bulur… Çok okumaz, çok düÅŸünmez. FiÅŸek gibidir ve yaÅŸamın ÅŸiirini yazar. Edip Cansever ve Cemal Süreya’nın ÅŸiirlerini sever, bir de Suç ve Ceza’yı…

15. Bir ÅŸiirinde ÅŸu dize yer alır: “Raskolinikov müthiÅŸ bir Allah aÄŸrısı çekmektedir.” iÅŸte bu, onun en entelektüel dizesidir.

16. Serazat ve bohemdir. En azılı fundemantalizmden, en kıvrak sekülerizme kayar; hiç kimse tedirgin olmaz.

17. Edebiyat ortamındaki kamplaÅŸmalara karşın o, kabul edilmiÅŸ bir ÅŸairdir. Hangi kesimden olursa olsun kapısını ÅŸiir için çalan hiç kimseyi boÅŸ çevirmez.

18. Tuzaklarla dolu ÅŸiirler yazar. Åžiiriyle karşılaÅŸanlar, “Bu ne anlaşılmaz bir ÅŸiir” der.  O da ÅŸöyle yanıt verir: “Herkes her zaman her ÅŸiiri anlamak zorunda deÄŸildir.” Kimse bilmez, Kirkeegard’ı hatmettiÄŸini.  Yine Ä°slâmcı gençlerin ‘ÅŸiirlerinde dinsel öÄŸeler bulunmadığına dair’ eleÅŸtirisine de   ‘ Siz, hiç buÄŸday içindeki güneÅŸi gördünüz mü?’ karşılığını verir.

19. Afganistan iÅŸgaline karşı çıkar. Meral Maruf adlı genç bir Afganlı kızla  mektuplaşır ve bu mektupları toplayarak “Dullar Kampı” adlı bir roman çıkarır. Afgan ÅŸiirleri yazar, ama hamaset yapmaz.

20. Faulkner’ı orijinalinden okur. Ve Faulkner’den ÅŸu cümleyi hiç unutmaz: My mother is a fish.

21. Okur mektuplarına yanıt vermek gibi sıradan bir iÅŸi, kutlu bir edebiyat öÄŸretmenliÄŸine dönüÅŸtürür.  Onun “Hadi devam, iyi gidiyorsun, imgelere dikkat” gibi uyarıları, nice ÅŸairleri, öykücüleri ortaya çıkardığı gibi, nice hevesli ve sabırsızlara da iÅŸi bıraktırmıştır.

22. Her zaman paraya ihtiyacı olur. Paraya hakaretle bakan ve hakaretle harcayan bir adamdır.

23. “Ä°ÅŸaret Çocukları” ve Yedi Güzel Adam” yaÅŸamının bohem döneminin iki ÅŸiir kitabı… “Menziller” dinginlik döneminin, “Korku ve Yakarış” ise ölüm öncesinin ÅŸiir kitabıdır.

24. Felsefe bilmeden felsefe yapan, insanlığın varoluÅŸ sorunlarına doÄŸulu bir hikmet adamı edasıyla yaklaÅŸan bir ÅŸair, öykü  kitabı yazarsa adını ne koyar? Ä°ns.  ‘Sizi Görmeliydim’de modern öykünün en güzel örneklerinden birini sergiler.

25. Yalın ve sadedir. Bu yüzden, çocuklarla  ve yaÅŸlılarla iyi anlaşır. Çocuklara olan ilgisi o kadar büyüktür ki, çocuk edebiyatının en güzel metinlerini ortaya koyar. SerçekuÅŸ, Yürekdede ile PadiÅŸah, Motorlu KuÅŸ…

26. ÖÄŸrencilik devam ederken Genç Åžairler toplantısına davet edilir. Toplantı sonunda konuÅŸmacılar arasında ‘farklı bir ses’ olarak kalır. Beklenenin dışında konuÅŸtuÄŸu için yalnızdır. Ä°smet Özel toplantıya Ankara’dan katılmıştır. ZarifoÄŸlu’nu kutlar. ‘Toplantının yıldızıydınız. Bizim safımızda olmanızı isterdim.’ der. Ancak, yıllar sonra Ä°smet Özel, ZarifoÄŸlu’nun safına geçer.

27. YaÅŸamında ve ÅŸiirlerinde yapaylığa hiç yer vermez. Gülümser, fakat, kesinlikle sırıtmaz. Ä°liÅŸkilerinde saÄŸlam bir duruÅŸ sergiler.  Güvenilir ve sessizdir. Kimseye ÅŸirin görünmek için davranışlarını deÄŸiÅŸtirmez.  Tavrını koyar. Evet’i ve Hayır’ı  her zaman aynı rahatlıkla söyler. GösteriÅŸ merakından dolayı Necip Fazıl’a, randevularına geç kaldığı için Sezai Karakoç’a tavrını hiç çekinmeden koyar. Bunun sonuçlarına da katlanır. GösteriÅŸten ateÅŸten kaçar gibi kaçar. Kesinlikle dedikodu yapmaz. Çok çabuk sıkılır. Ä°nsanlarla iliÅŸkilerinde ÅŸairliÄŸini hiç belli etmez. Onun ÅŸair olduÄŸunu çevresindeki  birçok insan, o  öldükten sonra öÄŸrenir.

28. Enis Batur’a göre, Cahit ZarifoÄŸlu, bir gün keÅŸfedilecek özel bir adadır.  Selim Ä°leri’ye göre, onun  ÅŸiiri, bir gün, çok daha aydınlık bir ortamda, acısını asıl okuruna iletebilecektir.

29. ‘YaÅŸamak’ adlı günlüÄŸü  ‘Ne çok acı var!’ cümlesiyle baÅŸlar. ZarifoÄŸlu’nun hayatı, bir başına bu tarafsız cümle içerisine sıkıştırılmış gibidir.

30. N. Fazıl’ın aracılığıyla Arvasilere damat olur.  NakÅŸî ÅŸeyhine damat olmak  hayatında yeni bir dönemi baÅŸlatır.

31. Ä°stanbul’da Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü okur. Devlet memurluÄŸu ona göre bir iÅŸ deÄŸildir. Ä°lk kitabı ‘Ä°ÅŸaret Çocukları’nı öÄŸrenci harçlığıyla çıkarır. AskerliÄŸini 1973′te 33 yaşında Kıbrıs’ta  yapar.    Memuriyete, 35 yaşında,  9/1 derece ve kademeyle  Ankara Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nda baÅŸlar. Evrakı dolduran bayanın, ‘Senin hayatın kaymış. Bu yaÅŸta bu derece…’ cümlesinden çok etkilenir. Ardından TRT Genel MüdürlüÄŸü’nde mütercim sekreter olarak çalışır.  Hayatının son dört yılını TRT Ä°stanbul Radyosu’nda geçirir.

32. Simsiyah sakalı, geriye doÄŸru taradığı gür saçları ve vezinli suratıyla bir ÅŸair yakışıklılığı  sergiler.  47 yaşında kansere yakalanır.  Uzun hastalık döneminde kendisini ziyarete gelen en yakın arkadaşına ÅŸöyle der: ‘Bana bir fıkra anlatsana…’

En çok daÄŸları özler.

7 Haziran 1987′de ölür.

En yakışıklı şairimizdin sen Cahit Abi

* * TARANAN KAYNAKLAR:

CoÅŸkun, Ahmet Hakan, Avrupa’yı Otostopla DolaÅŸan Ä°lk Ä°slamcı: A. Cahit ZarifoÄŸlu, Öküz, S.: 69, Åžubat 2000. -Elmas, Nazım, Cahit ZarifoÄŸlu, Eserlerinin Tematik Ä°ncelenmesi, Ukde Yayınları, Kahraman-maraÅŸ  2000. -Yedi Ä°klim, Cahit ZarifoÄŸlu Özel Sayısı, S.. 5-6, Temmuz-AÄŸustos 1987. ZarifoÄŸlu, Cahit, YaÅŸamak, Akabe Yayınları, Ä°stanbul 1980. ZarifoÄŸlu, Cahit, Ä°ns, Edebiyat Dergisi Yayınları, Ankara 1974. ZarifoÄŸlu, Cahit, Åžiirler, Bütün Eserleri I, Beyan Yayınları, Ä°stanbul 1989.-Mavera, Cahit ZarifoÄŸlu Özel Sayısı, S.: 129, Eylül 1987.-Kahraman, Alim, Okumaya GiriÅŸ, Yedi Ä°klim Yayınları, Ä°stanbul 1988. 

Ä°zdiham

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.